• Sonuç bulunamadı

2.2. Sivil Mimari

2.2.2. Di ÷er Yapılar

Kozmogoni, tüm inúalarda örnek alınan oluúumdur. ønúa edilen her yeni úehir, her yeni tapınak veya konut dünyanın yaradılıúını bir anlamda bir kez daha tekrarlar. Her úehir, her ev, her tapınak onu inúa edenlerin gözünde dünyanın merkezinde bulunmaktadır84. Bu anlamda yeni bir evin veya úehrin inúaatı, ancak kutsal olamayan mekân ve zamanın aúılması ve kutsal mekân ve zamanın kurulmasıyla gerçekleúir. ùehrin bir imago mundi (dünyanın görüntüsü) olması gibi, ev de bir mikrokozmos’dur. Eúik iki mekânı ayıran sınırdır; ev dünyanın merkezine denktir.

Ev dünyanın merkezine yerleúmekle kalmaz, dünyanın do÷umunu da yineler. Sayısız mitolojide dünyalar, genellikle yılankavi bir biçimde ilksel bir canavarın parçalara ayrılmasıyla do÷muútur. Bu nedenle, tüm konutlar büyülü bir biçimde

83 M. Sözen-U. Tanyeli, “Saray”, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlü÷ü, Remzi Kitabevi, østanbul, 2001, s.210.

84 Eliade, a.g.e., s.36.

“Dünyanın merkezinde” bulunmaktadırlar ve inúa edilmeleri dünyanın yaratıldı÷ı o

“anı” yineler.

Türk çadırlarındaki orta direk, kozmik eksenle özdeúleútirilir. Özellikle “yurt”

denilen dairesel çadırlarda orta dire÷in dinsel ve mitolojik iúlevini, duman çıkıúı için tepede açılan delik yerine getirir. Kurbanın sunulaca÷ı zamanlarda yurdun içine tepesindeki açıklıktan dıúarıya çıkan bir a÷aç yerleútirilir. Kurban a÷acının yedi dalı, gö÷ün yedi katını simgeler. Böylece ev bir yandan evrene benzetilirken öte yandan dünyanın merkezi olarak görülür; böylece tüm evler, -tüm tapınaklar, saraylar, úehirler gibi- ortak tek bir noktada, evrenin merkezinde bulunurlar. Burada söz konusu olan kutsal olmayan mekândan tamamen farklı aúkınsal bir mekândır85.

Türklerin en eski ev tipi olan çadır, yüzyıllar boyu yaúamlarında özel bir yer tutmuútur. Türklerin kültür ve siyaset tarihlerini anlayabilmek için, yaúamlarını biçimlendiren “çadır”ı anlamak gerekir. Çadır Türk hükümdarlarının sarayı, halkın da evi olmuútur. X. yüzyılda Göktürk hükümdarı østemi Han Bizans elçisi Zemarkhos’u Semerkant’ta, ipek bir çadırda, altın tahtı üzerinde kabul etmiútir.

O÷uzlar X. yüzyılda øslâmiyet’i kabul ettiklerinde, çeúitli merkezlerde bin kadar çadırda yaúayan kümeler halindeydiler. Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk hükümdarlık yıllarında Halep civarında yaúayan Türkmenlerden Yıva oyma÷ı iki yüz çadırdan oluúuyordu; XVII. yüzyılda ise yüz elli çadırlık bir kol hâlâ eski yaúayıúlarını sürdürmekteydi. Türkler, Anadolu’da yerleúik düzenin yanında eski çadır gelene÷ini hiçbir zaman bırakmamıúlardır. Osmanlılar göçebe kültürünü, yaúadıkları ça÷a baúarılı bir biçimde uyarlayarak sürdürmüúlerdir86. Osmanlılar seferler sırasında, aynen çok eski tarihlerde oldu÷u gibi, çadırlarla göçer kentler kurmuúlardır. Bu göçer kentlerde halkın oturdu÷u evlerin yerini, bu kez yeniçerilerin çadırları, yüksek rütbeli kiúilerin úehirdeki saray ve köúklerinin yerini de yine onların çadırları alıyordu.

