• Sonuç bulunamadı

Uluslararası Sistemin Yapısı

1.3. Uluslararası Güç Dağılımı

Bir önceki kısımda, uluslararası sistemin yapısının kapasite dağılımı bileşeninin devletlerin uluslararası statüsünü oluşturan yönü üzerinde duruldu. Bu kısımda ise aynı bileşenin uluslararası güç dağılımına dair boyutu ele alınacaktır. Başta Waltz olmak üzere yapısal realistler, uluslararası güç dağılımı dendiğinde kapasite bakımından en güçlü devletlerin meydana getirdiği güç dağılımına gönderme yapmaktadırlar. Ancak bu çalışma, uluslararsı güç dağılımını küresel ve bölgesel olmak üzere iki farklı güç dağılımına ayırmaktadır. Küresel güç dağılımı, uluslararası güç hiyerarşisinde birinci sırada bulunan devletlerin arasındaki güç dağılımı anlamına gelmektedir. Bu durumda küresel güç dağılımı, küresel kutupluluk ve küresel güç dengesi gibi kavramları da beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda söz konusu güç dağılımı, uluslararası sistemde birincil güç dağılımını oluşturmaktadır.

Öte yandan, küresel güç dağılımı dışında daha alt düzeyde bölgesel güç dağılımları da mevcut. Dünya üzerindeki her bir stratejik bölgenin kendine özgü yerel güç dağılımları bulunmaktadır. Bu stratejik bölgelerdeki güç dağılımları, ilgili bölgedeki toplam güç miktarının bölge devletleri arasındaki paylaşımıyla ortaya çıkmaktadır. Bölgesel güç dağılımı, doğal olarak bölgesel kutupluluk ve bölgesel güç dengesi kavramlarını beraberinde getirmektedir. Ayrıca yeryüzündeki bölgesel güç dağılımları, ikincil güç dağılımı şeklinde tanımlanmaktadır. Uluslararası güç dağılımında böyle bir ayrıma gidilmesi, herhangi bir devletin dışa dönük davranışını açıklama işleminde, yapısal değişken olarak sadece küresel güç dağılımını değil, aynı zamanda ilgili devletin içerisinde bulunduğu bölgesel güç dağılımını da dikkate alma anlamına gelmektedir.

52

Uluslararası ilişkilerde kutupluluk kavramı, güç kavramı ile doğrudan ilişkili olan bir kavramdır. Görece genel bir ifade olan uluslararası sistem kendi içinde farklı türlere ayrılmaktadır. Bunun nedeni farklı güç dağılımların söz konusu olmasıdır. Küresel kutupluluğu belirleyen belli bir anda toplam küresel güç miktarının sistemdeki devletler arasında paylaşımıdır. Ayrıca, devlet davranışlarıyla uluslararası kutupluluk arasında nedensel bir ilişki bulunduğu daha önce de ifade edilmişti. Küresel ya da bölgesel güç dağılımı, sistemdeki devletlere kısıtlamalar getirmekle beraber, fırsatlar da sunmaktadır. Bu nedenledir ki, herhangi bir devlet, belli bir davranışta bulunmadan önce mevcut uluslararası güç yapısının ne olduğunu ve bu yapı içinde kendisinin hangi göreceli konumda yer aldığını hesaba katmak zorundadır. Aksi takdirde uluslararası yapının bir sonucu olarak bu devletin istenmeyen sonuçlarla ve ciddi bir cezalandırmayla karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemeldir.

