• Sonuç bulunamadı

Turizm, kültürel ve toplumsal yıkımın bir aracı haline gelmeyecek şekilde denetim altında tutulması gerektiği genel kabul gören bir anlayış biçimi olarak öne

çıkabilmektedir. Bu bağlamda turizmin gerçekleştiği toplumlar üzerinde olumlu olduğu kadar, olumsuz etkilerinin de olduğu bilinmektedir.

"Turizmin toplumsal değişime etkileri; bireysel davranış, aile ilişkileri, toplu yaşam, ahlaki tutumlar, değer sistemleri, örf ve adetler, geleneksel törenler, toplumun örgütlenmesindeki değişikliklere katkıları ve sosyo-kültürel etkiler yoluyla olmaktadır" (Avcıkurt, 2009: 53).

Turist karşılayan topluluklar, kendi kültürlerine, dinlerine ve geleneklerine, ziyaretçiler tarafından saygı ve anlayış gösterilmesini beklemektedirler. Turistlerin uygun tutum ve davranışlarla, turistik yörenin doğal ve kültürel çevrelerine saygı göstermek kaydıyla turistik yerlere girebilmelidirler. Bu anlayışı ve saygıyı kolaylaştırmak için ziyaretçiler; turist kabul eden topluluğun adetleri, dinsel ve geleneksel deneyimleri, korunması gereken kültürel, arkeolojik zenginlikleri ve doğal kaynakları gibi konulara özen göstermelidirler.

Bir bölgede turizm gelişiminin ortaya çıkardığı kilit sosyal değişimler çeşitli yazarlar tarafından farklı boyutları ile ortaya konulmaktadır. Bu değişimlerin bazıları etki, bazıları saptama olarak ana hatlarıyla aşağıda özetlenmiştir (Brunt ve Courtney, 1999: 495; Avcıkurt, 2009: 51):

Etkileri:

- Turizm, turizmle ilişkisi olan veya olmayan şeklinde ayrılan toplumların içyapısını değiştirir.

- Turizmi olumlu etkiler meydana getirir, yeni fırsatlar sağlar ve sosyal değişimleri destekler.

Saptamaları:

- İstihdam fırsatları ve ziyaretçilerin varlığı gençleri turizm bölgelerine çeker. - Turizm, altyapıdaki gelişmeler sayesinde yöredeki insanların yaşam kalitesini iyileştirir.

- Turizm, bağımsız karar verme konusunda yerel toplumları dikkate almayan sömürgeci özelliklere sahiptir.

- Büyük ölçüde ekonomik bağımsızlık sağlayan turizmde kadınlar için daha fazla fırsatlar bulunmaktadır.

- Turizmde istihdam, cinsiyet ayırımı olmaksızın esnek çalışma şartları gerektirir.

Farklı kültürden gelen toplulukların temelinde var olan çatışma veya farklılıklar, tatil süresince yerel halkın ve turistin etkileşimi sırasında da kendisini gösterebilecektir. Yerel halk ve ziyaretçilerin bütünüyle kaynaştığı ve yörenin genel durumuyla uyumlu bir turizmin varlığı kolay olmayabilir.

Lanquar’a (1991: 93) göre "belli bir eğitim sayesinde, turist ve yerel halk, karşılıklı ilişkileri derinleştirmeye istekli bir açılım içinde bir araya gelecektir. Bundan böyle, hizmet; hizmetçi olmakla karıştırılmayacak, küçümseme durumu yerini, başkalarını sevindirme isteğine bırakacaktır. İlişkiler, insan saygınlığını tümüyle sağlayıp onurlandıran bir eşitlik temeline dayanacaktır."

İnsanların içinde bulunduğu toplumsal, ekonomik, politik etkenler ve yetiştirilme tarzları ile birlikte edindikleri kişilikler, insani ilişkilerin içtenliğinde önemli rol oynamaktadır. Tüm bu nedenlerle sorunların sadece turizm eğitimi ile ortadan kaldırılabileceğini düşünmek hayalci bir yaklaşım olarak gözükmektedir. Ticari bir ilişki türü olan turizm alanının ve turistik etkinliklerin insan ilişkileri üzerindeki etkilerinin ortadan kaldırılabilmesi için sosyo-ekonomik koşulların da uygun hale gelmesi gerekmektedir.

Turizmin gerçekleştiği yerlerde kültürün bütünüyle özgünlüğünü, saflığını koruması gerektiği düşüncesi, her zaman desteklenmemektedir. Turistin de, konuk edenin de gerçekçi bir kültürel etkileşime açık olması esas olmalıdır. Ayrıca böylesi bir tutum, turist ve yerel halk ilişkilerini de olumlu yönde etkileyebilecektir. Turizmin kültürel özgünlüğe zarar verdiğini savunmak, kültürel etkileşime kapalı bir tutumu benimsemek anlamı taşımaktadır.

