• Sonuç bulunamadı

C. X XII Yüzyıllarda Türkmen Boylarının Coğrafi Dağılımları

1. X XII Yüzyıllarda Oğuzların Yerleşimi

X. yüzyılda Oğuz boylarının dağılım alanlarının en önemli belirleyicisi Seyhun Nehri civarlarını yurt tutarak orada bir siyasi teşekkül kurmaları ve güvenli bir gelişim gösterebilecekleri bölgelere erişim sağlamalarıdır. Bu imkânı elde edebilmeleri ise bir önceki asrın ortalarında, yanlarına kattıkları bazı Halaç ve Karluk unsurlarıyla Seyhun ve Aral dolaylarına yerleşme arzusu taşıyan hareketlerinin baskısı ve bölgenin hâkimi Peçeneklere üstünlük kurmaları sayesinde mümkün olabilmiştir. Bununla birlikte bölgede Peçeneklerin hâkimiyetinde yaşayan Kanglılar gibi bazı Türk boyları ve yörenin eski halkları da Oğuzların hâkimiyetiyle birlikte konfederatif yapının bir parçası halinde yeni siyasi oluşuma katkı sağlamışlardır.406

Oğuzların X. yüzyıl itibariyle etkin bir faaliyet alanı ve siyasî güç kazandığı bölgeyi ilk çeper olarak değerlendirebiliriz. Buna göre Seyhun havzasındaki Oğuz sınırları Mâverâünnehir’deki Buhara’nın kuzeyi, Karaçuk Dağları eteklerindeki Sabran ile İsfîcâb şehirleri üçgeninin batısından itibaren Seyhun Nehri boyunca Aral Gölü’ne ulaşır. Batı bölgesinde ise Aral Gölü’nü kuzeyden çevreleyerek Hazar Denizi’ne, güneyde de Baratekin kasabası (Aral Gölü güneyi) ile Hârizm sınırını teşkil eden Gürgenç şehrine ve buranın kuzeybatısında yer alan Cit kasabasına ulaşmaktadır.407 İlk çeper olarak değerlendirdiğimiz alanın dışında İtil Nehri kıyıları,

Mangışlak Yarımadası gibi uç bölgelerle birlikte daha geniş bir Oğuz dağılımı söz konusudur.408 Nitekim İdrîsî, ana kütleden kopuk yaşayan Oğuz gruplarının dağılımı hakkında bilgiler aktarmaktadır. O’nun aktardığı bilgilere göre; Balkaş Gölü güneyinden Irgız bölgesine kadar yayılan sahada ve daha çok düşük yoğunluklu olarak Talas bölgesindeki Alatav yaylaları ile Çu ve İli nehirlerinin suladığı otlaklarda da varlık gösterdikleri görülmektedir. Seyhun bölgesindeki ana kütlenin etkileşim sahası olan bu bölgelerin Karakum (Oğuz Çölü) ve Akkum çölleri tarafından parçalandığı da

406 Aydos Şalbayev, Oğuz Göçleri ve Yayılmaları, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ortaçağ

Tarihi Anabilim Dalı Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 2005, s. 55-56.

407Hudûdü’l-Âlem, s. 55; İstahrî, Mesâlik el-memâlik, s. 9’dan naklen Ramazan Şeşen, İslam

Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, s. 156; İ. Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s. 153; Aydos

Şalbayev, a.g.e., s. 61; Peter B. Golden, “The Migrations of the Oğuz”, Archivum Ottomanicum, S. IV, 1972, s. 73-74.

harita üzerinde göze çarpmaktadır. Oğuzların pastoral göçebe yaşamları doğrultusunda göç güzergâhlarının geniş bir alana yayıldığı anlaşılmaktadır.409 Bunun yanında Orta

Asya’nın VIII.-XII. yüzyıllarda günümüze oranla nem oranının daha yüksek olduğu ve bitki örtüsünün göçebe-çoban yaşamına daha elverişli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.410

Bu alanı çevreleyen siyasi komşuları ise kuzey bölgelerinde Kimekler, Peçenekler, Bulgarlar, kuzeybatıda Hazarlar, doğuda Karluk boyları ile güney bölgelerinde yerleşimleri bulunan Müslümanlar şeklinde olduğu görülmektedir.411

XI. yüzyıl başlarında Oğuz Yabgu Devleti yıkılmışsa da yukarıda bahsettiğimiz alanlarda yaşayışlarına devam etmişlerdir. Süreç içerisinde yerleşik, yarı-yerleşik ve göçebe olarak bulundukları coğrafyayı etkin kullanabildikleri, ticaret ehli olarak şehirlerde, kaleler etrafında kümelenerek de kırsaldaki faaliyetleri göze çarpmaktadır.412

