• Sonuç bulunamadı

1.1.1.Tanım

Vergi ile ilgili hem iktisat hem de maliye literatüründe çok sayıda tanıma rastlamak mümkündür. Yapılan tüm tanımların içeriği, tanımı yapanın vergiye yüklediği göreve ve beklentisine göre farklılaşmaktadır. Günümüzde maliye yazınında genel kabul görmüş şekliyle Nadaroğlu’na göre vergi, devletin veya devletten aldığı yetkiye dayanan kamu tüzel kişilerinin geniş anlamdaki kamusal faaliyetlerinin gerektirdiği harcamaları karşılamak ya da kamusal görevlerinin gereklerini yerine getirmek amacıyla, ekonomik birimlerden (gerçek veya tüzel kişiler) kanunda öngörülen esaslara uymak kaydıyla ve hukuki cebir altında, özel bir karşılık vaadi olmaksızın geri vermemek üzere aldıkları para tutarlarıdır1.

Vergi ile ilgili yapılan tanımlardan yola çıkarak vergi ile ilgili asgari ortak özellikler ortaya koymak mümkündür. Verginin zorunlu ya da kamu gücüne dayalı olması ve herhangi bir karşılık esasına dayanmaması vergiye yüklenen asli özellik niteliği taşımaktadır. Burada karşılıksız olma kavramı ile ifade edilmek istenen, mikro ekonomik düzeyde bire bir karşılığın olmamasıdır. Makroekonomik düzeyde ise, tüm vergiler şüphesiz ki tüm kamu harcamalarının ya da kamu hizmetlerinin karşılığı olmaktadır2. Verginin kural olarak herkese yönelik olması, ödeme gücüne göre alınması, vergi uygulamasının başarısında kuşkusuz önemli rol oynamaktadır.

Kolaylıkla anlaşılır ve uygulanabilir nitelikte olması, ödenecek verginin zamanının, tutarının, ödeme şekil ve yerinin herkes tarafından bilinmesinin sağlanması vergi uyumunda başarının yakalanması için önem taşımaktadır3. Vergi temel olarak ortak ihtiyaçların karşılanması olarak elde edilen bir gelir kaynağı amacı taşıyan mali (fiskal) bir araç olmasına karşın, vergi toplamayı gerektiren ekstra fiskal (mali olmayan) amaçlardan da söz etmek yerinde olacaktır.

1Nadaroğlu, Halil, Kamu Maliyesi Teorisi, Beta Yayıncılık, İstanbul 1985, s. 260.

2Oktar, S. Ateş, Vergi Hukuku, (12. Baskı), Türkmen Kitabevi, İstanbul 2017, ss. 4-5.

3Işık, Abdülkadir, Kamu Maliyesi, (3. Baskı), Ekin Basın Yayın Dağıtım, Bursa 2014, s. 156.

4 1.1.2.Verginin Amaçları

1.1.2.1. Verginin Mali (Fiskal) Amaçları

Verginin mali amacı, kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için gerekli finansmanı sağlamaktır. Bu amaç verginin öncelikli ve değişmeyen amacıdır4. Başka bir ifadeyle verginin mali amacı, devletin asli görevlerini yerine getirebilmek için ihtiyaç duyulan finansman kaynağını sağlamasıdır5. Özellikle sanayi devriminden önceki yıllarda vergilemenin tek amacı kamu hizmetlerini yerine getirmek için devlet hazinesinin ihtiyaç duyduğu gelirin karşılanması olmuştur6. Devletin klasik nitelikteki görevlerini gerçekleştirebilmesi, yani adalet, savunma, ulaşım, eğitim, diplomasi, sağlık gibi kamu hizmetlerini topluma sunabilmesi için gerekli olan finansal ihtiyacı önemli ölçüde vergilerle sağlanmaktadır7. Anayasamızın 73. maddesinde yer alan “herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür”

ifadesi verginin mali amacını belirtmektedir8. Söz konusu hüküm, verginin mali amacının yanı sıra, vergilemenin genellik ve ödeme gücü ilkesini de ortaya koymaktadır.

Vergilerdeki artışın kamu harcamalarına uyumlu olması gerekmektedir. Eğer vergiler kamu harcamalarında meydana gelen artışlarla uyumlu bir şekilde artmıyorsa vergi gelirlerinin çeşitli düzenlemelerle arttırılması veya kamu harcamalarının azaltılması yoluna gidilmektedir. Toplumun gelişen ekonomik ve sosyal yapısı içinde kamu harcamalarının azaltılması yoluna gidilmesi ise, oldukça zordur9.

Günümüzde liberaller tarafından çizilen sınırlar nedeniyle, tarafsız vergi politikası çoktan aşılmış bulunmakta ve bu nedenle sadece mali amaçlarla konulan vergilere pek rastlanmamaktadır10. Dolayısıyla verginin mali amaçları yanında, mali olmayan amaçları da günümüzde önemli bir paya sahip bulunmaktadır.

