• Sonuç bulunamadı

Elliot ve Covington insan davranışının anlaşılmasında yaklaşma ve kaçınma motivasyonu arasındaki ayırımın temel olduğunu belirtmiştir27. Filozoflar ve psikologlar benzer şekilde araştırmacılar, insanların hazza ulaşmaya ve acıdan kaçınmaya çalıştıklarını belirten Dürtü Azaltım Kuramına dikkat çekmişlerdir. Birçok kuramcı farklı kuramsal terminolojisi kullanarak bu fenomeni benzer şekilde tanımlamışlardır fakat iyiye yaklaşmak ve kötüden uzaklaşmak olarak ifade edilen temel kavramları aynı anlamda ele almışlardır28. Yaklaşma motivasyonu “pozitif / arzu edilebilir bir olay ya da olasılık tarafından harekete geçirilen veya yönetilen davranış” olarak tanımlanırken kaçınma motivasyonu “negatif / arzu edilemeyen bir olay ya da olasılık tarafından harekete geçirilen veya yöneltilen davranış” olarak tanımlanmaktadır24,29.

Ancak, yaklaşma ve kaçınma motivasyonu olarak ifade edilen kavram yukarıda belirttiğimiz kadar basit değildir. İnsanlar kendi çevrelerindeki uyaranları otomatik olarak “iyi” ya da “kötü” olarak yorumlar ve bu uyaranlara önceden belirlenmiş eğilim gösterirler. Fakat açık davranışsal tepki her zaman için önceki tepkilerle eşleşmeyebilir, çünkü insanlar tek bir karar vermek zorunda kaldıklarında çoklu davranış değerlendirme mekanizmasını kullanmaktadırlar. Yaklaşma-kaçınma davranışında bulunmak gerçekten de sezgiseldir. Bu sezgisel durum bilimsel bir kriter taşımadığından, bu durum, insanların yaklaşma-kaçınma tarz değerlendirilmesini yüzeysel olarak geçerli kılmaktadır. Çoğu insan hedeflerini istedikleri ve kaçındıkları şeylerle açıklamaktadırlar28.

Elliot ve Trash yaklaşma ve kaçınma motivasyonunun insan kişiliğinin temel unsuru olduğunu belirtmişlerdir30. Araştırmacılar dışadönüklük, pozitif duygulanma ve davranışsal aktivasyonun bir faktörde yani yaklaşmanın doğasında; nevrotiklik, negatif duygulanma ve davranışsal ket vurmanın ise ayrı bir boyutta yani kaçınma boyutunda yer aldığını ifade etmişlerdir. Eliot ve Trash, yaklaşma kaçınma boyutlarının sürekli bir kişilik değişkeni olduğunu yani istikrarlı ve güvenilir olduğunu dile getirmişlerdir30. Eğer bu doğruysa, insanlar arasında değişiklik gösteren yaklaşma ve kaçınma farklılıklarının bu insanların hedef yönelimli aktivitelerini nasıl etkilediğini göstermek ilginç olabilir.

Yeterliğin tanımlaması için oluşturulan Başarı Motivasyon Çatısı Şekil 3’te

Şekil 3. 2 x 2 başarı motivasyonu çatısı25

Başarı hedeflerinin “yeterliğin tanımlanması” ve “çabanın değeri” göz önünde bulundurularak tartışılması gerektiğini ileri sürerek dörtlü başarı motivasyonu modelini sunmuşlardır. Şekil 3’de de görüldüğü gibi “yeterlik” ustalık ve performans olmak üzere iki şekilde tanımlanırken “çabanın değeri” yeterliğe ulaşma çabası yani yaklaşma ve yetersiz görünmeme çabası yani kaçınma olarak sınıflandırılmıştır25, 31.

Ustalık yaklaşma hedefleri verilen görevi en iyi şekilde yapmayı veya bu görevle ilgili daha önceki performanstan daha iyisini yapmayı (örn: öğrenme, gelişme) ifade etmektedir. Spor ortamında, ustalık yaklaşma hedefleri, bireylerin hem yeni beceri kazanma hem de zirve performansa ulaşma çabasını da anlattığından en yararlı hedefler olarak kabul edilirler. Performans yaklaşma hedefleri ise diğerlerinin önüne geçmeyi, diğerlerinden üstün olmayı ifade etmektedir. Bu boyut, 2 x 2 başarı motivasyonu modelinde yeterliğin tanımlanmasına bağlı olarak ustalık yaklaşma hedefleri kadar olumlu değerlendirilememektedir. Ancak, yeterliğin tanımlanmasına bağlı olarak ta bütünüyle yarasız olarak değerlendirilmemelidir. Bu hedef yönelimi, ancak bireylerde güçlü yeterlik algısına hizmet ettiği takdirde uyum sağlanabilir olmaktadır. Bireyler spor ortamında ve yarışmasal aktivitelerde sıklıkla sosyal karşılaştırma sürecini kullandıklarından, yani kendilerini sürekli olarak diğerleriyle karşılaştırdıklarından dolayı performans yaklaşma hedeflerini daha fazla benimserler. Performans kaçınma

