• Sonuç bulunamadı

YEREL YÖNETĐME SĐVĐL TOPLUM KURULUŞLARININ KATKISI: ERZURUM KALKINMA VAKFI ( ER-VAK ) ÖRNEĞĐ

I) Tarım ve veterinerlik hizmetleri görevleri,

2- YEREL YÖNETĐME SĐVĐL TOPLUM KURULUŞLARININ KATKISI: ERZURUM KALKINMA VAKFI ( ER-VAK ) ÖRNEĞĐ

2.1. Er-vak’ın Kuruluşu

Erzurum Kalkınma Vakfı 1991 yılında Erzurum’un kalkınma açısından geri kalmışlığını önlemek, Erzurum’dan diğer bölgelere olan göçlerin önüne geçerek ekonomik olarak sorunlara çözümler bulmak, aynı zamanda Erzurum’u kültürüyle, gelenek ve görenekleriyle, yer altı ve yer üstü zenginliğiyle, insanıyla ve yaşantısıyla Türkiye’ye ve dünyaya en iyi şekilde tanıtmak amaçlı kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur. Kuruluş üyeliğini ve ilk başkanlığını, aynı zamanda o yıllarda Atatürk Üniversitesi’nin de rektörlüğünü yapmış olan Prof. Dr. Erol ORAL Bey’in yapmıştır. Erzurum için belli hedefleri olan vakıf, memleketleri için olan vefa borcunu ödemek ve vatanlarına karşı olan sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla gönüllü olarak bir araya gelen ve şu an sayıları 1400 ile 1500 arasında değişen bir üye profiline sahiptir.

2.1.1. Er-vak’ın Kuruluş Amacı

Vakfın kuruluş amacı vakıf tüzüğünde şu şekilde belirtilmektedir: Kültürel Gayeler:

Erzurum’da yaşayanların kültürel ihtiyaçlarını karşılamak için resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yapmak, onları teşvik ederek Erzurum’da her türlü kültürel faaliyetin yoğun bir biçimde sürdürülmesini temin etmek için,

• Erzurum’da uluslararası nitelikte milli sanat ve kültürümüzü işleyici ve tanıtıcı şenlikler düzenlemek.

• Güzel sanatların yaygınlaştırılmasını ve geniş kitlelerce benimsenmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunmak. Sanata kabiliyetli gençleri tespit edebilmek için yarışmalar düzenlemek ve ödüller vermek.

• Resmi ve özel tiyatroların Erzurum’da daha çok oyun sergilemelerini ve Erzurum’da yerleşik bir tiyatro kurulmasına öncülük etmek ve bu konuda Özel Đdare, Belediye ve diğer kuruluşlarla işbirliği yapmak.

• Yurtdışından sanat topluluklarını ve sanatkârları Erzurum’a davet etmek. • Erzurum’un tarihini araştırmak ve kültür zenginliklerini gün ışığına çıkarmak,

bu konularla ilgili arşiv, bilgi bankası ve kütüphane kurmak. Erzurum’daki tarihi ve kültürel eserlerin korunma ve restorasyonu çalışmalarına öncülük yapmak ve bu amaçla kuruluşlar ve ilgili derneklerle işbirliği yapmak.

• Erzurum’da akademik seviyeyi geliştirmek için, uluslararası nitelikte araştırma ve yayın yapan bilim adamlarını teşvik etmek, ödüllendirmek ve desteklemek.

• Erzurum’la ilgili yerli ve yabancı yayınları toplamak, gerekirse tercüme ettirmek ve yayınlamak.

• Erzurum’un çeşitli sorunlarını tespit etmek ve çözüm yolları bulmak amacıyla panel, sempozyum, konferanslar ve seminerler düzenlemek.

