• Sonuç bulunamadı

1. Oğuzlar

Gazneliler (963-1186), Sultan Mahmûd (998-1030) devrinde Sâmânîlerin inkırazından sonra ortaya çıkan Mâverâünnehir sorunlarının halli için Türk Hakanlığı hükümdarı Yusuf Kadır Han ile vardıkları anlaşma (1025) sonrası Arslan Yabgu’yu esir aldıktan sonra yurdunu ve ona bağlı boyları yağmalatarak dört bin aile kadar olan

512 Fuad Köprülü, “Halaç”, s. 112.

513 İdrîsî, Nüzhet el-müştâk fi ihtirâk el-âfâk, s. 714’den naklen Ramazan Şeşen, a.g.e., s. 106. 514 İbn Hurdazbih, Yollar ve Ülkeler Kitabı, s. 38-39.

515 V. Minorsky, “The Turkish Dialect of the Khalaj”, Bulletin of the School of Oriental Studies, Sayı

10/2, 1940, s.427-428

bir Oğuz grubunu Horasan’a naklettirdi. Nesâ, Ferâve ve Bâverd arasındaki bölgeye yerleştirilen bu Oğuzlar buralarda Yağmur, Kızıl, Buğa, Göktaş ve Anasıoğlu adlı beylerin idaresinde bulunuyordu. Söz konusu Oğuz grubuna “Irak Oğuzları” veya Arslan Yabgu’dan dolayı “Yabgulular” adı verilmiştir.517

Horasan’a yerleşmiş olan Selçuklu Oğuzları, başta Tus emîri Arslan Câzib olmak üzere bölgedeki Gazne yöneticilerinin kötü muamelelerine maruz kalmaktaydılar. Bununla birlikte diğer Horasan yöneticilerinin desteğini alma yollarına da girişmişlerdi. Selçuklulara verilmiş olan arazilerin, sürülerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde olmadığı ve bu nedenle otlak darlığı çekmeleri, Selçuklu beylerini yeni topraklar edinmek amacıyla vezir Ebû Sehl Hamdevî’ye başvurmalarını gerektirmişti. Ebû Sehl Hamdevî sayesinde Dandânakan yöresinde yeni meralar elde edebilmişlerdi.518

Kaynaklar genellikle Horasan Oğuzları aleyhine çapul ve yağma girişimleriyle bölgede çıkardıkları huzursuzlukların sonucunda Gazne Devleti’nin hışmına uğradıklarından bahsetse de gerçekte olan, bu muhacir Oğuzların ödemek zorunda oldukları ağır vergilerin yanı sıra kendilerinden vergi toplamakla yükümlü memurların onları birer arpalık olarak görmeleri, hatta çocuklarını gulam, kadınlarını odalık dahi yapacak kadar baskı uygulamalarıdır. Neticede Oğuzlar 1027 yılında isyana kalkışmışlardır.519

Sultan Mahmûd’un, Tus valisi Arslan Câzib’i görevlendirmesiyle başlayan isyanı bastırma girişimi ilk seferinde sonuçsuz kalmış, Oğuzlar Dehistan veya Balhan Dağı kırsallarına çekilmişlerdi. Horasan’daki Oğuzlar, Türkistan’dan kendilerine katılan diğer Oğuz boyları ile takviye olmalarına rağmen 1028 yılında Sultan Mahmûd’un ordusuyla bizzat kendisinin düzenlediği seferde ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Bu yenilgi sonucu bazı Oğuz-Türkmen unsurlar yeni yurtlar arayışında

517 Osman Turan, a.g.e., s. 91-93. 518 Agacanov, a.g.e., s. 286. 519 Agacanov, a.g.e., s. 287.

Irak, Azerbaycan, Doğu Anadolu üzerine seferlere çıkmışlar, bazıları da yine Dehistan, Balhan civarına çekilerek yerlerinde kalmaya devam etmişlerdi.520

