• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.5 Yapılandırmacı Yaklaşımda Öğrenme Ortamları

Fen eğitiminde geleneksel yöntemler kullanıldığında, sorgulayıcı, araştırıcı bireylerin ye- tişmesi yerine ezberci bireyler yetişmekte ve öğrenci bilgiyi hazır olarak aldığı için öğrenci- ler bu bilgileri kısa sürede unutmaktadır. Buna karşın yapılandırmacı yaklaşımda bireyler bilgileri kendileri yapılandırdığı için bilgiler unutulmamakta, sorgulayıcı ve araştırmacı bi- reyler yetişmesi sağlanmaktadır [2].

Öğrencilerin kendilerini rahat hissettikleri, yaratıcılıklarını ortaya koyabildikleri, sınırlayıcı olmayan ve öğrencilerin motivasyonunu artıran ortamlarda gerçekleşen bir değerlendirme ortamını sağlayan yapılandırmacı yaklaşım önemi daha da artmaktadır [16]. Tabiî ki bu şe- kilde gerçekleşen bir değerlendirme için uygun öğretim ortamının da sağlanması gerekmek- tedir [56].

Yapılandırmacı yaklaşıma uygun bir eğitim ortamının en önemli unsuru bireylerin öğrenme sürecinde aktif bir şekilde sorumluluk almalarını ve etkin olmalarının sağlanmasıdır. Ayrıca yapılandırmacı eğitim ortamında bireylerin çevreleriyle daha çok etkileşim halinde olmala- rı, dolayısıyla öğrenme ortamları zengin öğrenme yaşantılarını sağlayabilecek şekilde dü- zenlenmesi gerekmektedir. Böylelikle bireyler bilgilerinin doğruluklarını sınama, hatalarını düzeltme ve önceki bilgileri yerine yenisini yapılandırmaları konusunda daha etkili bir or- tam bulacaklardır [48]. Öğrenme çevreleriyle iletişimin önemli olduğu yapılandırmacı ku- ramın öngördüğü bu öğrenme ortamlarında işbirliğine dayalı öğrenme, probleme dayalı öğ- renme ve proje tabanlı öğrenme çok fazla kullanılmalıdır [57].

Öğrenmenin sosyal yönü olan sosyal aktiviteler, öğrencinin başarısı için kritik öneme sa- hiptir [28]. Öğrenciler öğrenme sürecinde iş birliği halindedirler ve öğrenci tartışmaları ve kavram tartışmasındaki girdilerle, öğrencilerde eski bilgilerine dayalı olarak yeni bilgiler oluşturmak mümkündür [58]. Bu nedenle, yapılandırmacı öğrenme ortamında öğrenciler ezberciliğin aksine bilgilerini işbirliği yoluyla öğrenmektedir [59].

Öğretmenlerin de yapılandırmacı yaklaşıma uygun öğrenme ortamlarını tasarlama, öğren- me etkinlikleri geliştirme ve farklı değerlendirme tekniklerini kullanma becerilerinin geliş- tirmesi de oldukça önemlidir. Öğrenme ortamlarında öğretmenlere sağlanacak yardımcı rehber materyaller bu durumun gerçekleştirilebilmesini sağlayabilir [19].

Bir sınıfın fiziksel yapısı o sınıfta gerçekleştirilecek öğrenmenin niteliğini etkileyen en önemli unsurlardandır. Dolayısıyla bir sınıf yapısı, öğrencilere kazandırılacak kazanımların oluşturulmasında etkili bir araçtır. Günümüz okulların birçoğunda klasik sınıf düzenin ol- duğu gözlemlenmekte ve böyle bir sınıfta öğrencinin rollerinin ve davranışlarının neler ola-

cağı ve nasıl olacağı da büyük ölçüde belirlenmiştir. Sonuçta bir sınıfın fiziksel yapısı o sınıfta öğrenim görecek öğrencilerin pasif ya da aktif bir role sahip olup olmadıklarının be- lirleyicisi olacaktır. Saban (2004), geleneksel ve yapılandırmacı sınıfların özelliklerini Çi- zelge 2.6’da özetlemiştir[60].

Çizelge 2.6 Geleneksel ve yapılandırmacı sınıflar

GELENEKSEL SINIFLAR YAPILANDIRMACI SINIFLAR

Eğitim programı, temel becerilerin kazanılması- na ağırlık verir ve parçadan bütüne doğru işlenir

Eğitim programı, kavramlara ağırlık verir ve bütün- den parçaya doğru işlenir

Önceden hazırlanmış bir öğretim programına sıkı sıkıya bağlılık söz konusudur.

