• Sonuç bulunamadı

Türk øslâm Dönemi

Türklerin ilk dini olan gök, yer ve atalar dini, universalist (evrenselci) bir sistem olması sebebi ile, universalizm (evrenselcilik) veya universizm diye adlandırılmıútır. Baúlangıcı mîlattan önceki binyılda, Kuzey Çin’de devlet kuran (M.Ö. 1050-249) proto-Türk

45 Çaycı, a.g.e., s.34-35.

46 A.e., s.24.

sayılan (Çinliler’in Chou dedi÷i) boylar devrindedir. Evreni, gök ve yer olmak üzere, birbirini tamamlayan iki prensibe isnat eden, tarihçilerin “Universalist Dikotomi”

(Evrenseløki ølkeli Sistem) adını verdi÷i kadim dinlerinden baúka, Orta Asya’da yaygın bulunan milletlerarası dinlere ve yabancı medeniyetlere giriyorlardı. Türklerin girdi÷i di÷er uluslararası dinlerin baúlıcaları, Türkler arasındaki önem sırasına göre; Budizm (Türkçesi: Burkan dini), Maniheizm, Taoisim, Mecusilik (Türkçesi: Mogoç), Hıristiyanlık ve Musevilik olmuútur. Bütün bu dinler, farklı derecelerde, kültürümüzde izler bırakmıúlardır. Fakat VI. ve X. yüzyıllarda, Türkistan Türkleri arasında en yaygın bulunan dinin Budizm oldu÷u anlaúılmaktadır. økinci derecede önemli olan Mani dini ise, Türk muhitinde, Budizm etkisinde kalmıútır. Böylece, VIII. yüzyılda øslâmiyet, øran úehirlerini aúıp Türkistan’a ulaúınca, karúısında bilhassa Budizm’i karúılaúmıútır47 .

Tarihlerde Hâkânî Türk veya Afrasiyab-o÷ulları adını taúıyan ve Göktürk ka÷anlarından geldikleri anlaúılan, bugünkü tabir ile Karahanlı sülalesi, 893’de Batı Türkistan’ı Samaniler’e terk etmek zorunda kalmıúlardır. Kaúgar’da Hâkânî Türk devletinin ve onun idaresindeki çok sayıda Türk boylarının, øslâm’ı kabulü Türk kültür tarihini n akıúını de÷iútirmiútir. Kaúgar Budist kültürünün merkezi idi. Buna karúılık, øslâm’a girmeyen Uygurlar ile Müslüman Türkler’in savaúı, savaú meydanlarında oldu÷u kadar, kültür sahasında da devam etmiútir. Hâkânî Türk uygarlı÷ı, Budizm inancı çerçevesinde geliútirdikleri Türk dilinde bir edebiyat ve Türk gelene÷inde bir sanattan dolayı Türk dünyası içinde önemli bir konuma sahipti.

Mevcut kültür ve sanat, øslâmiyet’i seçen Türk devletlerinde izlerini devam ettirmekteydiler. Örne÷in, Yusuf Has Hacib ve Kaúgarlı Mahmud gibi Türk yazarları, øslâm öncesi putlar ve rahiplerden bahsederken Buda ile Budist rahibi adlarını, ayrıca, kozmolojiyi yansıtmaya çalıúırken Budist tabirleri kullanmıúlardır.

Hâkânî Türkler’in øslâm uygarlı÷ına getirdikleri yenilikler, bilhassa Budist kültürün IX-X. yüzyıllarda vardı÷ı geliúmelerden esinlenmiúti. Yusuf Has Hacib’in eseri Kutadgu

47 E. Esin, “Türk Kültür Tarihinden Bir Safha Mîlâdi Sekizinci Yüzyılda Türkistan’da øslâmiyetin Burkan Dîni ile Karúılaúması”, Selçuklu Araútırmaları Dergisi, I, 1969, TTKB, Ankara, 1970, s.232.

Bilig’de ifade edilen hükümdar ülküsü, universalizm ve Budist ö÷retinin safhalarından geçmiú bir tarzda olmakla beraber, Türk gelene÷ine de sadık kalmıútır. Kutadgu Bilig’de hükümdar úahsiyetini temsil eden Kün-to÷dı ølik eski Türk gelene÷inde kut sahibidir. Semavi bir ejderin (evren) harekete geçirdi÷i felek çarkının kutlu bir anında, hükümdar kut sahibi olmuútur. Burada, eski gök dini ve “Kök-luu” adını taúıyan semavi ejder manzumesinin, gök timsali olmuú bulundu÷u devrindeki inançların bir yeni biçimi görülür. Ayrıca, Kutadgu Bilig’teki kozmolojik simgeler hala Çin-Türk ve Budist tasavvurlarına sadıktır. Kutadgu Bilig’te yer-su düz bir sahadır. Bu sabit mekân etrafında gök ejderi Evren, güneú, ay ve yıldız burçlarını taúıyan çarkı çevirmektedir. Kadim Gök dinî inanç motifleri Türk øslâm dönemi edebiyatının yanı sıra sanatta da kullanılmıútır48. Hatta bunlar Türk øslâm sanatının kilit taúlarıdır, denebilir.

