• Sonuç bulunamadı

Bu çalışma, yabancılar için Türkçe öğretimi ders kitaplarında özetlenmiş, sadeleştirilmiş ya da kısaltılmış şekilde yer alan ya da hiç yer almayan yazınsal türlerden biri olan öykünün YDTÖ sınıf ortamında özgün dile model oluşturarak, okuma ve yazma becerisini geliştirmenin amaçlanması açısından önem taşımaktadır. Yabancı dil öğretimi ile ilgili yazın taramalarında yazınsal türlerin öğretim için kullanımının dört dil yetisinin gelişimine imkân sağladığı görülmüştür. Nitekim öyküler dil öğretim ortamlarında çeşitli pedagojik etkinliklere imkân tanıyarak dersi daha eğlenceli ve ilgi çekici hale getiren, kısalıkları ve otantiklikleri sebebiyle daha çok tercih edilen yazınsal türler olarak görülmektedir. Ayrıca, çeşitli konuları olan öyküler sayesinde öğrenenlerde merak duygusu uyandırılabilmekte, sınıf ortamı ders kitaplarının verdiği sıkıcılıktan kurtarılabilmekte ve öğrenenler için bir tür dinlenme zamanı sağlanabilmektedir.

Hem dört temel dil becerisinin gelişimi hem de sözcük bilgisi, dil bilgisi, telaffuz bilgisi gibi dil yeterliğinin sağlanmasına yönelik yabancı dil alan bilgisinin öğretimine katkı sağlamak için kullanılan yaygın bir teknik olan edebiyat kullanımı (Hişmanoğlu, 2005, s.53), 20. yüzyılın sonlarından itibaren önem kazanmıştır. Dil öğretimi için yazınsal türlerden oldukça uygun öğretim malzemelerinden biri olarak görülen öykü, etkili otantik bir dil kaynağıdır. Bu özelliğiyle, gerçek yaşam bağlamlarında dilin birçok gerçek örneğini sunmaktadır. Öğrenen bu yazınsal tür sayesinde dilin farklı iletişimsel işlevleri ve sözcüklerin çeşitli anlamlarını öğrenebilmektedir. Ayrıca, öğrenen bağdaşık bir yapıya sahip tutarlı bağlamı olan bir metni okuyarak yazılı yabancı dilin çok sayıda özelliğine aşina olur.

Sayfa sayısı açısından kısa oluşları sayesinde öyküler öğrenenlerin bir oturuşta görevi sonuçlandırmasına izin verir. Farklı türde yazılmış çeşitli öyküler farklı yaşlara hitap edebilme özelliğiyle öğrenen ilgisini çekmede kolaylık sağlanabilir. Dolayısıyla, yaşa ve

ilgi alanına uygun şekilde seçilerek okunan öyküler, tüm öğrenenlerin zevk ve ilgisine hitap edebilir. Bu öğretim malzemeleri sadece dili incelemeye değil, yabancı toplum hayatını gözlemlemeye yardımcı olmaktadır. Öykülerde kişiler çeşitli bağlamlarda günlük hayattaki gibi gerçek ve sembolik eylemlerde bulunur. Bu yönüyle öykü hem yabancı toplum insanının hayatını yansıtır hem de ona ışık tutar. Bu açıdan, otantik bağlam sunan bu araçlar, barındırdıkları kültür ögeleri ile yabancı kültürü öğretmeyi kolaylaştırır.

Ayrıca, öykü kullanılarak bilişsel ve analitik düşünme yeteneğinin de gelişimini sağlanabilir. Bu yazınsal tür farklı öğrenenler tarafından farklı yorumlanabilir. Bu da hedef dilde yorumlama becerisine katkı sağlar. Bunlara ek olarak, öykü daha önce öğrenilmiş sözcük ve dil bilgisi yapılarının kalıcılığını sağlar. Hedef dilin benzetme, mecaz (istiare) gibi söz sanatlarını öğrenenin bağlam içinde görmesine sözcüklerin yüzeysel anlamının ötesindeki anlamı anlamasına yardımcı olur. Ayrıca öykü, öğrenenlerin öyküyü başka bir kişinin bakış açısıyla anlatabilmesine, kendi bakış açısıyla yeniden yazabilmesine de olanak tanır.