Horasan’da kalan Oğuzların Gazneliler ile mücadeleleri Sultan Mesud döneminde de devam etti. Sultan Mesud (1030-1041), henüz Rey valisi iken ve saltanatının ilk zamanlarında Oğuz desteğine başvurarak onların Gazne ordusunun bir parçası halinde fayda göstermelerini sağlamışsa da onlara tam olarak güvenmiyordu. Mâverâünnehir’den onlara katılanlarla birlikte güçlenen Oğuzlara karşı onların başlarındaki beyleri idam ettirmesi ve vergi memurlarının süregelen kötü muameleleri, Oğuz gruplarının yeni bir isyana daha kalkışmasına neden oldu. Merv, Tirmiz, Tûs, Serâhs, Nesa, Bâdgîs, Bâverd ve Dehistan bölgesinde, özellikle Horasan’ın batısında Gazneliler ile mücadele yoğunluk kazanmıştı (1033-1034). Oğuzlar, Gazne ordularıyla mücadeleye devam etmekle birlikte yine bir kısmı öncesinde olduğu gibi batı yönlü göç hareketine katılmış, Azerbaycan’daki soydaşlarıyla buluşarak sonrasında kurulacak Türkiye Selçukluları Devleti’nin kuruluşuna hizmet etmişlerdir.521

Bu sıralarda Hârizm ve Mâverâünnehir’deki ortaklarının ölmesi ile zor durumda kalan Tuğrul ile Çağrı kardeşler ve ona bağlı Oğuz boyları, Sultan Mesud’a bir mektup yazarak Gazneli ülkesine iltica talebinde bulundular. Buna göre kardeşler, iki kat vergi ödemeyi teklif, sürüleri ve kendilerinin barınmaları için yeter miktarda arazi isteklerini beyanda bulunmuşlardı. Ancak Gazne devlet erkânı açısından önceki sefer gelen Oğuz gruplarıyla yaşadıkları sorunlar nedeniyle bu girişimi olumlu karşılamıyorlardı. Aksarayî, Sultan Mesud’un onlardan gelecek destek ve hazinenin kazancını düşünerek Nesâ ile Bevârd bölgesini yerleştirilmeleri için uygun gördüğünü aktarır.522 Fakat Beyhakî ve Mes’ûdî’nin aktardıklarına göre Selçuklular, Gazne’den

izinsiz Horasan’a girmiş bulunmaktaydılar.523 Sonuç olarak Tuğrul ve Çağrı kardeşler, kendilerine bağlı Oğuz boyları ve İbrahim Yinal’a bağlı Oğuz grubu ile yeni yurt tutma

520 Osman Turan, a.g.e., s. 92-93.

521 C. E. Bosworth, The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Caliphate (994-1040),

New Delhi 1992, s. 81-82; İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Tarihi, MEB, İstanbul 1972, s. 21-22; Agacanov, a.g.e., s. 288-292; Osman Turan, a.g.e., s. 92-93.

522 Mahmud-i Aksarayî, Müsâmeretü’l –Ahbâr, (Çev. Mürsel Öztürk), TTK, Ankara 2000, s. 8-9. 523 Agacanov, a.g.e., s. 299.

heyecanıyla kendine katılan diğer Türk boyları ile on bine yakın askerî kuvveti bulmuş durumda Ceyhun Nehri’ni aşarak Horasan’a geçtiler (1035).524

Bu göçü takiben bölgede bulunan Arslan Yabgu Oğuzları, yeni gelen Oğuz grubundan sonra Irak tarafına gitmeyi tercih etmişlerdi.525 Aslında Horasan’a 1025 sonrası gerçekleşen ilk muhaceretin Gaznelilerin zorla naklettirmesi ile değil, Arslan Yabgu’ya bağlı Oğuzların Tuğrul ve Çağrı beğlerin idaresine girmek istemediklerinden ötürü Gazne’ye başvurmasıyla gerçekleştiğini savunan görüşler de mevcuttur.526 Öyle görünüyor ki Selçuklu ailesinin bu iki kolu ile arasındaki husumet hala unutulmuş değildi.527