Tanıtma Gayesi:

Yurtiçi ve yurtdışında Erzurum’u layık olduğu şekilde tanıtmak ve bu amaçla; • Erzurum’un yeraltı ve yerüstü zenginliklerini tespit etmek için resmi ve özel kuruluşlarla işbirliği yapmak, bizzat bu çalışmalara katkıda bulunmak, bu amaçla fonlar ihdas etmek. Tespit edilen değerleri resmi ve özel kuruluşların yayın organları vasıtasıyla Türk ve Dünya kamuoyuna duyurmak.

• Erzurum hakkında oluşmuş yanlış kanaatleri düzeltici çalışma ve yayınlar yapmak.

• Erzurum’un kültürümüz ve tarihimizdeki yerini ve önemini inceleyen belgesel dizi ve yapımları desteklemek ve bu yapımlar için gerekli ticari işletmeler kurmak ve başta T.C. Kültür Bakanlığı olmak üzere resmi ve özel kuruluşlardan maddi destek almak.

• Erzurum’un yetiştirdiği tarihi şahsiyetleri ve büyük devlet adamlarını, mutasavvıfları, sanatkârları, yazar ve şairleri yeni nesillere tanıtmak üzere çalışmalar yapmak, bu şahsiyetlerle ilgili biyografiler yazdırmak dokümanter ve dizi filmler yapılmasını teşvik etmek ve yardımcı olmak.

• Erzurum etnografyası hazırlamak.

• Erzurum içinde ve dışında kurulmuş vakıf ve derneklerle işbirliği ve ortak gayeler etrafında çalışmalar yapmak.

2.1.2. Er-vak’ın Özellikleri

Erzurum Kalkınma Vakfı, kuruluş ilkelerince Erzurum ve bölgeye en iyi hizmeti sunmak için faaliyet gösteren ender kuruluşlardan biridir. Bu çerçevede faaliyetlerini yönlendirirken ve üye seçimi ve kabulü yaparken vakfı diğer STK’lardan ayıran en önemli özellik gönüllülük esasını kabul eden bir görüşe sahip olmasıdır. Ülkemizde ve Erzurum’da faaliyet gösteren STK’larına bir göz atıldığında üyelerinden aidat geliri alarak bütçesini oluşturan veya aidat ödemeyi zorunluluk olarak üyelerinin önüne koyan, zorla üyelerinden aidat alan STK’larından farklı olarak genelde, vakıf faaliyetlerinde ve katılımlarında aidat zorunluluğunu sivil toplumun oluşumunda ve çalışmalarında bir engel olarak gören, daha çok gönüllülük esasınca faaliyet gösteren, bu nedenle de çok sempati gösterilen bir STK’dur. Bütçe sıkıntısını ise bu sempatik kanallarla karşılayan, kendine bölgede bir güven oluşturmuş, Erzurum’da yapılan en güvenilir STK hangisidir anketinde % 48 oyla birinci seçilen, faaliyetleri ve çalışmaları toplumda beğeni gören, desteklenen bir kuruluş olarak ön plana çıkmaktadır.

Oluşturulan komisyonlarla şeffaf kararlar alan, hemen hemen her kesimden insanın gelip çok rahat üye olarak çalışmalar yapabileceği, düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir vakıftır. Gençlik ve hanım komisyonlarının çok faal çalıştığı, Erzurum’un sıkıntılarına ve problemlerine hep beraber yaşlısı ve gençliğiyle çözümlerin arandığı, fikirlerin ve projelerin üretildiği, öncelik memleket menfaati olan, kişi menfaatinin geri plana atıldığı, hatta hiç olmadığı bir STK’dur.

Üye profiline bakıldığında Erzurum’un yetiştirmiş olduğu eğitimli insanların üye olduğu, çalışmalarıyla katkıda bulundukları, Erzurum’un kültürüne, gelenek ve göreneklerine, değerlerine sahip çıkan, bu doğrultuda da anma toplantılarıyla bölgenin ve şehrin ünlü şahsiyetlerine yer veren, bu kişilerle ilgili tanıtım etkinlikleri yaparak genç nesillere örnek kişiliğe sahip insanları öğreten, yol gösteren, ihtiyaç sahibi gençlere ve ailelere sahip çıkan, devamlı onların yanında olan bir sosyal kuruluş özelliği de ön plana çıkmaktadır.

