• Sonuç bulunamadı

xvı yy osmanlı dönem

yapılarında

görülen mimari

süslem e

programlarında

mimar Sinan'ın

katkısı var mıdır?

Filiz YENİŞEHİRLİOĞLU Ş e k il 1- K a d ı A s k e r İ vaz E fe n d i C am i m ih ra p ve m ih ra p d u v a rı. b ( d , e, i : ç in i k u ş a k la r; a, c, f, h , j , k , m : ç i n i p a n o la r; 3 .1 ; 3 ,2 : p e n cereler

XVI. yy Klasik Dönem Osmanlı Mi­ marisi, genellikle bu dönemde inşa edi­ len yapılar ve bu yapılarda görülen plan tipolojisi ve strüktür özellikleri açısın­ dan incelenir. Osmanlı toplumsal ya­ şam biçimini yansıtan değişik işlevli yapıların plan özellikleri belirlenip, bu planların elevasyonda doğurduğu so­ runlar ve bunların çözümlemeleri tartı­ şılırken, özellikle kubbenin kullanılma biçimlerine yeni boyutlar kazandıran Osmanlı mimarisinin, dünya mimari ta ­ rihine yaptığı katkılar vurgulanır. Kuş­ kusuz ki, işlev - biçim ilişkilerini son derece akılcı ilkeler açısından yoğuran Klasik Dönem Osmanlı Mimarisi, aynı ilkeleri mimari süsleme programlan açısından da uygulamaya koymuştur.

Oysa, mimari süsleme programları­ na veya diğer bir deyişle dekorasyona, genellikle mimariye eklense de eklen­ mese de, olabilecek bir şey gözüyle ba­ kılır. Gerçekte ise, hepimizin bildiği gi­ bi, mimarlığın bütünü, strüktür ile de­ korasyonun meydana getirdiği bir bü­ tündür. Mimari süsleme ile mimarinin salt yapısı arasındaki ilişkiler dönemle­ re göre değişebilir. Fakat genel olarak bu ilişkileri tanımlayan iki ana ilke var­ dır. Birincisinde, mimari süslemenin ta­ mamen mimariye bağlı ve onun strük­ tür kapsamı içerisinde sınırlandığını görürüz. İkincisinde ise, mimari süsle­ me mimarlığın üstünlüğünden kurtula­ rak, nerdeyse tamamen bağımsız bir biçimde ve yapının içerisinde varolma­ sı istenen etkiye göre, yeni bir mekan

oluşturma çabasını kapsar ki, bunun uygulaması da a,ncak Barok uslupla gerçekleşebilir.

Klasik Dönem Osmanlı yapılarında görülen mimari süsleme programları ise mimarinin ana hatlarına kesinlikle bağlı kalınarak düzenlenmiştir. Bu program­ lardan bazılarını ayrıntılı olarak incele­ meden önce, XVI. yüzyılda mimari süs­ lemenin nelerden oluştuğuna ve hangi tip yapılarda yoğun olarak kullanıldı­ ğına bakalım.

Osmanlı mimarisinde, mimari ele­ manlarla yapılan süslemeler sık sık kul­ lanılmış ve dönem üsluplarının belirle­ yici elemanları olduklarından, çokça incelenmişlerdir. Bu tür elemanların ortaya çıkışı belirli bir işlevi karşıladı­ ğından, ortaya koydukları biçim ve dü­ zenleme de özellikle dış cephelerde ve­ ya altyapıyla örtü sistemi arasında or­ taya çıkan çözümlemelerde ele alınır. Böylece yapı incelenirken, mimari plas­ tik öğeler de incelenmiş olur. Duvarla­ rın ele alınışı, pencerelerin biçimleri ve oranları, sağır kısımların boşluklarla, bir katın öbür katla olan ilişkileri, kit­ lelerin birbiriyle kontrastı, kemer bi­ çimleri, çörtenierin yeri, girinti ve çı­ kıntıların ritmi, silmelerin görsel bütün­ lüğü sağlamadaki rolü, kubbe, yarım kubbe ve ek oylumların sağladığı örtü sistemindeki kademelenme, ağırlık ku­ lelerinin biçimleri ve bulundukları yer­ ler gibi tüm elemanların değerlendiril­ mesiyle gerçekleştirilen mimari süsle­ me bu elemanların aynı zamanda ve

Ş e k il 3 - H ü rre m S u lta n T ü rb es i. 3 .2 , 3 .3 : p e n c e reler; 5 .3 : kasn aktı n is ; e , h , i, f, j : ç in i k u ş a k la r; a, b, k , d , e , g,c : ç in i p a ­ n o la r.