Öğretim sürecinde öğrencilerin istekleri, ilgileri, ihti- yaçları ve çeşitli konularla ilgili soruları geniş yer tutar

Öğretim programıyla ilgili etkinlikler, ders ki- taplarıyla sınırlıdır.

Eğitim programıyla ilgili etkinlikler geniş ölçüde birincil derecedeki kaynaklara dayanır.

Öğrenciler öğretmenlerin bilgiyle doldurulacağı ‘boş kutular’ veya ‘boş depolar’ olarak algılanır- lar

Öğrenciler, kendi öğrenmelerinden sorumlu olan, çevreden edindikleri bilgilere kendi zihinlerinde an- lam veren ve bu nedenle de öğretimde aktif olan bi- reyler olarak algılanır.

Öğretmenler, bilgiyi öğrencilere aktaran yegâne kaynak olarak algılanırlar

Öğretmenler, öğrenme sürecinde bir öğrenen olarak, öğrencilerle karşılıklı etkileşime girerler ve öğrenme çevresini düzenlerler.

Öğretmenler, öğrenci başarısını ve öğrenmesini değerlendirmek için sorulara kesin ve tek doğru cevap beklerler.

Öğretmenler, öğrencilerin belli bir konu hakkında çeşitli görüş ve fikirlerini anlamak için çaba sarf ederler.

Öğrenci değerlendirmesi, tamamıyla öğretimden ayrı bir süreç olarak algılanır ve genellikle test- lerle eğitim programının sonunda gerçekleştiri- lir.

Öğrenci değerlendirmesinin öğretim sürecine enteg- rasyonu sağlanır ve değerlendirme eğitim programı devam ederken öğretmen gözlemleri veya öğrenci çalışmalarının toplanması ve sergilenmesi gibi çağ- daş yaklaşımlarla gerçekleştirilir.

Öğrenciler, sınıfta genellikle yalnız çalışırlar. Öğrenciler, sınıfta genellikle grup içinde ve diğerle- riyle birlikte çalışırlar.

Yapılandırmacı yaklaşımda dersler arası bağlantı kurmak gerekli ve oldukça kolaydır. Ge- leneksel yaklaşımı derslerde kullanma, diğer disiplinlerle bağlantı kurmada oldukça kötü- dür [28].

Driscoll (1994) yapılandırmacı bir öğrenme ortamında öğrenmenin gerçekleştirilebilmesi için sağlanması gereken özellikleri şöyle sıralamıştır [41]:

1. Otantik etkinlikleri barındıran karmaşık öğrenme ortamları oluşturulmalı ve öğren- ciler günlük yaşamla ilgili problemlerle karşı karşıya bırakılarak, öğrencilerin bun- ları çözmeyi öğrenmesi sağlanmalıdır.

2. Öğrencilerin birbirlerine fikirlerini paylaşmaları sağlanmalı, dolayısıyla her öğrenci olaylara farklı açıdan bakış şekillerini görecekleri için bu durum öğrencilerin daha iyi öğrenmelerini sağlayacaktır. Böylece yapılandırmacı öğrenmenin en önemli ta- mamlayıcısı olan sosyal iletişim sağlanmış olacaktır.

3. İçerik belli bir düzene göre sıralanarak farklı yöntem ve tekniklerle ve araç-gereçle işlenerek öğrenme eksiklikleri giderilecek ve tam öğrenme sağlanmış olacaktır.

4. Öğrencilerin öğrenmelerinin farkında olmaları sağlanmalıdır. Böylelikle öğrenciler düşüncelerini ve fikirlerini savunabileceklerdir.

5. Öğrenci merkezli öğrenme ortamı oluşturulmalıdır. Böylelikle öğrencilerin neyi, nasıl çalışacaklarına veya anlayacaklarına aktif bir şekilde karar verebileceklerdir.

Brooks and Brooks (1999), yapılandırmacı öğrenme ortamlarının rehber ilkelerini aşağıdaki şekilde sıralamıştır [36].

 Öğrencilere uyum sağlanılacak problemler sunun.  Öğrenmeyi birincil kavramlar etrafında yapılandırın.  Öğrencilerin bakış açıklarını bulup değerlendirin.

 Müfredatı öğrencilerin tahminlerine göre uyarlayın.

 Öğrencilerin öğrenmelerini öğretim bağlamına göre değerlendirin.