Öyküler hedef dilin çeşitli dil bağlamlarını öğrenmeye yardımcı olur. Gerçek yaşam deneyimlerine ve evrensel konulara değinen öyküler yabancılara gerçek dili görme imkânı sunar. Ayrıca, öğrenenlerin yorumlama ve çıkarım yapma yeteneğini de geliştirir.

Öykü, gerçek hayattakilere benzer kişileri ile yabancı toplumun duygu, düşünce ve geleneklerine ayna tutar. Erden’in de (2010, s.34) belirttiği gibi öykü yazarının anlatımı ile dil kullanımı arasında sıkı bir ilişki vardır. Nitekim öykü yazıldığı zamandaki bireyleri ve onların bakış açılarını yansıtan ve dilin kullanımı ile ilgili bilgi veren bir kaynak durumundadır (Andaç, 2014, s.12). Yazar bu bilgiyi örtük şekilde yansıtırken, yabancı okuyucuda sanatsal etki yaratır, yoğunlaştırılmış anlamlar ve imgeleme kullanarak gerçek yaşamı canlı şekilde gözler önüne serer.

Öykü deyimler ve kalıp ifadeler, günlük konuşma dilinin diyaloglarını içeren yazınsal bir türdür. Evrensel ve ilginç konuları sayesinde kavranabilir ve hatırlanabilir. Ayrıca, öykü kültürel ve kültürlerarası değerleri yansıtır. Bu öğretim malzemeleri anlamlı ve yapılandırılmış bir bağlamda Türkçenin dil bilgisi, sözcük ve konuşma biçimlerini gösterir. Her yaşta, her düzeyde, her sınıf ortamında okunabilecek öyküler ilgi çekicidir ve sınıf atmosferini enerjik hale getirir. Öyküler hem okulda hem de evde ya da okul

dışında okunabilecek öğretim araçları ve hedef kültürün taşıyıcılarıdır. Başka bir deyişle, kültürel birer modeldir. Türk toplumunun geleneklerini yansıtarak öğrenenlerin yabancı dil bilgisini zenginleştiren yazılı anlatımlardır. Öykü metinleri okuyucuyu olayın ya da anın anlatıldığı ortama götürmekte, onun hayal dünyasını geliştirmektedir (Güneş, 2013, s.3). Dolayısıyla öğrenenlerin öğretim sürecinde sıkılmamasını sağlamaktadır. Bu yazınsal tür, yabancıları gerçek yaşamın gerçek dil örnekleriyle karşı karşıya getirir.

Ayrıca, öykü sözcüklerin iletişimsel işlevini gösterir. Başka bir ifadeyle, öykü yabancı toplumda iletişimin nasıl gerçekleştiğini anlamayı kolaylaştırır. Yabancı dilin cümle yapıları ve söylem işlevlerini yansıtır. Dolayısıyla, öykü sayesinde öğrenen kendi yazma becerilerini geliştirebilir. Öyküler, anlama ve anlatma etkinlikleri ile öğrenenleri etkin kılarak sınıfı daha üretken bir hale dönüştürür. Ayrıca, insan deneyimini anlattığından evrensel olarak değerlendirilen öykü, çeşitli ilgi çekici konulara değinerek öğrenenin dikkatini canlı tutabilir. Az sayıda sözcükle çok şey anlatan öyküler öğrenenleri, söylenenin ötesine ima edilene götürür.