çoğu kez mimari bir işlev yüklenmiş olmaları nedeniyle de yapı analizinde İncelenmektedir.

Mimari elemanlarla yapılan süsleme nin dışında fakat onlarla beraber veya onlara bağlı olarak yapılan mimari süs­ lemeler nelerdi? Bunların tasarımı kim veya kimler tarafından yapılmaktaydı?

XVI. yüzyılda ve özellikle Mimar Si­ nan tarafından yapılan ve inşaatı kont­ rol edilen yapılarda yoğun olarak kul­ lanılan mimari süsleme, çini kaplama­ lardan oluşuyordu, özellikle cami ve türbelerde karşılaştığımız bu mimari süsleme aynı zamanda dönemine özgü bir moda da oluşturmaktaydı.

İlk önce, bu çini kaplamaların yapı­ nın nerelerinde yer aldığına bakacak olursak, genellikle taşıyıcı elemanlarda veya bu elemanların bulunduğu kare kübik altyapı içerisinde yer aldığını gö­ rürüz: Duvarlar, mihrap, pencere ve ka­ pı alınlıkları, kemer köşelikleri, payan­ da ayakları, filayaklan ve bazen de kü­ resel bingilerde çini süsleme kullanıl­ mıştır. Oysa, örtü elemanlarının hiç­ birinde -kemer, tonoz, kubbe- gibi çini süslemeye rastlanmaz. Taşıyıcı eleman­ ların niteliksel yapısına uygun olarak buralara yerleştirilen çini kaplamalar, yine aynı nedenlerle, yani örtü eleman­ larının niteliksel yapısına uygun olarak, buralara yerleştirilmez. Böylece, örtü elemanlan, kitlesel görülebilecek bir kaplamayla ağırlaştırılmadıkları gibi, örtü elemanların içbükey biçimlerinin sağladığı derinlemesine ve dikey pers­ pektifte, görsel olarak sınırlandırılmış olur. Genellikle buralarda sıva üzerine yapılmış ince ve zarif duvar nakışlan bulunur.

Demek ki, cami ve türbelerde cami süslemenin yerini, mimari elemanlar belirler ve bu süsleme hiçbir zaman mi­ mari elemanların belirlediği alanın dışı­ na taşmadığı gibi bu elemanların dış hatlanna göre de biçimlenir. Böylece, çini panolarda görülen kompozisyon şemaları ve bu panoların biçimleri, mi­ mari elemanların biçimleriyle tam bir uyum içerisindedir. Bu konuya biraz daha açıklık getirmek için bazı örnek­ lere yakından bakalım.

Camilerde çini süslemenin çokça kullanıldığı yer genellikle mihraplar ve mihrap duvarlarıdır. Bu .durumlarda, mihrabın değişik yapısal bölümleri, ya­ ni mihrap nişi, mihrap kemeri, mihrap kavsarası, kemer köşelikleri ve kemeri taşıyan sütünceler çiniyle kaplanmış olabilirler. Bu düzenlemenin ana ilkesi­ ni ise çini panoların simetrik yerleşti­ rilmesi oluşturur. Mihrap nişinin dikey

ekseninden geçen simetri ekseninin iki tarafına aynı tipte çini panolar yerleş­ tirilir. Bu panolarda görülen kompozis­ yon şemaları ulama dediğimiz ve pano üzerine yaygın olarak dağılan yönsüz kompozisyonlardan oluşur. Bu durum­ larda kompozisyonun üst kısmına deği­ şik biçimlerde sivri kemerler çizilerek sözü geçen kompozisyonlara bir yön verilmeye çalışıldığı gibi, genel olarak mihrap düzenlemesinde elde edilmek istenen dikey, yani uzunlamasına görü­ nüm de böylece kuvvetlendirilmiş olur. (Şekil 1, 2)

