• Sonuç bulunamadı

4. Yıldırma

4.1. Yıldırma Kavramı

Örgütsel yaşamla ilgili faaliyetlerin yoğunluğu, örgütsel yaşamda stres yaşanmasına sebep olabilir. Bu strese bireylerin özel hayatlarında yaşadıkları maddi ve manevi zorluklar da eklenince hem bireysel hem de örgütsel anlamda ciddi sıkıntılar doğmaktadır. Örgütsel ortamda çalışanların stres, iş doyumsuzluğu ve tükenmişlik

yaşamalarında etkili olan pek çok farklı değişkenden söz edilebilir. Bu değişkenlerden birisi de yıldırmadır (Cemaloğlu, 2007b).

Yıldırma, farklı ülkelerde farklı şekillerde isim bulmaktadır. Yıldırma kavramı İngiltere, İrlanda ve Avustralya’da “bullying”, Almanya ve İskandinav ülkelerinde “mobbing” ve Kuzey Amerika’da “workplace harassment” (iş yerinde sataşma, rahatsız etme) ya da “emotional abuse” (duygusal istismar) olarak adlandırılmaktadır (Voroney, 2005; Tracy, Lutgen-Sandvik ve Alberts, 2006).

Yıldırma terimi 1960’larda hayvanlar için daha sonra da çocuklar arasında görülen benzer bir davranış için kullanılmıştır (Cemaloğlu, 2007a). Yıldırma, iş yerindeki baskı ve şiddeti ifade eder anlamda ise ilk kez Heinz Leymann tarafından kullanılmıştır. Leymann, öncelikle İsveç’teki örgütleri incelemiş ve başkalarıyla çalışmasının zor olduğu düşünülen insanların ilk başta böyle olmadıklarını ileri sürmüştür. Leymann, örgüt kültürü ya da yapısından kaynaklanan sorunların onları kendileriyle çalışılmaz hale getirdiğini ileri sürmektedir (Tigrel ve Kokalan, 2009).

Yıldırma kavramıyla ilgili literatürde çok farklı tanımlara rastlamak mümkündür (Peterson ve Ray, 2006). Yıldırma, en genel anlamda uzun süre ve belli bir sıklıkta tekrar eden olumsuz davranışlara maruz kalmayı ifade etmektedir (Notelaers, Einarsen, Witte ve Vermunt, 2007; Kelly, 2006; Hodson, Roscigno ve Lopez, 2006; Sandvik, 2006; Köse, 2006; Baillien, Neyens, Witte ve Cuyper, 2009).

Yapılan araştırmalar yıldırmanın iş yerinde yaşanan ve giderek önemi artan bir sorun haline gelmeye başladığını göstermektedir (Kieseker ve Marchant, 1999; Bilgel vd., 2006). Yıldırma, örgütlerde bir veya birden fazla grubun bir çalışanı bilinçli ve sistematik olarak etki altına alma sürecidir. Etkileme süreci daha çok yıpratmaya ve örgütten izole etmeye yöneliktir (Leymann ve Gustafsson, 1996). Einarsen, Matthiesen ve Skogstad’a (1998) göre, yıldırma birkaç zayıfın bir araya gelerek hedef seçtikleri kurbana karşı saldırgan davranışlar sergilemesi anlamına gelmektedir. Yıldırma eyleminde saldırgan davranışlar direkt kurbana yöneltilen sözlü hakaretleri ya da şiddet içeren davranışları olduğu kadar kurbanı gruptan dışlama gibi dolaylı şiddet içeren davranışları da kapsayabilmektedir.

Yıldırma sürecinde hedef olarak seçilen kişi sistematik bir lekeleme sürecine tabi tutulmakta ve kişilik haklarına saldırıda bulunulmaktadır. Düşmanca ve etik dışı bir iletişim süreci içinde hedef seçilen birey, kendini çaresiz ve savunulması oldukça güç bir durum içinde bulmaktadır (Leymann ve Gustafsson, 1996; Smith ve Brain, 2000) ve bu süreç, kişi işinden ayrılanana kadar da devam etmektedir (Duffy ve Sperry, 2007). Matthiesen, Aasen, Holst, Wie ve Einarsen’a (2003) göre, yıldırma sürecine maruz kalan kurban, kendisine karşı sergilenen davranışların kasıtlı olduğunu düşünmekte, yıldırma eylemlerinden kaçamamakta, yeterli sosyal destek bulamamakta ve çok sık tedavi gördüğü için kendini aşağılanmış hissetmektedir.

