• Sonuç bulunamadı

Wittgenstein’ın Gözüyle Felsefe’de Olan ve Olması Gereken

C. LUDWIG JOSEF JOHAN WITTGENSTEIN( 1889-1951)

3. Wittgenstein’ın Gözüyle Felsefe’de Olan ve Olması Gereken

Wittgenstein felsefedeki sorunların çoğunun soru olarak ortaya çıkma nedeninin, dilimizin mantığını yanlış anlamaktan kaynaklandığını düşünür. Ona göre söylenebilir olan ne varsa, açıkça söylenebilir ve üzerine konuşulamayan konusunda da susulmalıdır. Yani Wittgenstein, kitabının amacının düşüncelerin dile getirilişine sınır getirmek olduğunu ifade eder. 46

Wittgenstein “Sınır, öyleyse yalnızca dilin içinde çizilebilecektir ve sınırın ötesinde kalan da düpedüz saçma ve anlamsız olacaktır” diyerek dilin sınırlarının dışında kalan ifadelerin ne kadar anlamsız olduğunu ifade eder.47

Wittgenstein “sorunları özlerinde sonuna dek çözdüm”48 diyerek felsefi sorunların anlamsızlığını ifade ettiğini ve bu nedenle de artık sorunun kalmadığını ve problemleri kökünden çözdüğünü ifade eder.

Yani, Wittgenstein Tractatus adlı eserinde, felsefe tarihinde sorulan hayatın anlamı, değeri ve öneminin ne olduğu gibi soruların aslında mantık üzerine inşa edilen sorular olmadığını bu nedenle de anlamlı olmadığını ve anlamsız olduklarından da gerçek sorun olmadıklarını bu sebeple de tartışılmasına gerek olmadığını söyleyerek felsefe tarihinin bunca zamandır uğraştığı sorunu kökünden çözdüğünü düşünür.

Felsefe konularında yazılmış çoğunluk tümceler ve sorular yanlış değil, saçmadır. Bu yüzden de bu soruları hiçbir şekilde yanıtlayamayız, ancak saçmalıklarını saptayabiliriz. Filozofların

46 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önsöz, s.11.

47 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önsöz, s.11.

48 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önsöz, s.13.

31

çoğunluk soruları ve tümceleri dil mantığını anlayamamamıza dayanır. Ve şuna da şaşmamalı ki, en derin sorunlar aslında hiç sorun değildir.49

Wittgenstein felsefede tartışılan bu sorunları saçma olarak görür çünkü felsefede tartışılmış olan bu tür konular anlamlı önermeleri içermez. Fakat Wittgenstein’a göre felsefe anlamlı önermelerin koşullarını araştıran bir çalışma olmalıdır.

Wittgenstein’a göre felsefe tarihi metafiziğe takılı bir süreci işledi, halbuki onun güvenilir bir bilgi dalı olabilmesi için metafizikten uzak durması gerekirdi.

Ona göre felsefenin ödevi metafiziğe yol açan yanlış dile bir eleştiri getirmekti.50

Wittgenstein’a göre dilin mantığını yanlış anlamaktan kaynaklanan felsefe sorunlarını gidermenin yolu, yine felsefe ile dilin yanlış kullanıldığını anlatmaktır.

Wittgenstein’a göre aslolan felsefe şöyle bir felsefedir:

“Felsefe bir öğreti değil, bir etkinliktir. Felsefe yapıtı özünde açımlamalardan oluşur. Felsefenin sonucu, “felsefi tümceler” değil, tümcelerin açık hale gelmesidir.”51

“Felsefe özünde bir dil eleştirisidir.”52

“Felsefe, doğa biliminin tartışmalı alanını sınırlar.”53

49 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.003, s.45.

50 Atakan Altınörs, Dil Felsefesine Giriş, s..130.

51 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.112, s.57.

52 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.0031, s.47.

53 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.113, s.59.

32

Wittgenstein’a göre felsefe ne yapmalıdır? Wittgenstein’ın diliyle felsefe;

“Felsefe mantıksal açıklığı amaçlamalıdır. Felsefenin sonucu felsefi tümceler değil o tümcelerin açık hale gelmesi olmasıdır.