Duvarlarda görülen süsleme program­ larında ise çeşitlilik daha fazladır. Bu­ ralarda görülen düzenlemeler yapı planı

tarafından belirlendiği gibi pencere, dolap, niş, payanda ayağı gibi değişik mimari elemanların varlığı da bu çeşit­ lemeyi sağlayan etkenlerdir. Bu tür mi­ mari elemanlar duvarlarda hareketi sağladığı gibi çini panoların yer alacağı alanları da belirleyerek, duvar kapla­ malarını sınırlandırmış olurlar. (Şekil 3,4)

Camilerde mihrap duvarı en çok süslenen duvardır. Genel olarak İslam Mimarisinde mihrabı ve mihrap duvarı­ nı süsleme elemanlarıyla belirlemek bir gelenektir. XVI. yüzyıl camilerinde mihrap duvarı düzenlemesi şu biçimde olmaktadır: Mihrap duvarının ortasına ve giriş ekseninin tam karşısına mihrap

Ş e k il 4 - S u lta n S ü le y m a n T ü rb e s i. 4 . 1 , 4 . 2 , 4 .3 : k a p ıla r ; 5 .1 , 5 .2 : n iş le r; z , b , d : ç in i k u ş a k ­ la r; a, e, k : ç in i p a n o la r ;S : M e rm e r t a k lid i ç in ile r.

Ş e k il 5 - R üstem Paşa C am i m ih ra p ve m ih ra p d u v a rı, 3 .1 , 3 .2 , 3 .1 5 , 3 .1 6 : P e n c e re le r; 6 .1 , 6 .2 , 6 .5 , 6 .6 .: p a yanda a y a k la rı; a , b , c , p : ç i n i k u ş a k la r; e , f , g , h , o , l , h , l , n , j : ç in i pa n o la r

yerleştirilir. Mihrap nişi eğer çini ile kaplanmamışsa o zaman mermerden­ dir. Mihrap nişinin ve kavsarınm yük­ sekliği, duvarlarda yer alacak çini süs­ lemenin yüksekliğini belirler. Gerek bu duvarda, gerekse diğer duvarlarda bu­ lunan pencere veya dolapların en ve boylan ise genellikle çini panoların en ve boylarını belirler. Böylece belirle­ nen alanlara çini kaplamalar yerleştiri­ lir. Eğer bu alan iki pencere arası gibi genişse, o zaman yine ulama tipi dedi­ ğimiz sonsuza kadar devam edebilecek bir kompozisyon yer alır. Eğer alan bir payanda ayağının üzerinde olduğu gibi darsa, o zaman dikey simetri eksenleri­ ne göre çizilmiş kompozisyon şemala­

rıyla karşılaşırız. (Şekil 2, 5, 6, 7) Pencere ve kapı alınlıklarında yer alan panolara gelince, genellikle bunla­ rın eni pencere veya kapıların eni ka­ dardır. Bu tür mimari elemanların üst bölümlerinde yer alan boşaltma kemeri ise sözü geçen panoların dış hatlarını belirler. Bu panolarda yazıyla veya kıv­ rık dallarla yapılan şemalara rastlarız. Kıvrık dalların büyüklüğü, boşaltma kemer alınlığının genişliğine göredir: Ortalarda daha geniş ve büyük, kenar­ larda daha ufak ve dar. (Şekil 3) Bu düzenleme, galeri kemer köşeliklerinde daha da belirginleşir. Gerçekten de, kemerlerin biçimi ve genişliği kemer köşelerinde yeralan panoların ritmini

ve büyüklüğünü belirler. Panolarda yer alan motiflerin en büyüğü panonun di­ key ekseninin ortasına yerleştirilir ve bu motifler köşelere doğru gidildikçe ufalır. Böylece, motiflerin büyüklüğü çini panonun yer aldığı mimari elaman­ lar arasında kesin bir ilişki vardır. Di­ yebiliriz ki, mimari elemanlar çini süs­ lemenin taşıyıcıları oldukları gibi bu süslemenin çerçevesini oluşturarak, pa­ noların ritmini, yüksekliğini, genişliği­ ni ve yönünü belirler. ( Şekil 8 ,9 )

