• Sonuç bulunamadı

3. SANAYİ YAPILARININ TASARIMINDA GÜRÜLTÜ ETKENİ İLE İLGİLİ

3.3 Sanayi yapısının tasarım aşaması

Sanayi yapılarının ilk tasarım aşamasında, değişik işlevleri üstlenen birimler arasındaki ilişkilerin doğru kurulması ve mekânsal büyüklüklerin saptanması gerekmektedir. Yapı kütlelerin bir araya getirilerek mimari kurgunun oluşturulması süreci sonraki aşamayı oluşturmaktadır. Bu süreçte düşünülmesi gerekenler; yapı taşıyıcı sisteminin kurgulanması, fiziksel ortam koşullarının değerlendirilerek yapı kabuğu ve malzemesinin belirlenmesi gibi konulardır. Yapı arsasının imar planının oluşturulması ile ilgili temel kararların alınmasında göz önünde bulundurulması gereken konular;

• Ana üretim alanının (fabrika, atölye) arsa içinde işlevine en uygun şekilde yerleştirilmesi, yön, giriş, çıkış; arsa topografyasını en az değiştirecek yer ve düzenin bulunması,

• Birinci kararla bağlantılı olarak yönetim ve sosyal alanların en kısa iç ulaşımı sağlayacak şekilde yerleştirilmeleri,

• Bütün işlevlerin kendi içinde genişleme olanaklarının sağlanması,

• Yük ve insan ulaşımının en az yol yüzeyi ile gerçekleştirilmesi ve bunun giriş-çıkış kontrolünün sağlanması gibi fonksiyonel problemlerin çözüme ulaştırılması

olarak sıralanabilir. (Tekeli ve Sisa, 1970)

Sanayi yapılarının organize sanayi bölgelerinde planlanması durumunda sosyal donatı alanlarının ortak çözümlenmesi ile gürültüden korunmaları, sanayi bölgesinin planlama aşamasında gürültü etkeninin bir ölçüt olarak değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin bu süreç içinde ele alınmasıyla daha etkili ve ekonomik olarak gerçekleşebilmektedir. Organize Sanayi Bölgesi’nin fiziki planlamasında, önceden kararlaştırılmış hedeflere yönelmek gerekmektedir. Bu hedefler;

- Toplumun ortaklaşa kullanabileceği her yerleşmede olduğu gibi, tüm yerleşim elemanlarına yer verecek biçimde bir bütün olarak planlanması,

- Hizmetlerin veya işleyişin tek tek işletmeler tarafından yapılması yerine, yönetim tarafından bir bütün olarak planlanması,

- Fiziksel planlama, bölgenin işletilmesinde uygulanacak standartlarla birlikte ele alınmalı ve standartların eksiksiz uygulanmasını sağlayacak biçimde oluşturulması, - Organize Sanayi Bölgesi nitelikli bir kuruluş olma ve çalışanlara en iyi koşulları

sağlamak durumundadır. Bu nedenle, planlamanın modern, çağdaş, gerek bölgenin gerekse çevrenin fiziksel değerlerini koruyabilecek, ilişkileri sağlıklı kuran, estetik değeri yüksek nitelikleri içermesi,.

olarak sıralanabilmektedir. (Onat, E., 1969 )

Bununla birlikte, üretim hacmi ile yakın ilişki içinde olması gereken yönetim ile ilgili birimler ve sosyal donatı alanları açısından yapı arsası ile ilişkili olarak imar planının gerçekleştirilmesinde koşullara göre değişik yaklaşımlar söz konusu olabilmektedir.

Şekil 3.2’de gösterildiği gibi, sanayi yapılarının tasarım sürecinde, arsa üzerinde yerleşim aşamasında genellikle iki farklı yaklaşım söz konusu olabilir:

• Üretim – yönetim – sosyal alanların aynı yapı içinde ve çoğunlukla aynı taşıyıcı sistem içinde tasarlanması,

• Yönetim ve sosyal alanlarla ilgili işlevlerin tümünün ya da bir bölümünün üretimin gerçekleştiği yapıdan ayrı bağımsız yapı veya yapılarda tasarlanması.

Şekil 3.3 Sanayi yapılarının arsa üzerinde yerleşiminde iki temel yaklaşım. (Şerefhanoğlu Sözen, 2004)

Üretim alanı

Üretim hacmi

Yönetim – sosyal Destek birimleri

Yönetim – sosyal

Destek birimleri

Üretim hacmi

A) Yönetim – sosyal işlevlerin üretim yapısı içinde bulunması

B) Yönetim – sosyal işlevlerin

Bir sanayi yapısında üretim – yönetim – sosyal alanlar belli tasarım ilkeleri doğrultusunda planlanmalıdır. Bu temel bileşenler içinde, sanayi yapısında ana işlevi üstlenen üretim alanının tasarlanması ayrı önem taşımaktadır. Sanayi yapılarında üretim etkinlikleri genellikle zemin kotunda planlanmakla birlikte, iş yeri düzenine bağlı olarak ayrı kat düzeylerine de dağıtılabilmektedir. Yayıldığı alan ve hacimsel büyüklük olarak da yönetim ve sosyal alanlardan ayrılan üretim hacmini tasarlarken, mekânsal düzenlemelerde, yapı strüktürünün belirlenmesinde ve döşeme-duvar-çatı gibi yüzeylerde kullanılacak yapı malzemelerinin seçiminde, strüktürel ve fonksiyonel gereklilikler dışında üretimin özelliğine ve çalışanlar açısından uygun fizik ortam gereksinimlerine göre karar verilmelidir. Bu bağlamda yapılacak olan çalışma, üretim hacmi için belirlenen gereksinimler arasında denge kurularak yürütülecek bir optimizasyon çalışmasıdır.