4Şen, H. ve İ. Sağbaş, Vergi Teorisi ve Politikası, (2. Baskı), Kalkan Yayınevi, Ankara 2016, s. 18.

5Pehlivan, Osman, Kamu Maliyesi, (1. Baskı), Celepler Matbaacılık, Trabzon 2016, s. 98.

6Orhaner, Emine, Kamu Maliyesi, (4. Baskı), Siyasal Kitabevi, Ankara 2007, s. 143.

7Akdoğan, Abdurrahman, Kamu Maliyesi, (14. Baskı),Gazi Yayınları, Ankara 2011, s. 122.

8Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, <https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2018.pdf>, (30.06.2018).

9Eker, Aytaç, Kamu Maliyesi, Birleşik Matbaa, İzmir 2005, s. 147.

10Edizdoğan, Nihat, Kamu Maliyesi, Ekin, Basın Yayın, Dağıtım, Bursa 2017, s. 147.

5 1.1.2.2. Verginin Mali Olmayan (Ekstra Fiskal) Amaçları

Verginin kamu hizmetlerini finanse etmek dışında başka amaçlarla alınması, verginin ekstra fiskal ya da mali olmayan amaçları olarak adlandırılmaktadır11. Bilimsel anlamda verginin mali amaçları yanında ekonomik ve sosyal amaçlarına dikkat çeken kişi Adolph Wagner’dir. 1800’lü yılların sonlarında Wagner, devletin vergiden gelir sağlamanın yanında bazı ekonomik ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde bir araç olarak yararlanılması gerektiğini ileri sürmüştür12. 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana, özellikle de 1930’lardan itibaren vergi, sadece kamu harcamalarını karşılayan bir gelir türü olmaktan çıkmış, devletin elinde iktisadi ve sosyal hayata müdahalenin etkin bir aracı haline gelmiştir13.

1.1.2.2.1.Verginin Ekonomik Amaçları

Vergilemenin ilk ortaya çıkış sebebi mali olmasına karşın, vergileme gerçekte iktisadi bir olaydır. Çünkü vergiler, sonuç itibariyle milli gelirden devlete ayrılan paydır. Bu nedenle vergiler; sermaye birikimi, kaynak dağılımı, ekonomik büyüme ve kalkınma, gelir ve servet dağılımı, mükelleflerin üretim, tüketim, tasarruf ve yatırıma ilişkin karar ve davranışları üzerinde önemli rol oynamaktadır. Vergilerin ekonomik amacı, ekonominin vergisel tedbirler ile yönlendirilme çabasını ifade eder14. Ekonomi politikası ve sosyal politikanın amaçları bakımından büyük işlevlere sahip olan vergileme, maliye politikasının önemli bir aracı niteliğindedir. Günümüzde gelişmiş ülkelerde, devletin vergilemeden sağlayacağı gelir ve yapacağı harcamadan daha çok, vergileme üzerinde yapacağı değişiklik ve oynamalarla, iç kaynaklarla ilgili talep baskısının nasıl düzenleneceği ve ödemeler dengesi gibi konular üzerinde durulmaktadır15. Bu nedenle özellikle günümüz gelişmiş ekonomileri için; vergilemenin ekonomik amacının, en az mali amacı kadar etkin olduğunu söylemek mümkündür.

Keynes, piyasa ekonomisinin kendiliğinden oluşması gereken birçok gerekliliği koordine edeceğini ve tam istihdam gelir seviyesini sağlayacak toplam talep düzeyine ulaşmanın yeterli olacağı görüşünü savunmuş, devletin kamu harcamalarını ve vergileri kullanarak toplam talebi yeterli seviyeye çıkarabileceğinden bahsetmiştir. Çünkü devlet

11Pehlivan, 2016, s. 98.

12Şen ve Sağbaş, 2016, ss. 16-17.

13Kırbaş, Sadık, “Çeşitli Yönleriyle Vergileme ve Türk Vergi Sistemi”, Sayıştay Dergisi, (3), Ankara 1991.

14Özsoylu, A. Fazıl, Türkiye’de Kayıtdışı Ekonomi, Bağlam Yayınları, İstanbul 1996.

15Akdoğan, 2011, s. 123-124.

6 siyasi kararları aracılığıyla kamu harcamalarını yönlendirebilmekte ve kontrolünü sağlamaktadır. Kamu harcamaları, toplam talebin doğrudan unsuru niteliğini taşımakta ve bu sayede devlet piyasa ekonomisine yön vermiş olmaktadır. Vergiler de kamu harcamaları gibi, toplam talebi belirleyen ve siyasi kararlar ile ayarlanabilen bir değişkendir. Ancak, vergilerde yapılacak değişiklikler kullanılabilir geliri azaltmaları nedeniyle toplam talebi dolaylı bir biçimde etkilemektedir. Devlet tam istihdamı gerçekleştirmek için, kamu harcamalarını ve vergileri kullanarak toplam talebi yeterli düzeye ulaştırmada başarılı olabilmektedir16.