Selçukluların Gazne’ye izinsiz giriş yaptıklarına dair tarihi kayıtları doğrular şekilde bu göçün hemen akabinde Sultan Mesud, Beğ-toğdı komutasındaki büyük bir orduyu yeni gelen Selçuklular üzerine sevk ettirmişti. İlkin başarı elde etmiş olan Gazne ordusu, ardından gelen ani Selçuklu baskınıyla bozguna uğratıldı. Selçuklular, 1038 tarihinde meydana gelen bu savaşla birlikte ilk kez kudretli bir devlete karşı tek başlarına zafer kazanmışlar, pek çok ganimet elde etmişler ve kendilerine büyük bir güven sağlamışlardı.528

Selçuklular yine de Gazne vezirine gelişen olaylardan duydukları üzüntüyü belirterek özür dilemiş, savaşa kendilerinin sebep olmadıklarını da vurgulayarak daha önce istedikleri gibi kendilerinin toprak taleplerini bildirmişlerdi. Selçuklular savaştan önceki isteklerine bu sayede erişmiş, Gazneliler ile yapılan anlaşma sonucu Ferâve, Dehistan ve Nesâ kendilerine verilmiş ve Selçuk beylerine hil’at, sancak ve menşûr gönderilmişti.529

Selçuklular, bir süre sonra varılan anlaşmayı tek taraflı bozarak Gazne topraklarında Belh ve Sistan’a kadar saldıralar düzenlemeye başlamışlardı. Kendilerine verilen bölgelerin yetersizliğinden yakınıp başka üç bölgenin topraklarını

524 Osman Turan, a.g.e.,s. 96; Agacanov, a.g.e., s. 299. 525 Osman Turan, a.g.e., s. 96.

526 M. A. Köymen, a.g.e., s. 165. 527 O. Turan, a.g.e., s. 96. 528 İ. Kafesoğlu, a.g.e., s. 23. 529 O. Turan, a.g.e., s. 97.

da almak istediklerini söylüyorlardı. Buna karşılık ise Gazneli Devleti’nin maaşlı askeri olmayı, bulundukları bölgenin asayişinin sorumluluğunu üstlenmeyi ve verilecek türlü görevleri yerine getirmeyi teklif ediyorlardı. Sonuçsuz kalan bu girişimler, Selçuklu saldırılarını devam ettirmiş ve Sultan Mesud ise bu duruma bir son vermek için tekrardan bir orduyu Selçuklu üzerine göndermişti. Serâhs yakınlarında gerçekleşen savaşta Selçuklular bir büyük başarı daha kazanmıştı (1038). Bu başarı ile Horasan doğrudan Selçuk hâkimiyetine alınmış, eski Türk geleneklerine göre Selçuk beyleri arasında bölüşülmüş ve Tuğrul Bey, Horasan’ın en önemli şehri Nişâpûr’u almıştı.530

Selçuklu ve Gazneliler arasında son muharebe elbette bu olmayacaktı. Devlet kurma hedeflerinde yarı bağımsız konumlarına erişmiş Selçuklular ve Horasan’daki son gelişmeleri haber alan Sultan Mesud savaş hazırlıklarına girişmişlerdi. 1039 yılında başlayan mücadeleler Selçukluların sayılarının azlığı nedeniyle yıpratma savaşı stratejisiyle devam etmiş ve nihayet 1040 yılında Merv yakınlarında Dandânakan hisarı önünde ana muharebe gerçekleşmişti. Savaşın sonucunda artık Selçuklular müstakil bir devlet sahibi olacakları galibiyeti almışlar ve Tuğrul Bey’i sultan ilan etmişlerdi.531