Yeterlik Tanımlaması

hedefleri ise diğerleri tarafından geçilmemeye, diğerlerinin gerisinde kalmamaya odaklanmaktadır. Bu boyut, 2 x 2 başarı motivasyonu modelinde en az tercih edilen boyutu göstermektedir. Çünkü bu boyut hem yeterliğin nasıl tanımlandığı hem de çabanın değeri ile ilgili olarak en az arzu edilen yapıdır. Performans kaçınma hedefleri, bireyde yarışmayı kaybedeceği ve diğerleriyle karşılaştırıldığında daha yetersiz olarak görüleceği düşüncesi gelişmeye başladığında ortaya çıkmaktadır. Ustalık kaçınma hedefleri ise hata yapmamayı, daha önceki performanstan kötü yapmamayı anlatan ve modele en son dahil edilen boyuttur. Eliot, Elliot ve McGregor ile Elliot ve Conroy bu boyutun mükemmeliyetçi bireylerdeki mükemmele ulaşma çabası ile ilişkili olduğunu dile getirmişlerdir24,25,31.

2.6.1. Yeterlik Kazanma

Güdülenme ile ilgili kuramlardan birisi yeterlik kazanma kuramıdır. Bu kuramda yeterlik bireyin çevresiyle ve kendisiyle etkileşimde bulunma kapasitesi olarak tanımlanmıştır. Etkileşimde bulunmanın, insanların içinde ve doğuştan gelen bir eğilim olduğu kabul edilmektedir. Yeterlik kazanma, çevreyle etkileşimde bulunma ihtiyacını gideren, kalıcı seçici ve doğrudan olan bir yönelimdir. Bu yönelim sonucunda kişi çevreyle etkileşim kurma ihtiyacını istediği biçimde sağladığında yeterlik duygusu geliştirir. Bu yeterlik duygusu, öğrenmenin sonucunda oluşur ve öğrenmeye karşı isteğin sürmesini sağlar. Yeterlik kazanma, yeterlik duygusuyla birlikte kişinin çevreyle etkili olarak etkileşim kurmasını sağlayan davranışlara dikkatin yönelmesine ve düzenlenmesine yol açar. Yani, bireyin doğuştan getirdiği içsel yönelme öğrenmeye isteğin başlamasına, öğrenme sonucunda kazanılan başarı da yeterlik duygusuna yol açarak tekrar güdülenmeyi sağlar11.

2.6.2. Yükleme Kuramı

Bazı biliş kuramcıları da güdülenmeyi yükleme kuramı ile açıklamaya çalışmışlardır. Yükleme kuramının belirli bir olayın niçin oluştuğuna ilişkin kişide oluşan yargı ya da algıladığı nedenle ilgilendiğini belirtilmiştir. Kişinin bir davranışın sonucuna ilişkin vardığı karar ya da algıladığı neden davranışın oluşmasında etkili olmaktadır32.

Yükleme kuramına dayalı olarak güdülenmeyi açıklayan modeller, öğrencinin algıladığı nedenleri yorumlayarak veya geçmiş davranışlarını açıklayarak gelecekteki davranışlarını güdülemeye çalışmaktadır. Weiner, öğrencilerin başarı ve başarısızlıklarına yaptığı yüklemeleri, kontrol edilebilirlik, kararlılık ve nedensellik olarak üç boyuta ayırmıştır. Weiner’in sisteminde kontrol edilebilirlik, kontrol edilebilen ve edilemeyen; kararlılık, değişken ve değişmez nedensellik de içsel ve dışsal olarak ikiye ayrılır32.

Öğrenciler tarafından başarı ve başarısızlık nedenleri yetenek, çaba, şans ve işin güçlüğü gibi durumlara atfedilir. Yükleme süreçleri ile ilgili modellerin varsayımı, başarı ya da başarısızlığı içsel ve kontrol edebilen bir faktör olan çabaya yükleyenlerin, kontrol edilemeyen faktörler olan yetenek, şans ve iş güçlüğüne yükleyenlerden daha başarılı olduğudur. Bu kurama göre başarı ya da başarısızlığın nedeninin çabaya yüklenmesi, gelecekteki çabanın ve güdülenmenin artmasına yol açmaktadır.

Başarısızlığı kontrol edilemeyen faktörlere yükleme, öğrenmeye karşı isteksizliğe ve giderek öğrenilmiş çaresizliğe yol açmakta, başarıyı bu faktörlere yükleme şükran ve minnet duygularına neden olmakta, ancak öğrenme isteğinin artmasına ve devamına bir etkisi olmamaktadır11,13.

2.6.3. Kişisel Yeterlik Kuramı

Kişisel yeterlik (self-efficacy) kuramı, algılanan yeterliğin (kişisel yeterlik) ve algılanan kişisel kontrolün güdülenme ve başarıdaki rolü üzerinde durduğunu ifade etmektedir. Ayrıca algılanan yeterliğin, bireyin belli durumlar karşısında göstermesi gereken davranışları ne ölçüde yargıların dört kaynağı olduğu belirtilmiştir. Bunlar, gösterilen başarı, başkalarının başarılarını izleme, başarısına olan inancı ve psikolojik durumudur. Kişinin yeterliğine ilişkin algısı da güdülenmenin önemli bilişsel kaynaklarından birini oluşturduğu belirtilmiştir11. Güdülenmeyle ilgili bu kuramsal görüşlere dayanan pek çok araştırma yapılmıştır.

Benzer Belgeler