Tek tek mimari elemanlar üzerinde yer alan mimari süslemeyi ve düzenlen­ mesini kısaca gördükten sonra, bu süs­ lemenin yapı düzeyinde nasıl program­ landığına ve bu programın yapının mi­ mari tasarımına ne gibi katkılarda bu­ lunduğuna bakalım.

Bu tür bir düzenlemenin çarpıcı ör­ neğini veren XVI. yüzyılın ilk yapısı, Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mehmet adına 1547'de İstanbul'da inşa ettiği Külliye içerisinde yer alan Şehzade Mehmet Türbesidir.1

Sekizgen gövdeli yapının iç kısmı ortada yer alan çini kitabeyle enleme­ sine ikiye bölünmüştür. Bu kitabenin üst kısmında, duvarları yoğun bir şekil­ de kaplayan yaygın bir bitkisel kompo­ zisyon görülmektedir. Alt kısımda ise giriş kapısının iki yanı dışında kalan bölümlerde, aynı yoğun bitkisel kom­ pozisyonun altında, başka bir çini programlama söz konusudur. Gerçek­ ten de, dikkatle baktığımız zaman, bi­ rinci sıra alt pencerelerin arasında yer alan sütunların, pencere üstlerindeki sivri kemerleri taşıdığını görürüz. Bu sütunların kaide, gövde ve başlıkları değişik tipte kompozisyonlarla doldu­ rulmuştur. Kemer içlerinde ise, yoğun bitkisel kompozisyonun altında, Os­ manlI Mimarisinin özgün geçme taş sis­ teminin renk farklılığı ve çizim olarak canlan d irildiğini görmekteyiz. Böylece sanki revaklı bir galeri, mimari bir bö­ lüm olarak değil, fakat bezeme olarak sekizgen yapıyı giriş cephesi dışında çevrelemektedir. (Şekil 10,11)

Bu türbenin Mimar Sinan tarafından yapıldığını anımsarsak ve Şehzade Mehmet Türbesi'nden sonra Sinan’ın yaptığı en önemli türbenin Kanuni Türbesi olduğunu düşünürsek, Şehzade Mehmet Türbesi çini süslemelerinde karşımıza çıkan bu revaklı galerinin, Kanuni Türbesi'nde, bu kez mimari olarak yapının dışında gerçekleştirildi­ ğini görürüz. Sanki Şehzade Mehmet Türbesi çinilerindeki programlama Ka­ nuni Türbesi revaklı galeri tasarımının

S e k il 6 - S o k u llu C a m i, m ih ra p ve m ih ra p d u v a rı. 3 .1 7 - 3 .2 2 : p e n c e reler; m , n, f, r, p : ç in i k u ş a k la r; a , b , e , d , c , g , h , j , k , l , v : ç in i p a n o la r; t : s ilm e le r

mimari bir eskizi görünümündedir. Mimari süslemenin programlanması­ na camilerin planlan açısından baka­ cak olursak daha değişik sonuçlarla karşılaşırız. Hepimizin bildiği gibi Klasik Dönem Osmanlı Dini Mimarisi­ nin amacı, merkezi bir mekan yarat­ mak ve merkezi mekanı bir orta ana kubbe altında toplamaktır.2 Bu neden­ le, ana kubbe duvarlardan koparılarak yapının içerisinde yer alan bir taşıyıcı sistem üzerine alınmıştır. Bir baldeken gibi yapının içerisinde yer alan bu taşı­ yıcıların yerleştirilmesiyle kare, altıgen ve sekizgen şemalar oluşturulur.3 Bu­ na bağlı olarak değişik çözümlemelere gidilir. Mimar Sinan tarafından 1561 tarihinde inşa edilen Rüstem Paşa Ca­ mii (İstanbul) ile 1571 yılında inşa edi­ len Sokullu Mehmet Paşa Camiilerinde (Kadırga-İstanbul) görülen mimari süs­ leme programları merkezi mekanı be­ lirleyen bu şemaları daha belirgin kıl­ maları açısından önem taşırlar. (Şekil 5 ,6 )