Bununla beraber, çiçek, bitkisel ve geometrik formlar süsleme sanatında egemen olmuútur. Budist Türk sanatında kutsal bir çiçek olan lotus, Osmanlı dönemi Türk sanatında da kullanılmıútır. Elinde lotus tutan Tanrı veya hükümdar figürü, Osmanlı minyatürlerinde, elinde gül tutan hükümdar figürüne esin kayna÷ı olmuútur. Burada, gül49, lotus çiçe÷inin Budist Türk sanatında almıú oldu÷u sembolik anlamın, Osmanlı dönemi Türk sanatında eúde÷eri niteli÷indedir. Lotus çiçe÷i, Orta Asya mitolojisinde yeniden do÷uúun, Nirvana’ya ulaúmanın çeúitli tanrıların (Buda’nın) ve Güneú’in sembolüdür. Mutlak temizli÷i ifade eden ve sonsuz bir ıúık olarak tasavvur edilen lotus çiçe÷i Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir.50.

Yazı ile karıúık bitkisel, geometrik, bazen figüratif úekillerden oluúan süslemeler, motifler birbirine tamamen karıúmamak ve ayrı durmakla beraber de÷iúik bir dekor teúkil etmiútir. Bu motifler Türkistan gelene÷inde mevcut bütün tekniklerde, duvar

48 Kutadgu Bilig’de, Hükümdar, koruyan, yediren, giydiren, milli töreyi savunmak için zekasını ortaya koyan, insan-üstü vasıfları olan Bilge Ka÷an’a denk bir hayırlı úahsiyettir.E. Esin, øslâmiyetten Önceki Türk Kültür Târîhi ve øslâma Giriú, øÜEFB, østanbul,1978, s.167.

49 Türk-øslâm sanatı’nda gül, bazen Peygamberin timsali olarak görülmüútür. E. Esin, “Eurasia Göçebelerinin Sanatı” Milletlerarası Birinci Türk Sanatları Kongresi, Ankara 19-24 Ekim 1959, TTKB, Ankara, 1962, s.170. Ayrıca, Osmanlı Minyatürlerinde, Osmanlı padiúahları elinde gül tutar úekilde resmedilmiúlerdir. C. Aksudo÷an (Yayına Hazırlayan), Fatih Minyatürleri,øBB, Kültür øúleri Dairesi Baúkanlı÷ı, østanbul, 1997.

50 Y. Çoruhlu, “Türk Sanatı’nda Hale”, Dokuzuncu Türk Sanatları Kongresi Bildiriler, C.I, KBY, Ankara, 1995, s.577-583.

kaplamalarında, tahta ve maden iúlerinde kullanılmıútır. Hâkânî Türkler’in øslâm sanatınaøslâm dıúı bir katkısı da bazı figüratif úekiller olmuútur51.

ølk islâmi yapıları, IX.-X. yüzyıllarda Budist kültürün egemen oldu÷u yerlerde (Kaúgar), Budist abidelerin kalıntıları üzerine kurulmuútur. øslâm Öncesi Türk mimarisinde, gökyüzünün mikro ölçe÷e indirgenmiú, yeryüzündeki izdüúümü olan kubbe, Türkler’e özgü olmamasına ra÷men, Türkler’in gerek yapılarındaki kubbe ile, gerekse yurt çadırlarının kubbe biçimindeki örtü sistemleri ile ilgili olmaları çok gerilere dayanır52. øslâmiyet’le beraber bu ba÷lantı daha da kuvvetlenir. Özellikle Osmanlı mimarisinin kimli÷ini oluúturma da temel unsur olmuútur, denilebilir.

øslâm Öncesi Türk sanatında bu kubbelerin iç süslemelerinde göbekte daire motifi, ve bu motiften eteklere do÷ru sekiz veya dokuz dilime ayrılmıú ıúınsal bir düzenleme görülür.

Her bir dilimin arasında kutsal kimlik sahibi figürler ba÷daú kurmuú úekilde veya ayakta resmedilmiúlerdir. Bitki ve çiçek motifleri de bu düzenlemenin ayrılmaz bir parçasıdır.

Kızıl’da Uygur Budist tapına÷ına53 ait kubbede bu süsleme programının uygulandı÷ını görürüz. Bu örneklerin, Osmanlı mimarisindeki kubbe süsleme programına örnek teúkil etti÷ini söyleyebiliriz. Ancak, Kızıl’da ki tapına÷ın kubbe dilimlerinin arasındaki kutsal kimlik sahibi figürlerin yerini Osmanlı mimarisindeki bitkisel ve geometrik süslemeler almıútır.

51 E. Esin, øslâmiyetten Önceki Türk Kültür Târîhi ve øslâma Giriú, øÜEFB, østanbul,1978, s.170.

52 Mustafa Cezar, “Türk Mimarisinde Kubbe”, Türkiyemiz, S.27, østanbul 1979, s.32.

53 A. von Le Coq, Die Buddhistische Spätantikein Mittelasien, Berlin 1933, tafel.22.

2. OSMANLI MøMARøSøNDE AHùAP TAVAN GÖBEKLERøNøN KULLANIM ALANLARI