• Sonuç bulunamadı

2 TÜKETİCİ ODAKLI ENDÜSTRİLEŞMENİN GELİŞİMİ ve

3.1 Yapı Üretim Sistemleri

Yapı üretim sürecinin analizi yapı üretimi sürecini oluşturan alt süreçlerin ve bu süreçlerde kullanılan araç, yöntem ve malzemelerin tekil ve diğerleri ile etkileşimli olarak incelenmesi ile olanaklıdır. Literatür çalışmalarında ve farklı üretim alanlarında problem çözmeye yönelik olarak kullanılan “Sistemler Kuramı ve Yaklaşımı”, yapı üretimi sürecinin irdelenmesine olanak tanımaktadır.

Sistem, Türk Dil Kurumu sözlüğünce şu şekilde tanımlanmaktadır : “Aralarında ilişkiler bulunan, böylece belli bir işlevi olan bir bütünü oluşturacak biçimde etkileşen nesneler topluluğu. Bir dizgeyi oluşturan nesneler arasında kişiler, makineler, yordam, izlence ya da veriler bulunabilir. Ayrıca bu nesneler de kendi başlarına birer sistemleri niteliği taşıyabilir; bu durumda sistem altdizgelerinden söz edilir” (T.D.K.Bilişim Terimleri Sözlüğü).

Sistem, sistemler yaklaşımının temelini oluşturan ve “Genel Sistem Teorisi”ni ortaya koyan Ludwig von Bertalanffy (1976) tarafından, “birbirlerini etkileyen elemanların oluşturduğu bir kompleks” olarak tanımlamaktadır. Sistem, birbirleri ve nitelikleri arasında belli ilişkiler

bulunan, birbirlerine bağımlı her biri ayrı niteliklere sahip birtakım parçalar içeren kavramsal ve fiziksel bir varlık, bir nesneler takımı, bir bütündür. Sistem, kendisini oluşturan alt sistemlere, bu alt sistemler de alt sistemlere ayrılarak incelenebilir. Yapı da bir sistem olarak ele alınırsa duvarlar, döşemeler, taşıyıcı sistem gibi alt sistemlere ayrılabilir. Taşıyıcı sistem de bir alt sistem olarak, kolonlar, kirişler, temeller şeklinde alt sistemlere ayrılarak incelenebilir (Bayülken, 1988).

Sistemler yaklaşımı, sistemleri oluşturan bileşenlerin bütün ile olan ilişkileri üzerinden incelenmesi üzerine geliştirilmiş bir düşünme çatkısıdır. Sistemler yaklaşımı, bir sistem bütünün ancak bütünü oluşturan bileşenlerin aralarındaki bağlantılar ve etkileşimlerin incelenmesi ile anlaşılabileceği varsayımından hareket etmektedir (O'Connor ve McDermott, 1997; Capra, 1996).

Sistemler yaklaşımının yapı üretimindeki ilk kullanım alanı, ürünün analizidir. Bir başka deyişle, alt sistemlerin tek tek ele alınarak ve söz konusu alt sistemlerin bütüncül davranışlarını da göz önünde bulundurarak sistemin çıktılarının incelenmesidir. Örneğin, tünel kalıp sistemi ile üretilmiş bir yapıya ait taşıyıcı sistemin analizi gibi. Sistemler yaklaşımının yapı üretimindeki ikinci kullanım alanı ise, sürecin analizidir. Bir başka deyişle, üretimin yapılma biçimi ve yönteminin incelenmesidir. Örneğin, endüstrileşmiş (prefabrike) yapım sistemlerinden panel sistem ile gerçekleştirilmekte olan bir konut bloğunun yapım sürecinin analizi gibi. Yapı üretimindeki üçüncü ve son kullanım alanı da, sistemler yaklaşımının belirli bir bakış açısı olarak ele alınarak, yapı üretimi ile ilgili herhangi bir konunun analizidir. Örneğin, toplu konut üretiminde finansman sistemleri, yapı üretiminde örgütlenme sistemleri gibi (Berköz 1975; Yaman, 2004).

