• Sonuç bulunamadı

2.1. Vergi Bilinci ve Vergi Ahlakını Belirleyen Faktörler

2.1.2. Sosyo-Kültürel Faktörler

37 ödediği vergi arasında hiç fark olmazken, ilk gruptakilerin ödedikleri vergi gerçekte ödemeleri gerekenden düşük olabilir. Ayrıca yasalara uygun hareket eden mükellefler kanunlara aykırı hareket etmesine rağmen cezai yaptırım ile karşılaşmayanları görerek ödedikleri vergilerin yükünü daha fazla hissedeceklerdir143. Bu nedenle bir mükellef diğer bir mükellefin davranışlarını da dikkate alarak vergi ile ilgili subjektif bir görüşe sahip olabilir. Bu subjektif görüşler de vergiye karşı tutum ve davranışları olumsuz yönde etkileyebilir144.

38 bir toplumda bireylerin vergiye gönüllü uyumunun kendiliğinden sağlanacağı söylenebilir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde vergi kaçırmanın daha seyrek görülebilmesi, sadece vergi ahlakına bağlanmamakta, bu ülkelerin idari ve örgütsel başarıları ile de bağlantılı olduğu ifade edilmektedir147.

2.1.2.2. Sosyo-Demografik Faktörler

İnsanların bir değil birden fazla role sahip oldukları ve kendilerini birden fazla rol içerisinde tanımlamaları sosyo-demografik faktörler olarak ifade edilmektedir. Vergi bilinci ve ahlakının tespiti konusunda yapılan deneysel çalışmalar sosyo-demografik faktörlerin etkisini ortaya koymaktadır. Bu faktörleri yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, meslek şeklinde sıralamak mümkündür148. Söz konusu faktörlerin bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin, kendini bir ülke vatandaşı olarak tanımlayan birey vergisini düzenli ödemeyi bir sosyal yükümlülük olarak görse bile, iş adamı rolü ile baktığında vergiden kaçınmanın avantajlarından yararlanmak isteyebilir149.

Mükelleflerin kronolojik yaşı anket çalışmalarında sıklıkla kullanılmaktadır.

Yapılan çalışmalara bakıldığında, vergi kaçırmada yaşın kesin bir etkisi olmadığı görülmesine karşın, yaş arttıkça vergi kaçırmanın azaldığı görüşü hâkimdir. Yaş unsurunun vergi uyumu üzerindeki etkilerini ölçmeye yönelik yapılan bazı araştırmalara göre, genç yaştaki mükellefler, gelirlerinin büyük bir kısmını tüketmek ya da tüketime yönelik kısa vadeli tasarruflara ayırmak durumundadır. Özellikle, yaş sınıflamasında 25-30 yaşlarındaki kişilerin henüz yüksek bir gelire sahip olmamaları yanında bir aile kurmak ve daha yüksek bir hayat standardına sahip olmak istemeleri nedeniyle, devletin vergi taleplerine tam bir isteksizlikle karşı durabilme ihtimalleri yüksektir150. Ayrıca bu yaşlardaki bireylerin risk alma konusunda daha cesur davranmaları diğer bir etken olarak belirtilmektedir. Bununla birlikte, 55 yaş üzeri insanların mali konularda daha tutucu olmaları, bu mükelleflerin hem harcamaların, hem de vergilerin kısılmasını istemeleri sonucunu ortaya çıkarabilmektedir. Böyle bir durumda ise, tam tersi bir

147 Edizdoğan, Nihat vd. 2017, s. 222.

148 Selçuk, İ. ve İ. Kaynar, “Demografik Faktörlerin Vergi Uyumuna Etkisi: Bir Anket Çalışmasının Sonuçları", Maliye Dergisi, 2009/157, ss. 118-119.

149 Baloğlu, Burhan, 2010, ss. 18-24.

150Selçuk ve Kaynar, a.g.e. ss. 118-119.

39 yaklaşımla genç mükelleflere göre, 55 yaş ve üzeri mükellefler vergi konusunda daha isteksiz olabilirler151.

Vergi uyum araştırmalarına göre, kadınlar erkeklere göre daha yüksek oranda vergi bilinci ve vergi ahlakına sahiptirler. Cinsiyet faktörüne göre, çalışmalar kadınların erkeklere göre sosyal etkilere daha fazla uyum gösterdiğini, daha kolay ikna edilebildiklerini ve kendilerine daha az güvendiklerini ortaya koymuştur152. Yapılan deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, vergi ahlakı konusunda kadınların vicdani yükümlülüklerini daha fazla hissetmeleri ve erkeklere kıyasla daha itaatkâr bir yapıya sahip olmaları, vergi uyumlarının daha yüksek olması sonucunu doğurmaktadır.

Ancak günümüzde çalışan kadın sayısının artması ve kadınların erkeklerle aynı koşullarda çalışıyor olmaları konuyu tartışılır hale getirmiştir153.