Bununla birlikte siyasî birliklerinin dağılmasının ardından kalabalık bir Oğuz grubu batıya yönelerek Doğu Avrupa bölgesine gitmişlerdir. Bu göçlere katılmayan Oğuz grupları ise genel itibariyle XI. yüzyıl ortalarında Karaçuk Dağları bölgesinde, Mangışlak'ta ve Seyhun havzasındaki yerleşimlerde yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Moğol istilasına kadar olan süreç içerisinde de Türkmen adını alarak Cend ve Karakum bölgeleriyle birlikte varlıklarını devam ettirdikleri görülmektedir. Cend bölgesindeki Oğuzlar, XI. yüzyıl ortalarına doğru önemli siyasî gelişmelerin sonrasında kitleler halinde Horasan'a yönelmiştir.413

Türkmen adını almalarının ilk aşaması ise şehirler ile etkileşimleri, yerleşikleşme süreçleriyle yakından ilgilidir. Bu yüzden özellikle Seyhun kıyılarında yarı göçer yaşadıkları ya da yerleştikleri şehirlerin önemi büyüktür. Bu bakımdan İsfîcâp ve Şaş şehirleri ve civar kasabalar aynı zamanda İslam diniyle tanışmaları ile

409 İdrîsî, Nüzhet el-müştâk fi ihtirâk el-âfâk, naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 96-129. 410 S. G. Agacanov, Oğuzlar, s. 82.

411 İstahrî, Mesâlik el-memâlik, s. 9’dan naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 156. 412 İdrîsî, Nüzhet el-müştâk fi ihtirâk el-âfâk, naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 96-129. 413 Kafesoğlu, a.g.e., s. 155.

gelişen yeni durumun ilk gözlemlenebildiği yerlerdendir. Bunun yanında sadece Seyhun’un üst bölgeleri değil nehrin aşağı bölge şehirlerinde de yoğun bir Oğuz nüfusu bulunmaktaydı. Oğuzlar bu bölgede Yengi-Kent, Cend ve Huvâre şehirlerinde yoğunlukla yaşamakta olup özellikle X. yüzyılın ilk yarısından itibaren Yengi-Kent siyasi birlikleri için başkent ve bir ticaret merkezi olarak önem kazanmıştır.414

Mes’ûdî, Yengi-Kent şehrinin çoğunluğunu göçebe ve yerleşik yaşayan Müslüman

Oğuzların oluşturduğunu belirtir.415

Özellikle X. yüzyıl sonlarına doğru Oğuz siyasi yapılanmasının güç kaybetmesiyle birlik vergi toplamanın zorlaştığı bir süreç içerine girilmiş ve bu süreçte göçebe, yarı göçebe ve yerleşik yaşayan halktan vergi toplayabilmeyi kolaylaştıran yerel beyler yönetimindeki müstahkem kaleler ön plana çıkmıştır.416 Öte yandan

bölgeyi sosyal, kültürel, iktisadi, dini vs. pek çok yönden etkileyen ribât yapıları toplumsal bir değişim-dönüşüm sürecinin kollektörü haline gelmiştir. Genellikle varlıklı Müslüman tüccarlar tarafından sınır boyları ve bozkır bölgelerinde inşa ettirilmiş olan ribâtlar, birer uç karakolu işlevi görmesi, ticaret yollarını koruması ve özellikle İslam misyonerliği faaliyetlerine karargâh niteliği taşıması gibi özellikleriyle Abbâsîler için hayli önemli yapılar haline gelmişlerdi. Öyle ki, X. yüzyılda binlercesi Mâverâünnehir bölgesinin pek çok yerine yayılmış bulunmaktaydı.417

X. yüzyıl itibariyle Oğuzlar diğer Mâverâünnehir bölgesi şehirlerinde de varlık göstermeye başlamışlardı:

Sabran: Kaşgarlı Mahmut’un Sepren olarak kaydettiği Sabran (Savran) X.

yüzyılın ilk çeyreğinde Oğuz sınırında müstahkem bir Müslüman şehri idi.418 Oğuzlar

bu şehre müzakere yapma amacıyla gelmiş ve sulh zamanlarında ticaret faaliyetlerinde bulunmuşlardı.419 Yapılan arkeoloji çalışmaları ile Sabran yakınlarında Oğuzlara ait

414 Aydos Şalbayev, a.g.e., s. 63.

415 Mes’ûdî, Murûc el-zeheb, s. 302’den naklen Ramazan Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler

ve Türk Ülkeleri, s. 42.

416 Aydos Şalbayev, a.g.e., s. 65.

417 Ö. Soner Hunkan, “X-XIII. Yüzyıllarda Orta Asya'da Türkler ve İslam (Nümizmatik Veriler ve İslam

Kaynaklarına Göre)”, ICANAS 38 (Ankara, 10-15 Eylül 2007), ADTYK Yayınları, Ankara 2012, s. 1617.

