• Sonuç bulunamadı

Yaptırımlara Dair Başarı ve Başarısızlık Sorunsalı

BÖLÜM 1: KAVRAMSAL ÇERÇEVE: DIŞ POLİTİKA ARACI OLARAK

1.4. Bir Dış Politika Aracı olarak Yaptırımların Etkinliği Tartışmaları

1.4.1. Yaptırımlara Dair Başarı ve Başarısızlık Sorunsalı

Dış politikada hedef ve amaçların çeşitliliği eğilimine karşın başarı, çoğu zaman tek yönlü ve sübjektif değerlendirilmiştir. Özellikle çoğu analizde güç uygulamalarının yaptırımlar ile beraber kullanıldığı durumlarda elde edilen dış politika başarısı sadece

güç kullanımına atfedilerek yaptırımların çözüme olan katkısı ihmal edilmiştir.44 Ancak

bu durum analizlerin eksik kalmasına ve yaptırımların mevcut politikaya katkısının görül(e)memesine yol açmaktadır. Hâlbuki yaptırımlar ile alakalı temel hareket noktası yaptırımların hedefleri tek başına gerçekleştirip gerçekleştirememesi konusu olmamalıdır. Buradaki temel mesele dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesinde

43

David A.Baldwin and Robert A. Pape, “Evaluating Economic Santions”, International Security, Vol.23, No.2, (Fall,1998), s.191, 192.

44

21

yaptırımların bir baskı unsuru olarak faydalı birer araca dönüşüp dönüşmemesi meselesidir. Bu kimi zaman doğrudan sonuç alıcı kimi zamanda ise sonuca etki edecek şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Dolayısıyla yaptırımlara bir olay içerisindeki sadece doğrudan başarısından ziyade dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesinde ‘makul standartlarda’ bir katkı sağlayıp

sağlamadığı şeklinde de bakılmalıdır.45 Dış politikadaki net başarılı-başarısız ayırımı

kimi durumlarda sorunlu olduğundan yaptırım örneklerinde böylesi bir sınırlamanın yerine işe yarayıp yaramaması durumuna bir derece olarak bakılıp kısmi başarılı olan

durumların tespit edilmesi ve çözüme olan katkısının dikkate alınması gerekir.46

Hedeflerin gerçekleştirilmesinde bu araçların birbirlerine karşı üstünlüklerinden ziyade çözüme sağladığı katkı ve etkilerin dikkate alınması yaptırımların ve diğer dış politika araçlarının işlevselliğini tayin etme noktasında daha sağlıklı bir zemin sunmaktadır. Dış politika araçlarının başarısı veya başarısızlığını belirlemenin sanıldığı kadar standart bir kriteri yoktur. Zira başarı kavramı ona yüklenen anlam ile değişiklik gösterebilmektedir. David A. Baldwin’in örneklendirmesiyle, ‘Operasyon başarılıydı ancak hastayı kaybettik’ yargısında olduğu gibi başarı kavramının muğlak olduğu durumlar söz konusu olabilir. Eğer başarı, olumlu sonuçlar elde etme olarak tanımlanacaksa, yaptırımların başarısı değerlendirilirken hem maliyeti hem de faydası birlikte düşünülmelidir. Nitekim büyük maliyetler ile kazanılan bir savaşın başarılı olup olmaması kazanılan ve kaybedilen şeylerin değeriyle ölçülmektedir. Başarı bu anlamda çok boyutlu bir kavramdır. Dış politika kararlarında başarı ölçüsü değerlendirilirken müttefikler üzerindeki etki alanı, ulusal çıkarlar arasında karşılıklı güç mücadelesi, düşmanlara olası etkileri, üçüncü tarafların politikaları, ortaya çıkan yeni düzenin devletler açısından artıları ve eksileri, alternatif araçların uygulanabilirliği ve maliyet

değerlendirmesi gibi birçok faktör bir arada değerlendirilmelidir.47 Dahası amaçlanan

politikanın da sınırlarının iyi çizilmesi gerekir. Bu sınırlar kimi zaman net kimi zaman ise muğlak olabilmektedir. Dolayısıyla yaptırımların kapsamı aynı zamanda başarı kapasitesini de etkilemektedir. Ayrıca dış politika alanında gerçekten yapılması diğer araçlar için de zor olan bir hedefin diğer araçların barındırdığı riskler nedeniyle

45

Kimberly Ann Eliott, “The Sanctions Galss: Half Full or Completely Empty?”, s.51, 52.