Cari uluslararası güç yapısını bilmek, belirli bir kutupluluğa sahip uluslararası sistem içindeki devletlerin davranışları üzerindeki yansımalarını bilme ve muhtemel bir sistemik değişimin sonuçlarını öngörme hakkında yol gösterici olmak gibi iki önemli faydası vardır.130 Bu nedenle, devletlerin davranışlarının biçimlenmesinde anarşi değişkeni yeterli değildir. Eğer öyle olsaydı, sistemin anarşik doğası süreklilik arz etmesine rağmen devlet davranışlarının neden farklılaştığı sorusu yanıtsız kalırdı. Dolayısıyla uluslararası sonuçlardaki ve devlet davranışlarındaki bu değişimi açıklayabilmek için diğer yapısal değişken olan kapasite dağılımına odaklanmak gerekmektedir.131

Uluslararası sistemde birincil güç dağılımı olarak görülen küresel güç dağılımı farklı şekillerde gerçekleşmektedir. Dünya üzerindeki toplam güç miktarı tek, birkaç ya da birçok devlet elinde toplanabilir. Bu değişimler uluslararası politikada kutupluluk şekilde tanımlanmaktadır.132 Küresel sistemin kutupluluğu kapasite dağılımı bakımından sistemin en güçlü devletleri tarafından belirlenir. Herhangi bir sistemin yapısını o sistemin ana parçalarının kapasitesi ve etkileşimi oluşturmaktadır. Küresel güç dağılımında en fazla payı elinde bulunduranlar sistemin kutupluluğunu şekillendiren temel aktörlerdir. Bir bakıma, sistemin

130 Buzan, The United States and the Great Powers, pp.31-32.

131 Mearsheimer, The Tragedy of Great Powers, pp.334-335.

132 John, Ikenberry, Liberal Leviathan: The Origins, Crisis and Transformation of the American World Order, New Jersey: Princeton University Press, 2011, p.39.

53

büyük güçleri, hem kendileri hem de sistemin diğer üyelerinin etkileşime girdikleri manevra alanını şekillendirirler. Bir sistemdeki tüm devletlerin kaderi, küçük olanlara kısayla büyük olanların davranışlarından ve etkileşimlerinden daha çok etkilenmektedir.133 Aynı şekilde, sistemin yapısında meydana gelecek bir değişim de mevcut sistemdeki en büyük güçlerin sayısıyla doğrudan ilişkilidir. Ancak Waltz’un söylediği gibi, büyük güçlere odaklanmak, daha az önemli olanları göz ardı etmek değil, sadece büyük güçlere daha fazla dikkat kesilmek anlamına gelmektedir.134 Küresel güç değesinde geçerli olan etkenler bölgesel güç dengesinin şekillenmesi ve yapısal yansımaları bakımından da büyük oranda aynı şeyi ifade etmektedir.

Şekil II’ye bakıldığında uluslararası sistemde çok, çift ve tek kutuplu olmak üzere başlıca üç farklı güç dağılımın ortaya çıktığı görülmektedir. Küresel güç dağılımının büyük bir kısmı üç ya da daha fazla büyük güç arasında paylaşılıyorsa sistem çok kutuplu şeklinde tanımlanmaktadır. Öte yandan, küresel güç miktarı iki büyük devletin elinde yoğunlaşıyorsa çift kutuplu, tek bir devletin elinde birikiyorsa tek kutuplu olarak tanımlanmaktadır. Bir kutupluluğu diğerinden ayırt eden en önemli unsur ilgili sistemdeki büyük güç sayısıdır. Westfalya Antlaşması’yla (1648) şekillenen ve II. Dünya Savaşı’na (1939-1945) kadar varlığını sürdüren sistem çok kutuplu bir sistem olarak tanımlanmaktadır.

133 Waltz, Theory of International Politics, 1979, p.72.

134 Waltz, Theory of International Politics, 1979, pp.72-73.

Çok Kutuplu Sistem Çift Kutuplu Sistem Tek Kutuplu Sistem

54

Yaklaşık üç yüz yıllık dönemde büyük güçlerin bazılarının bu statülerini kaybetmelerine ve büyük güç sayısında bir değişim olmasına rağmen sistemde daima üç ve daha fazla büyük güç mevcut olmuştur. Osmanlı Devleti, İsveç, Hollanda, İspanya, Avusturya-Macaristan, Fransa, İngiltere, Rusya, Almanya, İtalya ve Japonya bu dönem boyunca yükselip düşen büyük güçlerdir.135 Çok kutuplu sistemin bir diğer ayırt edici yönü sistemdeki büyük güçlerin güç kapasitelerinin aşağı yukarı birbirine yakın olması ve herhangi birinin diğerlerine ciddi bir üstünlüğünün olmamasıdır.

