• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİ

1.1. Yabancılara Türkçe Öğretiminde Söz Varlığı

Sözvarlığı, bir dilin kültür varlığının ve dili konuşan toplumun çeşitli niteliklerinin yansıtıcısı olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bir dilin söz varlığı, o dilin tarihine ve kültürüne de geniş ölçüde ışık tutmaktadır (Aksan, 2015:11). Bir milletin geliştirmiş olduğu kavramlar dünyası, onun hayata bakış açısının da bir göstergesidir. Söz varlığı, binlerce yıllık kültür birikimi sayesinde şekillenir. Söz varlığının gücünü

koruyabilen ve zenginleştirebilen milletler, varlıklarını sürdürebilme kabiliyetine sahip olurlar (Baş, 2016: 393).

Söz varlığı, Güncel Türkçe Sözlük’te “bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi, kelime hazinesi, kelime kadrosu, vokabüler” şeklinde tanımlanmıştır (www.sozluk.gov.tr, erişim tarihi; 1.1.2020).

Aksan, söz varlığını şöyle tanımlamıştır: “Sözvarlığı kavramı dilin sözcüklerini, türetmede görev alan biçimbirimlerini, bileşik sözcük, deyim, atasözü, kalıplaşmış söz gibi öğelerini içerir” (Aksan, 1981: 112). Bir dilin söz varlığı üzerinde durulurken ilk söz edilmesi gerekenler, temel sözvarlığı ya da çekirdek sözcükler adı verilen unsurlardır. Söz varlığı tespit edilirken, insanın odak olarak alınması doğru bir yaklaşım olur (Aksan, 1996:26-27). Dildeki değişimler, bu durumun en önemli göstergesi olarak kabul edilebilir.

Alanyazında bazı kaynaklarda söz varlığının yerine “söz(cük) dağarcığı” teriminin de kullanıldığı bilinmektedir. Türk Dil Kurumu çevrim içi sözlüğünde sözcük hazinesi, “bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi, kelime hazinesi, kelime kadrosu, vokabüler” olarak tanımlanmıştır (www.sozluk.gov.tr, erişim tarihi; 1.1.2020). Beyreli’ye (2012: 143) göre, sözcük hazinesi; aktif söz dağarcığı ve pasif söz dağarcığı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Anlamını bilip çok kullanmadığımız sözcükler pasif sözcük dağarcığını; anlamını bilip, aynı zamanda kullandığımız sözcükler de aktif sözcük dağarcığını meydana getirir. Doğal olarak pasif sözcük dağarcığı aktif sözcük dağarcığından daha büyüktür. Vardar, sözcük dağarcığı terimini şöyle tanımlamıştır: “Bir bireyin kullandığı ya da bir bütüncede yer alan sözcüklerin tümüne sözcük dağarcığı (kelime hazinesi)” (Vardar, 2002: 182).

Söz dağarcığı, bütün disiplinlerin oluşumunda ve gelişiminde baş rol oynayan temel unsurlardan biridir. Söz dağarcığının genişliği ve derinliği ile anlamlı bir ilişki sergileyen dil becerileri içindeki özellikle okuduğunu anlama gücü, değişik akademik alanlardaki başarı ile yüksek bir ilişki göstermektedir (Yalçın ve Özek, 2006: 130-139).

Bir bireyin edindiği sözcüklerin hepsine “sözcük hazinesi” (kelime hazinesi) denir. Sözcük hazinesinin genişliği ne kadar fazla olursa, bireyin hedef dili anlama ve anlatma becerisi o ölçüde gelişir. Okunan bir metnin içerisinde anlamı bilinmeyen kelime sayısı çoksa metnin anlaşılması da o kadar zordur. Bireyin kendini ifade edebilmesi ve başka insanlarla kurduğu iletişimde sözcük bilgisinin önemi büyüktür.

Söz varlığına yönelik çalışmalarda, daha çok sözcük öğretimine yönelik öğretim stratejileri bulunurken atasözü ve deyim öğretimi üzerine yapılan çalışmaların sınırlı olduğu görülmektedir. Hem yerli hem de yabancı kaynaklarda atasözü ve deyim öğretiminin önemi üzerine çeşitli değişkenler dikkate alınarak yapılmış araştırmalar mevcuttur.

Söz varlığı üzerine yapılan araştırmalar üç grupta tasnif edilebilir: (Baş, 2011: 53) 1. Genel amaçla yapılan söz varlığı araştırmaları,

2. Özel amaçla yapılan söz varlığı araştırmaları, 3. Diğer söz varlığı araştırmaları.

Keklik, söz varlığı araştırmaları ile ilgili; yabancı ülkelerdeki araştırmaların verileriyle Türkiye’deki araştırmalardan elde edilen veriler arasında büyük tutarsızlıklar bulunduğunu belirtmiş ve bunun sebepleri arasında “yöntem, verilerin toplanmasını, söz varlığı unsurlarının yaygın biçimini ve kelime kavramının sınırlarının belirlenmesi”ni saymıştır (Keklik, 2016: 35).

Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde temel söz varlığının kapsamlı ve güncel bir şekilde belirlenememesi, hem öğreticiler hem de öğrenciler için çeşitli sorunlar teşkil etmektedir. Öte yandan, konuşma dili ile yazı dili farklılık gösterebilir. Bu itibarla, söz varlığının tespitinde sadece yazılı kaynaklardan yararlanılması yeterli değildir. Temel söz varlığının tespitinde, doğal dilin ve doğal dil konuşurlarının esas alınması gerekmektedir (Gökdayı, 2016: 379-394).