1.1.2.2.2. Vergilemenin Sosyal Amacı

Adaletli gelir dağılımının sağlanmasında verginin bir araç olarak kullanılması vergilemenin sosyal amacını ortaya koymaktadır17.

Uygulanan vergi politikası aracılığıyla gelir ve servet dağılımındaki eşitsizliklerin azaltılması, kısaca sosyal adaletin gerçekleştirilmesi için, yüksek gelir ve servete sahip bireylerin, kendilerinden daha düşük gelir grubundaki bireylere göre, daha yüksek oranda vergilendirilmesi amaçlanabilir. Verginin sosyal amacı, özellikle refah devleti anlayışının yaygınlaşması ile birlikte önem kazanmaya başlamıştır. Gelir ve servet dağılımında eşitsizliğin giderilmesi yalnızca adalet sağlama endişesiyle değil, iktisadi gerçeklere dayanılarak da savunulmaktadır18.

Toplumdaki gelir dağılımı adil olmayabilmekte ve gelir grupları arasında çok büyük farklar bulunabilmektedir. Toplumun bir kesimi, asgari geçimini sağlayacak bir gelire sahip olmayabilir. İşsizlik, konut sorunu ve benzeri diğer nedenler, devletin gelir dağılımına müdahale etmesini gerektirir19.

Devletin vergi uygulamaları ekonomideki gelir dağılımını, müteşebbislerin yatırım kararlarını, istihdamı, hane halkının tüketim alışkanlıklarını ve bunlarla ilişkili pek çok faktörü etkileyecek bir güce sahiptir. Vergi politikalarının karar alıcılar

16Ataç, Beyhan, Maliye Politikası, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Çalışmaları Vakfı Yayınları, (118), Eskişehir 1999.

17 Pehlivan, Osman, Kamu Maliyesi, Celepler Matbaacılık, Trabzon 2013, s. 98-99.

18Şen ve Sağbaş, 2016, s. 24.

19Pehlivan, 2013, s. 99.

7 tarafından titizlikle ve uzun vadeli istikrar sağlamaya yönelik olarak belirlenmesi bu nedenle büyük önem taşımaktadır20.

Sayılan bu amaçların dışında, başka amaçlardan söz etmek de mümkündür:

Vergilemenin özel amaçları olarak nitelendirilebilecek, esas olarak refah amacı ile bağdaştırılamayan ve daha çok belirli müdahaleleri içeren vergisel tedbirlerle ilgilidir.

Bu amaçlar uluslararası çatışmaların ortaya çıkması halinde, kendine yeterli olmayı garanti altına alma (otarşi amacı), halk sağlığını tehdit eden tehlikelerle mücadele etme (sağlık politikasına ilişkin amaç), belirli üretim dallarını veya teşebbüs şekillerini koruma olarak sıralanabilir. Bu amaçları sayısal açıdan sınırlamak olanaksızdır; çünkü hemen her zaman yeni amaçların önem kazanması mümkündür21.

1.1.2.2.3.Vergi – Ahlak İlişkisi

Günümüz vergi literatürüne girmiş ve üzerinde önemle durulan soru, “İnsanlar niçin vergi öderler” sorusudur. Uygulanmakta olan vergi denetim ve ceza unsurlarının, insanların vergiye bakış açısı üzerinde beklenen sonucu doğurmaması, bu soruyu sormaya sebep olmuştur. Görülmektedir ki bireyler kimi zaman denetim ve ceza riski olmaması durumunda dahi vergilerini tam olarak ödeyebilmekte, kimi zaman ise yüksek denetim ve ceza riskini göze alarak vergilerini ödemekten kaçınmaktadır. Yakalanma riski olmamasına rağmen insanların gönüllü bir şekilde vergilerini ödemelerini, diğer bir ifade ile vergiye gönüllü uyumlarını açıklayan en önemli husus, vergiye karşı “içsel motivasyon” olarak ifade edilen “vergi ahlâkı” dır22.

Vergi ahlakının algılanması ve etkisi toplumdan topluma farklılık gösterebileceği gibi, aynı toplumda yaşayan bireylerin aile yapıları, çevre ile olan ilişkileri ve toplumsal bağlılıklarına göre de farklılık göstermektedir. Mükelleflerin risk almaya karşı bakış açılarının farklı olmasından dolayı, vergi cezalarına ve yakalanma olasılıklarındaki değişikliklere olan tepkilerinin birbirinden farklı olması doğaldır. Bunun yanında

20Işık, 2014, s. 157.

21Turhan, Salih, Vergi Teorisi ve Politikası, (6. Baskı), Filiz Kitap Evi, İstanbul 1998, s. 39.

22 Tosuner, M. ve İ. C. Demir, “Toplumsal Bir Olgu Olarak Vergi Ahlakı”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2007/9 (3), s. 9.

8 mükelleflerin vergi kaçırmaya ahlaki açıdan bakışları ve algılama düzeyleri de, vergiye davranışlarını farklılaştırır23.

1.2.Vergilemenin Sınırı ve Vergi Yükü