• Sonuç bulunamadı

B. Sosyal Farklılaşma (Türkmenleşme)

2. Sosyal Boyut

Oğuz-Türkmen toplumunun erken dönemlerinde sosyal yapı, yirmi dört boy halinde örgütlenmiş ve bu örgütlenme Bozok ve Üçok olarak iki kanattan oluşmuş bulunmaktaydı.627 Bu örgütlenme içinde her boy, kendine ait bir ongun (totem) ve ülüş

625 Koyun-Keçi, At-Deve biraradalıkları veya geçişleri ile sığır gibi büyükbaş veya yeni sayılabilecek

türler.

626 Khazanov, a.g.e., s. 70, 99, 101, 131-142; Agacanov, a.g.e., s. 131, 141-146; Mehmet Eröz, a.g.e.,

331; Sencer Divitçioğlu, Oğuz'dan Selçuklu'ya (Boy, Konat, Devlet), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2000, s. 85.

627 Kâşgarlı Mahmud, a.g.e., s. 353-355; Z. V. Togan, Oğuz Destanı (Reşideddin Oğuznâmesi, Tercüme

(pay) ile simgelenmişti. Boyları temsil eden simgeler sistematik bir kurgu içerisinde bir düzen oluşturuyordu. Örneğin; boyların bir bölümü kartalgiller (accipiriadae) bir bölümü ise doğangiller (falconidae) familyalarına ait ongun kuşları ile temsil edilmişti. Bununla birlikte boyları temsil eden tüm ongun kuşları “gündüz yırtıcı

kuşlar” takımına aittir. Ülüş ise geleneksel toy törenlerinde ikram edilen haşlama et

paylarının, boy beğlerine göre önceden belirlenmiş bir üleştirmeyle kendisini gösteren simgesel temsil şekliydi. Bu temsil şekillerine ek olarak bir de Oğuz boylarını simgeleyen ve “tamga” denilen işaretlemeler bulunmaktadır. Sosyal yapı unsurlarını temsil eden tüm bu simgelemelerde, pastoralizm, eski Türk bozkır kültürü ve savaşçı atlı göçebe yaşam tarzı kapsamlarında gelişmiş inançlar bütünün etkileri göze çarpmaktadır.628

X. yüzyıldan sonra Oğuz-Türkmen boyları, özünde eski boy-kabile çekirdeğini korumakla birlikte göçebe, yarı göçebe ve yerleşik topluluklara ayrılmaya başlamıştı. Sınıfsal ayrılma ve özel mülkiyetin gelişmesi eski sosyal yapı sistemini yıpratarak, töresel kimlik korunmak şartıyla sürekli bölünmeler yaşanıyordu.629 Bunun

yanında Türkmen kimliğinin gelişmesi inanç sistemlerindeki gelişmelere bağlı olduğu ve sınıfsal çatışmaların başlamasıyla soy bağına dayalı sosyal yapı temelinin dışına çıkılması sonucu, farklı etnisitedeki boylar da (Karluk-Halaç) Oğuz-Türkmen toplumunun bir parçası haline geliyordu.630

XI. yüzyıl Oğuz-Türkmen topluluklarındaki boy ve uruk birimleri “boy”,

“oba” ve “kök/gök” adları ile anılıyordu. Coğrafi şartlar doğrultusunda organize olan

“oymak sistemi” içerisindeki gruplar, göçebe, yarı yerleşik toplulukları temsil etmekle birlikte askerî-boy yapılanması sisteminin karakterini taşıyordu. Oğuz-Türkmen toplumunun aynı zaman da “uruk”lara da ayrıldığı görülüyordu. Bu uruklar, kan bağı ile bağlı birlikler çevresinde temsil buluyordu. Toplum yapısında kabileler veya küçük soylar boyları, boylar da (boy, oba, oymak ve urukları) daha büyük boyları meydana

628 Sencer Divitçioğlu, a.g.e., s. 36-45; Kemal Tayfur, “Boylar ve Kuşlar (Yirmidört Boylu Budun)”,

Atlas Dergisi, S. 102, 2001, s. 121.

629 Agacanov, a.g.e., s. 156, 159-160.

630 Kâşgarlı Mahmud, a.g.e., s. 406-407, 607-608; Agacanov, a.g.e., s. 156; Barthold, Orta Asya Türk

Tarihi Hakkında Dersler, (Haz. K. Y. Kopraman-İsmail Aka), TTK, Ankara 2006, s. 62; Peter B.

getiriyordu. Bu büyük birliklere de “il” yani “devlet” deniliyordu. Oğuz-Türkmen toplumunun en üst katında yabgular, baygular, hanlar ve iligler yer almaktaydı.631

