• Sonuç bulunamadı

ORDU VE ULUBEY’İN COĞRAFİ KONUMU

Ordu il olduktan sonra Cumhuriyet Dönemi’nde çok fazla değişikliğe uğramamıştır. Zaman içerisinde gelişen yerleşim merkezleri nüfus durumuna göre ilçe yapılmıştır. Bugün merkezle beraber 19 ilçesi, 67 beldesi, bulunmaktadır. Merkez köy sayısı ise 509’dur78. 2015 yılı nüfus verilerine göre İl nüfusu 728.949’dur. Ordu İli’nin ilçeleri ise; Akkuş, Aybastı, Çamaş, Çatalpınar, Çaybaşı, Fatsa, Gölköy, Gülyalı, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz, Kabataş, Korgan, Kumru, Mesudiye, Perşembe, Ulubey ve Ünye’dir79

.

Kuzeyden Karadeniz, doğudan Giresun, batıdan Samsun ve güneyden de Sivas ve Tokat illeriyle çevrili olan Ordu, 40º-41º kuzey paralelleri, 37º-38º doğu meridyenleri arasında ve 5963 km² yüzölçümüne sahiptir80. İl, kıyıya paralel uzanan Canik ve Doğu Karadeniz Dağlarından dolayı dağlık arazi yapısına sahiptir. İlin en yüksek tepesi, 3038 m. ile Kırkkızlar Tepesi’dir81. Turnasuyu, Melet, Civil, Akçaova, Ilıca, Bolaman, Elekçi, Cevizdere, Curi ve Akçay ilin başlıca akarsularıdır82

.

Yukarıdaki coğrafi konum sınırları içinde bulunan Ulubey, günümüzde Ordu’nun bir ilçesi durumundadır. İlin doğusunda ve iç kesiminde yer alır. Ordu İl merkezine 22 km. uzaklıkta bulunan ve Ordu-Sivas karayolu üzerinde Canik Dağları yamacında kurulmuş olan Ulubey ilçesi 256 km²’lik idari sınıra sahiptir. 586 m. rakımda yer alan ilçe kuzey batıda Perşembe, batıda Gürgentepe, güneyde Mesudiye, Güneybatıda Gölköy, Güneydoğuda Kabadüz ilçeleriyle komşudur. İlçe nüfusu (2011) 17.541’dir83

.

İlin Melet çayının batısındaki daha büyük kesimi Orta Karadeniz, doğusundaki kesimi ise Doğu Karadeniz Bölümü içerisinde yer almaktadır. İl toprakları ovalardan oluşan dar bir kıyı şeridi ile hemen gerisinde yükselen Kuzey

78Necati Demir, Ordu İli ve Yöresi Ağızları, TDK Yay., Ankara 2001, s. 38.

79Ordu İli 2015 Yılı Çevre Durum Raporu, T.C Ordu Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü,

Ordu 2016, s. 1.

80

Demir, 2001, s. 42.

81Ordu’97, Ankara 1997, s. 47-51.

82Demir, 2001, s. 44.

83Gülderen Aydın-Mustafa Umut Bektaş, Ordu Çevre Durum Raporu, T.C Ordu Valiliği Çevre ve

Anadolu Dağlarının kıyı sıralarını kapsamaktadır. Akarsu vadileri ile derin biçimde parçalanan bu dağlık alanın yüksekliği kuzeyden güneye doğru gittikçe artmakta ilin doğu ve güneydoğu kesimini Giresun Dağlarının batı uzantıları, güney ve batı kesimini de Canik Dağları engebelendirmektedir84

.

Ordu’da tipik Karadeniz iklimi hâkimdir. Kışlar serin, yazlar ılık geçer. Yılın her mevsiminde yağış vardır. Bitki örtüsü kıyı, yayla ve bunların arasında kalan ara bölgelerde farklılık göstermektedir85

.

Genellikle engebeli bir yapıya sahip olan İlçenin iklimi, her mevsim yağışlı geçer. Kışlar ılık, yazları yağışlıdır. Yer yer 1100 metreye kadar yükselen tepeleriyle yüksek bir bölge olmasına rağmen, kış mevsimlerinde fazla ve devamlı kar yağışına rastlanmaz; karlar kısa sürede kalkar. En önemli akarsuyu Melet ırmağı ve bu ırmağın kolu olan Sarpdere ikinci dereceden önemlidir. İlçenin iklimine ve yağış koşullarına uygun olan, Ulubey ilçesinde fındık bahçeleri bütün yamaç ve vadi tabanlarını kaplamış; yer yer ormanlık bölgelere kadar yayılmıştır86

.

