• Sonuç bulunamadı

F. EMREDİLENİN GELMESİNİ SAĞLAYAN FİİLİN DURUMU

7. Vaciplere İman Etmenin Sürekliliği

İslam Hukukçuları vacibe iman etmenin sürekliliği hususunda ihtilaf etmişler ve bu konuyla ilgili birkaç görüş serd etmişlerdir. Zerkeşî, İbn Fûrek, Bakıllânî, Mûtezili âlimlerden Ebû Haşim ve Ali b. Cubbaî gibi Mütekellim usûlcülerin çoğunluğunun vacibin geciktirebilmesini ancak azm ile mümkün olacağı görüşünde

438 ْرتواف َترمجتسا اذاو ْرثتناف َتأهضوت اذإ “ Abdest aldığında burna su verip iyice temizle. Taşla istinca

yaptığında taş sayısını tek (üçer, beşer) kullan” (Tirmizî, Sünen, Tahâre, 21/27)

439Kadî Ebû Y’alâ, el-‘İdde, c.1, s.413; İbn Neccâr, Şerhü’l-Kevkebü’l-Münîr, c.2, s. 68. 440 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s. 255.

441 Kur’an-ı Kerîm, Hacc, 22/77. 442 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s. 257.

123

olduklarını nakletmiştir.443 Bu görüşü savunanlara göre mükellef vacibi yapmadığı

takdirde vefat ederse onu yapmaya azm ettiği için günahkâr olmaz. Azmi şart görenlerden Bakıllânî’ye göre vacibin menduptan ayrılabilmesi için onu yapmaya azmetmenin şart olması ve yerine getirilene kadar bu şartın sürekli tekrar etmesi gerekmektedir.444 Cûveynî’nin naklettiğine göre azmi şart görenler, vacibi yapmaya bir defa azmetmeyi yeterli görmüşlerdir.445 Cûveynî, Amidî, Mûtezili âlimlerden

Basrî, Mecüdüddin İbnTeymiyye gibi fıkıh usûlü âlimlerine göre ise azm şart olmayıp gerekli de değildir.446

Kadî, daha önce geniş vakitli vacibi (vacib-i mûvasa’) ifade ederken azmin sürekli yapılmasının gerektiğini ve vacibin bir defa yapılmasıyla yerine getirilmiş olacağını açıklamıştı. Ona göre gelecekte yapılacak olan vacibe devamlı olarak onu yapmaya azmedilmesi gerekmektedir. Zira sürekli vacibi yapmaya azmedilmediği takdirde onu terketmeye azmedilmiş olacaktır. Bu da haramı işlemeye sebep olur.447

a. Vacipliğe İmanın Sürekliliği

Vacibin vücûbiyetine iman konusunda herhangi bir ihtilafın olmadığını ve her mükellefe iman etmenin vacip olduğunu belirten Kadî, Vacibin vücûbiyetine iman(itikât) etmesiyle ile ilgili iki noktaya dikkat çekmiştir. Bunlardan birincisi vacibin yapılmasına azmetme ile ona inanmanın birbiriyle bağlantılı (mûkarîn) olduğunu söylemektedir. Ona göre vacibin yapılmasına devamlı azmetmek ona inanmayı da gerekli kılmaktadır. Zira bir fiilin vacip olduğuna inanmamak ona devamlı azmetmeyi gerektirmediği gibi mükellefe de inanma vacip değildir. İkinci olarak imanın vacip olduğuna inanmak ve onu sürekli olarak hatırlamanın da vacip olduğudur.448

443 Zerkeşî, Bahrü’l-Mûhît, c.1,s.210. 444 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s. 257. 445 Cûveynî, el-Burhân, c.1, s. 235.

446 Cüveynî, bu şartı “et-Telhîs”’te zikretmiştir. (Cûveynî, et-Telhîs, s. 129); azmın şart olup olmadığı

ilgili bilgi için bkz. Gazzâlî, el-Mustasfâ, c.3, s. 187; Amidî, el-İhkâm, c.2, s.229; Basrî, el-

Mu‘temed, c.1, s.135; Serahsî, el-Usûl, c.1,, s.31; İbn Teymiyye, Müsevvedde, s. 41;

Zerkeşî, Bahrü’l-Mûhît, c.1,s.211.

447 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s.227-308. 448 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s.309.