Yıldırma, güçlü bir kimsenin kendinden daha zayıf olan kimseyi incitmeye yönelik maksatlı ve devam eden davranışlarıdır (Forlin ve Chambers, 2003). Kivimaki, Elovainio ve Vahtera (2000) yıldırmayı iş yaşamında önemli bir sorun olarak görmekte ve kavramın genel geçer bir tanımının olmadığından bahsetmektedirler. Bu yazarların yaptığı tanıma göre ise yıldırma, kurbanın sosyal dışlanmaya maruz kaldığı, çalışmalarının değersiz kabul edildiği, sinirlendirildiği ve tehdit edildiği bir süreçtir. Matthiesen ve Einarsen’e (2004) göre yıldırma, çalışanın sürekli şekilde bir üstün ya da bir iş arkadaşının baskıcı, bunaltıcı, saldırgan, kötü niyetli, kurnazca ve tehditkar davranışlarına maruz kaldığı süreçtir. Bultena ve Whatcott’a (2008) göre yıldırma, hedefteki kimseyi saf dışı bırakmak, aşağılamak ya da cezalandırmak için girişilen davranışların tümüdür. Craig ve Pepler’e (2003) göre ise yıldırma, kişisel ilişkilerde kendini gösteren bir sorundur ve kişinin karşısındaki kişi üzerinde saldırganlık yoluyla üstünlük elde etme mücadelesidir. Yıldırma sürecinde adından en çok söz edilen kavramlar ise tekrar, belirli bir zaman aralığı, gerginlik, güçlerin eşitsizliği ve niyettir (Tracy vd., 2006).

Yıldırma sürecinin en önemli özelliklerinden birisi kurbanın kendini savunma becerisinden yoksun olması ya da yoksun bırakılmasıdır (Matthiesen ve Einarsen, 2001). En belirgin yıldırma davranışları kurbana dik dik bakma, kurbanı dinlememe, iş becerisini eleştirme, mantıksız isteklerde bulunma (Lee ve Brotheridge, 2006), kurbanla konuşmama, alay etme, kurbanın yaptığı işi küçümseme (Vartia, 2001), kurbana ad takma ve onunla ilgili dedikodu yaymadır (Juvonen, Graham ve Schuster, 2003).

Turney’e (2003) göre, yıldırma sürecinde kurban üstesinden gelinemeyecek bir iş yüküyle baş başa bırakılır ve kurbanın yaptığı iş sürekli olarak eleştirilir. Kurban, örgütsel destekten mahrum bırakılır ve ciddi bir şekilde kendine olan güvenini kaybeder. Yıldırma davranışlarındaki diğer bir vurgu ise bu tür davranışların belli bir sıklıkla gerçekleşiyor olmasıdır (Branch, 2006). Buradan yıldırmanın sistematik bir süreç olduğu kanısına varılabilir. Cemaloğlu’na (2007a) göre, bir durumun yıldırma sayılabilmesi için olumsuz davranışların en az altı aydan beri devam ediyor olması gerekmektedir. Vartia-Vaananen (2003) yıldırma olgusunun ayırt edici 5 özelliğini şu şekilde belirtmektedir:

1) Yıldırma, belli bir zaman aralığında, tekrarlı bir şekilde devam eden olumsuz ya da düşmanca davranışları ifade etmektedir. Bir olumsuz ya da düşmanca davranışın olması yıldırma olarak tanımlanamaz. Olumsuz davranış sistematik olarak tekrar edildiğinde yıldırmadan bahsetmek mümkün olacaktır.

2) Yıldırma ile ilgili yapılan hemen hemen tüm tanımlarda yıldırma davranışlarına maruz kalan bireyin kendini savunmada çektiği güçlükten bahsedilmektedir. 3) Birçok yazar, yıldırmanın kişiler arası bir olgu olduğunu düşünmekte ve

yıldırmanın iki kişi ya da birkaç kişi ile bir grup arasında gerçekleştiğini belirtmektedir.

4) Bazı yazarlar ise yıldırmaya neden olan olumsuz davranışların altında yatan nedeni kötü niyet ya da sadece eğlence olarak görmektedirler.

5) Yıldırma sürecinde farklı türde olumsuz davranışlar görülebilmektedir. Bunlar, kurbanın itibarını zedeleme, kurbanın işinde gösterdiği performansı düşürme, birlikte çalıştığı mesai arkadaşları ile olan iletişimini zedeleme, sosyal hayatını olumsuz yönde etkileme ve kurbana psikolojik taciz uygulamadır.