• Sonuç bulunamadı

Y Y STEYEN B R VARLIK OLARAK NSAN

Belgede Kant felsefesinde insan (sayfa 48-53)

2 3 HÜR B R VARLIK OLARAK NSAN

2.4. Y Y STEYEN B R VARLIK OLARAK NSAN

Kant’ta ahlakl l k esasen niyetin ahlakl l d r. Ona göre iyi olan niyettir. Kararla t r lm bir davran la ula lacak ba ka herhangi bir amac esas olarak

art ko madan bu davran kesin olarak buyuran, davran veya fiilin içeri i veya bu içeri in do uraca sonuçla ilgili olmayan ve davran n ekliyle ve onu ortaya ç karan ilkeyle ilgili olan bir buyruk söz konusudur. . te bu buyru a ahlakl l k buyru u denebilir(Kant, 1995: 32-33). Ahlak Metafizi inin Temellen dirilmesi’nin ilk cümlesi bu eti in esas n ve neyin gerçekten iyi oldu unu ortaya koyar. Öyle ki Kant için;

“Dünyada, dünyan n d nda bile iyi bir istemeden ba ka kay ts z arts z iyi say labilecek hiçbir ey dü ünülemez. ” (Kant, 1995: 8)

Çünkü Kant’a göre, iyiyi istemeden ba ka kendi ba na iyi olan, ba ka bir ey için de il, sadece kendisi için yani amaç olarak iyi olan ve gerçekten istemeye de er olan ba ka ey yoktur. “.yiyi isteme” nin amaç olarak iyi olmas onun ayn zamanda arts z bir ekilde iyi olmas anlam na gelir. Filozofa göre üphesiz iyi diye nitelenebilecek ve istemeye de er ba ka eyler de vard r. Örne in, “anlama yetisi, zeka, yarg gücü” veya “yüreklilik, kararl l k, tasarlananda sebat” gibi. Fakat bütün bu özellikleri kullanacak irade ve karakter iyi de ilse bunlar “kötü ve zararl ” olabilirler. Hatta “güçlülük, zenginlik, onur, sa l k” gibi özellikler “iyi bir istemenin olmad yerde insan haddini bilmez yapar.” (Kant, 1995: 8) .yiyi isteme belli amaçlara ula t rd için yahut ba ard klar için de il, s rf isteme olarak kendi ba na iyidir. Kant, bu konudaki dü üncelerini aç klarken, “Talihin özel bir cilvesiyle veya üvey ana muamelesine u ram bir do al yap n n cimri donat m ndan dolay bu isteme amac n gerçekle tirmede güçsüz kal yorsa, harcad en büyük çabaya ra men hiçbir eyi ba aram yor ve yaln zca iyi isteme olarak kal yorsa, yine de bir mücevher gibi kendi tüm de erini kendinde ta yan bir ey olarak kendi ba na par ldar.” (Kant, 1995: 9) diyor.

Kant, “ahlak yasas na uygun” ve “ahlak yasas ndan dolay ” veya “ödeve uygun” ve “ödevden dolay ” kavramlar na s k s k temas eder ve bunlar n ahlaki bak mdan farkl oldu unu önemle vurgular. Kant bu konuda da,

“Ahlakça iyi olmas gereken için ahlak yasas na uygun olmas yetmez, ayn zamanda ahlak yasas u runa yap lm olmal d r; yoksa o uygunluk yaln zca rastlant sal ve belirsizdir. Çünkü ahlaksal neden gerçi zaman zaman yasaya uygun ama ço u kez de yasaya ayk r eylemler ortaya ç karabilir.” (Kant, 1995: 7) diyor.

Ahlak Metafizi inin Temellendirilmesi’ nin bir ba ka yerinde vazife ve iyi olan bir isteme kavram aras ndaki ili kiyi de erlendiren filozof daha sonra “ödeve uygun” ve “ödevden dolay ” kavramlar aras ndaki fark ortaya koymak için örnekler verir.

Ona göre, “iyi olan bir isteme kavram ” kendi ba na sayg görmeye lay k olan tek kavramd r. Bu ba ka bir amaca hizmetten uzak, kendisi amaç olan ve kendili inden iyi oland r. .nsan fiillerinin de erlendirilmesinde ölçü olan bu kavram Kant’a göre do al sa duyu da mevcut olup ö retilmekten ziyade ayd nlat lmay bekler. Vazife kavram iyiyi isteme kavram n içine al r. Fakat bu zorluklar iyiyi isteme kavram n saklay p tan nmaz hale getirmekten uzakt r. Hatta tam tersine bu kavram daha da belirginle tirir ve ayd nl a ç kar r (Kant, 1995: 12).

