• Sonuç bulunamadı

2.3. Sümerlerde Ölümden Sonraki Hayat

3.1.1. Sümer Din Görevlileri

3.1.1.1. Yüksek Derecedeki Unvanlar

Bilindiği gibi Sümerler tarihi süreç içerisinde genellikle kent devletleri halinde veya bu kent devletlerinin büyük bir lider öncülüğünde birleşerek krallık haline gelmesiyle siyasi varlıklarını devam ettirmiştir. Bu yöneticiler de genellikle Ensi veya Lugal unvanlarını kullanmışlardır. Đşte Ensi ve Lugal sözcüklerinin arasındaki fark da bu durumdan çıkar. Ensi daha ziyade Sümer kent yöneticilerinin kullanmış oldukları bir unvandır. Bunlar siyasi otoritenin zayıflığı dönemlerde veya kent devletlerinin giderek güçlenmesiyle birlikte krallarla aynı konumda da görülmüştür. Hatta bazı zamanlarda bağlı bulundukları krallara da isyan ederek yönetimi kendi ellerine geçirmişlerdir. Bazı tarihçiler Ensi unvanının tarihte görülen ilk vali örnekleri olduğunu belirtmiştir. Kent devletlerini toparlayıp merkezi bir sisteme dahil eden veya bu amaç doğrultusunda hareket eden yöneticilere ise Nippur tapınaklarındaki rahiplerin onaylarıyla Lugal ya da Lugal Kalamma unvanları verilmiştir.221

Sümerlerin yönetim anlayışında kendilerine has bir özelliği bulunmaktadır. Kent devletlerinin yöneticileri, ellerinde bulundurdukları yetkileri, o kentin tanrısı adına uygulamakta ve onun vekilliğini yapmaktaydı.222 Toprakların tamamı tanrının mülkü sayılır, kentin yöneticiliğini yapan Ensiler de o kentin tanrısı tarafından seçilirdi. Sümer kentlerinde birliği sağlayan Lugaller ise Sümer ülkesinin dini başkenti olan Nippur’la ilişki içerisindeydi. Lugaller, kült şehri Nippur olan tanrı Enlil adına yönetimi ellerinde bulunduruyorlar, onun vekilliğini yapıyorlardı. Enlil’in bu imtiyazları ve yetkileri vermek istediği vekili yani Lugal’i kendisi seçer, başkahin vasıtasıyla bunu halka bildirirdi. Bu durum Sümer toplumunda Ensi’lerin yönetimlerini ellerinde bulundurdukları kent devletleri içerisinde başrahip, Lugallerin ise bütün Sümer topraklarının tanrısı Enlil’in ve Sümer ülkesinin başrahipleri konumuna gelmesine neden olmuştur. Mesela Lugalzaggisi, Sümer ülkesine hakim olmadan önce Uruk şehrinin başrahibi iken, Uruk’ta tapınılan tanrı Anu’nun başrahibi konumundaydı. Fakat sonraları Sümer ülkesinin yönetimini eline geçirince Lugal unvanını kullanmış ve

221 Memiş, Eskiçağda Mezopotamya, s. 41.

222 Egon Friedell, Mısır ve Antik Yakındoğu’nun Kültür Tarihi, Çev., Ersel Kayaoğlu, Ankara 2006, s.

230., Benzer inanışlar Orta Asya kültüründe de bulunmaktadır. Nitekim eski Türklerde yönetim anlayışında “Kut” inancı vardır. Bu inanca göre –Sümerlerde olduğu gibi-, toprakları yönetme yetkisi tanrı tarafından hakanlara verilmekteydi. Sümerlerde görülen siyasi idarenin tanrı tarafından verilmesi inancının kaynağında, muhtemelen Orta Asya’da görülen kut anlayışını bulunmaktadır., Ayrıntılı bilgi için bkz. Hasan Basri Karadeniz, “Türklerde ‘Kut’ Kavramı ve Osmanlıların Kutsiyet Elde Etme Çabaları”, Akademik Bakış –Uluslar arası Hakemli Sosyal Bilimler E-Dergisi-, Celalabat 2005, S. 7, M.N. 6, s. 1-14.