Söz varlığının temelini sözcük ve sözcük öbekleri teşkil etmektedir. İnsanın kendini ifade edebilmesi ve iletişim kurduğu kişileri anlayabilmesinde zihninde yer alan sözcük

bilgisinin önemi büyüktür. Yabancı dil öğretiminde hedef dildeki sözcüklerin edinimi oldukça önemlidir. Özbay ve Melanlıoğlu’na (2013: 5) göre dili öğrenen bireyin edindiği sözcük sayısındaki artışla hedef dile hâkimiyeti de artmaktadır.

Söz varlığının en önemli ögesi olan kelimeler, dildeki gelişmeleri göstermesi bakımından önem taşımaktadır. İletişimin temel öğesi olan kelimeler hem ana dili öğretiminde hem de yabancı dil öğretiminde temel nokta olarak karşımıza çıkmaktadır (Yıldız, 2016: 412 ve (Bozkurt, 2015: 25). Dilin söz varlığı açısından geniş ve zengin olması, bu genişliğin ve zenginliğin değerlendirilmesi sanata, edebî eserlere ve kültüre de yansır. Anlatımı güçlendirmek, kendini doğru ifade edebilmek, çevresindekilerle sağlıklı iletişim kurabilmek için bireyler söz varlıklarını geliştirmek zorundadır (Erkul, 2008: 24). Sağır’ın da değindiği gibi, dil öğreniminde kelime bilgisini geliştirmek büyük önem taşır ve söz varlığını geliştirme süreci hayat boyu devam eder (Sağır, 2002: 48).

Alanyazında sözcük kavramı ile ilgili olarak birbirine yakın tanımlamaların yapıldığı görülmektedir. Güncel Türkçe Sözlük’te (www.sozluk.gov.tr, erişim tarihi; 1.1.2020) sözcük, “anlamlı ses veya ses birliği söz” şeklinde tanımlanmıştır. Ergin’e (1998: 95) göre kelime, “Manası veya gramer vazifesi bulunan ve tek başına kullanılan ses veya sesler topluluğu”dur.

Yılmaz’a (2014: 90) göre sözcük, “yazı dilinde aralarında belli bir boşluk bırakılan, konuşma dilinde ise belli duraklamalarla sezilen; çekim ve türetim gibi işlemlere tabi olarak çeşitli biçimleniş özellikleri gösteren, genellikle yeri ve konumu değiştirilebilen, bağlam içinde bir anlam, işlev ve kullanım değeri kazanan, dilin çok yönlü özellikler gösteren en temel birimi”dir.

Günay (2007: 26) ve Karaağaç’a (2013: 713) göre, sözcüğün en belirgin özelliği anlamı değil biçimidir. Karadağ (2005), sözcüğü şu şekilde tanımlamıştır: “Kelime, anlamı veya görevi bulunan, çekim ekleri ile işlenmeye hazır taban”dır.

rol oynayan ses/ses topluğu olarak değerlendirmiştir. Topaloğlu (1989: 98) kelimeyi, tek başına anlamı olan veya anlamlı kelimeler arasında ilişki kurmaya yarayan, bir veya birden çok heceden oluşan ses öbeği olarak tanımlamış olup “ev, düşünce, yeşil, ben, çok, güzel, almak, gibi, ile oh’’ olarak örneklendirmiş ve kelimeyi yapılarına göre Basit-Birleşik Kelime, Gramer-Sözlük Kelimesi; Anlamına Göre Bağımlı-Bağımsız Kelime, Eş Anlamlı, Karşıt Anlamlı, Yakın Anlamlı (Kelimeler), Eski-Yeni Kelime sınıflandırmıştır. Topaloğlu (1989: 99) kelime hazinesini bir dilde var olan veya bir kişinin, bir topluluğun kullandığı kelimelerin bütünü olarak tanımlamış olup “Türkçenin kelime hazinesi, ilkokul öğrencisinin kelime hazinesi, aydınların kelime hazinesi, halkın kelime hazinesi’’ şeklinde örneklendirmiştir.

Sözcükler (Aksan, 2004:231), ister birer anlam, ister birer biçim birimi olarak düşünülsünler, birer gösterge olarak ulusun hayat felsefesi, inançları ve kültürel nitelikleri üzerinde çok önemli ipucudur. Bu bakımdan, herhangi bir dilin söz varlığı temel alınarak yapılan incelemeler, bir bakıma filolojik karakter taşısa da dil bilimi, özellikle toplumsal dilbilimi, yerleşme ve kültür tarihi bakımından önemli kanıtlar sunmaktadır.

Tanımlarda da belirtildiği gibi sözcük, daha ziyade biçimsel özelliğiyle öne çıkmaktadır. Ancak, ‘sözcük’ ve ‘kavram’ terimlerinin bazen karıştırılabildiği de görülmektedir. Kavram, Güncel Türkçe Sözlük’te, “bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarım” olarak tanımlanmıştır (www.sozluk.gov.tr, erişim tarihi; 1.1.2020); Kavram, Karaağaç’a (2013: 531) göre, benzerlik ve farklılıklar gözetilerek tümevarımla ulaşılan sözlük birimi; Demircan ve Doğuman’a (1983: 40) göre, düşüncenin birimi; Korkmaz’a (1974: 7) göre, zihinde düşüncelerle şekil alan bir olgudur. Bozkurt’un (2012: 11) Merrill’den (1983) aktardığına göre kavramlar somut eşya, olaylar veya varlıklar olmaktan daha çok, belirli gruplar içerisine yerleştirildiğinde (benzerlik ve farklılıklara yönelik yapılan bir gruplama) belirlenen soyut düşünce birimleridir.

Temel söz varlığının belirlenmesinde kullanılan birincil ölçüt, insan yaşamındaki önemli kavramları oluşturma ve yeni sözcükleri, yeni söz ögelerini türetme gücüdür. Diğer bir ölçüt ise, bunların değişik deyimler içinde kullanılmalarıdır.