• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.7. Yabancı Sermayenin Sakıncaları ve Yararları

Dünyada küreselleşme süreci öncesinde yeterince önemsenmeyen yabancı sermaye, bugün kalkınmaya olan katkısının anlaşılmasıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin ilgi odağı haline gelmiştir. Küreselleşmeyle birlikte, ekonomi ve ticarette liberalleşme eğilimlerinin hız kazanmasıyla, sermayenin serbest dolaşımı artmış, ticaret serbestleşmiş ve tüketici alışkanlıklarında benzerlikler görülmeye başlamaktadır.

Tüm bunlara ilaveten, sanayi faaliyetlerinin belli bir coğrafi bölgede yoğunlaşması süreci kaybolmaya başlamakta, sektörler ve işletmeler arasında hızlı gelişmeler ortaya çıkmakta, sınırlar ötesi ve işletmeler arasındaki işbirliği ve yabancı sermaye yatırımları artmaktadır. Diğer taraftan, gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını gerçekleştirebilmek için, ihtiyaç duydukları sermaye birikimini sağlamada, dış borç yerine yabancı sermayeye yönelmeleri çok daha akılcı bir yol olarak görülmektedir.

Yabancı sermaye yatırımlarının ev sahibi ülke bakımından ekonomik yararlarını şöyle özetleyebiliriz:

• Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en önemli ekonomik

sorunlardan birisi, sermaye birikiminin yetersizliğidir. Ülkemiz “tasarruf açığı” ve “dış ticaret açığı” olmak üzere iki darboğazla karşı karşıyadır. Kamu kaynaklarının büyük bir bölümü cari harcamalara ayrılmakta, geri kalan kısmı ise borç faizi ödemelerine gitmektedir. Bu nedenle kamu kaynaklarından yatırıma gerekli olan payın ayrılması pek mümkün olmamaktadır. Ülke kaynaklarının yetersiz, dış borçlarla yatırım yapmanın çok pahalı ve riskli olduğu bir ortamda, getireceği teknoloji, know-how, modern işletme ve pazarlama yöntemleriyle yabancı sermayenin önemi büyüktür.126

• Yabancı sermaye, teknoloji ve işletmecilik bilgisini de beraberinde getirir.

Bu özelliği dolayısıyla yabancı sermaye yatırımları ülkelerarası teknoloji transferi yollarından birisini oluşturur. Ev sahibi ülkeler yabancı işletmelerden, kendi

126 Murat Çetinkaya, “Türkiye Ekonomisinde Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Sektörel Dağılımının Önemi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 11, Temmuz 2004, s. 241.

ülkelerinde araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunmalarını ve yerli personeli modern işletmecilik konularında eğitmelerini beklerler.127

• Yabancı sermayenin getirdiği dövizler, uzun dönemde sağladığı ithalatı

ikame edici ve ihracatı artırıcı etkiler, gidilen ülkenin ödemeler dengesinin düzelmesine katkıda bulunur. Fakat daha sonra yurt dışına yapılan kar transferleri de ödemeler dengesini olumsuz etkiler. Bu bakımdan ev sahibi ülkeler çoğunlukla yabancı sermaye şirketlerinin kar transferlerini sınırlandırıcı düzenlemelerde bulunur ve bunlardan karlarını yeniden yatırıma yöneltmelerini isterler.

• Az gelişmiş ülkelerin yabancı sermaye politikalarında, ülkeye giriş izni

verilebilmesi için bu firmaların ihracata yönelik üretimde bulunmaları gözönüne alınan önemli bir faktördür. Uluslar arası nitelikte olan yabancı firmaların dış piyasalar konusunda geniş deneyimleri ve yeryüzüne yayılmış satış ve pazarlama örgütleri vardır. Ev sahibi ülke yabancı şirketin bu olanaklarından yararlanarak ihracatını artırabilmeyi amaçlar.128

• Yabancı sermaye yerli ekonomiye dinamizm kazandırır ve iç rekabeti

artırır. Yerli sanayinin tekelci bir yapıya sahip olması durumunda yeni firmaların piyasaya girişi, tekelciliği kırarak üretimin genişlemesine ve fiyatların düşmesine neden olabilir.

• İşsizliğin yüksek olduğu az gelişmiş ülkelerde yabancı sermaye yeni iş

olanakları yaratırken, ürettiği ürünün ön ve geri bağlantılarıyla gittikçe genişleyen bir istihdam potansiyeli de oluşturabileceklerdir.129

• Yabancı sermaye kuruluşları sağladıkları karlar ölçüsünde yerel hükümetler

için bir vergi kaynağı oluşturur.130

Yabancı sermayenin sakıncalı yönlerini ise şöyle belirtebiliriz:

• Yabancı sermaye yatırımlarının temel özelliği işletme yönetimi üzerinde

dolaysız bir denetim sağlamaktır. Bu bakımdan, bir plana bağlı olmadan kabul edilen yabancı sermaye, ana sektörleri ele geçirerek ekonomiyi denetimi altına alabilir. Bu

127 Seyidoğlu (2003), a.g.e., s. 729. 128 Seyidoğlu (2003), a.g.e., s. 729. 129 Çeken, a.g.e., s. 60.

ise ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını tehlikeye sokar. Bu durumda belirli amaçlara yönelik para, maliye ve dış ticaret politikası uygulamak serbestisi de kalkar, bağımsız bir sanayileşme politikası izlenemez. Siyasal kurumlar da yabancıların etkisi altına girebilirler. Yabancı sermaye yatırımlarının oranı ne kadar artarsa bu sakıncalar o kadar büyür.131