Eğitim seviyesi, hem mükellefler tarafından vergilerin kabullenilmesi hem de verginin en iyi şekilde uygulanması açılarından önem arz etmektedir154. Eğitim seviyesinin yükselmesiyle birlikte mükellefin vergi bilinci gelişir155. Toplumun eğitim seviyesinin yüksek olması, bireylerin vergilerin gerekliliğini anlamalarını kolaylaştıracaktır. Çünkü eğitimin amaçlarından biri, sorumluluk duygusu taşıyan bilinçli bir toplum yaratmaktır. Bu çıkarım yapılan araştırma sonuçlarında da görülmektedir. Örneğin, Orvisa ve Hudson’un 860 denekle görüşerek İngiltere’de 2002 yılında yapmış oldukları anketin sonuçlarına göre, eğitim seviyesinin artması vergi bilincini ve vergi uyumunu olumlu yönde etkilemektedir156. Ancak tersi durum da mümkündür. Buna göre, daha iyi eğitimli vergi mükellefleri vergiye daha az uyum gösterebilirler. Bunun başlıca nedeni, bu kesimin vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma fırsatlarını daha fazla bilmeleridir. Bu görüşü desteklemek üzere Beron, Tauchen ve Witte (1988) tarafından yapılan bir çalışmada gönüllü uyumun daha az eğilimlilerde daha yüksek olduğunu tespit etmişlerdir157.

151 User, 1992, s.92.

152 User, 1992, ss. 22-24.

153 Bedir, 2016, s. 39.

154 Giray, 2016, s. 22.

155 Chang, O. vd. “Taxpayer Attitudes Toward Tax Audit Risk”, Journal of Economic Psychology, Elsevier, 1987/8(3), s.304.

156 Giray, 2016, s. 22.

157 Beron, K. vd, “A Structural Equation Model for Tax Compliance and Auditing”, Working Paper, Cambridge, 1998/2556, s. 5.

40 Mükelleflerin vergiye uyumu konusunda meslekleri açısından da farklılıklar görülebilir. Bazı mesleklerde vergi ödememe imkânları diğerlerine göre daha fazla olabilir158. Mesleki bakımdan bakıldığında idari görev yapanlar, teknik elemanlar ve kendi işinde çalışanların diğerlerine göre gelirlerini daha fazla gizledikleri görülmüştür.

2.1.2.3. Sosyal Normlar

Vergi bilinci ve ahlakını etkileyen faktörlerden biri olarak sosyal normlar, vergi mükelleflerinin algı, tutum ve davranışlarının oluşmasında önemli rol oynar159.

Sosyal norm kavramının iki ayrı anlamı vardır. Bunlardan ilki betimsel norm, bir toplumda sık ve yaygın olarak görülen davranışı ifade etmektedir. Bu tür bir davranış, o toplumda normal ya da olağan kabul edilir. Bu normlar belirli bir durumda çoğu insanın nasıl davrandığını anlatan, açıklayan kısaca kişiye bilgi sağlayan normlardır. Sosyal normun diğer bir anlamı ise kuralsal normdur. Bu normlar kurallar koyarak, belirli bir durumda neyin yapılması gerektiğini, neyin onaylandığını veya onaylanmadığını vurgularlar. Sosyal normun her iki anlamda da davranışları etkileme ve değiştirme etkisi bulunmaktadır. “Normatif Odak Teorisi” ne göre, normların davranışları etkileyebilmeleri için, o ortam ve durumda belirgin olmaları ve kolayca akla gelmeleri gerekir. Normlar ne kadar belirginse davranışları o ölçüde etkileme gücü olacaktır. Belirgin olmayan normlarda ise, davranışları etkileme gücü azdır ya da hiç bulunmamaktadır160.

Vergi ödemenin sosyal bir norm olduğu inanışı ve bu normların içselleştirilmesi vergi mükelleflerinin vergiye uyumunu artıracaktır. Dışsal bir mahiyet sunan sosyal normlar içsel bir mahiyet sunan ahlaki normlarla iç içe geçtiği takdirde vergi ahlakı üzerinde etkin olacaktır161.

2.1.2.4.İnançlar

İnançlar vergi ödeme kararlarını önemli ölçüde etkilemektedir. Yaşamlarını dini referanslara bağlı olarak sürdüren bireylerin vergi ödeme kararları üzerinde dinin emir ve tavsiyelerine uyma konusunda gösterdikleri duyarlılık da vergiye karşı gösterilecek

158 User, 1992, ss. 22-24.

159 Kitapçı, 2015, s. 158.

160 Kağıtçıbaşı ve Cemalcılar, 2017, s. 92.

161 Kitapçı, 2015, s. 159.

41 tutum ve davranışı yönlendirecektir162. Bireyin sadece kendi çıkarını düşünen bencil bir

“homo economicus” olmaktan ziyade dini emirleri yerine getirmeyi kendine görev bilen bir “homo religious” olması nedeniyle, bireylerin vergisel ödev ve yükümlülüklerini yerine getirmesi açısından inançlar büyük önem taşımaktadır163. İnançları yüksek olan bireylerin daha yüksek ahlaki değerlere sahip olduğu düşünülmektedir. Çünkü dinin insan yaşamı üzerinde etkisi oldukça yüksek olup, birçok sorunun cevaplandırılmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte dinin davranışlar üzerinde bir otokontrol görevi sağladığı da kabul edilmektedir164. İnançlar sahip oldukları bu özellikleri nedeniyle, davranışları etkileyen ve vergi ahlakı üzerinde etkilere sahip unsurlardan biri olarak kabul görmektedir.