124

İman etmenin tasdîk ve bilgiden bağımsız olmayacağını belirtirken bunun devamlı hatırlamayı gerektirdiğini belirtir. Ona göre Allah ve Peygambere inanma, onları tasdîk ve ta’zîm etmenin tekrar etmesinin vacip olması gerekir. İtikadın tekrarının vacip olmaması durumunda zıttının gerçekleşeceğini ve bunun da kişinin küfre düşmesine sebep olacağını belirtmektedir.449

b. İmanı Dil İle İkrarın ve Tekrarının Hükmü

Tevhidin şehadet kelimesinin manasına inanmak ve onu dille söylemenin devamlı olup olmaması ancak sem’i bir delil ile olur. Zira dille söyleme sadece imanın zahiri delilidir. Tasdik ve marifet ise kalbin fiillerindendir. Dille söyleme gerçekte iman etmeyi gerçekleştirmemektedir. Dolayısıyla dille söyleme hususunda engellenen birinin kalbi ile tasdik ettiği takdirde mümin olacağını belirterek nutk açısından özürlü olanların da tasdik ettikleri takdirde gerçekte mümin sayılacağını belirtmektedir.450

Dille söyleme (nutk) konusunda hükmün böyle olduğunu belirten Bâkıllânî, dille söylemenin tekrarı gerektirip gerektirmeyeceğinin ancak sem’i bir delille bilineceğini belirtmektedir.

Dille söylemenin ömürde bir defa olması ile ilgili sem’i bir delil ve icmânın olması halinde fûkâhanın görüşünün geçersiz olduğunu belirten Kadî, nassların zâhirinden her ne kadar ömürde bir defa dille söylemenin yeterli olduğu anlaşılıyorsa da mutlak ifadelerden sadece bir defa dille söylemenin çıkarılmayacağını, dolayısıyla tekrar etmenin de çıkarılacağını belirterek bu konuda vakf etme yoluna gitmiştir.451

Mutlak emirlerin tekrarı gerektirmeyeceğini söyleyenlere karşı şu ayetleri delil göstermektedir. َنيّعّكا َّرلا َعَم اوُعَك ْرا َو َةاَك َّزلا اوُتآ َو َة َلاَّصلا اوُميّقَأ َو (Namazı kılın, zekâtı verin.

Rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.)452, ْمُكَهوُج ُو اوُلّسْغاَف ّة َلاَّصلا ىَلّإ ْمُتْمُق اَذّإ اوُنَمآ َنيّذَّلا اَهُّيَأاَي ْمُكَيّدْيَأ َو (Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar

ellerinizi …..Yıkayınız)453,اَن ّهزلا اوُب َرْقَت َلَ َو (Zinaya yaklaşmayın…)454, ْمُكَسُفْنَأ اوُلُتْقَت َلَ َو 449 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s.309. 450 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s.309. 451 Bâkıllânî, et-Tâkrîb, c.2, s.310. 452 Kur’an-ı Kerîm, Bakarâ, 2/43. 453 Kur’an-ı Kerîm, Maîde,5 /6. 454 Kur’an-ı Kerîm, İsrâ, 17/32.

125

(…kendinizi helâk etmeyin…)455 Bu ayetlerdeki mutlak emirlerin zâhirinden bir defa

yapma anlaşılıyorsa da bildirim olan (tevkîfî) bir delille onların tekrarı gerektirdiğini bilmekteyiz. Dolayısıyla Fûkâhanın bir defa dil ile belirtme görüşünü makûl bulmakla beraber Kadî, imanın tekrara hamledilmesini delil olduğu takdirde mutlak emirlerin tekrara hamledilmesi gibi aykırı (münafî) görmemektedir456

c. Hz. Peygambere Salatü Selamda Bulunmanın Tekrarı

İmanı ikrar ile belirtmenin tekrarı gerektirip gerektirmeyeceği ile ilgili hususu belirttikten sonra, bu durumun Hz. Peyagambere salatü selam getirmenin tekrarı gerektirip gerektirmeyeceğinin işareti olduğu kanaatindedir. Ona göre imanı dille söylemenin tekrarı sem’i bir delile dayandığına göre salat getirme ile ilgili de sem’i bir delilin olması gerekmektedir. Mükellefin salat getirmesinin ömürde bir defa yeterli olup olmamasının da sem’i bir delile dayanması gerektiğini belirten Kadî, fûkâhanın ömürde bir defa söylemeyi vacip gördüğünü ve bunun yeterli olduğunu dolayısıyla tekrarın vacip olmadığı görüşünde olduklarını nakleder.457

Namazda teşehhüd okunurken salat getirmenin tekarı gerektireceğini ve bunun ictihadi bir mesele olduğunu bunun da ancak delil ile bilineceğini söyleyen Kadî, namaz haricinde salat getirmenin ise tekrarı gerektirmediğini ömürde bir defa salat getirmenin yeterli olduğunu belirtmektedir.458

Benzer Belgeler