• Sonuç bulunamadı

2 2 YAPIP EDEN B R VARLIK OLARAK NSAN

Belgede Kant felsefesinde insan (sayfa 34-39)

.nsan, yap p eden, aktif bir varl kt r. .nsan hayat boyunca çe itli olaylar, münasebetler, kayg lar içinde bulunur. O, varl n devam ettirebilmek için ya am boyunca kar la t kayg lara, münasebetlere, olaylara bir ekilde kar l k vermek zorundad r. Bu da insan n aktif olmas n , yap p eden bir varl k olmas n art ko ar. Ancak insan hakk nda ortaya at lan böyle bir görü , u ana kadar gelen felsefi görü lerin kar s nda yer al r. Çünkü felsefi görü lerin insan hakk ndaki görü lerinde insana baz kabiliyetler yüklenmi , insan bunlar n baz lar nda aktif, baz lar nda pasif bir rol oynam t r. Kant da böyle bir görü ü benimsemi tir. Kant için dü ünme, anlama, ak l alan aktif iken, idrak ve duyular alan pasiftir. Ancak filozof bilgi teorisinden, etik konusuna geçti inde ba ka türlü hareket etmek zorundad r. Çünkü etik alanda insan yap p eden, aktif olan bir varl k olarak görünmek zorundad r.

Kant Pratik Akl n Kriti i adl eserinde, pratik akl n bilgi bak m ndan teorik akla bir üstünlü ü oldu unu ileri sürer, çünkü en sonunda her ey pratiktir. Fakat pratik bir alan n meydana gelmesi için, akl n kanunlar na ba l olarak harekete geçen ve hareketlerinin hesab n veren bir varl a ihtiyaç vard r. . te bu, bizim ki i ad n verdi imiz varl kt r. Pratik akl n kanunlar na dayanarak eyleme geçen ki idir, fakat onun eyleminin öteki ucunda gene bir ki i vard r. Bir ki i di er bir ki iyle kar kar ya bulunmaktad r. Yap p etmeler bunlar n aras ndaki ili kiden do ar ve bunlar n tekleri yahut gruplar aras nda olup biter. Bu taraflardan birisi e ya ya da fiziksel faktörler oldu u zaman, eylem ahlaki de il, geli igüzel bir davran t r. Fakat ahlaki eylemlerimiz geli igüzel davran lar de ildirler, onlar akl n kanunlar na göre olup biten eylemlerdir. Ahlaki bir eylemde, yani bir insan n di er bir insanla kar la mas nda, bu taraflardan birisi pasif bile kalsa, eylemin ta d ahlaki bir de er vard r, bu de er suç veya mükafat olarak onlar i leyen ki ilerden birisini yahut ikisini birden ilgilendirir. Bu mükafat veya suç maddi olmad , yaln z vicdana hitap etti i, manevi oldu u zaman, durum daha da aç kt r; fakat maddi oldu u zaman bile, bu sorumlulu u görmek mümkündür; çünkü taraflardan birisi hakk n alm , öbürü bundan k smen yahut tamamen yoksun kalm t r. . te bütün bu durumlarda bir ki i di er bir ki iyle kar kar ya bulunmaktad r. Fakat ki i akl n kanunlar na ba l olarak

hareket ettikçe, bu hareketlerin yönünü çizen, maddi veya manevi mükafat veya suç de ildir; s rf kanunlar n bize yükledi i ahlaki mecburiyet, yani vazifedir (Kant, 1994: 20).