Yapı üretim sistemi, belirli bir amaca hizmet edecek bir yapma çevrenin oluşturulması için gerekli kaynakları, bu kaynakların istenen yapıyı elde etmek üzere kullanılış biçimini, yapılan işlemleri ve sonuçta elde edilen ürünü içermektedir. Yapı üretim sisteminin tanımlanabilmesi için “sistem özellikleri” olarak adlandırılan “sistem bileşenleri”, “sistem çevresi” ve “sistem strüktürü” kavramlarının açıklanması gereklidir (Sey vd, 1987). Yapı üretim sistemi, girdi (üretimde kullanılan kaynaklar), süreç (kaynakların istenilen mal veya hizmete dönüştürülmesi işlemi) ve çıktı (ürün, elde edilen mal veya hizmet) olmak üzere üç temel bileşenden oluşmaktadır. Bu alt sistemlerin her biri kendisinden bir önceki aşamanın çıktılarını ve çevreden gelen mal ve hizmetleri girdi olarak kullanmaktadır. Sistem bileşenlerinin kendi aralarında ve sistem çevresinde yer alan diğer sistemler ile olan ilişkileri, sistemin strüktürünü (yapısını) oluşturur. Söz konusu ilişkiler bilgi, karar, fiziksel kaynaklar, para ve enerji akışları biçiminde gerçekleşir. Sistem, aralarında ortak bir hedef olan, birden

fazla parçadan oluşan, her bir parçanın söz konusu hedefe ulaşmak için çeşitli eylemlerde bulunduğu, birbirleriyle ilişkili bütün ise, sistem bileşenlerinin ve sistemin çevre ile arasındaki ilişkiler sistemin strüktürünü oluşturmaktadır. Sistemlerin incelenmesinde en önemli sorunlardan biri, sistemlerin içinde bulundukları çevrenin, sistem üzerindeki etkilerinin ortaya çıkarılmasıdır. Bir sistemin çevresi, sisteme bağlı olan alt sistemler ve sistemi çevreleyen diğer sistemlerden oluşmaktadır. Sistem bileşenleri (girdi, süreç ve çıktılardan her biri) karar vericinin kontrolü altındadır. Buna karşın, yapılan üretimi, üretim için verilen kararları ve sistem bileşenlerini etkileyen sistemin çevresi ise, karar vericilerin kontrolü altında değildir. Sistem çevresi, üretim faktörlerini sağlayan ve zorunlulukları belirleyen bir niteliktedir. Yapı üretimi, gerek girdileri gerekse çıktıları bakımından içinde bulunduğu çevreden soyutlanamaz (Sey d. 1987).

Yapı üretim sisteminin çevresini oluşturan ve yapı üretim sistemi ile karşılıklı etkileşimde bulunan faktörler şunlardır :

• Kaynaklar (her türlü girdi ve bunları sağlayan kurum ve kuruluşlar),

• Mevzuat ve kontrol organları (özel, kamu kurum ve kuruluşları, kontrollük örgütleri, belediyeler, Mimarlar Odası gibi),

• Finansman (banka ve kredi sağlayan kuruluşlar, finansal kiralama firmaları gibi),

• Yapım sektörü örgütleri (yapı malzemesi ve bileşeni üreticileri gibi yapım sektörünün beslendiği kuruluşlar, hammadde üreticileri gibi yapım sektörünün beslediği kuruluşlar, işçi örgütleri, sendikalar gibi),

• Politik sistem (Bakanlar Kurulu’nun ulusal ölçekte almış olduğu ekonomik ve sosyal kararlar, tasarruf politikaları, sıkı para politikaları, teşvik ve desteklemeler gibi),

• Doğal çevre (sit alanları, Çevresel Etki Değerlendirme raporları gibi),

• Altyapı sistemleri (ulaşım, elektrik, pis ve temiz su, teknolojik olanaklar gibi) (Sey d. 1987).

Yapı üretim sürecinde rol alanlar da sürecin farklı aşamalarında farklılık göstermektedir. Bir yapım projesinin her aşamasında farklı kişiler, kuruluşlar farklı düzeylerde sürece katkıda bulunmaktadır:

• Mal sahipleri (kamu sektörü ve özel sektör). • Tasarım profesyonelleri (mimar ve mühendisler).

• Yapım işi ile ilgili profesyoneller (yapımcılar -yükleniciler-, uzman yapımcılar ve ustalar). • Yapı malzemesi ve bileşenleri sağlayan firmalar.

• Diğer katılımcılar (finans kurumları, kamu ve yasalar sistemi, danışmanlar, pazarlamacılar, ürün geliştiriciler, işletmeciler, kullanıcılar) (Sey vd., 1987).

Yukarıda değinilen farklı aktörler ve faktörler bütünü yapı üretimi sürecinin gerçekleşme aşamasında oldukça karmaşık bir yapılanmaya sahip olabileceğini göstermektedir. Yapı üretim sürecinin yukarıda değinilen özgün nitelikleri ve çevresel etkileyenlerinin varlığı yapı üretiminde yaşanan gelişmelerin irdelenmesi için farklı açılardan gözlem gerektirmektedir. Yapı üretiminde endüstrileşme kavramı da benzer olarak sözü edilen bu özgün durum içerisinde özgün biçimde gelişim göstermiştir.