418 Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri Boy Teşkilâtı Destanları, s. 38. 419 İbn Havkal, Sûrat el-arz, s. 511’den naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 243.

Mirtepe, Şornak-Tepe, Cuvan-Tepe, İşkan gibi irili ufaklı yerleşim yerlerine

rastlanılmıştır.420

Karaçuk (Fârâb): Fârâb, aynı zamanda idari merkezi Keder kasabası olan ve

Aris çayının Seyhun’a döküldüğü yerde bulunan bir yörenin adıdır. Oğuzlar burayı Karaçuk adıyla anmışlardır. Şehir surlarının içindekilere oranla varoşlarında çok daha fazla dükkân bulunur. Bu durum, dönemi içerisinde şehrin demografik değişimleri açısından dikkat çekicidir. 421

Yesi: Karaçuk’un güneyinde yer alır. İslam kaynaklarında Şâvağar adı ile

anılır. Yerleşim hakkında bilgi sınırlıdır.422

Suğnak: Kâşgarlı Mahmud’un Oğuz kentleri arasında saydığı Suğnak423

Fârâb yöresi şehirlerinden biridir.424 Günümüzde kalıntıları bulunan şehir bugün

Sunak-Ata denilen yerde Çiyeli ve Tümen-Arık arasında yer alır. Kalıntılara göre şehrin bir iç kalesi ve bunu çevreleyen geniş bir dış suru bulunmaktadır.425

Sütkent: Günümüze kalıntıları ulaşan bir diğer tanınmış Oğuz kenti Sütkent,

Fârâb yöresine yakın bir yerde Seyhun’un sol (batı) tarafında yer alır.426 Oğuzlar

burada kendileri gibi Müslüman olmuş bulunan Karluklar ile birlikte yaşamakta olup burayı henüz Müslüman olmamış soydaşlarına karşı yine birlikte savunmuşlardır.427

Sütkent ve Çardarı bölgesi Oğuz yerleşimlerinin yoğunlaştığı bir bölge olarak göze çarpmaktadır. Yapılan çalışmalar ve arkeolojik araştırmalarla bu bölge çevresinde 11 adet Oğuz yerleşimi tespit edilmiştir. Bunlardan; Bayır-Kum, Sütkent’in 26 km. kuzeyinde bulunmakta olup X. yüzyıl içerisinde yerleşimin görüldüğü anlaşılmıştır. Çift duvarlı bir kale etrafında hendekler ile müstahkem kılınmış bir yerleşimdir. Ak-Tepe; Sütkent’e 25 km uzaklıkta Seyhun yatağında, X. yüzyıla ait bir

420 Bahaeddin Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, TTK, Ankara 2003, s. 339-340. 421 Faruk Sümer, a.g.e., s. 38-39.

422 Aydos Şalbayev, a.g.e., s. 65-66.

423 Kâşgarlı Mahmud, Divan-ü Lugati`t Türk, s. 507. 424 Faruk Sümer, a.g.e., s. 39.

425 Bahaeddin Ögel, a.g.e., s. 338-339.

426 İdrîsî, Nüzhet el-müştâk fi ihtirâk el-âfâk, naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s.104. 427 Faruk Sümer, a.g.e., s. 39.

yerleşimdir. Öksüz; Bayır-Kum yakınlarında günümüzde de yerleşimin sürdüğü bir yer olup Oğuz dönemine ait pek çok buluntuya rastlanmıştır. Kavgan-Ata; Öksüz’ün 25 km kuzeybatısında yer alır. En parlak dönemini X. yüzyılda yaşadığı anlaşılmaktadır.

Artık-Ata; Kavgan-Ata’nın 10 km yakınında ve yine onun gibi en parlak devrini X.

yüzyılda yaşamıştır. Buzuk-Tepe; Artık-Ata’nın yakınlarında ve aynı döneme ait bir Oğuz yerleşimidir. Çardarı; Yine X. yüzyıl dönemine ait arkeolojik materyallere rastlanan bir Oğuz yerleşimi olup çift duvarlı kale tahkimatının arasında hendekler yer alan iç ve dış surlarla çevrili korunaklı bir şehirdir.428

Oğuz yerleşimlerinin yoğunluk gösterdiği bir başka bölge ise Otrar çevresidir. Bu bölgede Oğuz dönemine ait 24 yerleşim yeri tespit edilmiştir. Bunlar arasında Altın-Tepe, Tokay-Tepe, Çaplak-Tepe, Pıçakçı-Tepe sayılabilir.429

Barçınlığ-kent: XII. yüzyıl içerisinde kurulmuş bir Oğuz kenti olduğu

düşünülmektedir. Seyhun’un akış yönünde Özkent’ten sonraki Oğuz şehri olarak konumlanır.430