Rüstem Paşa Camiinde yoğun bir biçimde kullanılan çini kaplamalar yerden askı kemerlerinin başlangıç noktalarına kadar tüm duvarları ve di­ ğer mimari elemanları kaplar veya çev­ reler. Bu yapının çini kaplamaları ve mimari süslemesi, XVI. yy Osmanlı Mi­ marisi için özgün bir örnek oluşturur.4 Yapınm mimari süslemesiyle, mima­ risi arasında çok değişik ilişkiler söz konusudur. Mimari elemanların arasına

Ş e k il 7 - S e lim iy e C a m i, m ih ra p ve m ih ra p d u v a rı. 3 .1 - 3 .4 : p e n c e re le r; 5 .1 , 5 .2 : d o la p n iş ­ leri ; a , e , b , c , d : ç i n i k u ş a k la r; k , j , g, h, i, f : ç in i p a n o la r.

simetrik olarak yerleştirilen panolar duvarlardaki hareketliliği sağlar. Çini panoları çevreleyen çini kuşaklar ile kaplamanın bittiği yeri belirleyen çini taçlandırma kuşaklan mimari birer sil­ me gibi kullanılmıştır. Çini kaplama­ nın bittiği yerle düz duvarın başladığı yeri belirleyen bu kuşaklar tüm çini programlanmanın görsel bütünlüğünü sağlar. Bu kuşakların çevrelemediği mimari elemanlar sözü geçen program­ lanmanın dışında bırakılmış demektir: Tıpkı mihrap duvarı ikinci sıra pence­ relerinde olduğu gibi. (Şekil 5) Veya tam tersine, son cemaat yeri cephesin­ de olduğu gibi yüksek, büyük pencere­ leri ve taç kapıyı çevreleyen bu çini kuşak, bu kez sözü geçen mimari ele- manlan mimari süsleme programı içeri­ sine alır. (Şekil 12)

ö te yandan, çini süslemenin kulla­ nıldığı alanlarla kullanılmadığı alanlar arasında ortaya çıkan kontrast, aynı panonun belirli ritmik aralıklarla tek­ rarlanması veya aynı tip mimari ele­ manlar üzerine yerleştirilen aynı kom­ pozisyon şeması içeren panoların kul­ lanılması, yapının içerisinde belli bir ritmin oluşmasını sağlar. Küresel bingi­ ler üzerinde yer alan aynı çini panonun birbiri ardına sıralanması ise, kubbe eteğindeki rotatif hareketi fazlalaştırır.

Mimari süslemenin bu yapıdaki amaçlarından biri ise, ana kubbeyi ta­ şıyan sekizgen şemanın belirtilmesidir. Dört büyük ayak ile kuzey ve güney

duvarlarındaki ikişerden dörder payan­ da ayağı ile oluşturulan bu sekizgen şemanın dayanak noktaları üzerinde yer alan çini kaplamalar, yerden askı kemerlerinin yastıklarına kadar homo­ jen bir biçimde bu elemanları kaplar. (Şekil 5) Bir yandan, oldukça kütlesel olan bu elemanları çini kaplamayla görsel olarak hafifletirken, öte yandan hiçbir bölünme oluşturmadığı için bu ayaklara monolit bir görünüm kazandı­ rır. Oysa bu elemanlar arasında yer alan galeriler ise yapının yan kısımları­ nı yatay olarak ikiye bölmektedir. Se­ kizgen taşıyıcı şemaya çini süsleme ile kazandırılan bu monolit görünüm se­ kizgen şemanın yapının içinde bir ha­ cim olarak belirginlik kazanmasına yar­ dımcı olur. Böylece, yapıda iç meka­ nın orta kubbe altında toplanması ve elde edilmek istenen dikey eksen, çini süsleme programı ile desteklenmiş olur.