Dereleri, gölleri, toprak ve iklim özellikleri nedeniyle çeşitli ekolojik birimleri bünyesinde barındırdığından, hem sayı hem de tür açısından zengin bir flora ve faunaya sahip yöre, birçok endemik bitkiye ev sahipliği yapmaktadır. İlde ormanlar genelde kuzeybatıda yayılış göstermektedir. Ormanlar, sahilden itibaren kızılağaç, kayın, gürgen ve 1.000 - 1.800 m.’lerde ise ladin, meşe ve göknar olarak devam etmektedir87.

Ulubey’de ise 128.700 dekar orman, 4.500 dekar çayır bulunmaktadır. Ormanlar, toprakların % 34’ünü oluşturmaktadır. Başlıca ağaç türleri meşe, gürgen, kızılağaç, kestane, kayın ve az da olsa ladin’dir. Ulubey’in Kumanlar, Koşaca, UzunMahmud, Tepealan bölgelerini içerisine alan ormanlık sahaları, önemli bitki örtüsü olarak görülmektedir88

.

Ordu kazasının toprakları çok verimli olduğundan halkın önemli geçim kaynağını tarım ve hayvancılık oluşturuyordu. Klasik dönemde bölgede şehir hayatı olmadığından halkın neredeyse tamamı tarımla uğraşmaktaydı. Arazinin

84Serdar Bulut, “Ordu İli ve Yöresi Bibliyografya Denemesi”, International Journal of Social

Science, S. 41, 2015, s. 467.

85Ordu’97, 1997, s. 47-51.

86Sıtkı Çebi, Ordu İli ve İlçe İlçe Ordu, 1982, s. 176-177.

87Mustafa Barış Öztürk, Ordu İli Turizm Potansiyeli ve Geliştirilebilir Turizm Çeşitleri, T.C

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, (Basılmamış Uzmanlık Tezi), Ankara 2010, s. 62.

çok engebeli olması, tarımın hayvan gücünden çok insan emeğiyle gerçekleştirilmesini zorunlu kıldığından toprak halk arasında küçük parçalar halinde dağılmıştı. Bölgede genel olarak hububat tarımı yapılıyordu. XVI. yüzyılın ikinci yarısına kadar bölgede sadece buğday ve arpa ekilirken bu dönemden itibaren bölgede mısır, mercimek, fiğ ve burçak ekilmeye başlanmıştı. Bugün hiç görülmemesine rağmen tahrir defterleri devrinde Ordu ve yöresinin bazı bölgelerinde pirinç ekimi de yapıldığına da rastlanmaktadır89

. Geçmiş yüzyıllarda Ulubey topraklarında bugünkü tarım ürünlerinden daha değişik türlerde ürün yetiştirildiği de belgelerden anlaşılmaktadır. En çok ekimi yapılan tahıl, “Gendüm” adı verilen buğday ve “Cev” adı verilen arpadır. Birçok köyünde ceviz de yetiştirilmektedir90

.

XVI. yüzyılda Ordu topraklarında Merkez, Fatsa ve Ulubey bölgesinde tımar sahiplerinin teşvikiyle büyük çapta kendir yetiştirilmiş, kendir geliri bu bölgelerin en önemli kaynaklarından biri olmuştur91. Kendir, Ordu topraklarının en eski ürünlerinden biridir. Osmanlı Devleti’nde Hassa geliri olarak ekilirdi. Kendir lifi, Osmanlı donanmasında ip, halat, urgan, yelken bezi gibi donanım işlerinde kullanılırdı. Ordu-Bayramlı Kazası’nın Uzunisa ve Ulubey bölgelerinde yüzlerce ton kendir yetiştirilmesi, donanma ihtiyacını karşılamak içindir92

. Kendir lif ve tohum olarak değerlendirilip, mahalli ihtiyacı karşıladıktan sonra yurtiçi piyasalarında, daha ziyade İstanbul’a sevk edilirdi. Tohum olarak dış piyasalara ihracatı yapılırdı. XVI. asırda bölgede bir (kendir emini) bulunduğu bilinmektedir93. Ordu ve çevresinde kendir XIX. yüzyıllarda hala varlığını devam ettirmekteydi 94 . 1871 yılına ait Trabzon Salnamesinde şu bilgilere yer verilmektedir. “Ma Hapsamana Ulubey nahiyesinde yünden şal ve kilim,

89Bahaeddin Yediyıldız, Ordu Kazası Sosyal Tarihi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., Ankara

1985, s. 130.

90Sıtkı Çebi, Bütün Yönleriyle Dünden Bugüne Ulubey, Ulubey Belediye Başkanlığı Yay., İstanbul

1995, s. 68.

