• Sonuç bulunamadı

Uzun Kemiklerin Büyümesini Etkileyen Genetik ve Çevresel Faktörler

2.4. İnsanda İskelet Gelişimi

2.4.2. Uzun Kemiklerin Büyümesi

2.4.2.1. Uzun Kemiklerin Büyümesini Etkileyen Genetik ve Çevresel Faktörler

İnsanın büyümesi ve gelişmesi çeşitli faktörlere bağlı olarak şekillenmektedir.

Bunlardan biri kişinin ailesinden aldığı genetik yapısıdır. Kemik gelişimi ve boy uzunluğu da genetik yapıdan etkilenmektedir. Çocuklar ailelerinden aldıkları genotipi, fenotiplerine yansıtırlar. Ancak hamilelik döneminden başlayarak, annenin olumsuz çevre şartlarına maruz kalması ve rahim içi yapıdaki değişimlerin de bebeğin fiziksel gelişimine etkisi bulunmaktadır. Anne rahmi, bebeğin gelişimi için yeterli uygunlukta değilse genetik olarak uzun ve iri olma potansiyeline sahip olan bir bebeğin gelişmesi bu durumdan olumsuz etkilenecektir (Güleç, 1990;

Büyükkarakaya, 2011).

21

Genetik ve çevresel yapı büyüme ve gelişme döneminde etkileşim halindedir.

Çocuğun genetik potansiyelini gerçekleştirebilmesi çevresel şartların iyi ya da kötü olması durumunda farklılık gösterecektir (Ulijaszek ve ark., 1998). Sosyoekonomik yönden iyi durumda olan bireylerde gelişim daha hızlı olurken, sosyoekonomik açıdan kötü durumda olan bireylerin büyümelerinde bir yavaşlama gözlenmektedir (Güleç, 1990).

Bir çocuğun büyüme gelişmesi ve buna bağlı olarak iskeletsel gelişimi de genetik ve çevresel faktörlere bağlıdır. Yetişkin bireyin boy uzunluğunun belirlenmesinde çocukluk dönemindeki uzun kemiklerinin gelişimi oldukça önemlidir (Güleç, 1990). Gelişimde genetik mirasın rolü, çevresel faktörlerin rolünden oldukça fazladır. Ancak; her ikisinin de etkileşim içinde bulunulduğu unutulmamalıdır (Ulijaszek ve ark., 1998).

Uzun kemiklerde büyüme epifiz plağındaki kıkırdak dokuda bulunan hücrelerin bölünmelerindeki artışla gerçekleşmektedir. Bölünmeden sonraki aşamada ise kıkırdak doku ya da bağ doku kemikleşmekte ve uzun kemikler bu şekilde uzamaktadır (Mays, 1998; Uysal, 2005). Çocukluk çağı boyunca kemik gelişiminin düzenli işleyişi, yetişkinlikteki kemik sağlığının da temelini oluşturmaktadır (Bachrach, 2000).

Çocukluk dönemindeki boy uzunluğu çocuğun sağlık durumunun belirlenmesinde oldukça önemlidir. Boy uzunluğunun belirlenmesinde pek çok etken bir arada rol oynamaktadır (Demirel ve ark., 2005; Kayıran ve ark., 2011). Genetik yapı, kültürel ve ekonomik seviye ve tıp biliminin gelişmesiyle insanların hayat şartlarındaki değişme birleşince boy uzunluğu, kemik gelişimi ve toplumların sağlık

22

düzeylerinde de değişikliklerin yaşandığı belirtilmektedir (Bostancı, 1954; Bachrach, 2000; Neyzi ve Saka, 2002). Neyzi ve Saka yaptıkları çalışmada çevrenin genetik yapıdan daha etkili olduğu görüşündedirler (Neyzi ve Saka, 2002). Türkiye’de fiziksel büyüme çalışmasını yapan ilk kişi olan Nafi Atuf Kansu da yaptığı araştırmada genetik yapının ve çevrenin çocukların gelişimlerinde birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir (Duyar ve Erişen, 1996).

Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda da sosyoekonomik düzey ve yetersiz beslenmenin çocuk gelişimi üzerindeki etkilerine yer verilmiştir. Sosyoekonomik açıdan zor şartlar altında olan çocukların gelişimlerinin, sosyoekonomik açıdan daha iyi olan yaşıt çocuklara oranla daha geride olduğu yapılan çalışmalarla belirtilmiştir (Neyzi ve Saka, 2002).

3.Bölüm: Fiziksel Büyüme Çalışmalarına Genel Bakış

Çocukların erişkinlerden ayrılan en önemli özelliği devam eden büyüme ve gelişme süreci içinde olmalarıdır. Çocukların gelişimi bir toplumun sağlığı ve gelişmişliği konusunda araştırmacılara değerli fikirler vermektedir (Alantar, 1939;

Bostancı, 1954; Uysal, 2005).

Birçok araştırmacı, insanın fiziksel gelişimi konusunda çalışmalar yapmıştır.

Çocuklar üzerinde yapılan antropometrik araştırmalar, toplumların değişik dönemlerinde ve değişik yörelerinde çocukların gelişimsel özelliklerinin anlaşılması ve takibi açısından önemli olmuştur. Çocuk büyümesine dair yapılan ilk çalışma 1777 yılında Buffon tarafından yapılan çalışmadır. Dünya çapında baktığımızda,

23

insanların fiziki büyümelerini ilk kez antropometrik yöntemleri kullanarak sistemli hale getiren bilim insanı Quetelet’dir (Bostancı, 1954; Duyar ve Erişen, 1996).

Dünya üzerinde yapılan ilk longitidunal (uzunlamasına) araştırma ise Montbellier tarafından yapılmıştır (Neyzi ve Saka, 2002). Buna ek olarak; Boas (1892), Porter (1893), Gilbert (1895), Weissenberg (1895), Hall (1896) gibi pek çok araştırmacı da insan gelişiminin gerek fiziksel, gerek ruhsal, pek çok dalında araştırmalar yaparak bilim dünyasına sunmuşlardır (Bostancı, 1954; Duyar ve Erişen, 1996).

Araştırmacılar bir bireyin sağlıklı gelişiminin sadece boy ve tartı ile tespit edilemeyeceğini, aynı zamanda vücut ölçümlerinin birbirleriyle olan oranlarının da önemli olduğunu belirtmişlerdir (Bostancı, 1954).

Günümüzde ise Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Hastalık Koruma ve Önleme Merkezi (CDC) gibi sağlıkla ilgili önemli kuruluşlar belli yaş grupları için boy uzunluğu, ağırlık, baş çevresi vb. persentil (yüzdelik) değerleri oluşturmuştur (Şekil 1-3). Oluşturulan bu değerler gerek yurtdışında gerekse ülkemizde yapılan çalışmalarda referans değer olarak kullanılmaktadır. Persentiller yaşa ve cinsiyete göre genellikle 3. 5. 10. 25. 50. 75. 90. 95. ve 97. yüzdelik değerleri olarak oluşturulmaktadır. 3. persentil ölçüm alınan bireyler içinde en alt sınırda bulunanları, 50. persentil ortalama değeri, 97. persentil ise en üst değerleri temsil etmektedir.

Toplumlar açısından persentil değerleri oluşturmak özellikle büyüme ve gelişme çağındaki çocukların normal büyümelerinin takibi açısından önem taşımaktadır.

Çocuğun, kendi toplumuna özgü persentil değerleri içinde yaşına göre hangi persentil değerleri arasına düştüğüne bakılarak büyümenin takibini yapmak mümkündür.

Topluma özgü persentil değerlerinin oluşturulması da bu açıdan önem taşımaktadır (CDC, 2000; WHO, 2007; Pirinçci ve ark., 2011).