Birinci ilke; öğretmenler, daha önceden var olan ya da kendi yönlendirmeleriyle ortaya çı- kan problemlerin çözülmesinde ve öğrenenin problemi çözüp mevcut duruma uyum sağla- masında gerekli bir öğedir. Bu nedenle öğretmen, bir derste öğrencilerin önceki öğrenmele- rini sorgulayıcı sorular sormalıdır. Bu durum biraz zaman alıcı olsa da gereklidir. Çünkü öğrencilerin ilgisi; tehdit yoluyla değil, onları motive ederek ve problemlerin hayatlarında ne şekilde etkili olduğunu onlara keşfettirerek sağlanır.

İkinci ilke; öğrenmenin birincil kavramlar etrafında oluşturulmasıdır. Burada fikirler tek tek sunulmaz, esasında bir bütün olarak sunulur. Bütünsel öğretim de diyebileceğimiz bu ilkede içerikten vazgeçilmez; fakat içerik farklı şekillerde yapılandırılmalıdır. Ayrıca içerik dışın- da bütünsel öğretim konular arasında da yapılabilir.

Üçüncü İlke; öğrencilerin bakış açılarını bulup, bunları değerlendirmektir. Bu çok önemli- dir. Öğrencilerin bakış açıları anlamak, onlara olaylara farklı açıdan bakmalarında etkili olacak ilginç etkinlikler planlayabilmek için önemlidir. Bu durum öğretmenlerin sorular sorarak tartışma başlatmalarını, öğrencilerin anlattıklarını dinlemeyi gerektirir. Bu aşamada öğrencilerin fikirlerini anlaması için çok fazla çaba sarf etmeyen öğretmenler, öğrencilerin öğrenme deneyimi kazanmasında başarısız olurlar. Öğretmen öğrencinin kurduğu her cüm- leyi tek tek analiz etmesi anlamına gelmese de, öğretmenler öğrencilerin konuyla ilgili ge- nel algılarını bulabilmeli, anlayabilmelidir. Sınav sonuçlarına dikkat ederek öğrencilerin neleri doğru anladıkları kolayca anlaşılabilir. İmkân varsa öğretmen yapılandırmacı yakla- şımda denildiği üzere cevapların ötesine gitmeli ve öğrencinin bu cevaplara nasıl ulaştığını öğrenebilmelidir.

Dördüncü ilke; müfredatı, öğrencilerin varsayımlarına uygun olarak hazırlayabilmektir. Bu, müfredatın öğrencilerin talepleri ile onların sınıf içerisine getirdikleri inançların uyumlu olmasını anlatır ki bariz bir uyumsuzluk öğrenci gözünde derslerin anlamsızlaşmasıdır. Bu uyum her zaman mükemmel olmayabilir. Asıl can alıcı nokta, öğrencilerin mevcut yetenek-

lerinin biraz üzerindeki talep ile rekabet kavramının ortaya çıkarılması ve öğrenmenin arttı- rılmasıdır. Öğrencilerin isteklerinin doğru olmadığı zamanlarda da öğretmen onları bilgi- lendirmemeli, öğrencilerin bilgiyi keşfetmeleri için yol gösterici olmalıdır.

Doğanay ve diğerleri (2007), yapılandırmacı öğrenme ve öğretiminde öğrenme ortamıyla ilgili literatür sonuçlarını aşağıdaki gibi özetlemiştir [61].

 Öğrencilere günlük yaşamlarıyla ilgili problemler sunma,

 Bu problemleri üst düzey düşünme becerileri kullanımı ile işleme,

 Öğrencilerin ön bilgi ve deneyimlerini aktif hale getirip, kendilerine sunulan dene- yimlerle etkileşime geçebilmelerini sağlama,

 Sınıfta birebir öğreten değil; sorgulayıcı, farklı bakış açılarını özümseyen, öğrenci görüşlerini ve bunların tartışılmasını ortaya çıkarıcı etkinlikler oluşturma,

 Kendi fikir ve düşüncelerini meydana getirmeleri için öğrencilere fırsat ve sorum- luluk verme,

 Bilgileri aralarındaki ilişkileri vurgulayan bütüncül bir bakış açısıyla dile getirme,  Daha az kavramın ayrıntısından bahsetme,

 Öğrencileri öğrenme ortamının oluşturulması içine bizzat katma,  İş birlikçi iletişimlere, etkileşimlere özendirme,

 Teknolojinin kullanımını özendirme,

 Değerlendirmeyi öğrenme sonucunun değil, öğrenme sürecinin bir parçası olarak görme.