• Sonuç bulunamadı

Sâmânîler (819-1005), Abbâsî halifesi Me’mûn’un Mâverâünnehir idaresine atadıkları valileri iken Tâhirîlerin (821-873) bölgedeki hakimiyetlerinden sonra Mâverâünnehir’e, daha sonra da Horasan’a yayılarak bu iki ülkenin hâkimi olan hanedandır.449 Onların Oğuzlar ile ilişkileri başlarda köle temini için düzenledikleri

seferler yanı sıra Oğuzların da yağma elde etmek için yaptıkları karşı saldırılar şeklinde olurken,450 kurdukları siyasi ilişkiler ise daha çok Türk Hakanlığı ile girdikleri

mücadele içerisinde müttefik arayışlarına bir cevap şeklinde gelişmiştir.451 Bununla

beraber Sâmâniler, Oğuzlarla birlikte Mâverâünnehir önlerindeki diğer Türk boylarının ve yöneticilerinin İslam dinini kabul aşamasındaki faaliyetleri ile Türkistan bölgesinin İslamlaşmasında önemli rol oynamışlardır.452

Türk Hakanlığı’nın Mâverâünnehir’deki ilerleyişi karşısında hâkimiyet alanı daralmış olan Sâmânî hükümdarı Muntasır, 1002 yılı sıralarında Oğuz yabgusunun yanına giderek onunla Türk Hakanlığı’na karşı ittifakta anlaşmış, dünürlük kurmuş, aynı zamanda da Oğuz yabgusunun İslam dinine geçmesini sağlamıştı.453 Muntasır’ın

kurduğu bu ittifak 1003 yılında Türk Hakanlığı ile yaptıkları savaşta başarılı olmuştu. Türk Hakanlığı ile yapılan bir dizi savaşta diğer Oğuz gruplarıyla (Selçuk Oğuzları,

449 V. F. Buchner, “Sâmânîler”, İA, C. X, MEB, İstanbul 1964, s. 140-143.

450 Peter B. Golden, “Orta Asya’da İslamiyetin İlk Dönemleri ve Karahanlılar”, Erken İç Asya Tarihi,

(Drl. Denis Sinor), İstanbul 2012, s. 464-466.

451 S. G. Agacanov, a.g.e., s. 269

452 Aydın Usta, Türklerin İslamlaşma Serüveni (Sâmânîler), Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2013, s. 15-

16.

Salur Oğuzları) da ittifaklar kurulmuş ancak girişilen bu mücadelenin sonunda Sâmânîler Devleti yıkılmıştır. Sâmânîler, çeşitli Oğuz boylarının desteğini kendilerinde bulduklarında başarılı neticeler almış olsalar da bölgede yükselen Türk Hakanlığı, Oğuzlar tarafından kendilerine yeğ tutulmuş, müttefiklerinin kendilerini terk etmeleri de hâkimiyetlerinin sonunu hazırlamıştır.454 Oğuzlar, Sâmânî ve Türk

Hakanlığı çerçevesinde cereyan eden gelişmeler, ilgili bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

2. Karluklar

Sâmânîler, ilk dönemlerinden itibaren bozkırlardaki göçebe komşuları üzerine aktif bir siyaset izlemiştir.455 Tâhirîler ve Abbâsîler ile iyi geçinerek Sâmânî

ailesinin bölgedeki varlığını güçlendiren Semerkand valisi Nuh b. Esed,456 839-840

yılında Karlukların bulunduğu İsfîcab’a düzenlediği bir saldırıdan sonra, bölgeyi yüklü bir vergi vermeye zorunlu kılan bir anlaşma yaparak geri dönmüştü. Bu gelişmeye rağmen Karluk reisi ve Türk Hakanlığı kurucusu Bilge N.çor Kadır Han (840-…?), Sâmânî Nuh b. Esed ile diplomatik ilişkileri sürdürmeye gayret göstermişti.457

Sâmânîlerin başına geçen İsmail b. Ahmed (892-907), 893 yılındaki diplomatik ilişkilerin sürekliliğini daim kılmak isteğine karşın o tarihte Türk Hakanlığı’nın batısını yöneten Oğulçak Kadır Han’ın (894-921) buna itibar etmeyişi üzerine Karluk karargâhlarından Taraz’a bir sefer düzenleyerek kenti ele geçirmişti.458

Mes’ûdî’ye göre Karluk hakanının eşi dâhil olmak üzere on beş bin Türk’ü esir almış, on bin kadarını da öldürmüştü.459 Bu olaydan yara alsa da karşı saldırıya geçebilecek

454 S. G. Agacanov, a.g.e., s. 269-270; Ö. S. Hunkan, Türk Hakanlığı (Karahanlılar), İstanbul 2007, s

203.

455 Peter B. Golden, a.g.m., s. 472.

456 Aydın Usta, Aydın Usta, Türklerin İslamlaşma Serüveni (Sâmânîler), s. 77. 457 Ö. S. Hunkan, a.g.e., s 80-81.

458 Ö. S. Hunkan, a.g.e., s 81.