24

Şekil 1: 0-5 yaş arası erkek (üst) ve kız (alt) boy persentil eğrileri (WHO, 2007)

25

Şekil 2: 0-5 yaş arası erkek (üst) ve kız (alt) ağırlık persentil eğrileri (WHO, 2007)

26

Şekil 3: 2-20 yaş arası erkek (üst) ve kız (alt) boy ve ağırlık persentil eğrileri (CDC, 2000)

Türkiye’de yapılmış fiziki büyüme çalışmalarından ilki Nafi Atuf Kansu tarafından 1917 yılında gerçekleştirilmiştir (Duyar, 1998). Kansu, çalışmalarını

27

Ankara, İstanbul, Anadolu’nun çeşitli illeri ve bu illere ait köylerindeki çocuklar üzerinde yürütmüştür (Kansu, 1939). Muallim dergisinde yayınlanan çalışmada, Bursa’da yaşayan çocukların gelişimleri antropometrik verilere dayanılarak açıklanmıştır (Duyar ve Erişen, 1996; Neyzi ve Saka, 2002). 1925 yılına gelindiğinde ise Türk Antropoloji Enstitüsü kurularak, İstanbul’da yaşayan çocuklar üzerinde bir araştırma gerçekleştirilmiş, çocuklardan boy ve ağırlık ölçümleri alınmıştır. Bu araştırmanın sonuçları, Türk Antropoloji Mecmuası’nda yayınlanmıştır (Kansu, 1939). Türkiye’de antropolojinin de gelişmesiyle fiziksel büyüme çalışmaları giderek önem kazanmıştır. 1926 yılında Türk, Rum, Ermeni ve Musevi çocuklarının gelimlerinin değerlendirilmesi ve diğer ülke çocuklarıyla karşılaştırılmalarına dayalı bir çalışma yapılmıştır (Bostancı,1954; Duyar ve Erişen, 1996; Duyar, 1998). İlk dönem olarak adlandırılan 1925- 1950 döneminde Şevket Aziz Kansu, Seniha Tunakan ve Muzaffer Süleyman Şenyürek antropolojiye değerli katılarda bulunmuşlardır. Alantar (1939), Tümay (1939) ve Yalım (1940) tarafından yapılan çalışmalarda, çocuklardan antropometrik ölçümler alınmıştır. Çalışmalar sonucu bulunan veriler diğer ülke çocuklarının değerleri ile karşılaştırılmıştır (Bostancı, 1954; Neyzi ve Saka, 2002).

1950 yılından sonra ise özellikle Enver Yaşar Bostancı’nın yaşayan çocuklar ve çocuk iskeletleri üzerinde yaptığı fiziksel büyüme çalışmaları dikkati çekmektedir. Bostancı’nın yaptığı bu araştırmalar, 1917-1950 yıllarındaki araştırmalarla karşılaştırıldığında daha kaliteli ve kapsamlı bir yapı göstermektedir.

Bu nedenle Bostancı’nın araştırmalarının, fiziksel büyüme çalışmaları açısından Türkiye’de yeni bir dönem başlattığı belirtilmektedir (Duyar, 1998).

28

Ülkemizde özellikle ilk dönemde yapılan fiziksel büyüme araştırmalarının yapıldıkları dönemdeki koşullar nedeniyle çeşitli eksikliklerinin bulunduğu belirtilmektedir. Araştırmaya dâhil edilen çocukların sosyoekonomik durumlarının göz ardı edildiği ve araştırmaların istatistiksel açıdan yeterli değerlendirmelerinin yapılamadığı düşünülmektedir (Duyar, 1998).

1970’li yıllardan sonra ise pek çok araştırmacı tarafından Türkiye’nin farklı illerinde ve bölgelerine kırsal alanda ve kentlerde yapılan araştırmalarda sosyoekonomik düzey ve sosyoekonomik düzeyin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisi konusuna ağırlık verilmeye başlanmıştır (Neyzi ve Saka, 2002).

1978 yılında Neyzi ve arkadaşları İstanbul’da 0-18 yaş arası yaklaşık üç bin çocuktan ve yine aynı yıl Tümerdem, Erzurum’da 6-14 yaş arası 1925 okul çocuğundan boy kilo vb. ölçümler alınarak gelişimlerinin değerlendirilmesi yapılmıştır (Neyzi ve ark., 1978; Tümerdem, 1978). Erem tarafından ise Bursa ili 6-12 yaş arası 747 ilkokul öğrencisi üzerinde bir çalışma yapılmıştır (Erem, 1979).