Enlil’in başrahibi konumuna yükselmiştir. Sümer idarecilerin, dini bağlamda görev ve sorumluluklarına baktığımız zaman bu ünvanların kapsadığı mananın sembolik olmadığını görürüz. Kral çocuklarının genelde büyük tapınakların başrahibi konumuna getirilmesi de bu görüşü desteklemektedir.223

Ensilerin dini konumlarını vurgulayan bir başka unvan daha bulunmaktadır. Mana bakımından daha özel bir konumu belirten bu sıfat “Patesi”dir. Kent devleti idarecilerinin başrahiplik unvanını ön plana çıkarmak için kullanılmıştır. Patesilerin en önemli görevleri yapılan ayinlere ihtimam gösterip katılmak, mabetlerin inşasına ve güzelleştirilmesine özen göstermek, yeni kurulacak bir mabedin inşasına başlamadan önce şehri temizlemek, takdis işlerini yaparak tanrıyı ziyaret etmek ve bu esnada yedi duayı okumaktır. Bu ziyaretlerde Patesilere gösterilen işaretlere de uymak zorundaydılar.224 Şehrin temizliği fiziki temizlikle beraber, kenti kötü ve yasak hareketlerden de arındırmayı kapsamaktadır. Nitekim Gudea, Eninnu tapınağının yapımına başlamadan önce işe tanrılara kurban sunmakla başlamış, daha sonra halkına buyruklar vermiştir. Buna göre hiçbir şikayet, suçlama ve ceza olmayacaktı. Anne çocuğunu azarlamayacak, çocuk annesine karşı gelmeyecek, ona sesini yükseltmeyecekti. Köleler hakarete maruz kalmayacak, dövülmeyecekti. Temiz olmayan herkes yani bu buyruklara uymayan kimseler şehirden uzaklaştırıldı. Bundan sonra fal, kehanet, kurban ve ayinlerden sonra tapınağın yapımına başlanıldı.225

Başrahiplerin en önemli görevlerinden birisi gökyüzünü incelemekti. Nitekim bu amaçla yapılan zigguratların en üst katı sadece başrahiplere ve gökyüzünü inceleyen din adamlarına ayrılmıştı.226 Başrahipler buradan gökyüzünün durumunu, yıldızların konumlarını inceler ve çeşitli kehanetlerde bulunurlardı. Sümerleri ilgilendiren her konuda, başrahiplerin görüş ve düşüncelerini almak gerekiyordu. Onların gökyüzüyle alakalı bu vazifeleri, Sümerlerde astronominin hızlı bir şekilde gelişmesine neden olmuştur. Sümer dininin tabiat güçleriyle yakın ilişki içerisinde olması, rahiplerin evren ve insan hakkında ilksel unsurlar taşıyan teolojik bir sistem oluşturmalarına neden olmuştur. Dini anlatım, evrenin ve insanın yaratılışıyla açıklanmaya başlanmış, bu durum kozmolojik temelli bir teoloji anlayışını ortaya çıkarmıştır.227

223 Günaltay, a.g.e., s. 486.

224 Günaltay, a.g.e., s. 486 225 Kramer, Sümerler, s. 185.

226 Çığ, Zaman Tüneli Đle Geşmişte Sümer’e Yolculuk, s. 4. 227 Tokarev, a.g.e., s. 369.

Başrahipler her ne kadar Mısır da olduğu gibi ilahlaştırılmasalar da kendilerine diğer insanlardan farklı bazı özelliklerin yüklendiği de bir gerçektir. Başrahipleri seçenler, onlara isim verenler, bilgi, önsezi ve yüksek anlama kabiliyeti verenler, mukaddes sütle besleyenler, onları himayelerine alanlar, Sümerlerin büyük tanrılarıdır.228

Başrahiplerin etrafında farklı yetki ve sorumlulukları bulunan çeşitli papaz grupları vardı. Sangu veya Şangu diye isimlendirilen bu papaz grupları ziggurat ve tapınakların idari işlerinden sorumluydular. Ayrıca mabetlerde yönetilen ve gerçekleştirilen dini tören ve hizmetler de Sanguların sorumluluğundaydı.229