Sokullu Mehmet Paşa Camiinde ise tamamen başka bir çözüme gidilmiştir. Bu kez ana kubbe sekizgen değil, fakat altıgen şema oluşturan bir taşıyıcı sis­ tem üzerine oturur. Altıgen şema ise, en azından plan açısından, enlemesine bir genişleme gösterir. Bu nedenle, çini süslemenin amacı bu yanlara doğru ge­ nişlemeyi vurgulamak değil, fakat onu dengelemek olmalıdır. Bu nedenle, ca­ minin mihrap duvarı dışında kalan du­ varlarında, Rüstem Paşa Camiinde ol­ duğu gibi çini süslemeyle karşılaşıl­ maz. Mihrap duvarında bezenen alan

Ş e k il 8 - S e lim iy e C a m i, m a h fil rev a k la rı

ise, altıgenin iki noktasını oluşturan güney duvarındaki iki payanda ayağı arasında belirlenmiştir. (Şekil 6) Bu kısımda duvar, yerden başlayarak, bu iki payanda ayağı üzerindeki askı ke­ merlerinin alınlığına, yani kubbe eteği­ ne kadar çiniyle kaplanmıştır. Yapının sadece bu kısmında ve giriş ekseninin tam karşısında yer alan bu düzenleme, yaranın diğer kısımlanna oranla dikey bir gelişim yaratmaktadır. Altıgenin geometrik özelliği, bu dikey perspekti­ fin algılanmasında da rol oynar. Biçim olarak, altıgenin bir kenarından girdiği­ niz zaman (burada ana giriş kapısı) bu kenarla karşı kenar arasındaki uzaklık diğer kenarların giriş kenarına olan di- agonal uzaklığından azdır.s Yapının içine girildiği zaman dikkatleri üzerine toplayan bölüm, çini süsleme programı aracılığıyla dikey perspektifi vurgulan­ mış olan bir mihrap duvarı olur. Böyle- ce, planda görülen altıgenin enlemesine genişlemesi durdurulmuş olur. Bu di­ key ekseni görsel olarak yukanya doğ­ ru devam ettirdiğimiz zaman, baldeke- nin içerisinde yer alan küresel bilgilere gelinir. Bu elemanlar üzerinde arka ar­ kaya yer alan çini panolar ise, kubbe eteğinin dönen devinimini vurgular. Böylece de plan ve elevasyonda olabi­ lecek birbirine karşıt devinimler ana kubbe altında dengelenmiş olur.

Mimari Süsleme Programı ile mimari arasındaki görsel denge Edirne Selimi­ ye Camiinde, bundan önceki yapılara

oranla, etkinliğini kaybeder. Mimar Si­ nan tarafından 1569 - 75 yılları arasın­ da inşa edilen bu anıtsal cami içerisin­ de erişilen iç mekan bütünlüğü ve yapı­ nın aratsallığı, mimari süslemenin etki­ sini ikinci plana iter. Mihrap duvarında uygulanan çini süsleme programı bu ta­ rihten sonra inşa edilen yapılara örnek oluştururken,6 (Şekil 7) Hünkar Mah­ filinde uygulanan çini süsleme progra­ mı değişik ve özgün bir örnek oluştu­ rur.

Hünkar Mahfili, caminin güney do­ ğu köşesinde, sütun ve kemerlerin taşı­ dığı ayrı bir bölüm olarak inşa edilmiş­ tir. Yapının içerisinde yer alan bir pen­ cere boşluğundan bu mahfile geçiş sağlandığı gibi, esas Hünkar girişi yapı­ nın dışında revaklı olarak inşa edilmiş­ tir. Yapının içerisinde fakat ondan ayrı olarak inşa edilen bu bölümdeki mima­ ri süsleme programı, burada bulunan mimari elemanlara ayrı bir anlam ver­ mesi açısından oldukça önemlidir. Hünkar Mahfili mihrabının oluşturul­ ması bu bakımdan ilginçtir. (Şekil 13) Strüktürel olarak zaten burada yer alan dikdörtgen bir pencere açıklığının üze­ rine bir mukarnaslı kavsara ve pencere­ nin iki yarana da kavsarayı taşıyacak iki sütünce inşa edilmiştir. Aynı tip bir mimari düzenleme caminin güney-batı köşesinde de vardır. Oysa,Hünkar Mah­ filinde bu kavsaralı pencerenin etrafına yerleştirilen çini panolarla bu kısma bir mihrap düzenlemesi getirilerek anıt­

