• Sonuç bulunamadı

MİLLETLERARASI SÖZLEŞME AYRIMI

Genel olarak yabancılık unsuru içeren sözleşme kavramı ile milletlerarası sözleşme kavramı aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak yabancılık unsuru içeren sözleşme kavramı milletlerarası sözleşme kavramına nazaran daha geniş bir içeriğe sahiptir. Bunun sonucu olarak her milletlerarası sözleşmenin aynı zamanda yabancılık unsuru taşıyan sözleşme olmasına rağmen, her yabancılık unsuru içeren sözleşmenin aynı zamanda milletlerarası sözleşme olmadığı söylenebilir491.

Milletlerarası sözleşme kavramı hukuk sistemlerinde farklı şekillerde tanımlanmıştır492. Bazı milletlerarası konvansiyonlarda, konvansiyonların kapsamına milletlerarası hukukî ilişkiler dâhil edilmesine rağmen, “milletlerarası” kavramının tanımı yapılmamıştır493.

491 Ekşi-Roma Konvansiyonu s. 62; Ekşi-Yabancılık Unsuru Taşıyan Akitler s. 5.

492 Milletlerarası sözleşme hakkındaki çeşitli tanımlar için bkz. Ekşi-Roma Konvansiyonu s.58 vd.

493 1955 tarihli, Milletlerarası Satışlara Uygulanacak Hukuk Hakkında La Haye Konvansyonu’nda,

konvansiyonun milletlerarası satışlara uygulanacağı belirtilmiştir (m. 1, I). Ancak milletlerarası satımın tanımı yapılmamıştır. Buna rağmen hangi hallerin satışa milletlerarası nitelik vermeyeceği m. 1, IV’te belirtilmiştir. Bu maddeye göre, tarafların bir hukukun uygulanmasına veya bir mahkemenin yetkisine veya bir hakemin görevlendirilmesine dair irade açıklamaları satım sözleşmesine milletlerarası kazandırmak için yeterli değildir.

1958 tarihli, Acentalık Hakkında Konvansiyon Tasarısı, milletlerarası nitelikli acentayı düzenlemektedir. Yeni İsviçre Devletler Özel Hukuku Federal Kanunu, Kanunun uygulanması için uyuşmazlığın milletlerarası alana dâhil edilmesini aramış, ancak milletlerarası alanın tanımını yapmamıştır.

1985 tarihli, Milletlerarası Satım Akitlerinde Uygulanacak Hukuk Hakkında Konvansiyon da milletlerarası karakterli satım akitlerine uygulanacaktır (m. 1). Ancak bu konvansiyonda da milletlerarası satım sözleşmesinin tanımı yapılmamıştır. Tarafların farklı ülkelerde oturması veya farklı devletlerin hukukları arasında bir seçimin olduğu durumlarda, konvansiyonun sözleşmeye uygulanacak hukuku belirleyeceği ifade edilmiştir. Ancak, taraflarca esasa uygulanacak hukukun seçilmiş olması durumunda, bu seçim yetkili mahkemenin tayini veya tahkim şartıyla tamamlansa da sözleşmenin esasına uygulanacak hukuk, konvansiyondaki kurallara göre belirlenmeyecektir (m. 1).

1980 Roma Konvansiyonunda ise, sözleşmenin milletlerarası karakterini kanunlar ihtilafının varlığına dayandırmaktadır (m. 1).

1986 La Haye Satış Sözleşmesi, milletlerarası satımları belirlemek için iki istem öngörmüştür; buna göre, iş yerleri farklı devletlerde bulunan taraflar arasındaki satım sözleşmeleri milletlerarası nitelikte kabul edilirken (m. 1/a), Roma Konvansiyonunda olduğu gibi kanunlar ihtilafını içeren her durumda milletlerarası satımın mevcut olduğu belirtilmiştir (m. 1/b).