XI. ve XII. yüzyıllarda ise çoğalan aristokrasi unsurları ile yeni ünvanlar türemiş “melik”,632 “şah” ve “emîr”633 gibi ünvanlar kullanan yöneticiler baş

göstermiştir. Bunlardan “şah”, muhtemelen yabgu veya hakan ünvanlarına denk gelmektedir. “Melik” ise yalnızca hükümdarın onayı ile verilebilen bir ünvandı. Kirman Oğuz Devleti kurucusu Dinar, önce “melik” ünvanını, siyasi iktidarı ele geçirdikten sonra da “şah” ünvanını kullanmıştır. İslamiyet’in toplum içerisinde hızla yayılmasından sonra ise “ulemâ sınıfı” oluşmuştu. Kaynaklarda, Oğuz-Türkmenler arasında şeyhlerden, fakihlerden, dervişlerden sıklıkla söz edilmektedir. Bek (beğ-bey, eski Türkçe’de bay) ünvanı da genellikle miras yoluyla babadan oğula geçebilen veya savaşlarda başarı kaydetmiş cesur komutanlar tarafından da elde edilebilen bir unvan olup, boy yöneticiliğini temsil ediyordu.634 Oğuz-Türkmen aristokratları arasında

sonradan ortaya çıkan ve ön plana yerleşen bir başka unsur ise “emîr”lerdi. Arapça’dan geçme “emîr” sözcüğü Oğuzlar tarafından “hamîr” şeklinde telaffuz ediliyordu.635

Oğuz-Türkmen toplumu, Turan sahasından İran coğrafyası ve kültür dairesine yaklaştıkça geleneksel boy sistemleri ve buna göre düzenlenmiş sosyal yapıda dağılma sürecine girildiği görülmektedir. Yerleşik kültüre ait sosyal yapı unsurları gelişigüzel bir şekilde Oğuz-Türkmen toplumunda uygulamaya geçiyor ve bunun sonucu servet ve sosyal eşitsizlik topluma hâkim oluyordu. Toplumda, özel

631 Bahaeddin Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, MEB, İstanbul 1971, s. 27-34; Agacanov, a.g.e.,

s. 155-158,168.

632 “Melik” ünvanı, Büveyhîler, Eyyûbîler ve Memlükler’de olduğu gibi Selçuklular’da da, ilk yaygınlık

kazandığı şekliyle sadece hânedanın en büyük hükümdarına değil şehzadelere, vezirlere ve mahallî yöneticilere de verilmiş, böylece aynı ülke sınırları içinde çok sayıda kişinin melik lakabını alması unvanın değerinin düşmesi sonucunu doğurmuştur. Ahmet Güner, “Melik” TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/melik, (27.05.2019).

633 “Kumandan, vali ve bey anlamına gelen terim. “… X. ve XI. yüzyıllarda geleneksel bürokratik idare

çökmüş ve onun yerini askerî idare almıştır. Bu da emirliğin statüsünü etkilemiş ve Selçuklular, Eyyûbîler ve Memlükler döneminde bütün rütbelerdeki kumandanlara ve küçük Selçuklu prenslerine de emîr adı verilmiştir. … asker beslemek için iktâlar verilen ve esas görevi askerî olan kumandanlara

emîr…” denilmiştir. Abdülazîz ed-Dûrî, “Emir”, TDV İslâm Ansiklopedisi,

https://islamansiklopedisi.org.tr/emir--idareci, (27.05.2019).

634 Agacanov, a.g.e., s. 168-171; Faruk Sümer, a.g.e., s. 37. 635 Kâşgarlı Mahmud, a.g.e., s. 28.

mülkiyet (hayvan sürüleri vb), zengin beğlerin tekelinde sınıfsal ayrışmaları belirginleştiriyordu. Sade bireylerin yoksullukları kaynaklara, destanlara ve destansı mahiyetteki eserlere yansımıştır. Ayrıca kölelik de toplum içerisinde mevcuttur.636

Yoksular ile köleler arasında ise neredeyse fark görülmemektedir. Öyle ki yoksul biri hastalandığında kölelerden farksız, bozkıra götürülüp ölüme terkedilmekteydi.637

Toplumsal değişimler, sosyal yapıyı oluşturan en küçük birim olan aile yapısında da etkili olmuştur. Eski Türk boylarında akrabalık ilişkileri önem taşımakta, akrabalık kırk göbeğe (akrabalık derecesi) kadar dayandırılmaktaydı. Evlilik müessesesinde de egzogami hâkim olmakla birlikte bazı Türk boylarında yedi göbek, bazılarında ise beş göbeğe kadar uzaklık aranmaktaydı. Oğuz destanlarına yansıdığı üzere Oğuz yiğitlerinin sürekli farklı oymak ve boylar arasına kız aramaya gittiklerine sıkça rastlanır. Oğuz-Türkmen boyları arasında birkaç örneğine şahit olduğumuz akraba evlilikleri, sonraki yüzyıllarda daha sık görünür hale gelmiştir.638

Selçuklu Devleti kurulmadan önce baş gösteren özellikle sınıfsal ayrılıkların ortaya çıkışı gibi toplumsal değişimlerin, Selçukluların bölgenin eski yönetimlerinden devraldıkları mülkiyet sistemi ve bunun doğrultusunda görevlendirilen gayri Türk memurlarla hız kazandığı göze çarpmaktadır.639