.nsan iki yanl bir varl k oldu u için pratik eylemlerin ta y c s olan ki i de iki yanl d r. Ki inin bir fenomen yan , bir de numen yan vard r. Ki i fenomen yan yla di er varl klara ba l d r, onun bu yan n belirleyen subjektiv ve artlara ba l olan motiflerdir. Gerçi bu motiflerin belirlenmesi sayesinde meydana gelen eylemler de pratik eylemlerdir. Fakat bu motifler ki inin psikolojik yan n n bir belirleyicisidir. Ki i fenomen olarak e ilimler, ihtiraslar, bir kelime ile heyecan hayat taraf ndan belirlenir. Bundan dolay bu gibi hareketler pratik bir karakterdedir. Fakat ahlaki de ildir, çünkü fenomen olan ki i, görünü dünyas n n bir parças d r. Bunlar hiçbir zaman a priori bir karakter ta mazlar.

Bir de ki inin di er bir yan n meydana getiren, görünü dünyas na ait olmayan numen dünyas vard r. Numen dünyas , di er yar n n temeli olmakla birlikte, sadece dü ünülen bir aland r. Bu alan belirlenimini saf pratik ak ldan al r. Saf pratik ak l, bu alanda kanun koyuculu uyla genel, bütün insanlar için geçerli bir kanun ortaya koyar. Ki inin bu yan n da teorik bilgide transendental subjekt kar lar. Kant burada fenomen - numen ayr m n insan varl na uygulayarak, ahlak imkân n kurtar r.

Kant’ n ahlak anlay n n temeli, her yerde ve her zaman “neyi yapmak gerekti ine” de il “neyi istemek gerekti ine” dayan r. Ona göre bilinçsiz bir “yapma”n n kar s nda “isteme” bir bilinç ve istem i idir. Kendisi d ndaki tüm varl klar n adeta otomati e dayal davran lar kar s nda, potansiyel olarak onu de il de bunu yapabilme yetene i, yani özgürlü ü, insan di er varl klardan üstün k lan tek özelliktir. Buna göre ahlak, zorunlu bir ekilde özgürlü ün fonksiyonudur; yani davran n ahlaksal olarak e siz k ymeti, e ilimden dolay de il, iradi(istemsel) bir iyilik yap ld nda ortaya ç kar (Kant , 1995: 14).

Özgürlük prensibi, insan n her türlü d etki ve güçten ba ms z olarak kendi kendine empoze etti i bir yasay ifade eder. Yani ahlak yasas bak m ndan insan, hem yasa koyucu, hem yasa yap c , hem de uyruk durumundaym gibi bir konumda oldu undan dolay , kendisinden ba ka bir varl a boyun e memi

say l r. Buna da ancak, “yükümlülük ahlak ” ile var l r. Di er bir de i le, eylemi anlaml k lan, onun temelinde yatan istemenin herhangi bir içerik taraf ndan de il, tamamen ahlak yasas taraf ndan belirlenmi olmas d r. Bir eylemin de eri, özünde iyi olan niyete ba l d r.

Kant’a göre, d dünyay inceleme ve gözlem yoluyla elde edilen sonuçlar, ahlak yasalar için bir referans kayna olamaz. Kendi zaman na kadar, genellikle bir duygu sorunu olarak ele al nm bulunan ahlak görü lerini reddederek, ahlak , ahlaksal ilkeleri akl n çabas na dahil eden Kant; bununla en ba ta mutlulukçu/yararc ahlak anlay lar n temelinden sarsarak ahlak tan m nda yeni bir dönem ba latm t r. Adeta devrimsel nitelik ta yan bu ahlak teorisi, u tarz dü üncelerin tamamen kar s ndad r: alçak gönüllü olmal y z, ancak bu

ekilde dostlar m z olabilir. Dostlar m z olmal , zira gerçek dost insan için en büyük yarard r. Toplum i lerine kar mal y z; zira bütünün iyili i tek tek bireylere de iyilik getirir.

Kant, bu ekilde yararc ahlaka kar mücadele açar. Ona göre bir davran kal b sadece ve sadece özünde iyi oldu u insana yara t için yap lmal ya da yap lmamal d r; tam bir tutarl l k için ilkelere hiçbir ekilde istisna tan mamal d r. Öyle ki, bir adam tela la önündeki ilk eve s nsa, ard ndan silahl ba ka bir adam ev sahibine bu adam görüp görmedi ini sorsa, ahlakl l n n bir gere i olarak kendisinden cevap beklenen ki i, adam n kendi evine s nd n söylemelidir.