Bir sözleşmenin milletlerarası sözleşme olarak nitelendirilebilmesi için, bu sözleşmeye yabancılık unsuru veren kıstasın objektif olması gerekir. Sözleşme taraflarından birinin yabancı olması, sözleşmenin yapıldığı yerin ya da ifa yerinin yabancı bir ülkede olması gibi durumlarda, bu sözleşmeler milletlerarası niteliği haiz kabul edilecektir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmeler, milletlerarası sözleşmelerden daha geniş bir içeriğe sahiptir. Bu nedenle sözleşmenin sadece objektif açıdan değil, sübjektif açıdan da yabancılık unsurunu haiz olması gerekir. Yabancılık unsuru taşımayan bir sözleşmeden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesinin, mahkemenin bulunduğu ülke açısından bu sözleşmeyi, yabancılık unsuru taşıyan sözleşme haline getirdiği söylenebilir. Bu sözleşmeden doğan uyuşmazlık, sözleşme hangi ülkenin iç hukukuna ait ise, bu ülkenin mahkemesi önüne getirildiğinde, sözleşmenin yabancılık unsuru ortadan kalkacaktır. Bu nedenle, söz konusu sözleşme milletlerarası niteliği haiz olmamakla beraber, yabancılık unsuru taşımaktadır494.

Bir sözleşmenin ne zaman milletlerarası olduğu hususunda değişik kıstaslar kullanılmaktadır. Günümüzde bir sözleşmenin milletlerarası olarak değerlendirilebilmesi için taşıması gereken özellikler hukukî ve ekonomik kıstaslardan yola çıkılarak tespit edilmektedir.

Hukukî kıstasa göre, bir sözleşmenin milletlerarası olarak değerlendirilebilmesi için, sözleşmenin haiz olduğu şahsî ve coğrafî unsurların birden çok ülkenin hukuk sistemiyle irtibatlı olması halinde bu hukuk sistemlerinin sözleşmeye uygulanabilmesi gereklidir. Buna göre, sözleşmenin tarafları farklı devlet vatandaşlığına veya farklı ülkelerde ikametgâha veya mutad meskene sahipse veya sözleşme konusu şey, hizmet ya da ödemeler bir ülkenin sınırlarını aşıyorsa, bu sözleşmeler milletlerarası niteliktedir.495.

Ekonomik kıstasa göre ise bir sözleşmede sınır ötesinde ifa edilmesi gereken edimler varsa ve ülkelerarası mal veya para transferi söz konusu ise, sözleşme taraflarının aynı ülke vatandaşı olması onun milletlerarası niteliğini haiz olmasına engel olamaz. Başka bir deyişle, sözleşme doğurduğu sonuçlar sebebiyle birden fazla ülke ile irtibat halinde ise, bu sözleşmenin milletlerarası sözleşme olarak nitelendirilmesi gerekir. Bu durumda şahsî

494 Ekşi-Roma Konvansiyonu s. 61; Ekşi-Yabancılık Unsuru Taşıyan Akitler s. 5; Şanlı, Cemal/Ekşi, Nuray:

Uluslararası Ticaret Hukuku, İstanbul 2000, s. 8.

ve coğrafî anlamda bir yabancılık unsuru taşımayan veya birden fazla hukuk sistemi ile irtibatlı olmayan sözleşme, milletlerarası ticareti ilgilendirdiği ölçüde, milletlerarası sözleşme olarak değerlendirilebilir496.

Kanaatimize göre, bir sözleşmenin milletlerarası karakterini belirlemede, onun maddî ve ekonomik karakterinden yola çıkılmalı ve maddî unsurları itibariyle milletlerarası ticareti ilgilendiren sözleşmeler, hukukî, şahsî veya coğrafî unsurları itibariyle yabancılık unsuru taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, milletlerarası ticarî sözleşmeler olarak nitelendirilmelidir497. Bu nedenle, etkileri tek bir ülkenin sınırları dışına çıkan ve bu sebeple ülke ya da ülkelerin dış ticaret ve ekonomilerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren sözleşmelerin, milletlerarası ticaret alanına girdiğini ve bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar için başvurulan tahkimin, milletlerarası ticarî tahkim olduğunu söyleyebiliriz498.