91Sıtkı Çebi, Ordu İlinde Köy Yerleşmeleri ve Belediyeli Köyler, C. I, 1. Baskı, Ordu 1978, s. 20. 92Sıtkı Çebi, Bilinmeyen Yönleriyle Ürünlerimiz, Ordu Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Baskı 1,

Ordu, s. 1.

93Ordu 1973 İl Yıllığı, s. 170.

94XVIII. yüzyılın sonları ve XIX. yüzyılın başlarında Doğu Karadeniz bölgesinde güçlenen

ayanların denizciliğe olan ilgileri ve bu alanda ne gibi etkileri olduğu ortaya çıkmıştır. Denizcilik faaliyetlerine dair taşraya yazılan birçok hükümde ayanların adı geçiyordu. Devlet, denizciliğe ait veya denizciliği ilgilendiren birçok konuda âyanlara çeşitli görev ve yükümlülükler vermişti. Özellikle kendir, bakır gibi Tersane-i Âmire ihtiyaçlarının mahallinden toplanması ve ilgili merkezlere ulaştırılması sahillerdeki âyanların en çok rastlanılan görevleri arasında görünüyordu. Bkz., İlhan Ekinci, “Karadeniz’de Âyanlar ve Denizcilik”, Karadeniz Araştırmaları, S. 37, Bahar (2013a), s. 19.

kendirden keten nesc (dokunur) ve imal olunup derun-ı nahiyede (bucak dâhilinde), Ordu ve Fatsa taraflarında sarf olunur”95

.

Ordu Kazası Karadeniz’in kıyısında bulunması hasebiyle küçük balıkçı tekneleriyle kıyı balıkçılığı da yapılmaktaydı. Balıkçılık XV. ve XVI. yüzyıllardan beri şehrin ekonomisine önemli bir gelir sağlamaktaydı96

. Ayrıca yörede arıcılığın XV. yüzyıldan beri yöre halkının geçim kaynakları arasında yer aldığı bilinmektedir. Tahrir kayıtları incelendiğinde XV. ve XVI. yüzyıllarda Ordu Kazası’nda “Öşr-i Asel” ve “Resm-i Kovan” adıyla arıcılıkla ilgili vergiler alındığı görülmektedir 97

. XX. yüzyılda Ulubey topraklarında da arıcılık çalışmaları gelişim göstermiştir. Arıcılık Ulubey’in bütün köylerinde mevcut hale gelmiştir. Ayrıca XX. yüzyılın sonlarına doğru ipek böcekçiliği üzerinde de bazı çalışmalar yapılmış ve 20 kilo koza elde edilmiştir98

.

XIX. yüzyılda Ordu Kazası’nın 4.256.552 dönüm kaza arazisinin 1.020.140 dönümünü ziraat yapılan bahçe ve tarlalar oluşturmaktaydı. Yüzdelik dilim olarak ifade edildiğinde ise kaza topraklarının % 23–24’üne denk gelmekteydi99. Ulubey ilçesinde yüzdelik şöyledir: Topraklarının % 60’ı tarıma elverişlidir. Tarıma elverişli toprakların % 70’ini fındık bahçeleri, % 30’unu tarla arazisi oluşturur. Fındık bahçeleri ilçenin en önemli tarım kaynağını teşkil eder. Tarla arazilerinde başta mısır olmak üzere fasulye ve patates yetiştirilir100

. Ulubey bölgesinde birçok sebze türü de yetiştirilmektedir. Bunların başında kara pancar (lahana) gelmektedir101.

Ordu Kazası’nda halkın büyük bir bölümü köylerde yaşadığı için tarımla birlikte hayvan yetiştiriciliği yapmaktaydı. XIX. yüzyılın sonunda kazada 80.042 koyun ve keçi vardı. XX. yüzyılın hemen başında ise bu sayı 112.022’ye ulaşmıştı. Ayrıca XX. yüzyılın başında kazada 29.940 inek, 15.900 öküz, 2.300

95Trabzon Vilayet Salnamesi 1871, (Haz.: K. Emiroğlu), C. 3, Trabzon Vakfı Yay., Ankara 1993,

s. 134; Bundan sonra kullanılan salnameler, TVS şeklinde verilecektir.

96Hanefi Bostan, XV.-XVI. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, TTK Yay.,

Ankara 2002, s. 429.