2.2. Er-vak’ın Yerel Yönetime Katkısı

Erzurum Kalkınma Vakfı ( ER-VAK ) ülkenin ve bölgelerin kalkınmasında yerel yönetimlere çok büyük önem vermektedir. Yapılan her faaliyette onları programlarına veya etkinliklerine davet ettiklerini görmek mümkündür. Yerel yönetimlerin çalışmaları vakıf tarafından yakından takip edilmekte, olumlu çalışmalar teşvik edilmekte ve bu konuda yerel yönetimlere destek sağlanmakta, fikir alışverişinde bulunulmakta, eğer olumsuz bir durum varsa da kanuni yollardan çalışmanın yanlış olduğu, yapılması gereken asıl çalışmanın neler olabileceği veya yapılacak çalışmanın olumsuz ne gibi sonuçları olacağı bizzat yönetimlere gerek yazılı ve sözlü olarak, gerekse kamuoyu ve basın yoluyla vakfın fikirleri iletilmektedir. Vakfın kuruluş amacı kısaca Erzurum’a en iyi hizmeti sunmak olduğu için Erzurum’da faaliyet yürüten bütün kuruluşları yakın takibe almaları bu konuda verdikleri önemi göstermektedir.

Vakfın Erzurum’la ilgili çalışmalarına göz atıldığında görülecektir ki bu konuda çok hassas davranmaktadır. Çok titizlikle projeler hazırlanmakta, çalışmalar dikkatle takip edilmektedir. Ancak bütün bunları yaparken yerel yönetimin bütün varlığıyla katkısını da beklemektedir. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için raporlar hazırlamakta, bu konuda düşüncelerini her türlü platformlarda dile getirmektedir. Çünkü bilmektedir ki, bir bölgenin kalkınması sadece sivil toplum kuruluşları ile olmamakta, bir bakıma sivil toplum sayılan, sivili temsil eden bir kurum olarak yerel yönetimlerinde kalkınmada etkili rol olacağını bilerek güçlü bir yerel yönetim istemekte, halkı iyi temsil eden, kararlarında şeffaf ve ortak aklı

kullanabilen, öteki – beriki yaratmadan bütün kesime hitap edebilen, kaynaklarını çok iyi kullanan bir yönetimin bölgeyi kalkındırarak geliştirebileceğine inanmaktadır. Ülkenin merkezi yönetim anlayışından artık uzaklaşması gerektiğini, sorunların yerine ve hızlı bir biçimde lokalde çözülmesi gerektiğini sürekli her ortamda savunmaktadır.

Vakfın yerel yönetimlere katkısına örnekler verecek olursak, Erzurum Đli Kalkınma Raporu hazırlanarak bu rapor gerekli mercilere iletilmiş, şehirdeki özelleştirmeler yakından takip edilerek bölgenin kalkınması ön planda tutulmuş, Doğu Anadolu Kalkınma Projesi ( DAP ) hazırlanarak bu konuda yerel yönetimin üzerine düşenler ve yerel yönetimlerin desteklenmesi hedeflenmiş, yerel yönetimlerin sıkıntılarının giderilmesi için hiçbir siyasi düşünceye takılmadan destekler verilmiş, Erzurum Kuruluşları Đşbirliği Platformu ( EKĐP ) oluşturularak bölgenin kalkınması için öncülük edilmiş, bu konuda çeşitli panel ve seminerler tertip edilmiş, yine bölgenin kalkınması için “Sultan Sekisi” adı altında şehir dışında yaşayan Erzurumlu işadamları davet edilerek şehrin sıkıntılarının çözüm yolları aranmış vs. bütün bunları çoğaltmak mümkün. Vakıf bu alanda çok aktif faaliyet göstermektedir. Bu nedenle de yerel yönetimlerin işin ehline verilmesini, siyasetin geride bırakılarak her şeyin Erzurum için yapılmasını, ortak bir sinerji oluşturarak şehrin bir cazibe merkezi haline gelmesi için elinden geleni yapmaktadır.