Felsefe, başka türlü sanki bulanık ve kaypak olan düşünceleri açık kılmalı, kesin olarak sınırlamalıdır.”54

Yani felsefe dilin sınırını göstermelidir. Wittgenstein’ın açıklıkla kastettiği budur. Felsefe dilde bilmece ve gizemlere yer vermemelidir. Metafizik alan bilgimizin dışında kalacağından orasıyla ilgili konuşmak yanlıştır. Bu nedenle Wittgenstein’a göre felsefe konuşulabilir olanın sınırını çizmelidir.

Wittgenstein “söylenebilen” ile “söylenemeyen”i birbirinden ayırır. Bu ayrımda söylenebilir olan doğa biliminin konusu olan önermelerdir. Doğa bilimi önermelerince dile getirilemeyen her konu ise “söylenemeyen” olandır.55

Wittgenstein düşünülebilir olanın sınırlandırılarak düşünülemez olandan ayrılmasını ister.56 Dünyamızın sınırlarını bilmemiz gerektiğini bu sınır dahilinde konuşmamız gerektiğini ifade eder. İnsanın dünyanın değeri, yaşamın anlamı hakkında konuşmasının bir anlamı olamayacağını, çünkü bu tür konuşmaların dünyamızın sınırlarını aştığını ve bu nedenle de dilimizin sınırlarını da aşacağını ifade eder. Yani, söylenebilir olan yalnızca bu dünyanın sınırları ile sınırlıdır.

Wittgenstein’a göre bu dünyanın anlamı, dünyanın dışında olduğundan bizim onu bilmemiz mümkün değildir.

54 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.112, s.57.

55 Cengiz Çakmak, “Susma ve İfade Edilemeyen”, Felsefe Arkivi, İstanbul 2007/31, s.13-27, s.18.

56 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 4.114, s.59.

33

Dünyanın anlamı dışında yatsa gerek. Dünyanın içinde her şey nasılsa öyledir, her şey nasıl olup bitiyorsa öyle olup biter; içinde hiçbir değer yoktur, olsaydı bile, hiçbir değer taşımazdı. Değer taşıyan bir değer varsa, bütün olup bitmenin öyle olmanın dışında yatsa gerek.

Çünkü bütün olup bitme, öyle olma rastlantısaldır.57

Wittgenstein’a göre etik de aşkın bir şey olduğundan ve bilimin önermeleriyle ifade edilip açıklanamadığından söylenebilir olmayanlar arasındadır. 58 Etikte sorulan aşkın konuları felsefe açıklayamaz, zaten açıklamamalıdır da. Bütün problemler bunları açıklamaya çalışmasından çıkmaktadır. Bu dünyayı aşan gizemler olmadığını ifade eden Wittgenstain’a göre bu dünyada da hiçbir bilmece ve bulmaca yoktur.

Wittgenstein’ın düşüncesine göre sınırlar bellidir. Bu sınırları aşmak sorunlar yaratmakta ve problemlere daha da dalıp işin içinden çıkılmasını imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle Wittgenstein “Üzerine konuşulamayan konusunda susulmalı”59 diyerek eserine son noktayı koyar.

Wittgenstein’ın Tractatus adlı eserinin analitik felsefenin geldiği son nokta olduğunu söyleyebiliriz. Yaşadığımız dünyanın ve ona bağlı olarak konuştuğumuz dilin tamamen mantık kurallarına dayalı olarak var olduğunu düşünen bir zihniyet kanaatimce pek makul değildir. Çünkü insan hayatı sadece mantık çerçevesinde anlaşılabilecek bir yapıya sahip değildir. Wittgenstein da bunu fark etmiş ve ikinci dönemi olarak kabul edilen döneminde önceki görüşlerini eleştirerek gündelik dil felsefesi adlı akımın oluşmasına öncülük etmiştir.

57 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 6.11, s.133.

58 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 6.421, s.159.

59 Wittgenstein, Tractaus Logıco- Phılosophıcus, önerme 6.54, s.165.

34

Benzer Belgeler