Kant, insan n fiillerini ödev u runa yap l p yap lmamalar bak m ndan s n flay p bunlara örnekler verirken de i ik bak mlardan faydal olsalar da ödeve ayk r olan davran lar tamamen d ar da b rak r. Çünkü bunlar n ödev u runa yap lm olmalar söz konusu olmad gibi zaman zaman ödevle çat malar da mümkündür. Baz fiiller ise ödeve uygun oldu u halde insan n do rudan do ruya bir e ilim duyarak gösterdi i davran lard r. Kant’a göre, i te bu tür örneklerde yap lan eylemin, “ödev u runa m ” yoksa “ödeve uygun olarak m ” yap ld n ay rt etmek zordur. E er bir davran ona e ilim gösterilerek yap l yorsa yani kayna nda ödev de il e ilim varsa bu davran ahlaka uygun de ildir. Davran n ahlaka uygun olabilmesi için her türlü e ilimden uzak sadece ödev

u runa yap lm olmas gerekir. Kant ahlak , en çok bu bak mdan ele tirilmi ve fazlaca ekilci bulunmu tur.

Kant, “ödeve uygun” fakat “ödevden dolay ” olmayan davran a bir sat c n n hareketini örnek gösterir. Örne in, bir bakkal mü terilerini aldatmadan, herkese ayn fiyat uygulayarak, dürüstçe hizmet eder. .nsanlar n aldat lmamalar ödeve uygundur. Fakat acaba gerçekten ödev u runa m d r? Sat c n n ödev u runa ve dürüstlük ilkesinden dolay böyle davrand pek inand r c de ildir. Onun bu davran , ç kar öyle gerektirdi i içindir. Bir ba ka örnekte davran n ödevden dolay de il, e ilimden dolay yap ld n ortaya koymaya çal r.

.nsanlar n hayatlar n devam ettirmek için mücadele etmeleri onlar n görevidir. Ayr ca insanlar bunun için bir e ilim de gösterirler. Ne var ki insanlar n bu konuda gösterdikleri duyarl l n hiçbir ahlaki de eri yoktur. .nsanlar n hayatlar n devam ettirmek için gösterdikleri dikkat hiç üphesiz ödeve uygundur. Fakat ödevden dolay de ildir. Ama e er insan n kötü kaderi, hayatta kar la t ac lar onu mutsuz k ld halde ve hayattan tad almas n engelledi i halde ruhu güçlü olan bu insan n cesareti k r lmam sa fakat yine de ödevden dolay hayat n devam ettiriyorsa, hayat sevdi i için, korkudan veya e ilimden dolay de il, sadece ödevden dolay hayat mücadelesi veriyorsa i te bu durumda davran n n ahlaki bir de eri vard r.

Mümkün oldu unca iyilik yapmak ödevdir. Öyle insanlar vard r ki, hiçbir ç karlar olmad halde ve davran lar bo bir gururun tesiri alt nda bulunmad halde insanlara iyilik etmekten, onlar mutlu k lmaktan zevk al rlar. Fakat ne kadar sevimli görünürse görünsün onlar n bu davran ödeve uygundur ama ödev u runa de ildir. .yilik yapmaya e ilim de di er e ilimlerle ayn cinstendir. Dolay s yla bu davran da ahlaki içerikten yoksundur. Ancak öyle bir durumda davran n ahlaki içeri i olabilir: örne in insanlara iyilik yapmaktan zevk alan böyle birinin ruhi dünyas kendi ac lar yla gölgelenmi olsun. Ba ka insanlara yard m etme imkân hep elinde olmas na ra men kendi ac lar ndan dolay bu insanlar n s k nt lar yla ilgilenmeyecek olsun ve onlar n s k nt lar söz konusu ki iyi duyguland rmas n. . te böyle bir durumda bir insan, hiçbir e ilim etkisi olmadan s rf ödev u runa insanlara yard m edebiliyorsa bu taktirde o insan n davran n n ahlaki bir de eri vard r (Kant, 1995: 12-13).

Kant ahlaki bak mdan uygun olan bir ba ka insan tipi konusunda da bilgiler veriyor. Kant, bu konudaki görü lerini aç klarken,

“Do a u ya da bu insan n kalbine genel olarak pek az duygusall k koymu sa, ba kaca dürüst bir insan olan o, mizaç olarak so uksa ve belki de kendi ac lar na kar ona özel bir sab r ve dayanma gücü ba lam oldu undan, ayn eyleri ba ka insanlarda da varsayd , hatta bekledi i için ba kalar n n ac lar na ilgisizse; e er do a böyle bir insan , özellikle insan dostu olarak yaratmam sa; acaba o yine de kendine iyilikli bir mizac n ta yabilece inden çok daha yüksek bir de er vermesini sa layacak bir kaynak kendinde bulamaz m yd ? Hiç ku kusuz! Karakterin ahlaksal olarak ve e siz bir ekilde yüksek olan de eri, i te tam burada, yani e ilimden dolay de il, ödevden dolay iyilik yapmas nda ortaya ç kar.” (Kant, 1995: 13-14) diyor.