sallık kazandırümıştır. Aynı düzenleme ilkesi giriş kapısı ve bunun tam karşı­ sında yer alan pencere etrafında da gözlemlenebilir. Kapıyı çevreleyen çini silmeler ve bu açıklığın üzerinde yer alan çini pano, yapısal olarak son dere­ ce basit ve sade olan bu açıklığı anıtsal bir giriş kapısına çevirir. (Şekil 14)

Mimari süsleme ve tasarımı ile ilgili kimi bilgilere yazılı kaynaklarda da rastlanmaktadır. Onaltıncı yüzyılın bü­ yük bir bölümünde Hassa Mimarbaşı olan Sinan’ın sarayla yaptığı yazışma­ lardan, bir yapının inşaatı sırasında ya­ pıyı ilgilendiren tüm ayrıntıların mimar tarafından düşünülüp organize edilerek uygulamaya koyulduğu anlaşılmakta­ dır.

Yapının inşaatı sırasında tüm malze­ me alımı ile ilgili bilgilerin, işçi ve usta ücretlerinin de ayrıca inşaat defterleri­ ne not edilmesi her ne kadar dönemin idari sisteminin gereği bile olsa, yapı eylemindeki organizasyonu göstermesi açısından önemlidir.7

Ayrıca, sarayla yapılan yazışmalar­ dan, yapının genel süslemesiyle ilgili kimi kararların, yapının banisine bıra­ kıldığı anlaşılmaktadır. Çini kaplama­ nın, inşaatın dışında ayrı bir masraf ge­ rektirdiği düşünülecek olursa, böyle bir yazışmanın son derece doğal olduğunu kabul etmemiz gerekir. Mimar Sinan'm Edirne Selimiye Camii inşaatının bü­ yük bir kısmı tamamlandıktan sonra II. Selim'e yazdığı mektuba şu yanıt gelir:

Ş e k il 1 0 - Ş e h z a d e M e h m e t T ü rb es i. 3 .7 , 3 .8 , 3 .2 7 , 3 .2 8 : p e n c e re le r; d , t , v : ç in i k u ­ ş a k la r; a, c, g, f, h , e , j , i , k , m , n , o , p , r: ç in i p a n o la r.

Ş e k il 1 1 - Ş e h z a d e M e h m e t Tü rbesi

"Mimarbaşı'na hüküm ki: Mektub gönderip yüce binamın ne mertebe­ ye vardığım, ana kemerlerin dördü­ nün kilitlenip, dördünün kilitlenmek üzere olduğunu (bildirip), şahnişi, kubbesi ve duvarının süslü yapılması mı buyrulur, yoksa sade mi olur'? diye yüce emrimi dilemişsin, imdi kesinlikle pencerelerine dek' çini olup pencerelerin üstüne Fatiha Su­ resi çini ile yazılmalıdır. Buyurdum ki; emrim ulaştıkta, pencerelerine dek çini olup, pencerelerin üstüne çini ile Fatiha Suresini yakışır ve uygun gördüğün üzre yazdırasın. (Zaim Ali'ye verildi) 4 Rebıülevvel 980 (1572)”8

Bu yanıttan, yapıyı süsleyecek olan çini kaplamanın yapının duvarları ta­ mamlandıktan sonra ısmarlandığım öğ­ renmekteyiz. Aynı durum Süleymani- ye Camii çini süslemeleri için de geçer- lidir. Yapının inşaatına 1550 yılında başlanmış, çiniler ise 1552 yılında ıs- marlanmıştır.9

Yine yazışmalardan anladığımıza göre, bir yapı için gerekli çini kaplama "adet" olarak ısmarlanmakta ve ödene­ cek para buna göre ayrılmaktadır.10 Bu da bize, bir yapı için gerekli çini kapla­

Benzer Belgeler