• Sonuç bulunamadı

Verginin Kamu Giderlerini KarĢılamaya Yönelik Olması

Verginin bir iĢlevi olarak “kamu giderlerinin karşılığı” Ģeklinde ifade edilen bu kavram “genel karşılıklılık ilkesi” olarak da nitelendirilmektedir110

. Vergilendirmenin temel maksadı kamu giderlerinin telafisidir111. 1982 Anayasasının 73. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi

ödemekle yükümlüdür”. Bu husus 1961 Anayasasında da aynı Ģekilde yer almıĢtır. 24

Anayasasında ise “Vergi, devletin umumi masraflarına halkın iştiraki” Ģeklinde belir- tilmiĢtir. Bu fıkradaki hükmün kapsamını tespit edebilmek için “kamu gideri”112

ifade- sinin tam anlamını ortaya koymak gerekir. Kamu gideri, en basit anlamıyla ammenin (toplum, kamu) ihtiyaçlarını karĢılamak maksadıyla yapılan harcamalardır. Genel tanı- mıyla da kamu gideri kamu hizmetleri için yapılan ödemelerdir. Kamunun müĢterek

108

―Anayasa'nın 73. maddesinde herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi öngörülerek vergide genel-

lik ve eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.

Vergilendirmede eşitlik ilkesi aynı ya da benzer durumda olmayan kişilerin farklı yöntem ve oranda vergilendirilmesine engel olmadığı gibi farklı nitelikteki gelirlerin farklı vergi sistemine tabi tutul- ması vergi adaletinin sağlanması yönünden de gereklidir. vergi yükünün saptanmasında bu ilkelerin gözetileceği kuşkusuzdur…‖. AYM. 25.06.1998 Tarih ve E. 1996/73, K. 1998/41, R.G. Tarih/Sayı:

01.05.2002-24742.

109 AKYAZAN, s. 11.

110 GERÇEK Adnan / BAKAR Feride / ÇAKIR Erdem Utku / ASA Semih, “Vergilemenin Anayasal

Temellerinin ÇeĢitli Ülkeler Açısından KarĢılaĢtırılması ve Türkiye”, Ankara Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Dergisi, C. 63, S.1, 2014, s. 96; “Verginin kamu giderlerini karşılama fonksiyonu önemini yitirmişe benzemektedir. Çünkü, ülkemizde vergi gelirleri yıllardır ancak kamu borçlarının faizlerini ödeme hedefi ile meşguldür”. http://www.cetinkaya.av.tr/dosyalar/d689fd50-3dd4-4d2f-bd82-

3f921df79d7d.pdf, (E.T. 22.03.2019).

111 “Kamu hizmetlerinin aksatılmadan yerine getirilebilmesi için vergi borcunun zamanında ve noksan- sız ödenmesi gerekir. Vergi yasaları gereklerinin zamanında ve öngörülen kurallara uygun biçimde yerine getirilmesi ve böylece yasaların etkinliğinin sağlanması amacıyla, vergi kaçakçılığı suçuna verilen cezaların paraya çevrilmesinde kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarda uygulanacak ceza ve önlemleri belirleyen 647 sayılı Yasa'nın 4. maddesinden farklı kurallar konulmasında Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık yoktur…”. AYM. 01.04.2000 Tarih ve E. 1999/6, K.

1999/13, R.G. Tarih/Sayı: 01.04.2000/24007.

112 Doktrinde “amme masrafları”, “amme giderleri”, “devlet masrafları” veya “kamu harcamaları”

37

ihtiyaçlarının karĢılanması için devletin gerçekleĢtirmek mecburiyetinde olduğu hizmet- lere de“kamu hizmeti” denir113.

Kamu giderleri “dar anlamda kamu gideri‖ ve “geniş anlamda kamu gideri‖ ol- mak üzere ikiye ayrılmıĢtır. Dar anlamda kamu gideri, devletin ve diğer kamu tüzel kiĢi- lerinin114 yaptığı masraflardır.GeniĢ anlamda kamu giderleri, devlet bütçesi ile yapılan harcamalara ilave olarak devlet bütçesi sistemi dıĢında yer alan diğer kamu kurum ve kuruluĢlarının yaptığı harcamalar ile vergilerde istisna ve muaflık uygulaması nedeniyle devletin almaktan vazgeçtiği vergi gelirlerinin toplamından oluĢur115

.

Kamu gideri kavramının tanımı ayrıca mevzuatımızda 5018 sayılı Kamu Mali Yö-

netimi ve Kontrol Kanunu‘nun 3. maddesinin (h) fıkrasında yapılmıĢtır. Buna göre:

“Kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine dayanılarak yaptırılan iş, alı-

nan mal ve hizmet bedelleri, sosyal güvenlik katkı payları, iç ve dış borç faizleri, borç- lanma genel giderleri, borçlanma araçlarının iskontolu satışından doğan farklar, eko- nomik, malî ve sosyal transferler, verilen bağış ve yardımlar ile diğer giderleri‖ Ģeklin-

dedir116. Görüldüğü üzere bu tanım geniĢ anlamda kamu giderlerine dikkat çekmektedir. Anayasadaki (m.73/1) bu hükümle verginin temel amacı ve iĢlevi belirtilmiĢtir. Bu ilke devletin devamlılığı adına gerekli olan kamu harcamalarını yapmak için kiĢiler- den vergi alınmasına temel teĢkil etmektedir117

. Aynı zamanda kamu giderlerini karĢı-

113 ÜSTÜN, Vergi Hukuku, s. 258. 114

Ülkemizde kamu tüzel kiĢileri, devlet ve diğer kamu tüzel kiĢileri olmak üzere ikiye ayrılır. Diğer kamu tüzel kiĢileri ise Yer Yönünden Yerinden Yönetim KuruluĢları veya Mahalli Ġdareler (Ġl Özel Ġdaresi, Belediye, Köy) ve Hizmet Yönünden Yerinden Yönetim KuruluĢları veya Kamu Kurumları (Üniversiteler, Kamu Ġktisadi TeĢekkülleri, TRT, Sosyal Güvenlik Kurumu, Meslek Odaları, Baro- lar, TÜBĠTAK, TODAĠE vb.) Ģeklinde ikiye ayrılır. GÖZLER / KAPLAN, s. 88-89.