2. Karluklar

Gazneliler Devleti’nin gerçek kurucusu ve ilk hükümdarı olan Sebük Tegin, günümüzde Kırgızistan sınırları içerisinde bulunan Issık Göl yakınlarındaki Barshân’da (Barsgan) doğmuştur. Burası Karluk bölgesi içerisindedir. Sebük Tegin, muhtemeldir ki bir Karluk Türkü idi. Bir akın sırasında komşu kabilelerden Tuhsılara esir düşmüş ve Sâmânîlere satılmıştır. Onu satın alan Sâmâni komutanlarından Alp Tegin’in himayesinde hızla yükselerek önemli görevlere getirilmiştir. Kendisine bağlı Türk komutanlarıyla Gazne’yi ele geçirerek Gazne Devleti’nin ilk temellerini atmış bulunan Alp Tegin’in ölümü sonrası yerine geçen oğlu ve diğer komutanların başarısızlıkları üzerine Gazne yönetiminin başına getirilmiştir. Sebük Tegin,

530 İ. Kafesoğlu, a.g.e., s. 25; O. Turan, a.g.e., s. 98

Sâmânilerin valisi konumunda görünse de bağımsız hareketleriyle Gazne Devleti’nin ve hanedanın gerçek kurucusudur.532 Sebük Tegin’in Karluk Türkü olduğunu

düşündüğümüzde Karlukların hem kendilerinin meydana getirdiği Türk Hakanlığı hem de Gazne Devleti’nin hanedan soylarını çıkarmış olmaları, söz konusu devletlerin çağında Türk boyları arasındaki konumu ve önemlerine birer işarettir.533

İslam kaynaklarına 710 ve 737 yıllarındaki olaylarla adını geçiren Toharistan’da ki Karluk Yabgusu,534 muhtemelen Gazneliler zamanında onların tebâsı konumundaydı. Hudûdü’l-Âlem’e göre de Karluk boylarının Hilend ve Belh bölgesine kadar yayıldıkları anlaşılmaktadır.535 Bununla birlikte Gazneliler devrinden sonra

1225 yıllarını takiben Gazne civarında “Hazara Karluk Beyliği” adıyla anılan bir beylik bulunduğu göze çarpmaktadır.536

3. Halaçlar

Halaçlar, Gaznelilerin hüküm sürdüğü sahada Eftalitlerin bakiyeleri olarak asırlardır yaşam sürdürmekteydiler. Onlar diğer Türk kabilelerinden farksız, göçebe yaşam tarzlarını ve geleneklerini koruyorlardı. Gazneliler Devleti de sosyal temelde bölgedeki Halaçlar gibi Türk boylarına dayanıyordu. Nitekim Halaçlar zaman içerisinde Gazneliler devrinin önemli bir sosyal unsuru haline gelmişti.537

Sebük Tegin, yönetimde babası kadar başarılı olamayan ve ordunun kontrolünü kaybetmiş Alp Tegin’in oğlu İbrahim zamanında çıkan bir Halaç isyanını bastırmıştı. Sebük Tegin, Gazne yönetimini devraldıktan sonra Lâmgân ve Peşaver arasındaki bölgeyi ele geçirmiş ve burada yaşayan Halaçlar, onun hâkimiyeti altına girmişlerdi.538 Halaçlar, Gazne ordusunda muhim bir kuvveti teşkil eden unsur haline

gelmiş, Sebük Tegin ve Sultan Mahmûd’un Hind seferleri ve diğer savaşlarda önemli

532 Erdoğan Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, TTK, Ankara 1989, s. 7.

533 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s. 149; A. Taşağıl, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları,

s. 72; Hüseyin Salman, “Karluklar”, Türkler, s. 423.

534 Ömer Soner Hunkan, Türk Hakanlığı (Karahanlılar), s. 73-74.

535 Hudûdü’l-Âlem, s. 51-52; A. Taşağıl, “Karlukların Coğrafi Dağılımı Üzerine”, s. 83. 536 H. Salman, “Karluklar”, s. 510.

537 Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 5. 538 Erdoğan Merçil, a.g.e., s. 6, 9.

faydalar göstermişlerdir. 1040 yılında Dandânakan’da Selçuklulara karşı alınan mağlubiyet sonrası bir isyan çıkarmaya kalkışmışlarsa da bu isyan kısa sürede bastırılmıştır.539