2.2.1. Er-vak Olarak Yerel Yönetime Bakış

Erzurum Kalkınma Vakfı’nın ( ER-VAK ) bir STK olarak faaliyet göstermiş olduğu Erzurum’daki yerel yönetime ve diğer yerel yönetimlere bakışını daha önce kendisiyle söyleşi imkânına sahip olduğumuz vakıf başkanı Sayın Erdal GÜZEL Bey’in değerlendirmeleri ışığında yaparak Erzurum’un ve Türkiye’nin yerel yönetim anlayışına bir göz atacağız.

ER-VAK olarak gerek ülkemiz gerekse Erzurum’daki yerel yönetim anlayışını değerlendirir misiniz? Yerel yönetim alanında eksikliklerimiz nelerdir? Bu konuda neler yapılması gerekmektedir?

Yerel yönetimler Türkiye’deki siyasi hayatla orantılıdır. Şimdi yerel yönetimde esas olan koordineli bir çalışmadır. Maalesef bizde siyasi düşünce, siyasi taassup her şeyin önünde gittiği için benim olsun, benden olsun, bizden olsun düşüncesi yerel yönetimleri atıl kılmaktadır. Şimdi bizim kültürümüz içerisinde “Emaneti ehline veriniz” diye bir öğretimiz vardır. Emanet ehline verilmelidir. Şu anda bizde emanet ehline verilmiyor. Siyaset kendinden olana, yandaşına vermeyi tavsiye ediyor. Kendine göre bir takım kriterler arıyor. Bu durum özellikle taşralarda, merkezden biraz daha uzak olan yerlerde daha çok göze batar şekilde olmaktadır. Bu ancak Doğu ve Güneydoğu Anadolu kesimlerinde bariz olmakta, fakat batıya doğru kaydığımızda azalmaktadır. Bu nedenle bunun önüne geçilmesi için yerel yönetimler halka hizmet konusunda daha bir kesin düşünce içerisinde olmalıdırlar. Siyasetin sadece seçimlerde bir kıstas olduğunu, seçimleri kazanmada bir vasıta olduğunu düşünüp orada bitmelidir. Siyaseti yönetimleri sırasında asla ve asla akıllarının ucuna bile getirmemelidirler. Eğer böyle olmadığı zamanlar bir takım sıkıntıların yaşanmasının önüne geçilememektedir. Bir takım rantlar meydana gelebilir, biz ve ötekiler meydana gelebilir, bir takım yanlış yollar oluşabilir. Đkincisi yerel yönetimler kendi özgür iradeleriyle bölgeleri veya yereli yönetmelidirler. Merkez kaynaklı yönetim çabaları sıkıntılar oluşturmakta, yerel yönetimlerin sorunları için anında ve hızlı bir şekilde hareket etmelerine ve sorunların çözümünde yavaş kalmalarına neden olabilmektedirler. Fakat yerel yönetimlerin birçok işlerinin yerinde ve hızlı bir şekilde çözülmesi gerekmektedir ki, merkezi yönetim anlayışı buna engel olmaktadır. Bu konuda yerel yönetimlerin yetkileri de sınırlıdır ve bunun önüne geçebilmek için

yerel yönetimlerin yetkilerinin ve sorumluluk alanlarının genişletilmesi

gerekmektedir.