II. Dünya Savaşı ardından başlayan ve 1989’a dek devam eden Soğuk Savaş dönemi ise çift kutuplu küresel sistem olarak tanımlanmaktadır. Burada ise ABD ve SSCB uluslararası güç dağılımının büyük bir kısmını elinde tutan iki süper güçtür. Çift kutuplu sistemin ayırt edici tarafı toplam dünya güç miktarının büyük bir çoğunluğunun iki süper güç arasında paylaşılmasıdır. Bu iki devletin güç kapasitelerinin birbirlerine üstünlüğünden bahsedilmezken, sistemdeki büyük güçlere ise her ikisinin de üstünlüğü söz konuşur. Bu sebeple, çift kutuplu uluslararası sistem iki süper güç ve birkaç büyük gücün mevcut olduğu güç dağılımını ifade etmektedir. Son olarak, 1989’da Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla küresel güç yapısı yeniden köklü bir değişim geçirdi. İki süper gücün hakim olduğu çift kutuplu sistem, SSCB’nin dağılması ve süper güç statüsünü kaybetmesiyle ABD’nin liderliğinde tek kutuplu bir yapıya dönüştü. Süper güçlerden birinin büyük güç statüsüne gerilemesiyle ABD’nin tek süper güç olarak kaldığı yeni bir küresel güç yapısı ortaya çıktı. Soğuk Savaş sonrasında beliren yeni küresel güç dağılımı bir bakıma tek bir süper güç ve birkaç büyük gücün aynı anda var olduğu bir sistemi ifade etmektedir. Hali hazırda da varlığını sürdüren tek kutuplu küresel güç dağılımı, ABD lehine küresel güç dengesizliğinin söz konusu olduğu bir güç yapısına işaret etmektedir. Küresel güç dağılımının şekillenemsinde geçerli olan değişkenler bölgesel güç dağılımları içinde geçerlidir. Şekil II’de verilen üç farklı kutupluluk türüne bölgesel güç dağılımlarında da rastlanmaktadır. Toplam küresel güç miktarı olduğu gibi, toplam bölgesel güç miktarı da bulunmaktadır. Buradan hareketle toplam bölgesel güç miktarının ilgili bölgede yer alan devletler arasındaki dağılımı bölgesel kutupluluğu belirlemektedir. Belli bir zaman aralığında herhangi bir

55

bölgedeki toplam güç miktarından en fazla payı alan devletler kümesinin sayısı, söz konusu bölgenin kutupluluk türünü ortaya çıkarmaktadır. İleride detaylı olarak incelendiği üzere, Soğuk Savaş sonrası dönemde Orta Doğu bölgesel güç dağılımı, çok kutuplu bir dağılıma sahiptir. Bu zaman diliminde bölgedeki devletlerin materyal güç kapasiteleri değerlendirildiğinde, üç ve daha fazla bölgesel güç statüne sahip devletin aynı anda bulunduğu gözlemlenmektedir. 2. Yapısal Güç Dengesi ve Ulusal Güvenlik Kavramı

Güç dengesi, realist paradigma içerisinde devletlerin ulusal güvenlik tehditlerini tanımlama, ulusal güvenlik stratejilerini açıklama ve bunlara ilişkin öngörüde bulunma sürecinde sıklıkla başvurulan en önemli kavramlardan biridir. Eksik yönleri olmasına karşın güç dengesi kavramı, devletlerin güvenlik politikalarına dair kendi içinde tutarlı bir açıklama biçimi sunmaktadır. Morgenthau’nun ileri sürdüğü klasik güç dengesi ve Waltz’un ileri sürdüğü yapısal güç dengesi olmak üzere başlıca iki türü bulunmaktadır.