• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Okulöncesi Dönem ve Okul Çocukları Üzerine Yapılan Fiziksel

30

varılmıştır. Buna ek olarak Duyar çalışmasında şişman çocuğa rastlamadığını da belirtmiştir (Duyar, 1993).

Geçtiğimiz 10 yıllık dönemde yapılmış büyüme ve gelişme çalışmalarına genel olarak bakıldığında, Gemlik’te Pala ve arkadaşları, Akdoğan ve arkadaşları, Özdemir ve arkadaşları, Bundak ve arkadaşları, Koca Özer, Neyzi ve Hatipoğlu ve arkadaşları, gibi pek çok araştırmacının antropometrik ölçümler yardımı ile yapmış olduğu fiziksel büyüme çalışmaları göze çarpmaktadır (Pala ve ark.,2002; Akdoğan ve ark, 2005; Özdemir ve ark., 2005; Bundak ve ark., 2006; Koca Özer, 2007; Neyzi ve ark., 2008; Hatipoğlu ve ark., 2009).

3.1.Türkiye’de Okulöncesi Dönem ve Okul Çocukları Üzerine Yapılan

31

Kansu tarafından, 1939 yılında yapılan çalışmalar antropolojinin fiziksel büyüme çalışmaları üzerindeki gelişimi açısından oldukça önemlidir. Kansu, araştırmasını İstanbul, Ankara, Anadolu’nun çeşitli il ve köylerinde yaşayan, 5-19 yaş arası 907 kız, 1690 erkek toplam 2597 çocuk üzerinde gerçekleştirmiştir.

Araştırmasında boy, kilo, baş gelişimleri, el gelişimleri gibi birçok fiziksel özellik araştırılmış ve bu gelişimlerin değerlendirilebilmesi açısından çocuklardan çeşitli antropometrik ölçümler alarak bu ölçüler değerlendirilmiştir (Kansu,1939).

Tümay tarafından İstanbul’da hastaneye başvuran 6774 kız, 6462 erkek toplamda 13236, 0-16 yaş arası, çocuğun gelişimlerinin değerlendirilmesine yönelik bir çalışma yapılmıştır. Çalışmaya dâhil edilen çocukların Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden ve İstanbul’dan geldikleri belirtilmiştir. Çocuklar üzerinden boy uzunluğu, ağırlık, baş çevresi, göğüs çevresi, karın çevresi ölçümleri alınarak bunlar yaşlara ve ailelerin ekonomik durumlarına göre sınıflandırılarak değerlendirilmiştir.

Doğumdan sonraki dönemde özellikle baş çevresinin daha hızlı bir gelişim gösterdiğini belirmiştir. Tümay araştırmasında aldığı ölçümlerden elde ettiği bulguları, yurtdışında yapılan çalışmalarla da karşılaştırarak değerlendirmelerini yapmıştır (Tümay, 1939).

1939 yılında Türkiye’nin farklı bölgelerinden, İstanbul’da Şişli Çocuk Hastanesi’ne başvuran 1 ay ile 12 yaş arası toplam 10030 çocuktan alınan antropometrik ölçümlere dayanılarak Alantar tarafından fiziksel büyüme çalışması yapılmış ve bulunan değerler yurtdışında da yapılan çeşitli çalışmalarla da karşılaştırılmıştır. Alantar çocuklarda boy uzunluğundaki artışın, süt çocuğu, 7 yaşa doğru ve püberte zamanı olmak üzere 3 fazda gerçekleştiğini belirtmiştir. Kızlarda boy uzunluğundaki artışın erkeklerden daha önce olmasına neden olarak da kızların

32

püberte dönemine, erkek çocuklardan daha erken girmesini göstermiştir. Boy uzunluğunun 12 yaşa kadar erkeklerde daha uzun olduğu ancak 12 yaşta kızlarda erkekleri geçtiği belirtilmiştir. Büst yüksekliğine bakıldığında ise 5 yaşa kadar kızların büst yüksekliklerinin, erkeklerden daha düşük olduğu sonraki yaşlarda ise değerlerin erkeklerin değerlerine yaklaştığı görülmektedir. Bacak uzunlularındaki artışın ise 5 yaştan sonra ivme kazandığı kızlarda 9-10 erkeklerde 10-11 yaşlarında ani bir artışın olduğu belirtilmektedir (Alantar, 1939).