Yerel yönetimler ise kendi siyasi düşüncelerini, sadece seçim atmosferi içerisinde kullanıp, ondan sonra da dünya gerçeklerine uygun olarak, işler ehline verilerek, sivil toplumla istişare edilerek, dünya gerçekleri göz önüne alınarak bir takım projeler içerisine girmeleri gerekmektedir. Örneğin, kültürle ilgili bir çalışma içerisine girilmişse sadece kurumunuzun o birimi ile yetinmeyip, çevredeki diğer kuruluşlarla irtibata geçip, onlarla bir ortaklık meydana getirerek bir birliktelik oluşturacaksınız, insanların ve kuruluşların dinine, mezhebine, siyasi düşüncesine

bakmadan ortak bir sinerjiden hareketle bir eser meydana getireceksiniz. Yani yerelin ortak aklını en iyi şekilde kullanacaksınız. Maalesef bizim yerel yönetimlerimizde olsun, bölgedeki diğer yerel yönetimlerde olsun, böyle bir paylaşma olmadığı için bir takım sıkıntılar meydana gelmektedir. Çünkü herkes bunu bir takım seçim yatırımı olarak düşünüyor, başarıyı paylaşmak istemiyor, kendi gibi düşünenlere işler yaptırılmaya çalışılıyor, bu da bir takım sıkıntıları beraberinde getiriyor. Vakıf olarak bizim bu tür yapılanmalara tahammülümüz asla ve asla yoktur. Şehrimizin menfaatine olabilecek her türlü faaliyetlerin yanında olmaktan mutluluk duyduğumuz gibi, şehrimize zarar getirebilecek veya faydasız gördüğümüz her türlü faaliyetinde karşısında olmaya çalışıyoruz. Avrupa ülkelerinde hangi siyasi düşünceden olursa olsun yönetime gelen yerel yönetimlerin daha önceden koyulmuş kanunlar dışında hareket etmeleri mümkün değildir veya kanunları kendi çıkarları için değiştirmeleri olanaksızdır. Fakat bizim ülkemizde bunun tersi oluşumları görmek çok zor değildir. Bu sorunun çözümü için, yerel yönetimlerin sivil toplumla istişare ederek, profesyonel kadrolarla birlikte ortak akıl kullanılarak, merkezi yönetimin vereceği yetkiler ve inisiyatiflerle hareket etmesinin daha kolay olacağı, daha faydalı olabileceği, daha rasyonel olabileceği düşüncesindeyiz.

Bize göre şu an belediyelerin iki sorunu vardır. Birincisi kendilerine kaynak oluşturamıyorlar, ikincisi ise daha önceki zamanlarda veya kendi yönetimleri sırasında şişirilmiş kadroların bulunması. Bugün bir X belediyesine gitseniz ve deseniz ki belediyenin işlerini yerine getiren personel ihtiyaç sayısı nedir ve samimi olarak bunu açıkça söyleyebilir misiniz diye sorsanız emin olun ki size şu anki kadronun onda biri kadar sayı verilecektir. Zamanında hatır, gönül için veya seçim vaadi olarak alınan ve şu an şişirilmiş bir şekilde belediyelerin en önemli sorunu olan personeller için bütçenin büyük bir kısmı harcanmaktadır. Böyle olunca da yatırımlar ve normal rutin faaliyetler için kaynak sıkıntısı yaşanmaktadır. Şu an vazife gören personelde eğitimli, yetişmiş ve profesyonel olmayınca zaten normal işlerinizi yapamıyorsunuz, ayrıca kaynaklarınızın büyük bir kısmını personel maaşlarına verdiğiniz için yapacağınız yatırımlar için kaynak oluşturamıyorsunuz veya projeleri hayata geçiremiyorsunuz, bırakın projeleri hayat geçirmeyi proje yapamıyorsunuz. Yerel yönetimlerin bu durumdan kurtulmaları için siyaseti, siyasi düşünceleri bir

kenara bırakıp, şişirilmiş kadrolara bir çözüm bularak, profesyonel personellere yer vererek, projeler hayata geçirmeli, AB Hibe Programlarından yeterince faydalanılmalı, STK’ları ile istişareler ederek ortak akıl etrafında kararlar alınmalı, alınan kararlar şeffaf olmalı ve halkın devamlı takip edebileceği bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmalı, ülkenin veya bölgenin menfaatine yararlı her türlü düşünceye açık olmalıdırlar.