Sanayi yapılarında üretim hacminde uygun fizik ortam koşullarının sağlanmasında ışık –renk, ses - titreşim, ısı – nem - koku, gibi fiziksel etkenler önem taşımaktadır. Bununla birlikte üretimin özelliğine bağlı olarak farklılaşan çalışma koşullarına göre üretim hacminde sağlanması gereken fizik ortam koşulları değişebilmektedir. Sanayi yapılarının planlanmasında, üretim hacminde uygun fizik ortamın sağlanmasını, sanayi yapısının mimari tasarım süreci içinde ele alınmalıdır.

Taşıyıcı sistemin kurgulanması sanayi yapılarında önemli bir karar aşamasını oluşturmaktadır. Bu aşamada, diğer mimari ölçütlerle birlikte iş yeri düzeni, geçilmesi gereken açıklık, deprem ve rüzgâr gibi etkenler dikkate alınmalıdır.

Yapı kabuğunda yer alan malzemelerin, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı dayanıklılıkları ve mekândaki fiziksel konfor koşulları konusundaki belirleyici özellikleri göz önünde tutulmalıdır. Sanayi yapılarında yapı kabuğunun tasarlanmasında, duvar, döşeme ve çatı gibi mimari öğeleri oluşturan yapı bileşenlerinin gereçsel özelliklerinin bilinmesi, üretim hacmi içinde optimum fizik ortam koşullarının sağlanması yönünden önem taşımaktadır.

Sanayi yapılarının mimari tasarım sürecinde, üretim hacmi ile yönetim - sosyal işlevlerle ilgili yapı bölümlerinin karşılıklı ilişkilerinin en işlevsel biçimde tanımlanması gerekmektedir. Bu yapı bölümlerinin mekansal olarak kurgulanmaları ve arsa üzerinde belli bir ana düşünce (konsept) çerçevesinde bir araya getirilmeleri ile belli bir mimari kompozisyon oluşturmaları sağlanmalıdır. Sanayi yapısının mimari tasarım sürecinin ilk aşamalarında üretim ve yönetim - sosyal işlevlerle ilgili birimlerin arsa üzerinde belli bir kompozisyon içinde bir araya getirilmelerinde, tasarımın sonraki evrelerinde ise mekânsal ilişkilerin tanımlanmasında,

gürültü etmeni bir tasarım ölçütü olarak değerlendirilmelidir. Üretim – sosyal – yönetim alanlarının arsa üzerindeki olası yerleşim biçimleri ve destek birimlerinin planlanabileceği bölgeler aşağıdaki şekillerde gösterilmiştir.

Şekil 3.4 Üretim – sosyal – yönetim işlevlerinin aynı yapılarda planlanması.(Şerefhanoğlu Sözen, 2004)

Şekil 3.5 Yönetimle ilgili işlevlerin ayrı yapıda planlanması. (Şerefhanoğlu Sözen, 2004)

Sanayi yapısı

Yönetim ve Sosyal işlevlerle ilgili hacimler

Üretim hacmi

Destek birimleri

Yönetim ve Sosyal işlevlerle ilgil hacimler Üretim hacmi Destek birimleri Yönetim yapısı Sosyal işlevler Üretim hacmi Destek birimleri

Şekil 3.6 Yönetim ve sosyal işlevlerin bağımsız yapılarda planlanması. (İlgürel, 2004)

Şekil 3.7 Yönetim – sosyal işlevlerin üretim hacminden bağımsız bir arada planlanması. (servis hacimleri üretim yapısında) (İlgürel, 2004)

Yönetim yapısı Üretim yapısı Sosyal işlevler Üretim hacmi Destek birimleri Üretim hacmi Yönetim ve Sosyal İşlevler Üretim hacmi Servis hacimleri Destek birimleri Üretim hacmi Destek birimleri Servis hacimleri

Şekil 3.8’de gösterildiği gibi üretim yapısı ile yönetim ve sosyal işlevlerin bulunduğu yapı veya yapıların birbirleri ile olan ilişkilerinde şu temel durumlar ortaya çıkabilir :

- Yönetim ve sosyal işlevlerin bulunduğu yapı ya da yapılar üretim yapısı ile organik ilişki içinde planlanabilir,

- Yönetim – sosyal işlevlerin yer aldığı yapı veya yapılar üretim yapısından ayrı, bağımsız yapı veya yapılar olabilir.

Şekil 3.8 Yönetim ve sosyal işlevlerin üretim hacminden ayrı bağımsız yapı / yapılarda toplanması. (Şerefhanoğlu Sözen, 2004)

Şekil 3.9 Yönetim ve sosyal alanların üretim hacmi ile organik ilişkisinin kurulması(Şerefhanoğlu Sözen, 2004) . Yönetim – sosyal Üretim yapısı Destek birimleri Yönetim – sosyal Destek birimleri Üretim yapısı