Kant, akl m z n bir yönünü çal t rarak fiziksel dünyadaki evrensel yasalar bulabilece imizi, di er yandan da deney ya da gözlem yapmadan saf akl m z n arac l ile “a priorik” kesin ilkeler bularak, manevi ya ant m z için t pk fizik yasalar gibi kesin ve evrensel yasalar bulup, bunlar tinsel ya ant m z için birer buyruk yapmam z istemektedir. Kant’ a göre, özgür insan akl n kullanarak do ru hareket tarzlar n bulup, bu kesin ve evrensel ilkelere mutlak anlamda ba lanmal d r. Anla ld gibi, onun ahlak görü ü, örne in yerçekimi yasas gibi genel ve kesin kurallara dayan r.

Bu bilgiler nda Kant’ n uyulmas n istedi i ahlak dü üncesini, “bilerek” ve “isteyerek” bir amaca yönelik yarar amaçl olmayan bir erdem

aray olarak tan mlamak mümkündür. Demek oluyor ki ahlak, eylemin bizzat kendisinde de il, her eyden önce insan n bir eyi do ru dürüst yapmak, ya amak istemesinde kurtulu u için verdi i mücadelededir.

Kant’ a göre, aleyhe sonuçlar do ursa da do ru olan fiiller ko ulsuz ve hiçbir eye vas ta k l nmaks z n yap lmal d r. Kant, bu ba lamda biri ko ullu, di eri ko ulsuz iki çe it buyruktan söz eder ve gerçek ahlak yasas n n ancak ko ulsuz emir (buyruk) oldu u zaman gerçekle ece ini belirtir. .lk kategorideki emirler (ko ullu buyruklar) ba ka bir eye vas tad r, ko ulsuz (kesin) emir ise, bir fiili vas tas z yapmak için buyurur (Kant , 1995: 30).

Eylemin yap lma nedeni “e er”, “ ayet”, ”ancak” gibi ko ul ifade eden bir cümle ise kategorik olmayan bir emir söz konusudur. Çünkü böyle bir durumda hareketin zorunlulu u kendi içinden de il, d ar dan gelmektedir. Örne in e er mü teri kazanmak istiyorsan yalan söylememelisin eklindeki bir emir bir ko ula ba l d r. Yalan söylememek, mü teri çekmek gibi ba ka bir eye vas ta k l nmaktad r. Dolay s yla bu gibi eylemler gerçek bir ahlaksal nitelik ta mamaktad r. Çünkü ahlaksal buyruklar “e er”, “ancak” gibi art içermez, yaln zca buyururlar. Böyle bir kesin buyrukta, insandan bir ey yapmas n isteyen ak ld r, pratik kanun ad n almaya lay k olan yaln z kesin buyruktur. Bunun aksini hiçbir ekilde yapmaya izin vermez. Kesin buyrukta insandan bir ey yapmas n isteyen bizzat ak ld r. “Yalan söyleme, güler yüzlü davran, cömert ol” gibi kesin bir ifade içeren buyruklar arts z buyruk niteli i ta r. Kant’ n ahlak anlay nda ahlaksal aç dan do ru fiiller ne pahas na olursa olsun, s rf iyi olduklar için ortaya konulmal d r. Zira eylemlerin muhatab insand r. Her insan kutsal bir varl kt r ve her defas nda ona amaç olarak davran lmal d r.