Bunun örneklerini ülkemizde görmek mümkündür. Örneğin, Beypazarı belediyesinin başarısı buna en iyi örneklerden biridir. Bir belediye başkanının, vizyonu ve hedefleri olan bir başkanın, bir yereli nasıl modern, çağdaş ve kültürel dokuyu koruyarak turizm sektörünü nasıl canlandırdığını ve o yöreyi Türkiye’ye ve dünyaya nasıl tanıttığını hepimiz görebiliriz. Bu ancak katılımla gerçekleşebilecek bir olaydır. Halk ve sivil toplum her şeyin içerisinde, herkes ortak aklı kullanmış, ortak alın terini ortaya koymuşlar, fevkalade güzel bir model ortaya koymuşlardır. Dünya Bankası’ndan ve AB Hibe Programlarından yararlanarak yörenin kültürel dokusunu zarar vermeden turizm sektörüne kazandırmış, yüzlerce evi restore ettirerek yöreyi tüm kamuoyuna tanıttırmıştır. Fakat bazı zihniyete sahip yerel yöneticilerde sadece bir paket makarna dağıtmakla halkı mutlu edebileceklerini zannetmektedirler. Siz ancak o gün halkın karnını doyurursunuz. Ama gelecek yıllar için insanların yürüyeceği sokaklar, içeceği sular, soluyacağı havayla ilgili bir şeyler yapmak mecburiyetindesiniz. Modern kentleşme meydana getireceksiniz, modern bakımevleri yapabileceksiniz, hasta rehabilitasyon merkezleri yapabileceksiniz, kreşler yapacaksınız, yeşil alanları daha da çok genişleteceksiniz, temiz su vereceksiniz, yani halkın sağlıklı ve güven içerisinde bir yaşam sürdürebileceği modern belediyecilik hizmetlerini yerine getireceksiniz, ama bunların hepsi modern ve çağdaş kafa yapısıyla olabilecek işlerdir.

Bölgemiz ve şehrimiz için önemli olan bir projeden bahsederek buna bir örnek vermek istiyorum. 2011 Dünya Üniversiteler Arası Kış Olimpiyatı Erzurum için çok önemli bir fırsattır. Bu projenin gerçekleşmesinde vakfımızın önemli bir rolü olmuştur. Vakfımız bu konu ile ilgili 2005 yılında bir Sultan Sekisi düzenlemiştir. O zaman kimse bu işin bilincinde değildi, kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu. Sadece birkaç kişi bunu biliyordu ve gerçekleşebileceğine inanıyordu. Biz vakıf

olarak bu konuyu Erzurum kamuoyunun gündemine taşıdık. Türkiye’de bu işi çok iyi bilen insanları Erzurum’a davet ettik ve düşüncelerini alarak, “Karlı Günlerden Kârlı Günlere” sloganıyla yola çıktık. Sonraları Erzurum halkı daha sonrada siyaset ve iktidar bu işe sahip çıktı, işin önemi anlaşıldı. Turizm açısından ne kadar gelir getirebileceği hesaplandı. Sayın Başbakanımızın da destekleriyle bu proje gerçek oldu. Bu noktaya kadar gelindi ve devlet yapılacak olan yatırımlar için ciddi bir şekilde kesenin ağzını açtı ve Erzurum’a 500 milyon lira yatırım yapıldı. Bu konu da Erzurum olarak herhangi bir şikâyette bulunmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu yıl atlama kuleleri olsun, buz hokey salonu olsun, artistik patinaj salonları olsun, oteller olsun vs. bunun gibi bir sürü yatırımlar bu kapsam da gerçekleştirilmektedir. Bu paranın hepsi yerel yönetimlere verilmedi. Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün uhdesinde bunlarla ilgili kurulmuş bir koordinatör yapı içerisinde harcandı ve bütün bunların takipçisi olarak FISU görev almaktadır. Burada asıl önemli olan bundan sonra Erzurum’un ve Erzurum yerel yönetiminin ne yapacağıdır. Acaba Erzurum bu olimpiyatlardan elde edilen tecrübeyle olimpiyatın getirdiklerini bir araya getirip bir sinerji ortaya çıkarabilecek mi? 2011 Olimpiyatlarının verdiği avantajla dünyaya kendini en iyi şekilde duyurabilecek mi? Eğer bu hep beraber gerçekleştirilebilirse Erzurum ve kalkınması açısından 2011’den sonra yapılacak olan Dünya Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmak için avantaj elde edecektir. Bu da Erzurum’un kış turizmi açısından dünyaca ünlü merkezlerden biri olmasını sağlayacaktır. Bu konuda sıkıntımız şudur: Yerel yönetimlerin bu süreçte performanslarını biraz daha artırmaları, kentsel dönüşüm projelerini bir an evvel hayata geçirmeleri, şehrin