97

Bostan, 2002, s. 521. Evail-i Muharrem 1077 (1666) tarihli bir belgede Çukur köyü halkı zamanın hükümdarına bir şikâyet mektubu göndererek köylerinde derbent olan kimselerin bu derbent hizmetini ifa ederlerken, beylerbeyi, sancak beyi, subaşı, voyvoda, vesair hükümet erkânına verilmek üzere kendilerinden mühim miktarda parasız olarak bal ve yağ almak istedikleri belirtilmektedir. Bkz. Saylan, 2007, s. 102.

98Çebi, 1995, s. 65.

99Oktay Karaman, “XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı ile XX. Yüzyılın Başlarında Giresun ve Ordu

Kazalarında Tarım”, CİEPO Bildirisi, (Eylül 2007), s. 14.

100Çebi, 1982, s. 176. 101Çebi, 1995, s. 64.

manda, 8.007 bargir (beygir), 912 ester (katır) ve 475 merkeb (eşek) olmak üzere toplam 57.534 büyükbaş hayvan bulunmaktaydı102.

Ulubey hayvancılıkta fazla gelişim göstermemiştir. Ancak Gölköy gibi hayvancılığı nispeten ileri durumda olan bir bölge ile Ordu gibi büyük bir tüketici merkezi arasında bulunması dolayısıyla çok hareketli bir hayvan pazarına sahip olmuştur103

.

Osmanlı memleketlerinde kümes hayvancılığı da oldukça yaygındı. Her köyde olduğu gibi şehrin kenar semtlerindeki mahallelerde tavuk, hindi, kaz, ördek gibi hayvanlar yetiştirilmekteydi104

. XX. yüzyılın sonlarında Ulubey ilçesinde kümes hayvanları yetiştirilmekteydi. İlçenin bütün köylerinde tavuk bakılır, yılda ortalama 4-4,5 milyon tavuk yumurtası elde edilirdi105

.

Yöre yer altı kaynakları açısından da zengindir. İl sınırları içinde M.T.A tarafından demir, manganez, kurşun, bakır, çinko, bentonit ve linyit rezervleri tespit edilmiştir. Bunlardan bakır, kurşun ve çinko ekonomik değere sahiptir ve işletilmektedir106

. Eski çağlardan beri Ordu ilinin birçok yerinde olduğu gibi, Ulubey topraklarında da çeşitli madenlerin bulunduğu bilinmektedir. Bunlardan en önemlisi olarak demir madenin varlığına dair izlere rastlanmaktadır. Osmanlı devrinde demircilik Ulubey’de başlı başına bir meslek halindeydi107

. Bilindiği üzere madenler insanlık tarihinin belirli bir döneminden itibaren yalnız gündelik hayatın değil, askeri, teknolojik hayatın da vazgeçilmez birer unsuru olmuşlardır. Madenlerin bulunması, kullanıldıkları alanlar, devletlerin siyasi askeri iştahını kabarttığı gibi, işletiliş biçimleri, mülkiyetleri, çevrelerinde madene bağlı sosyal, ekonomik ve siyasi bir yaşam biçimi oluşturmalarına sebep olmuştur108

.

İlçenin yine çeşitli yerlerinde bazı maden cevherlerine rastlanmaktadır. Bunların başında kaolin gelmektedir. Bu maden yataklarının çok geniş sahayı kapladığı görülmektedir. İlçede manganez, antimuan, kurşun-çinko madenleri de mevcuttur109. Genelde volkanik kayaçların egemen olduğu yörede metalik

102Biray Çakmak, “Çapa’dan Traktör’e Ordu Kazası Örneği”, Orta Karadeniz Kültürü

Sempozyumu, Ankara, 2005, s. 381.

103Çebi, 1982, s. 178.

104Abdullah Saydam, Osmanlı Medeniyet Tarihi, Kitabevi, İstanbul 2014, s. 410. 105Çebi, 1995, s. 65.

106“Ordu”, Yeni Türk Ansiklopedisi, Ötüken, İstanbul 1985, (C. 7 s. 2760). 107Çebi, 1995, s. 54.

108İlhan Ekinci, “Milas (Mesudiye) Bakır Madeni” (1750-1816), Turkish Studies, Volume 8/5

Spring (2013c), s. 244.

madenlerden önemli altın cevherleşmeleri bulunan Ulubey-Akoluk sahasında; gümüş, bakır, kurşun ve çinko rezervi tespit edilmiştir. Yine Ulubey-Akoluk sahasında manganez rezervi bulunmaktadır110

.

Ayrıca XX. yüzyılda, Ulubey’de kil adı verilen bir çeşit toprağın bulunduğu tespit edilmiştir. Bu madde; seramik, elektrik izolasyon (yalıtım) çanakları ve porselen sanayisinde kullanılmaktadır111

.

Benzer Belgeler