Yabancı dil öğretimiyle ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında Miller ve Pennycuff’ın (2008) öykü okuma ve anlatmanın okuma ve yazma becerisini geliştireceği, Ghasemi’nin (2011) öğretim ortamında öykü kullanımı sayesinde öğrenenin okuma, yazma ve diğer dil becerilerini geliştirebileceği, Moon’un (2010) öykünün eğlenceli bir sınıf ortamı yarattığı ve öğrenenlerin eleştirel düşünme becerisine katkı sağlağı, Dancygier’ın (2012) dil öğretimiyle edebiyatın ayrılmaz bir bütün olduğu, Field’ın (2000) yazınsal metinlerden öykü ile yürütülen yabancı dil öğretiminin hedef dilin sosyal ve kültürel boyutuna yönelik bilgi sağlayıcı olduğu ve öğrenenlere dilsel yararlar sunduğu, Pourkalhor ve Kohan’nın (2013) öykünün okuma becerisi gelişimine yönelik deney-kontrol gruplu çalışmada deney grubu lehine okuma becerisinde ilerleme sağladığı, Yeasmin, Azad ve Ferdoush (2011) yazınsal metinlerden öykü ile hazırlanan sınıf içi etkinlikler ile uygulama yapılarak öğrenenlerin dil becerilerinde ilerleme görüldüğü, Pardede’in (2011) öğretim tekniği olarak öykü kullanımının tüm becerilerin gelişimine katkı sağladığı, Violetta-Irene’nın (2015) seçilen çeşitli öykülerin tasarlanan sınıf içi etkinlikler yardımıyla dil becerilerinin gelişimine katkı sağlandığı, Dikici’nin (2013) uygulamalı olarak öğrenenlere birkaç hafta boyunca farklı öyküler okuttuğu ve hazırladığı anket ve görüşmeler doğrultusunda öğrenenlerin okuma yeteneğinde ilerleme olduğunun anlaşıldığı, Hişmanoğlu’nun (2005) çalışmasında dil öğretiminde öykünün

yararlarının olduğu, Thom Thom’un (2008) yazınsal metin kullanımının dil becerilerinin gelişimine katkı sağladığı, Vural’ın (2013) yapmış olduğu uygulamalı çalışma ile deney grubu öğrenenlerine okutulan öykülerin dil becerisini artırdığı, Pazhakh ve Soltani’nin (2010) uygulamalı çalışmaları sonucunda deney grubundaki öğrenenlerin okunan öyküler sayesinde sözcük bilgisi açısından daha ileride olduğu, Saka’nın (2014) uygulamalı çalışmasında bir grup öğrenene belli süre içerisinde farklı öyküler okutulduğunda öğrenenlerin bakış açılarının geliştiğine dair olumlu bir sonuç alındığı, Kharaghani’nin (2013) uygulamalı çalışması sonucunda öykü ile desteklenen öğretim ile deney grubundaki öğrenenlerin okuma becerisinin gelişme gösterdiği, Demir’in (2017) öğrenen seviyesine uygun şekilde seçilen öyküler yardımıyla yazma becerisinin geliştirilebileceği, Pettersen Stevens’ın (2014) öyküler yardımıyla öğrenenlerin farklı kültürlerle karşılaştığı görülmüştür. YDTÖ alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde ise yabancı dil öğretiminin yürütüldüğü öğretim ortamı için belirtildiği gibi çok sayıda önemli yararı olan öykünün orijinal ve sadeleştirilmemiş şeklinin sözcük öğretimine, kültür aktarımına, sadece yazma becerisine ya da sadece okuma becerisine katkısı üzerinde durularak, birçok kaynakta bütünleştirilmiş olarak birlikte geliştiği ifade edilen okuma ve yazma becerisini beraber geliştirme katkısına değinilmediği görülmektedir. Bu çalışmada Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde daha önce bütünleşik gelişiminden söz edilmeyen, okuma ve yazma becerisi gelişiminin öykü aracılığıyla gerçekleştirilebileceği vurgulanmıştır. Bu bağlamda, öğrenen düzeyi ve öykü seçim ölçütlerine göre belirlenmiş farklı Türk yazarlarının, farklı öyküleri kullanılmıştır. Bu doğrultuda öykü, iletişimsel ve kültürler arası yaklaşım temelinde YDTÖ’de kullanılabilecek bir araç olarak görülmüştür.

Dolayısıyla, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilerin farklı öyküler okuyarak okuma ve yazma becerilerini geliştirebilecekleri düşünülmüştür.