• Sonuç bulunamadı

Dengeli ölçüm kartı tekniği uygulamalarında işletmeler engellerle karşılaşabilmektedirler. Dengeli ölçüm kartı tekniği uygulamalarında karşılaşılan engellerden birisi, işletme stratejisinin anlaşılabilir ve eyleme geçirilebilir koşullar haline dönüştürülmemesidir. İşletmenin vizyon ve misyonunun faaliyete dönüştürülmesi konusunda temel görüş ayrılıklarının bulunması bu duruma neden olmaktadır. Bu engelin ortadan kalkması için işletmenin üst düzey yöneticilerinin, işletmenin strateji ve vizyonunun gerçek anlamı üzerinde fikir birliği sağlamış olmaları gerekmektedir. Fikir birliği olmadığı zaman, farklı gruplar, kalite, sürekli gelişim, yeniden yapılanma ve yetki verme gibi konularda kendi vizyon ve strateji yorumlarına uygun olan farklı yöntemler izlemektedirler.

İkinci engel, işletme biriminin stratejisinin uzun dönemli gereksinimlerinin, departman, takım ve kişilerin hedefleri haline dönüştürülemediği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Departmanları oluşturan takım ve kişiler kendi hedeflerini departmanın kısa dönemli taktik ağırlıklı hedeflerine göre belirleyecekleri için uzun dönemde stratejik önem taşıyan hedeflere ulaşılmasını sağlayacak olanak ve yeterliliklerin geliştirilmesi dikkate alınmayacaktır. Organizasyonların stratejileri arasında böyle kopukluk mevcut olduğu sürece, iyi tasarlanan ve planlanan stratejilerin çalışanlara benimsetilmesi zor olacaktır. Bu engelin ortadan kalkması için yöneticilerin, takım ve bireylerin hedeflerini, firmanın amaç ve hedefleriyle paralel ve uyumlu bir hale getirmeleri gerekmektedir.

Sistemin uygulanmasının önündeki üçüncü engel, hareket planları ve kaynak tahsisi ile uzun dönemli stratejik öncelik taşıyan öncelikler arasında bağlantı kurulamamış olmasıdır. Günümüzde pek çok işletmede uzun dönemli stratejik planlama ve kısa dönemli bütçeleme için farklı işlemler yapılmaktadır. Yeniden yapılanma gibi önemli girişimler stratejik etki sağlanacak şekilde ele alınamamakta, aylık ve üçer aylık raporlarda stratejik hedeflere ilişkin gelişmeleri aktarmaktansa

bütçelenen ve gerçekleşen durum arasındaki sapmaları açıklamaya yönelmektedir. Bu engelin ortadan kalkması, hem stratejik planlamadan sorumlu olan yöneticilerin hem de finansmandan sorumlu yöneticilerin çalışmalarını entegre bir şekilde yürütmelerini gerektirmektedir.

Uygulamalardaki dördüncü engel, dengeli ölçüm kartı tekniğinin ne şekilde uygulanmakta olduğu ve işleyip işlemediğine dair geribildirimin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Günümüzde işletmelerin pek çoğu, yalnızca kısa dönemli, operasyonel performansı, finansal ölçüler çerçevesinde, aylık ve üçer aylık gerçekleşmeleri bütçe hedefleri ile karşılaştırarak değerlendiren geribildirim sağlamaktadır. Bu durumun ortadan kalkması için sistemin uygulanması ve başarısı ile ilgili göstergelerin incelenmesi için vakit ayrılması gerekmektedir. Geri bildirim olmadığı sürece sistemin kontrol edilmesi ve sistem hakkında bilgi edinilmesi imkansız hale gelmektedir (Kaplan ve Norton, 2000, ss.37-40).

Beşinci engel, firmalarda rekabet edebilmek için maddi varlıklardan çok fiziki olmayan, entellektüel varlıkların ortaya konulması ve değerlendirilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Firmalar, kaliteli ürün/hizmet, müşteri tatmini, örgütsel öğrenme, motivasyon, çalışanların becerileri, çabuk yanıt veren içsel süreçler, yeni ürün geliştirme, müşteri sadakati gibi fiziksel olmayan varlıklarını dikkate almadıklarında gerçek değerlerini ölçememektedirler. Fiziksel olmayan bu varlıkların hesaba katılmasının engeli ortadan kalkması açısından çok önemli olduğu ifade edilmektedir.