Göçer kentlerin tam ortasında da, padiúahın úehirdeki sarayı yerine, etrafı kumaútan

86 A.e., s.365-366.

86 N.Atasoy, Ota÷-ı Hümayun Osmanlı Çadırları, østanbul, 2000, s.15.

yapılmıú sur duvarlarıyla çevrili Ota÷-ı Hümayun bulunuyordu. Ota÷-ı Hümayunlar Osmanlı padiúahlarının saray dıúındaki kudret ve görkemlerinin bir simgesiydi87. Çadır padiúahların vefatında son yolculuklarına u÷urlanırken de kullanılmıútır: Vefat eden padiúah Topkapı Sarayı’nda haremin araba kapısından çıkarılır, revaka yakın bir yerde kurulan çadırda kanun gere÷i Yeniçeri a÷asına gösterilir, daha sonra yıkanır ve türbesine defnedilirdi. E÷er ölümünden önce türbesi yapılamamıúsa, bu anıtın inúa edilece÷i yerin üzerine bir çadır kurulur ve oraya defnedilirdi. Yani çadır geçici türbe görevini de görmüútür88.

Günümüze kadar Türk çadır örneklerini inceledi÷imizde, mimari birçok unsurun bu çadırların süslemesinde kullanıldı÷ını görmekteyiz. Sütunlar, sütun baúlıkları, yuvarlak kemerli revaklar, bu çadırların dıú yüzeylerini süslemiútir. Bu bize çadır-mimari iliúkisini göstermektedir89.

Osmanlı konut mimarisinin iç mekân teúekkülünde, Orta Asya merkezî mekân gelene÷i ya da çadır ve yurtların etkili oldu÷u ifade edilmektedir90. Çadırlar “yaúama birimleri” olarak geliúmiú ve biçimlenmiúlerdir. Yaúama koúullarına ba÷lı olarak bu çadırların iç düzenleri kesinlik kazanmıútır. Türk evinin, úekillenmesinde bu “çadır iç düzeninin” kaynak oldu÷u görüúü yaygındır91. Orta direk ve onun simgesel de÷eri, çadırın yerini alan “odada” , tavanın merkezindeki tavan göbe÷inde kendini gösterir.

“Türk evinde iki temel ö÷enin yapıyı oluúturdu÷u görülür. Bunlar odalar ve odalar arası ortak alan olan sofadır. Sofa, sergâh, sergi, seyvan, çardak, divanhane, hayat gibi isimler almıúlardır. Sofa alanı ev içindeki dolaúımı sa÷lamakla birlikte bir toplanma alanıdır. Türk evinin kuruluú düzeni içinde sofanın önemli bir ö÷e oldu÷u

87 A.e., s.16

88 A.e., s.17.

89 A.e.,s.79.

90 G. Akın, Orta Asya Merkezi Mekan Gelene÷i, KBY, Ankara, 1990, s.8. Y. Sayan, Anadolu Geleneksel Konut Mimarisinde ønanç Faktörü, Sanat ve ønanç/2, MSÜGSF, østanbul, 2004, s.293.

91 Ö. Küçükerman, Kendi Mekânının Arayıúı øçinde Türk Evi, TTOK, østanbul, 1991, s.32-33.

görülür. Bu bölüm evlerin biçimlenmesinde belirleyici olmuútur. Sofa eski Türk evi örneklerinde çok görülür. Odalar ise Türk evinde kendi baúlarına yapı içinde belirli eylemleri karúılayan birimlerdir.Göçebelik dönemindeki çadırlar gibi her oda; yemek yeme, oturma, yatma, çalıúma gibi eylemlerin gerçekleúti÷i bir ortamdır. Bu eylemler için gerekli olan çevre parçalarının bir araya gelmesi ile bu odalar biçimlendirilmiútir. Türk evi odaları ve iç düzeni ile göçebeli÷in kurulup kaldırılan, taúınan çadırların önemli izlerini taúır”92.

Türk evinin iç ve dıú düzeni bölgesel özelliklere göre de÷iúiklik göstermektedir.

Örne÷in, Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılan ahúabın yerini Do÷u ve Güneydo÷u Anadolu’da kerpiç ve taú almıútır.

93 A.e., s.59-69.

3. KATALOG/ OSMANLI MøMARøSøNDE TAVAN GÖBEöø