esnafının turizmin geliştirilmesi açısından eğitilmesi ve aydınlatılması

gerekmektedir.

Yerel yönetim olarak Erzurum’un sıkıntılarından biri de dün olduğu gibi bugünde Erzurum yerel yönetimi siyaset olarak iktidarda olmanın imkânlarını kullanamamaktadır. Erzurum muhafazakâr kesimin çoğunlukta olduğu bir şehir olduğu için siyasi düşünceye sahip olanlar bunu kullanmaktalar ve hep bu düşüncede siyaset üretmektedirler. Bu nedenle de Erzurum ve Erzurum gibi olan bölgeleri çantada keklik gibi görmektedirler. Zaten Erzurum’unda bu konuda çok fazla bir iddiası yoktur. Böyle bir iddiası olmadığı içinde ufak tefek vaatlerle

geçiştirmektedirler. Mesela Sayın Kürşat TÜZMEN’in bir teklifi vardı. Türkiye genelinde toplanan vergilerin oranına baktığımız zaman Doğu ve sınır bölgelerinde toplanan verginin ülkeye katkısı binde beş bile değil. Sayın TÜZMEN buralardan 10 yıllığına vergi alınmayarak müteşebbislerin buralara çekilerek buraların bir cazibe merkezi haline gelebileceğini belirtmişti ama Erzurum bunu bile yeteri kadar kullanamadı ve takipçisi olamadı. Yerel yönetimler mevcut iktidarın sunmuş olduğu nimetlerden yeteri kadar faydalanamamaktadırlar. Bu dünde böyleydi bugünde böyledir. Erzurum’un coğrafi şartları çok ağırdır. Coğrafi ve iklim şartlarının gelişme konusunda eksi faktörleri olacağı kanısında değilim ve bununla ilgili olarak dünyada birçok örnekler görmeniz mümkündür. Yeter ki siz dünya gerçeklerini göz önünde bulundurarak elinizdeki imkânları değerlendirmeyi bilin. Bu nedenle Erzurum ve Erzurum gibi bölgelerde sivil toplumu ve müteşebbisleri harekete geçirecek paketlerin hazırlanması gerekmektedir.

2.2.2. Erzurum’da STK’nın Karşılaştıkları Sorunlar ve Sıkıntılar

Ülkemizde olduğu gibi Erzurum’da da kalkınmanın öncelikli aşamalarından biri olan halkın yönetim olarak alınan kararlara aktif katılımının seçimler haricinde olmaması ve yönetim konusunda bilinçli hale getirilememesi en büyük sorunlardan biridir. Yerel yönetim olarak vazifelendirilen kişiler bu işleri elbet yapacaklardır ama bunun yanında halkın kendileri ile ilgili olarak alınan kararlardan bihaber olması, sorumluluğun sadece bir elde toplanması buna kaynaklık etmektedir. Gelişen dünyada kalkınmanın birinci aşaması halkın bu işe gönüllü olarak katılmasıyla mümkündür. Erzurum bunun sıkıntısını doğrudan ve dolaylı olarak yaşamaktadır.

Benzer Belgeler