46

David A. Baldwin, “Success and Failure in Foreign Policy”, Annual Review of Political Science, Vol.3 (2000), s.172-173, http://web.stanford.edu/class/ips216/Readings/baldwin_00.pdf, (25 Kasım 2015).

47

22

yaptırımlar vasıtasıyla gerçekleştirilmeye çalışılması ve ardından istenilen düzeyde etkili olmaması gayet normal görülmelidir. Aksi takdirde neden diğer araçlar kullanılmadı sorusu gündeme gelir ki bu durumda da yaptırımları haklı çıkaran cevaplar ortaya çıkmaktadır. Örneğin askeri müdahaleyi savunan görüşler yaptırımları etkisiz

olmakla suçlarken, askeri müdahalenin getireceği sonuçları görmezden

gelebilmektedirler.

Yaptırımların ekonomik etkileri ile söz konusu ekonomik etkilerden ortaya çıkan siyasi sonuçlar arasında ayırım yapılmalıdır. Bu minvalde yaptırımların başarısı iki parçalıdır, bir parçası yaptırım uygulayan ülkenin yaptırımlar neticesinde elde ettiği siyasal sonuçlar ve çıktılardır. Diğer yanı ise yaptırımların bu siyasal sonuçlara olan katkısıdır. Yaptırımlar bazen direk sonucu getirmemekle beraber diğer araçlar ile birlikte bir katkı sağlayabilmektedir. Bu nedenle yaptırımların sadece sonuçlarını ölçmek yeterli değildir. Söz konusu politik sonuçların ne kadarlık bir kısmı yaptırımların etkisi nedeniyle

oluşmuş bunu belirlemek gerekir.48

Barışın sürdürülmesi ve uluslararası güvenliğin sağlanması açısından yaptırımlar önemli

bir araç olmuştur. Müzakere ve güç kullanımı arasında orta yol bir araç49 olarak artan

bir şekilde kullanılmıştır. Bu yaygın kullanım zamanla belirli hedeflere yöneltilerek yaptırımların etkisi arttırılmaya ve yaptırımlardan kaynaklanan bazı insani felaketlerin

önlenmesi üzerinde çalışılmıştır.50 Yaptırımların artan bir şekilde kullanımı,

uygulanması anlamında yeni alanlar açmakla birlikte hemen her konuda kullanılması ve ilk başvurulacak araçlar arasında yerini alması başarısı ve etkinliği ile alakalı tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Ancak devletler yaptırımları, niyetlerin karşı tarafa gösterilmesi, önemli mesajların iletilmesi, askeri tedbirlerin ve diplomasinin tamamlayıcısı veya onların yerine geçebilecek bir araç olarak farklı şekillerde görebilmektedir. Dolayısıyla başarı veya başarısızlık tayini, aslında farklı kriterlerden etkilenmekte ve öncelikli olarak yaptırımların ne amaçla ve hangi kapsamda kullanıldığına bağlı olarak değişebilmektedir.

48

Gary Clyde Hufbauer ve diğerleri, Economic Sanctions Reconsidered, s.49.

49

Örnek bir tartışma için baknız; George A. Lopez and David Cortright “The Sanctions Era: An Alternative to Military Intervention”, The Fletcher Forum of World Affairs, Vol. 19, Issue 2, ( Summer Fall 1995).

50

Ioan Radu, Monica Sabau ve diğerleri, “Coercive Economic Diplomacy – Corruption Triggeror Deterrent”,

23