• Sonuç bulunamadı

1.2. Osmanlı Toplumunda Gayrimüslim Milletler

1.2.3. Yahudi Milleti

Osmanlı Devleti’nde ilk Yahudi toplumuna Orhan Gazi döneminde Bursa’da rastlanmıştır. Fetihten sonra Orhan Gazi Bursa’daki Yahudilere tolerans göstererek kendi inançları çerçevesinde yaşamalarına ve bir havra inşa etmelerine müsaade etmiştir.34 Osmanlı Devleti’ne ilk Yahudi göçünü 1470 yılında Almanya ve Polonya’dan gelen Aşkenaz35 Yahudileri yapmıştır. Bunlara İspanya’da zülüm görüp kaçan ve Osmanlı Devletinin yardımlarıyle kurtarılan Sefarad36 Yahudileri ve Kırım’dan gelen Karaim37 Yahudileri eklenmiş ve bu topluluklar İstanbul’a

33 Davut Kılıç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler Arasındaki Dinî ve Siyasî Mücadeleler, Ankara: ASAM Yayınları, 2000, 119.

34 İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990, 8.

35 Aşkenaz Yahudileri: Aşkenazlar veya Aşkenaz Yahudileri, genel anlamda, ortaçağlarda, Almanya’nın batısında, Ren nehri kıyılarında yaşayan Yahudilere verilen genel bir isimdir. Aşkenaz kelimesi, Tora’da, Nuh’un oğullarından, Yafes’in (Yafet) oğlu Gomer’in oğullarından birisi olarak bilinir. Tevrat’ta Yeremya 51:27’de “Ulusları Babil’le savaşmaya hazırlayın. Ararat, Minni, Aşkenaz

krallıklarını ona karşı toplayın” şeklinde yer almaktadır. Uzmanlar Tevrat’ta tarif edilen bu metinde

Aşkenazları, Akad dilinde Ashguza, Ishguza olarak geçen Ashkuza’lar olarak kabul etmişlerdir. Asur yazıtlarına göre Ashkuza’lar, Asurlulara karşı, Mannalıların müttefiki olarak savaşmışlar. Ashkuza’lar şimdiki Rusya’nın güneyinde, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve İran’ın kuzeyinde yaşayan bir toplum olarak biliniyor. Ortaçağ’da Yahudi dini kaynaklarında Aşkenaz, Almanya bölgesini belirtmek için kullanılıyordu. Ancak ilk kez ne zaman ortaya çıktığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Nuh Peygamber’in çocuk ve torunları zaman içinde yaşadıkları bölgeyle özdeşleştirilerek bu isimlerle anılmıştır. Bir kurama göre, Aşkenaz’ın babası Gomer, “Germania-Almanya” ile özdeşleştirilmiş ve dolayısıyla oğlu Aşkenaz da yaşadığı bölgeye ismini vermiştir. (Metin Delevi, Aşkenaz Yahudileri Tarihi, Şalom, İstanbul, 01 Kasım 2012).

36 Sefarad Yahudileri: İbrani dilinde İspanya “Sefarad” kelimesiyle karşılanmaktadır. Ancak İspanya dışında Portekiz, İtalya, Kuzey Afrika, Türkiye, Ege Adaları ve Balkanlardaki Musevilerinin de büyük bölümü bu tabir ile anılır. XVI. yüzyılda bütün bu coğrafyadaki gruplar, Judeo-Espegnol veya “Ladino”denen ve İspanya'nın Kastilya lehçesine ilave edilmiş; Türkçe, İbranice hatta Rumcadan gelen kelimeler ve deyimler ile süslü bir dil konuşuyorlardı. Bu dil bugünlerde unutulmaya başlanmıştır. 1492 yılında İspanya’dan çıkarılan Yahudiler, İspanya kökenli oldukları için kendilerine “Sefarad” adını koymuşlardır. Avram Galanti, Türkler ve Yahudiler, Gözlem Yayınevi, 1995. 37 Karaim Yahudileri: Karaim/Karayit bir Yahudi mezhebi olarak bilinir. Karaim tabiri İbranice Ba’alei ha-Mikra (Yazıtların Halkı) olarak bilinir. Karaimler, temel din kitabı olarak Tora Yazıtlarından başka bir kaynağı kabul etmezler. Sözlü kuralların bağlayıcı olmadığına inanırlar. Bu sebeple Talmud Karaim Yahudilerince geçersizdir. Dini kurallar konusunda tek kaynakları Tevrat olduğu için, bazı dini bayramları diğer Yahudilerden farklı bir biçimde kutlarlar. Dini ritüeller konusunda farklı tutumlarından dolayı diğer Yahudiler tarafından ayrılıkçı olarak görülmektedir. (Yahya Koçoğlu, Azınlık Gençleri Anlatıyor, İstanbul: Metis Yayınları, 2001).