Bostancı, çocuklar üzerine yapılacak çalışmaların öneminden bahsetmiş ve çocukları bir ülkenin en değerli varlıkları olarak nitelendirmiştir. Buna yönelik olarak 1954 yılında, Ankara’ da yaşayan 9-16 yaş arası 1679 çocuğun boy uzunluklarının değerlendirilmesine yönelik bir çalışma gerçekleştirmiştir. Bostancı araştırmasında bulduğu değerlerin Kansu (Ankara, 1939) ve Yalım (İstanbul, 1940)’ın araştırmalarındaki değerlerle büyük ölçüde benzerlik gösterdiğine de değinmiştir. Boy uzunluğunun erkek ve kızlar arasındaki farklılıklarının ergenlik dönemine geçiş dönemindeki farklılıkla alakalı olduğu da belirtilmektedir.

Erkeklerin, kızlara nazaran ergenlik dönemine daha geç erişmelerinin kızların boylarının belli yaşlarda erkeklerden daha uzun oluşunun nedeni olduğu belirtilmiştir (Bostancı, 1954).

Bostancı, Ankara’da yaşayan 9-16 yaş arası çocuklardaki büst yüksekliği ve alt taraf uzunluklarını da değerlendirmiştir. Kız ve erkek çocuklarda boy ve büst uzunluğundaki artış paralel seyretmektedir. Bostancı çalışmasında büst yüksekliğinin 15 yaşa kadar kızlarda daha fazla olduğunu 16 yaşta ise erkeklerin büst yüksekliğinin kızlarınkini geçtiğini belirtmiştir. Alt taraf yüksekliğinin özellikle postnatal yaşamda büste nazaran daha hızlı gelişim gösterdiğine değinilmiştir. Kız ve erkek çocukların

33

alt taraf büyümeleri değerlendirildiğinde ise Bostancı çalışmasında dâhil ettiği çocuklarda 9-13 yaş arası kızların alt taraf uzunluklarının hızla arttığı, erkeklerde ise 13 yaşından sonra alt taraf uzunluğunda artışın daha belirgin olduğunu belirtmiştir.

Boy uzunluğu ve büst yüksekliğinde görülen cinsiyetler arası farkların alttaraf yüksekliği için de geçerli olduğu belirtilmiştir. Alt bacak uzunluğuna bakıldığında ise 9-13 yaş arasında kızların, 14-16 yaş arasında ise erkeklerin alt bacak uzunluklarının birbirlerine göre fazla olduğu belirtilmiştir. Bostancı bunlara ek olarak çalışmasında ayağın uzunlamasına ve genişlemesine büyümesi konusuna da değinerek çalışmasında yer vermiştir (Bostancı, 1955a). Bostancı başka bir çalışmasında kol, üst kol, önkol ve elin uzunluklarını değerlendirmiştir. Tüm kol uzunlukları 13 yaş dışında erkeklere kızlardan daha yüksek olduğu özellikle 15 yaşla beraber farkın gözle görülür bir hal aldığı belirtilmektedir. Araştırmanın sonucunda üst kolun her yaş grubunda ve iki cinsiyette de önkoldan daha uzun olduğu, üst bacak uzunluğunun da yine benzer şekilde üst koldan uzun olduğu belirtilmiştir. Alt bacak ve önkol uzunluları karşılaştırıldığında ise alt bacak uzunluklarının önkoldan her iki cinsiyette de uzun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bostancı buna ek olarak çocukların el uzunlukları ve genişliklerini de değerlendirmiştir. El ve ayak uzunluk ve genişliğindeki değişikliklerin ise büst ve boy ile değil de daha çok kol ve alt tarafın büyümesi ile alakalı olduğuna değinmiştir (Bostancı, 1955b).

Bostancı 9-16 yaş arasında vücudun genişlemesine büyümesi konusunda bir çalışmaya da yer vermiştir. Buna yönelik olarak da 9-16 yaş arası çocuklardan aldığı omuz, kalça, göğüs genişliği, göğüs derinliği ve çevresi ölçümleri değerlendirmiştir.