Buna göre, yalan söylememek ahlak yasas n n insandan istedi i bir davran tarz d r ama ba kalar n n güvenini kazanmak için yalan söylememe durumunda araya bir vas ta girdi i için ahlaksal bir tutarl l k ortadan kalkar. Kant’ n ahlak teorisinde ceza tehdidi ve mükafat beklentisiyle yap lan eylemlerin de ahlaksal bir de eri yoktur. Burada temel hedef, insan n ne kendisini ne de ba kas n hiçbir eye vas ta k lmamas d r.

Kant’ n söz konusu temel ilkesinin toplumsal ve siyasal ili kilere uyguland nda da çok önemli sonuçlar n ortaya ç kaca aç kt r. .nsan n amac n , toplum makinesinin kusursuz i leyen bir çark olma durumu olarak aç klayan Aristocu anlay n aksine, Kantç ahlak, bireyin kendi iç tutarl l ve toplumun bir üyesi olmas dolay s yla yerine getirmesi gereken görevler aras nda bir çeli ki ortaya ç kmas halinde, ahlak n yan nda yer alma istencidir. Kant, iyi buyruktan daha çok, iyi insan n yan ndad r.

En özlü ifadesi ile Kant’ta ahlaksall k, her türlü düzlemde bencilli in d land bir erdemdir. K saca, bu ahlak anlay “Genel yasa ve evrensel bir kural olmas n isteyece in bir maksime göre hareket et.” (Kant, 1994: 64) ilkesiyle özetlenebilir. Buna göre ahlaksall k, kendin için istedi in bir eyi herkes için genelle tirmeye raz m s n? sorusuna verilecek yan tla test edilebilir. Di er bir deyi le, herkes ayn ekilde yapt , konu tu u, tüketti i, kulland , harcad zaman hiçbir ekilde dengesizlik, düzensizlik meydana gelmiyorsa ancak bu takdirde yap lacak eylem, tak n lacak tutum, evrensel anlamda ahlaksald r. Bunu bir örnekle aç klamak gerekirse; mesela 10 ki inin kat ld süresi önceden yar m saat olarak belirlenmi bir toplant da ayn konumdaki üyelerden birinin 20 dakika konu mas ahlaksal bir davran de ildir. Birey için geçerli olan ahlaksal ilkeler, toplumlar ve devletler aras ndaki ili kilere de uygulanabilir. Kant, ahlak sistemini daha büyük organizasyonlara da uygulanmas n isteyerek, birbirine ba l genel ilkeler ç kararak ortaya koymaktad r.

Egemen devletin güvenli i ile toplumun güvenli i aras ndaki çeli kide toplumun güvenli i, ulusun esenli i ile insanl n esenli i aras ndaki çeli kide insanl n esenli i, bu nesille gelecek nesillerin ihtiyaçlar aras ndaki çeli kide gelecek nesillerin ihtiyaçlar , devlet haklar ile insan haklar aras ndaki çeli kide insan haklar , kamusal bir kararla bireyin vicdan aras ndaki çeli kide ki i vicdan önceliklidir. Buna göre, en üst kurumsal yap olan devletin ahlaksal aç dan geçerlili i genel anlamda insan haklar na sayg l davranma düzeyi ile ölçülür. Evrensel düzenin d nda ahlaksall k yoktur. Bilim, teknoloji, vs. ahlaksal bak mdan ayn derecede iyili e ve kötülü e yol açabilir. Bir bilim adam n n bulu u, örne in atom bombas n n bulunmas , insanl a kötülük

getirebilir. O halde ahlaksall n ölçüsü, bilim ve teknoloji ve bunlar n kullan m yla ilgili olamaz, hareketini evrensel ölçüye vurarak ve kendi hareketinde evreni kucaklayarak, orada kendi bilincini aramas yla insan, ancak gerçek ahlaksal davran a ula abilir.

9u halde Kant, bireyden, toplumdan ve tüm insanl ktan akl n ilkelerine ve yönlendirmesine ba l bir ahlaksal davran istemektedir.

Belgede Kant felsefesinde insan (sayfa 34-39)

Benzer Belgeler