18

yerleştirilmiştir.38 Yahudilerin İstanbul’da yoğun olarak yerleştirildikleri semtler Balat, Hasköy, Bahçekapı ve Kasımpaşa’dır.39

İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet diğer gayrimüslim topluluklar gibi Yahudileri de “Millet” olarak tanımış ve onlara verilen haklar Yahudilere de verilmiştir. İlk hahambaşı olarak Moses Capsali atanmıştır. 1865 yılında çıkarılan “Hahamhâne Nizamnâmesi” ile çeşitli meclisler oluşturularak topluluk içerisinde geniş bir idare ve iç yönetim imkânı sağlanmıştır.40

Yahudilere verilen ferman bir dönem kaybolmuş ve ferman hilafına bazı olaylar cereyan etmiştir. Bunun üzerine Yahudi toplumunun özgürlüklerini sağlayacak şekilde yeni bir ferman hazırlanmıştır. Diğer gayrimüslim toplumlara göre Yahudilerin Osmanlı Devletine pek bir müşkülat çıkarmadıkları görülmüştür. Osmanlı idaresine karşı ciddi olarak söylenebilecek tek olay Sabatay Sevi hareketidir. Sabatay Sevi 1666 yılında kendisini Mesih ilan ederek bir Yahudi devleti kurmaya kalkışmış ise de başarılı olamamıştır. Sabatay Sevi tutuklanarak idama mahkûm olmuş ise de Müslüman olduğunu açıklayarak Mehmet Aziz adını almıştır.41 Bu şekilde idamdan kurtulmuştur.

Yahudiler Osmanlı Devleti idaresinde yıkılış sürecine kadar huzur, barış ve zenginlik içerisinde yaşadılar. Devletin içerisindeki kritik durumları kendi çıkar ve lehlerine çevirmesini bildiler. Özellikle milli mücadele döneminde savaş sürecinin mali ve ticari şartlarını değerlendirerek ciddi karlar elde ettiler. Bu durum daha sonra aleyhlerine “Varlık Vergisi” olarak dönmüştür. Bu savaş döneminde Hahambaşı’nın önderliğinde kurdukları Alyans İsrailit ve Makabi gibi cemiyetler vasıtasıyla varlıklarını her yönden korumaya çalıştılar. Birinci Dünya Savaşı sonunda İstanbulişgal edilince daha önce evlerine ve dükkânlarına astıkları Türk Bayrağı’nı kaldırıp Süleyman Bayrağı’nı astılar. Yani zamana ve şartlara göre hareket ederek ayakta kalmaya çalışmışlardır.

Ancak genel olarak değerlendirecek olursak Osmanlı idaresindeki bütün gayrimüslim topluluklar Osmanlı Devleti himayesinde barış ve huzur içerisinde yaşarken devletin

38 İlber Ortaylı, Milletler ve Azınlıklar, Tanzimattan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul: İletişim Yayınları, 1985, 1001.

39 Önder Kaya, Tanzimattan Lozan’a Azınlıklar, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2005, 56. 40 Ortaylı, 1003.; Ertuğrul, 63. ; Bozkurt, 12.

19

tökezlemesiyle beraber hâmilerine destek çıkmak yerine kendi çıkar ve menfaatlerinin peşinde koşmuşlar ve hatta batılı devletlerin emelleridoğrultusunda hareket etmişlerdir.

Benzer Belgeler