1980’li yıllara gelindiğinde ise Erefe ve arkadaşları (1982), Aytekin ve Dirican (1983), Akgönül (1984), Özer ve arkadaşları (1986), Baki ve Teziç (1986), tarafından yapılan Küçüködük ve arkadaşları (1989), Korkmaz (1989)’ın Türkiye’nin farklı illerinde yaşayan ve farklı sosyoekonomik düzeye mensup okul çocuklar üzerine yaptıkları fiziksel büyüme çalışmaları dikkati çekmektedir. Özellikle geçmiş dönemlerdeki çalışmaların aksine bu çalışmalar Ankara ve İstanbul odaklı olmaktan çıkmıştır.

Özellikle 1988 yılında Saatçioğlu tarafından 7-11 yaş arası 7 coğrafik bölgeden 7 ilden (İstanbul, Ankara, İzmir, Rize, Elazığ, Adana, Gaziantep ) 1020

29

yüksek sosyoekonomik düzeye dahil edilen çocuk üzerine yaptığı çalışması da 80’li yıllarda yapılan kapsamlı çalışmalardan olması yönüyle dikkat çekmektedir. Çalışma dâhilinde çocuklardan uzunluk, genişlik ölçümleri ve deri kıvrımı kalınlığı ölçümleri alınmıştır. Araştırma sonucunda ise özellikle ağırlık, boy uzunluğu, büst yüksekliği, göğüs çevresi, kalça çevresi, triseps deri kıvrımı kalınlığı ve kol kas ve yağ alanlarının, cinsiyetler arasında anlamlı farklılık gösterdiğine değinilmiştir (Saatçioğlu, 1988).

Hatipoğlu ve Kavak (1990), Günay ve arkadaşları (1990) tarafından Diyarbakır ve Bursa’da yaşayan çocukların gelişimlerinin incelenmesine yönelik çalışmada sosyoekonomik açıdan kentsel (2149 çocuk) ve kırsal alan çocuklarının (2202 çocuk) boy uzunlukları konusunda birbirlerinden farklı oldukları belirtilmiştir.

Buna ek olarak, 1993 yılında Gemlik’te İkiz ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada da ilkokul çocuklarından boy uzunluğu, ağırlık ve kol ve bacak uzunluk ölçümlerinin alındığı görülmektedir. Akın tarafından Van’da, Salbacak ve arkadaşları tarafından Konya’da yapılan çalışmalarda da okul çocuklarının gelişimleri antropometrik öçlümler aracılığıyla değerlendirilmiştir (Cankur ve ark., 1993; Akın, 1995; Salbacak ve ark., 1999).

Yine 1993 yılında, Duyar tarafından yapılan çalışma da Saatçioğlu’nun 1988 yılında yapmış olduğu çalışmaya benze olarak, 7 coğrafik bölgeden 7 ilde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada yüksek sosyoekonomik düzeye dahil edilen, kız ve erkek toplam 1200 çocuğun şişmanlık durumları incelenmiştir. Araştırma sonucunda Amerika değerleri ile çalışma değerleri karşılaştırılmış ve Duyar’ın çalışmasında dahil edilen çocukların Amerikalı çocuklardan daha az şişman oldukları sonucuna

30

varılmıştır. Buna ek olarak Duyar çalışmasında şişman çocuğa rastlamadığını da belirtmiştir (Duyar, 1993).

Geçtiğimiz 10 yıllık dönemde yapılmış büyüme ve gelişme çalışmalarına genel olarak bakıldığında, Gemlik’te Pala ve arkadaşları, Akdoğan ve arkadaşları, Özdemir ve arkadaşları, Bundak ve arkadaşları, Koca Özer, Neyzi ve Hatipoğlu ve arkadaşları, gibi pek çok araştırmacının antropometrik ölçümler yardımı ile yapmış olduğu fiziksel büyüme çalışmaları göze çarpmaktadır (Pala ve ark.,2002; Akdoğan ve ark, 2005; Özdemir ve ark., 2005; Bundak ve ark., 2006; Koca Özer, 2007; Neyzi ve ark., 2008; Hatipoğlu ve ark., 2009).

3.1.Türkiye’de Okulöncesi Dönem ve Okul Çocukları Üzerine Yapılan

Benzer Belgeler