459 Mes’ûdî, Murûc el-zeheb (Altın Bozkırlar), (Çev. Ahsen Batur), Selenge Yayınları, İstanbul 2004, s.

durumunu kaybetmemiş olan Karluklar, düzenledikleri seferde İsmail b. Ahmed tarafından geri püskürtülmüştü (903-904).460

Bu sıralarda muhalif Sâmânî prensi Ebû Nasr b. Mansûr’un Oğulçak Kadır Han’a sığınması ile onun himayesi altına girmişti. Oğulçak Kadır Han ona Kâşgar yakınlarındaki Artuç beldesini tahsis etmişti. Devletin esas merkezi Balasagun tahtı varislerinden olup tahta oturması engellenmiş Satuk b. Bazir de devletin batı kanadının hâkimi amcası Oğulcak Kadır Han nezaretinde bulunuyor ve onun adına bölgesinde vergi topluyordu. Satuk, Sâmânî prensi Ebû Nasr ile bu esnada tanışmış ve dostluk kurmuştu. Ebû Nasr’ın etkisiyle Müslüman olup sonrasında amcasının ülkesini İslam adına fethederek Buğra Han adıyla devletin batı kanadını ele geçirmişti. Satuk Buğra Han’ın oğlu Baytaş Arslan Han Musâ (955-960) zamanında ise Balasagun merkezi ele geçirilerek devletin tamamına hâkim olmuş ve İslam dini resmî din kabul edilmişti.461

Sâmânîlerin, 840 yıllarından itibaren bozkır halkları ve özellikle de Karluklar üzerinde hâkimiyet kurma çabalarını görmek mümkündür. Bunun yanı sıra göçebe yaşam tarzı süren bu boyları kendilerince İslam dini ile terbiye etme düşüncesi de hâkimiyet kurma ideallerinin bir parçasıdır. Sonuç olarak IX. asrın ortalarından itibaren İslam dini Karluklar arasında yayılmaya başlamıştı. Nitekim Karlukların 893 yılında uğradıkları bozgundan sonra Sâmânî, dolayısıyla İslam etki dairesi içerinde kalmaları bu durumu hızlandırmış ve Türk Hakanlığı’nda yönetici unsurun İslam dinini kabul etmesiyle birlikte de hakanlarına bağlı Karluk boyları yığınlar halinde Müslüman olmaya başlamışlardı. İbn Havkal, Sütkend civarındaki Müslümanlaşmış Oğuz ve Karlukları sayarken Fârâb, Gençdih ve Şâş arasındaki otlaklarda bin çadırlık Müslüman gruplardan bahseder.462 Makdisî’nin bahsettiği Türkmenlere ait Ordu şehrinde de muhtemelen Müslüman olmuş Karluklar yaşıyordu.463 İbnü’l Esir’in, 960-

961 yıllarına gelindiğinde “200 bin oba Türk”ün müslüman olduğu” şeklindeki beyanında hangi boy oldukları hakkında ayrıntı verilmemiş olsa da bu tarihlerdeki

460 Peter B. Golden, a.g.m., s. 472

461 Cemâl el-Karşî, Mülhakât el-surâh, s. 130’dan naklen R. Şeşen, a.g.e., s. 208-211; Ö. Soner Hunkan,

“X-XIII. Yüzyıllarda Orta Asya'da Türkler ve İslam”, s. 1619.

462 İbn Havkal, Sûrat el-arz, s. 511’den naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 243.

463 Makdisî, Ahsen el-Takâsîm fi Ma’rifet el- Ekâlîm, s.274-275’den naklen Ramazan Şeşen, İslam

Türk Hakanlığı yöneticilerinin ve onlara bağlı boylarla İslam dinini kabulüyle ilgili olduğu anlaşılmaktadır.464

3. Halaçlar

Halaçlar, Ceyhun Nehri güneyi ve Sistan arasında yer alan bölgede Sâmânîlerin güney sınırlarında yaşamakla beraber eski devirlerden beri bu bölgeyi yurt edinmişlerdi. Hudûdü’l-Âlem’den Belh, Toharistan, Büst ve Gûzgânân (Cûzcân) civarlarında kalabalık nüfuslar oluşturduğunu bildiğimiz Halaçların,465 Sâmani

sahasının doğusunda Oğuz ve Karluk gruplarının arasında da yaşadıkları görülmektedir.466

Halife Memun (813-833) zamanında, Sâmânî ailesine timar olarak verilen

arazilerden Yahya’nın payına düşen Şâş şehrinin ahalisini, Müslüman Oğuz ve Halaçlar oluşturuyordu.467 Cûzcân’daki Sâmânî feodallerinden Ferigûn ailesinin

askerî kuvvetleri arasında Halaç unsurları yer almakta olup, Büst bölgesindeki Kara-

Tigin, Baytuz ve Togan adlarını taşıyan Halaç beyleri, Sâmânîlere tabii

bulunmaktaydı.468 Sâmânîler döneminde Alp Tegin’in (ölm. 963) Horasan valiliği

sırasında Halaçların ona vergi ödediklerinden bahsedilmektedir.469 Gazne Devleti’nin

mevcudiyeti ile birlikte Gazne ordusunun en önemli unsurlarından biri haline gelerek Sâmânîlere karşı savaşlarda yer almışlardır.470

464 İbnü’l-Esir, El Kâmil Fi’t-Tarih Tercümesi, (Ed. M. Tulum), C. VIII, Bahar Yayınları, İstanbul 1991,

s. 460.

465 Hudûdü’l-Âlem, s. 67.

466 İdrîsî, Nüzhet el-müştâk fi ihtirâk el-âfâk, s. 714’den naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 106; İbn

Hurdazbih, a.g.e., s. 38-39.

467 Aydın Sayılı, R. N. Frye, “Selçuklulardan Evvel Orta Şark’ta Türkler”, Belleten, C. X, S. 37, Ankara

1946, s. 112.

468 Fuad Köprülü, “Halaç”, s. 112.

469 Nizâmülmülk, Siyâsetnâme, (Çev. Abdürrahîm Halhalî), Tahran 1310, s. 76’dan naklen Fuad

Köprülü, a.g.m., s. 112.