115 PEHLĠVAN Osman, Kamu Maliyesi, Trabzon 2017, s. 69; KARAKOÇ, Vergi gelirlerinin, s. 437. 116 5018 sayılı kanundan önce uygulanan 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nun 7. maddesinde;

“Devlet masarifi, bütçe dahilinde Devlet namına ifa edilen veya bir kanunu mahsus ile ifası taahhüt

olunan bir hizmet ve hususat karşılığı olmak üzere Devlet zimmetinde tahakkuk eden borçtur‖, Ģek-

linde “devlet masarifi” yani kamu gideri kavramının tanımı yapılmıĢtır.

117

38

lama maksadı olmadıkça kiĢilerden vergi alınmaması anlamına gelir118

.Nitekim bu ilke- ye değinilen bir kararında Anayasa Mahkemesi, Emekli Sandığının gelir fazlasının Ha- zineye irat kaydedilmesini Anayasaya aykırı bulmuĢtur. Mahkemeye göre; ―Sandığın

gelir fazlasının Hazineye irat kaydolunmağı durumu, yukarıda açıklandığı gibi Anaya- sa'nın 48. Maddesine aykırı olduktan başka 61. maddesine de aykırılık gösterir. Zira bu gelir fazlasının Hazineye irat kaydı sonunda, Sandık iştirakçilerinin hakkı olan ve hatta bir bölümü bizzat bu iştirakçilerden toplanan paraların Devletin genel giderleri için sarfedileceği ortadadır. Bunun neticesinde Sandık iştirakçileri, Devletin giderlerine, öteki yurttaşlardan ayrı olarak ve fazladan katılmaya zorlanmış olmaktadır. Bunun hak- lı bir nedeni olmadığı gibi sözü geçen iştirakçilerin bu biçimde özel ve fazla bir mali yüküm altına sokulmalarını gerektiren üstün bir mali güce sahip bulundukları da düşü- nülemez. Şu hale göre bu hüküm Anayasa'nın 1488 sayılı Kanunla değişik 61. madde- sinde yer alan (Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.) ilkesindeki koşullara da aykırılık göstermektedir‖119

.

―Verginin kamu giderlerinin karşılığı olması ilkesi‖ kapsamında olan vergiler

“dar anlamda vergiler‖dir120

. Vergilerde, belirli .bir hizmetten faydalanma neticesinde ödenen, karĢılık esasına dayanan harç, resim ve benzeri mali yükümlülüklerden farklı olarak kamu giderlerinin tamamı için bir ortaklık mevcuttur. Buna göre kiĢiler kamu hizmetlerinden yararlanmasa bile bu hizmetler için yapılan giderlerin telafisinde pay

118 “61. madde vergi ödevi ile kişinin ilişkisini düzenlemektedir. Maddenin getirdiği ilke herkesi, malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlü kılmış, ancak yükümlü kamu giderlerinin karşılanması koşulu- na bağlamıştır. Bu, kamu giderleri gerektirmedikçe kişiden vergi alınmaması ve vergi adı altında toplanan paraların kamu giderleri dışında harcanamaması demektir. Görülüyor ki vergi ödevinde kişinin belirli bir hizmetten doğrudan doğruya yararlanma karşılığı olarak bir ödemede bulunması değil, bütün kamu hizmetleri giderlerine karsı anonim bir katılma payım üstüne alması söz konusu- dur. Burada belirli bir kimsenin belirli kimi hizmetlerden hiç yararlanmadığı halde gene de tüm ka- mu giderlerinin karşılanmasında kendi payını katması durumu vardır‖. AYM. 26.03.1974 Tarih ve

E. 1973/32, K. 1974/11, R.G. Tarih/Sayı: 3.3.1973/14465.

119 AYM. 06.06.1972 Tarih ve E. 1971/44, K. 1972/29, R.G. Tarih/Sayı:3.3.1973/14465. 120

“Vergilendirme yetkisi dar anlamda ve geniş anlamda vergilendirme yetkisi şeklinde ikiye ayrılır.

Dar anlamda vergilendirme yetkisi, devletin sahip olduğu kamu gelirleri içinde yalnızca vergi alma- ya ilişkin yetkisini ifade eder. Geniş anlamda vergilendirme yetkisi ise devletin kamu giderlerini kar- şılamak amacıyla hem gerçek hem tüzel kişilerden aldığı her türlü mali yükümlülüğü kapsar‖,

39

sahibidirler121.Vergi dıĢında resim, harç gibi diğer mali yükümlülükler bakımından ka- mu giderlerine karĢılık olması ölçütü dikkate alınmaz. Bu yükümlülüklerde “doğrudan

doğruya yararlanma” söz konusudur122 .