Kant’a göre, insan n mutlulu unu teminat alt na almas onun görevidir. Zira insan n kendi durumundan memnun olmamas , görevi kolayca çi nemesine sebep olabilir. Fakat zaten insanlar, mutluluk için büyük bir e ilim duyarlar. Hatta bütün e ilimler, mutluluk idesinde birle irler. Ama zaman zaman insan, bir tek e ilim için bütün e ilimlerin toplam olan mutlulu unu feda edebilir.

Kant’ n davran lar “ödeve uygun” ve “ödev u runa” diye nitelendirip srarla üzerinde durmas , onun ahlak anlay n n bir gere idir. Çünkü Kant ahlak nda önemli olan, niyetin iyi, yani ahlaki olmas d r. Verilen örneklerde de görüldü ü gibi davran n görüntüsünün ahlakl l k idealine veya Kant’ n ifadesiyle ödeve uygun olmas önemli de ildir. Çünkü bu durumda amaç, ahlak kanununa uygun hareket etmi olmak de ildir. Amaç fayda, mutluluk veya bunlara benzer bir eydir. Davran n “ödeve uygun” olmas da bu farkl amac n tesadüfen ahlaki olanla uyu mas n n neticesidir. Bu tesadüfün her zaman gerçekle mesi mümkün de ildir. Hem gerçekle se bile makbul olan davran n “ödeve uygun” olmas de il, “ödev u runa” yap lm olmas d r. Yani niyetin ahlakl l d r. Ahlaki bir niyetle ba layan davran , sonuca ula mam olabilir. Bu da önemli de ildir. Önemli olan sadece niyetin iyili idir.

Filozof’a göre insan n amac , sadece e ilimleri do rultusunda hareket etmek ve arzular n tatmin etmekten ibaret oldu u anda, insan art k hayvandan öte bir varl k de ildir.

Kant’a göre, insan duyular dünyas na ait bir varl k olmak bak m ndan, bir tak m ihtiyaçlara sahiptir. Akl n insan n bu ihtiyaçlar n gidermek ve hem bu dünyada hem de “olabilirse gelecekteki bir ya am n mutlulu u için” ilkeler koymak gibi bir vazifesi vard r. Fakat insan, akl n söylemi oldu u ba ka her eye kay ts z kal p da onu sadece ihtiyaçlar n gidermede bir vas ta olarak görecek kadar tamamen hayvan de ildir. E er ak l, yaln z hayvanlarda içgüdünün görmü oldu u i levi üstlenecekse, o takdirde insan n akla sahip olmas , onu de er bak m ndan hayvandan daha üstün bir seviyeye yükseltemez. 9üphesiz, insan n duyusall bak m ndan hay rl ve fena olan ay rt edebilmesi için akla ihtiyac vard r. Bu amaç da akl n, neyin kendi ba na iyi oldu u veya kötü oldu u konusundaki yarg s d r (Kant, 1994: 68-69).

Bu konuda Kant’ n söylediklerine kat lmamak mümkün de ildir. Ne var ki Kant, e ilimlere kar olumsuz bir tav r al rken oldukça a r ya kaçm , her türlü e ilimi ahlak u runa yap lmayan olarak kabul etmi tir. Öyle ki, severek, zevkle, memnuniyet duyarak birine yard m etmek dahi ona göre ahlak u runa yap lm bir davran de ildir.

Daha öncede ifade edildi i gibi, Kant ahlak nda ba ka bir amaç için vas ta olmayacak iyi niyetin bizzat kendisi amaçt r. .nsan eylemlerinin biri ödeve uygun olarak gerçekle tirilen eylemler, di eri ise, ödevden dolay , onun u runa gerçekle tirilmi eylemler olmak üzere iki ekli vard r. Ahlaki olan da bunlardan ikincisidir. .lki ödev u runa de il, bir ba ka amaç için ve bir e ilimle yap lm t r. Bu farkl amaç da tesadüfen ödev ile uyu mu tur. Bu sebeple, her zaman söz konusu farkl amac n ödeve uyu aca n söylemek mümkün de ildir. Öte taraftan, görev d ndaki amaçlar ne kadar irin görünürse görünsün, bunlar n hiçbir de eri yoktur.

Belgede Kant felsefesinde insan (sayfa 48-53)

Benzer Belgeler