• Sonuç bulunamadı

IV. ÇALIŞMANIN YÖNTEMĐ

1.4. VERĐMLĐLĐK KAVRAMI

1.4.1 Verimliliğin Tanımı

Davis, verimliliği “tüketilen kaynaklarla elde edilen ürünlerdeki değişim” olarak tanımlamakta ve eğer herhangi bir üretim birimi o birimde kullanılan malzeme, enerji, makine, işgücü ve yönetim kaynaklarının bileşiminden daha önceki dönemlere göre daha fazla, daha iyi ürün elde etmişse verimliliği artmıştır, demektedir. Lawlor’a göre ise verimlilik; “Çıktının girdiye oranı olup, kaynakların ne ölçüde etkin ve etkili kullanıldığına ilişkin bir ölçüdür. Örgütsel performansın

daha çok fiziksel ölçümüdür.” Drucker’a göre verimlilik, “en az çaba ile en çok çıktıyı verebilecek bütün üretim kaynakları arasındaki dengedir.” (Akay, 2000: 21).

Basit olarak verimlilik, bir kaynağın en çok ürün sağlayacak şekilde kullanılması veya belirli bir ürünün en az kaynak kullanarak elde edilmesi demektir. Bu tanım, genel olarak geçerlidir. Ancak üretimde verimlilik kavramı, elde edilen çıktılar ile kullanılan kaynaklar arasındaki oranı ifade etmektedir. Bu tanım ise, sanayi, tarım ve hizmet sektörü olarak sayabileceğimiz tüm üretim alanları için doğrudur. En düşük gider ile en çok mal ve hizmet üretebilmek için çeşitli kaynakların daha etkin olarak kullanılması suretiyle verimliliği arttırmak mümkündür. Verimlilik, girdiler ile çıktılar arasındaki oran olduğuna göre, girdi miktarındaki artışa paralel olarak çıktı miktarı da artıyorsa, verimlilik seviyesi değişmemektedir. Üretim faaliyetlerinde emek, sermaye, toprak, malzeme, hammadde gibi girdilerin en aza; mal veya hizmet gibi çıktıların en çoğa ulaştırılması durumunda artan verimlilikten söz edilebilir (Özdemir, 1991: 170).

Đşte verimlilik adını verdiğimiz kavram, üretim sırasında kullandığımız, işgücü, sermaye, alet ve makineler, enerji, su, toprak vs. gibi kaynaklarla üretim sonunda elde ettiğimiz ürün artışındaki ilişkiyi ya da oranı anlatır. Birim zamanda, örneğin bir günde, bir ayda ya da bir yılda, ürettiğimiz mal ya da hizmetin büyüklüğünü ölçüp, onu üretmek için kullandığımız kaynağın ve kaynakların miktarına bölersek, verimlilik oranını buluruz. Aynı sürede, aynı kaynakları kullanarak daha çok ve kaliteli ürün elde edebilirsek verimliliği artırmış oluruz (Odabaşı, 1997: 15).

Verimlilik sadece, ekonomik ve teknik imkânların en iyi biçimde kullanılması ile değil, aynı zamanda personelin istek ve arzuyla çalışmaları ile gerçekleştirilebilir. Bu nedenle işletme yöneticileri, çalışanları daha istekli hale getirmeye özendirici çeşitli sosyoekonomik tedbirler almalıdırlar. Mesela primli ücret sistemleri uygulayarak, çalışan ve üretimi artıran personele ek gelir sağlama imkânları oluşturulabilir; ya da işlerinde yükselme ve gelişme fırsatları tanınarak işgücünün verimliliği yükseltilmeye çalışılabilir. Bu tedbirlerin ötesinde personele değer verme, onların görüş, teklif ve şahsiyetlerine saygı duyma gibi beşeri davranışlar

geliştirildiği taktirde, verimliliğin artırılacağı yapılan araştırmalarca saptanmıştır (Dinçer, 1991: 53).