Çalışma sonucunda omuz genişliğinin 15 yaşa kadar kızlarda daha fazla olduğu bunun da kızlardaki büyüme atağının erkeklerden önce gerçekleşmesinin etkisinin

34

olduğu sonucuna varılmıştır. Kalça genişliğinin ise kızlarda özellikle ergenlik döneminde arttığı, erkeklerde 9 yaşta kalçanın kızlardan daha geniş olduğu 12 yaşla beraber kızların kalça genişlik ölçülerinin erkeklerin üzerine çıktığı belirtilmektedir.

Göğüs genişliği ve derinliğindeki değişimlere bakıldığında ise özellikle erkeklerin ergenlik dönemine girmesi ile kızların ölçümlerinin önüne geçtiği sonucu belirtilmiştir. Göğüs çevresi değerleri ise kızlarda 12-16 yaşla beraber erkeklerden büyük değerler gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır (Bostancı, 1957).

Neyzi ve arkadaşları tarafından İstanbul’da ilk ve ortaokul çocukları üzerinde yapılan çalışma da oldukça değerlidir. Araştırma kapsamında 9-17 yaş arası 1530 erkek ve 1465 kızın boy ve ağırlık ölçümleri alınmıştır (Neyzi ve ark., 1973). Aynı yıl Neyzi, çocukların büyüme ve gelişmesi üzerinde etkisi olan faktörler konusunda bir çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışmasında, genetik, beslenme, coğrafi bölge, iklim vb. faktörlerin çocukların büyümeleri üzerindeki etkisinden bahsetmiştir. Araştırması kapsamında çocukları sosyoekonomik gruplara ayırmış sosyoekonomik durumu iyi olan çocukların gelişimlerinin Amerika değerleri ile benzerlik gösterdiğini ancak düşük sosyoekonomik düzeye mensup çocukların değerlerinin ise ciddi anlamda düşüklüğüne değinilmiştir (Neyzi, 1973).

Türk çocuklarının gelişim durumlarının belirlenmesi üzerine, 1978 yılında yapılan çalışmada 0-18 yaş arası sosyoekonomik açıdan iyi olan, 1755 kız, 1851 erkek çocuk üzerinden antropometrik ölçümler alınarak fiziksel gelişimleri hakkında değerlendirme yapılmıştır. Araştırmada 5 yaş altı çocuklara da yer verilmiştir. 18 yaş grubunda yeterli birey olmadığı için ortalama boy değerlerine araştırmada yer verilmemiştir. (Neyzi ve ark., 1978).

35

Duyar tarafından 1990 yılında yapılan bir çalışmada 10 yaş grubu 200 çocuk üzerinden antropometrik ölçümler alarak gerçekleştirmiştir. Araştırmasında sosyoekonomik durum ve cinsiyet farklılığının büyüme ve gelişme üzerine olan etkisi üzerinde durmuştur. Araştırma sonucunda üst sosyoekonomik düzeye dahil edilen çocukların kafa ölçümleri dışındaki antropometrik ölçümleri düşük sosyoekonomik düzey çocuklarından daha yüksek bulunmuştur. Buna ek olarak erkek çocukların çevresel şartlardan kızlardan daha çok etkilendiği sonucuna varılmıştır (Duyar, 1990).

Tunçbilek ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada Türkiye’nin; Kuzey, Güney, Doğu, Batı ve merkezinde yaşayan 5 yaş altı çocukların boy ve kilolarının yaşadıkları bölgeye ve beslenmelerine göre yaşa göre boy, yaşa göre ağırlık ve ağırlığa göre boylarının değerlendirmesi yapılmıştır. Araştırma sonucunda çocukların yaklaşık %10’unda düşük ağırlık değerlerine rastlandığı belirtilmiştir. Yaşa göre boy değerlerinde ise çocukların %21’inde büyümenin durakladığı belirtilmiştir. Yaşa göre boy değerlerindeki artış hayatın ilk dört yıllık döneminde düşüş gösterirken ağırlığın ise daha durağan hale geldiği de belirtilmektedir. Ek olarak araştırmanın sonucunda kır ve kent arasında, Doğu, Batı ve Kuzey Güney bölgelerinde de anlamlı farklılıkların bulunduğu belirtilmiştir. Anne eğitim seviyesi, çocuğa bakan birey, ailedeki birey sayısı, kardeş sayısı vb. değişkenlerin de çocuğun büyüme ve gelişmesi üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur (Tunçbilek ve ark., 1996).