Dengeli ölçüm kartı tekniği uygulamalarında karşılaşılan altıncı engel, stratejinin sadece tepe yönetimi tarafından belirlenebileceğini kabul eden klasik strateji anlayışıyla hareket etmektir. Bu engelin ortadan kalkması için strateji belirleme de organizasyondaki tüm çalışanların fikir ve görüşlerinin alınmasına dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bu engeller dışında karşılaşılan engeller uygulama evresinde meydana gelen ölçüm dirençleri, ölçümlerin yürürlüğe konulması sürecinde meydana gelen sorunlar, yürürlüğe konma evrelerinde tepe yönetiminin kesin kararlarında dikkatinin dağılarak sapmalar meydana gelmesi şeklinde belirtilebilir (Tunçer, 2006, s.73).

2.6.1. Türkiye’de Dengeli Ölçüm Kartı Tekniğinin

Uygulanabilirliği

Dengeli ölçüm kartı tekniği içeriği itibari ile uygulanabilirliği yüksek gözükmektedir. Bu ve buna benzeri uygulamalar Türkiye’de rahatlıkla uygulanabilmektedir. Fakat bu gibi uygulamalar büyük ölçekli işletmelerde uygulanabilmektedir. Orta ölçekli işletmeler, ülkemizde özellikle nakit akışı problemlerini çözmüş değillerdir. Bu sebeple bu tip uygulamaları lüks olarak görebilmektedirler.

Yönetim bilgisinin düşüklüğü bir başka faktördür. Dengeli ölçüm kartı tekniği uygulaması maliyetli değildir. Sadece katılım gerekmektedir. Fakat Türk iş dünyasında sorunlara ya da en azından işletmelere her açıdan bakmasını bilen sınırlı sayıda profesyonel bulunmaktadır. Bu konu da Türkiye açısından bir diğer handikaptır. Burada Türkiye, disiplinler arası bir yaklaşım sağlayabilir. Yani dengeli ölçüm kartı tekniğini uygulamak isteyen işletmeler debgeli ölçüm kartı tekniğinin ön gördüğü dört grupta uzman olan kişileri proje yürütme kuruluna atayabilirler (Yıldırım, 2006, s.78).

2.6.2. Devlet Kuruluşları ve Kar Amacı Gütmeyen Kurumlar

Dengeli ölçüm kartı tekniğinin başlangıçtaki ilgi odağı ve uygulamaları özel sektöre yönelik olsa da devlet kuruluşları ve kar amacı gütmeyen kurumlarda da yönetimin geliştirilmesi için mükemmel bir fırsat sağlamaktadır (Kaplan ve Norton, 2003, ss.42-44).

Kar amaçlı kuruluşlarda finansal boyut en azından uzun dönemli hedefi net bir şekilde ortaya koymaktadır. Halbuki kar amacı gütmeyen kurumlarda finansal boyut bir hedef değil bir kısıtlamayı ve zorlamayı belirtmektedir. Bu kuruluşlar, harcamalarını bütçelenen miktarla kısıtlı tutmak zorunda kalmaktadırlar. Fakat bu kuruluşların başarı harcamalarının bütçelenen tutara ne kadar yakın olduğu veya harcamalarını kıstıkları için bütçelenen miktarın ne kadar altında kaldıkları gibi ölçülerle belirlenememektedir.

Devlet kurumlarının ve kar amacı gütmeyen kuruluşların başarısı, kamu ihtiyaçlarını karşılamada ne derece etkili ve verimli oldukları ile ölçülmelidir. Müşteriler ve kamuya yönelik somut amaç ve hedefler belirlenmelidir. Finansal etmenler kısıtlayıcı veya olanak sağlayıcı bir rol oynasalar da çok nadir durumlarda temel amaç olma niteliğini taşıyacaklardır. Son dönemlerde tüm dünyada devlet kurumları vergi mükellefleri ve seçmenlerine karşı daha fazla sorumlu tutulmaktadır. Devletin birçok işlevi ya özel sektör tarafından karşılanmakta ya da tamamıyla özel sektöre devredilmektedir (Kaplan ve Norton, 2003, ss.42-44).

Benzer Belgeler