Verimlilik kavramı, işgücünün, yönetiminin ve çalışma koşullarının kalitesine de bağlıdır. Verimlilik artışı ile çalışma yaşamı kalitesindeki iyileşmenin de birbirleri ile doğru orantılı oldukları kabul edilmektedir. Verimlilik kazançlarının katkıları oranında dağıtılması durumunda, verimlilik artışı, yaşam standartlarında doğrudan artış sağlar. Günümüzde verimliliğin, gerçek ekonomik kalkınmanın, sosyal ilerlemenin ve hayat standardı artışının, tüm dünyadaki tek kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır (Özsever vd., 2009: 45-48).

Çalışanlar açısından verimlilik, gelir bölüşümü yönünden büyük önem taşımaktadır. Ücret artışlarının yalnızca ilgili yanların toplu pazarlık güçlerine bağlı olarak belirlenmesi, zaman zaman, enflasyonist baskılara yol açabilmektedir. Oysa ücret gelirlerindeki aşınmanın, fiyat endekslerindeki artışların yansıtılması yoluyla önlenmesinin yanı sıra; verimlilik artışlarına bağlı ek düzenlemelerinin de yapılması, hem gelir dağılımındaki bozulmayı, hem de enflasyonu artırıcı etkileri önleyici bir unsur olarak ortaya çıkar. Verimlilik artışının ücret ve gelirlerde artış anlamına geldiğinin herkesçe anlaşılması ve bunun güvencelerinin sağlanması ile çalışanlar bir yandan kalkınmadan pay almış olacaklar, bir yandan da verimlilik artışına katkıda bulunma yönünden özendirilmiş olacaklardır (Doğan, 1989: 8).

Đşletmelerde ölçümü konusunda üzerinde en çok durulan konulardan biri verimliliktir. Bunun nedeni verimliliğin önemini gerek makro gerekse mikro açıdan sağlayabilmesi için onun izlenmesi, sonuçların gözlenmesi yani ölçülmesini gerektirmesindendir. Çünkü verimlilik ölçüldüğü ölçüde stratejik bir değerlendirme ölçütü olacaktır. Bir iletmenin stratejilerinin belirlenmesi, var olanların değişen koşullara göre yeniden yapılandırılması ve seçimi örgüt sisteminin ve stratejilerinin analiz ile başlar (Ergin ve Elmacı, 2001: 195).

Verimlilik ölçme ve izleme onun artırılması yolunda ilk adımdır. Đşletme performansını artırmada önemli bir araçtır. Verimlilik ölçümü bir kere yapılıp bırakılacak bir iş değil, sürekli bir döngüdür. Đşletmede etkin bir verimlilik yönetimi

uygulaması için, işletmede girdi ve çıktı ilişkisi her zaman ölçülmelidir. Verimliliğin ölçümü bir kısım sorulara karşılık bulmak, rasyonel analizler yapıp kararlar verebilmek için yapılır. Đşletmelerde verimlilik ölçümü aynı zamanda “biz şimdi neredeyiz, daha ne kadar iyi olabilirdik ve nerede olmalıyız”. Sorularına sağlıklı bir karşılık bulabilmek ve rekabet stratejilerini geliştirmek içinde yapılır (Hubert, 1990: 35).

Verimlilik ölçümü ve analizi bir yandan da verimliliğin anlaşılması ve geliştirilmesi için temel oluşturmakta; öte yandan da verimlilik hedeflerine göreceli olarak başarı düzeyine ilişkin bilgi ve veri beslenme için ölçüt oluşturmaktadır. Bütün bunlar, verimlilik ölçümünün gerekliliğini ortaya koymakta; tüm sektörlerde ve her sektörde yer alan işletmelerde bu amaçlara ulaşılması için onun uygulanmasını önemli kılmaktadır (Doğan, 1989: 9).

Verimlilik ölçümü, özellikle, diğer işletmelere göre zayıf noktaların görünmesini ve iyi yönde gitmeyen faaliyetlerin belirlenmesini sağlayarak, verimlilik geliştirme çabalarının bunlar üzerinde odaklanmasını sağlaması açısından önemlidir (Tanyaş, 1990: 12). Katılımcılığın işgöreni isteklendireceği, daha sorumlu ve dikkatli olmaya sevk edeceği düşünülür. Bu durum arızaların, ıskartaların daha az olmasına, verimliliğin de artmasına neden olur.