Akın tarafından Denizli iline yapılan bir çalışmada ise 4- 20 yaş arası 328 erkek çocuktan antropometrik ölçümler alınmıştır. Çalışma kırsal kesimde yapılmış bir çalışma olması yönü ile dikkat çekmektedir. Araştırmada ölçümler denizli iline ait Sarayköy ve Çameli ilçelerinden alınarak karşılaştırma yapılmıştır. Araştırma

36

sonucunda ise çevresel ve genetik etmenlerin çocukların gelişimlerinde beraber rol oynadıklarına vurgu yapılmıştır (Akın, 2001)

Turan ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada ise vücudun alt ve üst bölüm oranları ile kulaç-boy oranları değerleri hesaplanmıştır. Araştırma dahilinde 3-18 yaş arası 1302 çocuktan ölçüm alınmış ve elde edilen değerler tablolar ile verilmiş ve bu değerlerin hekimlere yardımcı olmasının amaçlandığı belirtilmiştir (Turan ve ark., 2005).

İstanbul’da 9-72 aylık çocuklar üzerine yapılan bir çalışmada, 844 çocuktan antropometrik ölçümler alınmıştır. Ailenin gelir düzeyi, anne sütü ve ek gıda alımı gibi değişkenler de araştırma kapsamında göz önünde bulundurulmuştur. Araştırma sonucunda antropometrik değişkenlerin gelir düzeyi yüksek olan çocuklarda daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Buna ek olarak anne sütü, demir ve D vitamini alan çocukların antropometrik değerlerinin kullanmayanlara oranla daha yüksek bulunduğuna da değinilmiştir (Şehla, 2006).

İstanbul’da yapılan bir çalışmada Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Yuvasından, 1-11 yaş arası 180 çocuktan boy, ağırlık, baş çevresi, göğüs çevresi, deri kıvrımı kalınlıkları vb. antropometrik ölçümler alınmıştır. Araştırma sonucunda genel olarak şişmanlık oranının çocuklarda daha yaygın olduğu belirtilmiştir. (Erkan ve ark., 2007).

2007 yılında İstanbul’da yapılan bir başka çalışmada ise 1-5 yaş arası 99 çocuk üzerinden boy ve ağırlık değerleri alınmış ve persentil değerleri oluşturulmuştur. Araştırmaya ailenin sosyoekonomik düzeyi de dâhil edilmiştir.

Ağırlık ve boy persentil değerleri arasında istatistikî açıdan anlamlı bir fark olduğu

37

belirtilmiştir. Ağırlık ve anne sütü alım süresi ile boy ve anne sütü alımı arasında istatistikî olarak bir anlamlılık bulunamadığı da belirtilmektedir. Bunlara benzer olarak aylık gelir ve anne eğitimi ile boy ve ağırlık persentilleri arasında istatistikî açıdan anlamlı fark bulunamadığına da değinilmektedir (Öncü, 2007).

İstanbul’da 0-5 yaş arası çocukların büyüme eğrilerinin değerlendirildiği araştırma kapsamında, 2391 erkek, 2102 kız çocuğundan; boy, ağırlık ve baş çevresi ölçümleri alınmıştır. Araştırma sonucunda Türkiye’de geçmiş yıllarda yapılan çalışmalara göre 5 yaşta kız ve erkeklerde boy uzunluğunda artış görüldüğü belirtilmektedir. Ağırlık değerlerinde ise kız çocuklarında ağırlığın 0,220 kg arttığı erkeklerde ise 0,160 kg azaldığı söylenmiştir (Gökçay ve ark., 2007).

İstanbul’da gerçekleştirilen çalışmada 0-6 yaş arası 360 çocuk üzerinden çeşitli antropometrik ölçümler alınarak beslenme durumların belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma dâhilinde çocuklar üzerinden boy, ağırlık, baş çevresi, göğüs çevresi, üstkol çevresi ve tericeps deri kıvrımı kalınlığı gibi ölçümler alınmıştır.