• Yabancı firmaların, gerçekleştirdikleri yatırımlarında ülkedeki istihdamı

olumsuz yönde etkilemeleri de mümkündür. Çünkü bu firmaların beraberinde getirdikleri teknolojinin sermaye yoğun olması önemli istihdam artışına olanak sağlamayacaktır. Bu firmalar çalışanlarının eğitimine yardımcı olmadıkları gibi, ülkede çalışan nitelikli işgücü ve eğiticileri de yüksek ücret vererek kendilerine çekmekteler ve bu kesimde bir açığa neden olmaktadırlar. Bu firmalar dışardan hazır teknoloji transfer ettikleri için, yerli mühendis ve bilim adamlarını da istihdam etmeyeceklerdir.132

• Az gelişmiş ülkelerde yabancı sermaye yatırımları, ekonominin

bütünlüğünü de bozabilir. Yabancı sermayeli işletmelerde ileri üretim teknikleri uygulanırken, diğer alanlarda geleneksel üretim yapısının sürdürülmesi, ekonomiyi iki bölüme ayrılmış (düal) bir yapı içerisine sokabilir.133

• Yabancı sermaye yatırımları, gümrük tarifeleri ve ithalat yasakları gibi

koruyucu duvarların aşılmasına olanak sağlamaktadır. Dış ticaret kısıtlamaları bazı koruyucu amaçları gerçekleştirmek için konulur. Bunlar tüketimin daraltılması, yerli üretimin artırılması gibi nedenlerle ilgili olabilir. Oysa yabancı sermaye yatırımları ile bu mallar, yurt içinde üretileceğinden tüketim kısılamaz. Ayrıca üretim de tümüyle ulusal bir nitelik taşımaz. Çünkü çoğu kez gidilen ülkede üretimin en son aşaması yapılır, hammadde ve yarı işlenmiş ürünler ithalat yoluyla dışarıdaki ana merkezden karşılanır. Bu ise yerli üretimi dışa bağımlı kılmakta ve ülkenin döviz rezervleri üzerinde büyük bir baskı doğurmaktadır.

• Yabancı sermaye işletmelerinin arkasındaki dev sermaye, ileri teknoloji ve

yöneticilik bilgisi, küçük ölçekli yerli şirketler karşısında bunlara büyük bir haksız

131 Seyidoğlu (2003), a.g.e.¸s. 730. 132 Çeken, a.g.e., s. 63.

rekabet üstünlüğü sağlar. Rekabet olanağı bulunmayan yerli girişimciler endüstriyi terketmeye zorlanır ve böylece yüksek gümrük duvarlarının arkasında faaliyet gösteren yabancı işletmeler, yerli ekonomide tam bir monopolcü durumuna geçebilirler.

• Yabancı şirketler çoğu durumda, beklenen şekilde ihracata yönelmemekte,

hammaddeleri yerli kaynaklardan değil, yurt dışındaki ana merkezlerinden sağlamakta ve yaptıkları kar transferleriyle de ödemeler bilançosu üzerindeki baskıyı büsbütün artırmaktadırlar.

• Ayrıca, çok uluslu şirket yabancı ülkede şube açınca bu şubenin ihracat

yaparak kendisiyle rekabette bulunmasına da genellikle izin vermez. Bunun için ana ülkenin kendi piyasasına veya onun denetimi altındaki üçüncü ülkelere ihracatını yasaklar. Böylece ev sahibi ülkenin ihracat olanakları yapay biçimde daraltılmış olur.

• Yabancı işletmeler araştırma ve geliştirme faaliyetlerini gittikleri ülkelerde

değil, ana merkezlerinde toplarlar. Ev sahibi ülkelerin araştırma faaliyetlerine katılmamaları ve yeni teknikleri sürekli olarak yurt dışından ithal etmek zorunda bırakılmaları, teknolojik bağımlılığın artması demektir. Ayrıca yabancı sermaye yoluyla ev sahibi ülke belirli teknolojileri kullanmaya zorlanır. Bu ülkelerde teknolojinin gelişmemiş olması, sanayileşmenin de gelişmesine engel olmaktadır.134

• Yabancı sermaye yatırımlarından doğrudan yatırımlar ev sahibi ülkenin

ödemeler dengesi üzerinde çeşitli etkiler yaratır. Önce fabrika kurak için ülkeye gelen ilk kurucular doğrudan yatırım sermayesi bir defaya mahsus olmak üzere ev sahibi ülkenin ödemeler dengesine olumlu bir etkide bulunur. Yatırım üretime başladığı zaman, gerek ihracat yoluyla ve gerekse ithal ikamesi şeklinde ödemeler dengesine katkıda bulunmaya devam eder. Diğer taraftan doğrudan yatırımı gerçekleştiren şirket, hammadde ve diğer girdileri üretimini devam ettirebilmek için ithal etmek zorundadır. Bu ithalat, şüphesiz ev sahibi ülkenin ödemeler dengesinde olumsuz bir etki yaratır.135

134 Çeken, a.g.e., s. 63.