Araştırma sonucunda 5 yaş altı çocukların baş çevresi ve triceps deri kıvrım kalınlığı ölçülerinin 5 yaş üstü çocuklarla arasında anlamlı bir farklılık bulunduğu belirtilmiştir. Ağırlıkta ise yaş ve cinsiyetler arasında anlamlı farklılık bulunmadığı ancak çocukların %46’sının boylarında kısalık olmasını da dikkat çekici bir ayrıntı olduğuna değinilmiştir (Yalvaç ve ark., 2008).

Neyzi ve arkadaşları tarafından 2008 yılında İstanbul’da Türk çocuklarının çeşitli antropometrik ölçümlerinin alınmasıyla yapılan çalışma da oldukça kapsamlıdır ve değerli bilgiler vermektedir. Araştırma kapsamında 0-18 yaş arası çocukların gelişimleri Amerika değerleriyle karşılaştırılarak incelenmeye

38

çalışılmıştır. Araştırma sonucunda seküler değişimin olduğu sonucuna varılmıştır.

Türkiye’de daha önce yapılan çalışmalarla karşılaştırıldığında Türk çocuklarının fiziksel büyüme değerlerinde artışın olduğu görülmektedir (Neyzi ve ark., 2008).

Ankara’da yapılan bir çalışmada 5-6 yaş arası 375 anaokulu çocuğundan;

boy, kilo, bel ve kalça ölçüleri alınmış ve şişmanlık oranlarına bakılmıştır. Araştırma sonucunda çocuklarda şişmanlık oranı %10,1 olarak bulunmuştur. Şişmanlık oranının kızlarda erkeklerden daha az olduğu belirtilmektedir (Yabancı ve ark., 2009).

2011 yılına gelindiğinde Kayseri ilindeki çalışmada 0-6 yaş arası çocukların ağırlık ve boy persentilleri üzerine bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma toplam 2963 çocuktan boy ve ağırlık ölçümü alınarak gerçekleştirilmiştir. Elde edilen boy ve ağırlık persentil değerleri 1 yaşta İstanbul ve DSÖ değerleri ile karşılaştırıldığında düşük bulunmuştur. 1-4 yaş arası değerleri DSÖ ve İstanbul değerlerine daha benze olduğu belirtilmiştir (Altunay ve ark., 2011).

Yine 2011 yılında Öztürk ve arkadaşları Kayseri ilinde yaşayan 0-18 yaş arası çocukların persentil değerlerinin oluşturulması ile ilgili bir çalışma gerçekleştirmiştir.

Araştırma kapsamında boy, ağırlık, BKI, bel çevresi, boyun çevresi büyüme referans değerleri hesaplanmış ve büyümenin izlenmesinde ve gelişim geriliklerinin tespitinde aile hekimleri için yararlı olacağı belirtilmiştir (Öztürk ve ark., 2011).

Edirne ilinde 2-6 yaş arası anaokulu ve kreş çocukları üzerinde yapılan bir araştırmada 417 çocuk üzerinden antropometrik ölçümler alınarak persentil değerleri hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda, kız çocuklarının %48,2’si ve erkek çocuklarının %50,9’ unun boy değerlerinin ilk persentil çeyreğinde olduğu

39

belirtilmiştir. Ağırlık değerlerinin ise erkek çocuklarının yaklaşık %28’i 25. persentil altında, kızların ise yaklaşık %31’inin 25 ve 50. persentil değerleri arasında bulunduğu belirtilmiştir (Sarıtekin ve Dindar, 2013).

2007 yılında Koca Özer, tarafından Türk çocuklarının geçtiğimiz yüzyıldan günümüze bacak ve boylarının değişimlerinin araştırıldığı çalışmada, Ankara’dan 6-17 yaş arası 1427 çocuğun boy ve bacak ölçüleri alınmış ve bunlar geçmiş dönem çalışmalarının değerleriyle karşılaştırılarak değerlendirme yapılmıştır. Geçmiş çalışmalarla günümüz çalışmaları karşılaştırıldığında seküler değişimin olduğu sonucuna varılmıştır (Koca Özer, 2007).

40 4. Bölüm: Materyal ve Metot

Benzer Belgeler