McIntosh ve Goeldner'e (1990: 183-184), Kılınçaslan’a (1996: 179), Doğan'a (2004: 151), De Kadt'a (1979: 61-63) ve Akat'a (2008: 44) göre turizmin, bir ev sahibi toplum üzerinde meydana getirdiği olumsuz sosyal etkiler:

- Yerel halkın turistler tarafından kullanılan lüks ve ithal mallara özenmesiyle ortaya çıkan "gösteriş etkisi",

- Turistler ve yerel halk arasında çok belirgin ırksal farklılıkların olduğu yerlerde ırksal gerginliklerin ortaya çıkması,

- Bazı bulaşıcı hastalıkların hızla yayılması,

- Otel ve restoran işletmelerinin özelliği olan emek gücüne dayalı ve düşük ücretle çalışan personelin sayısının aşırı artması ve personelin bir kısmının kendini köle gibi hissetmesi,

- Doğal alanların erozyonuna, bitki ve hayvanların belirli türlerinin yok olması, - Kontrol edilmeyen yasadışı yerleşmeler ve sahil bölgelerinin betonlaşması, doğa içine yapılmış, mimari estetiğe sahip olmayan otel, lokanta gibi bireysel binalar ve reklam panoları, yol üstü tabelaları görsel anlamda kirlilik yaratması,

- Turistik mevsim boyunca nüfus sayısı ve yoğunluğunun artış göstermesi, su ve elektrik gibi altyapı hizmetlerinin taşıma kapasitesinin aşılması sebebiyle bu hizmetler kesintiye uğraması,

- Turistlerin yerel ve doğal olana saygı göstermeyip, gürültü yapma, tatil yaptığı alanı kirletme, yasak avlanma ve tarihi eser kaçakçılığı gibi olumsuz faaliyetlerde bulunması,

- Turizm ile yerel toplumun özellikleri bozulması, herkesin birbirine benzemeye başlaması, yemeklerin, folklor oyunlarının, otel odalarının kitle turistinin gereksinimlerine yanıt verecek biçimde özgünlüklerini yitirmesi,

- Turizmin, yerel halk ile turistler arasında gözlenen yaşam düzeyi farklılıkları nedeniyle düşmanlıklara yol açabilmesi, yerel halkın turistlerin zenginliğinden yüksünme duygularının ortaya çıkabilmesi,

- Turizmin bazen gelenekleri bozucu bir etkisi olması, yerel halkın yabancı turiste benzeme isteği uyandırabilmesi olarak sayılabilmektedir.

Yerel kültürün seyirlik duruma gelmesiyle ticari bir içerik kazandığı, özgünlüğünü yitirdiği olarak da düşünülebilmektedir. Örneğin yerel halkın sanat, müzik, dans, edebiyat gibi alanlarını içine alan kültürel simgelerini, turistlerin merakını doyurmak ve para kazanmak için kullanılan bir kazanç aracına dönüştürerek, ekonomik nitelik taşımayan ilişkilerin seyrekleştiği de gözlenebilmektedir. Böylece, başlangıçtaki sıcak, içten, yakın ilişkiler; yerini, uzak, soğuk, ticari ilişkilere bırakabilmekte, turizm, bu durumun kaynağı olmasa bile, onun gelişmesini hızlandırabilmektedir.

Turizmin olumsuz sosyal etkilerini azaltmak için uluslararası topluluklar ve devletler tarafından çeşitli önlemler alınmaya başlanmıştır. Manila Bildirisi; turizm temel yasa tasarıları ve turist yasası, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni anımsatarak turizmin gerçek insancıl boyutlarını vurgulamış ayrıca gelişimleri paralelinde devletlerin sorumluluklarının özellikle de turizm bilincinin yükseltilmesi gerekliliğini açıklamıştır (Lanquar, 1991: 91).

Maddiyata dayanan bir değer sisteminin turizm alanında mutlak egemen olmasının önlenmesi gerektiği açıktır. Bu alanda da çekim yerinin sahip olması gereken turizm etiğinin yanı sıra bu konularla ilgili o bölgede yaşayan halka turizm eğitimi verilmesi de gerekebilecektir. Sadece eğitim verilerek bir takım aksaklıkların üstesinden gelmek mümkün olabilecekken, var olan bölgenin turistik gelişimini sadece ekonomik getiri üzerine kurmamak da gerekmektedir. Sosyo-kültürel etmenler bu süreçte önem kazanabilecektir.

"Turizmin insanlar arasındaki yakın ve içten ilişkileri ortadan kaldırması, kitle turizminin bir sonucu olan insan ilişkilerindeki ticarileşme ile de bağlantılı

olabilmektedir. Ticarileşme, olağan koşullar altında ücretsiz yapılan hizmetler için para alınmasıdır. Böylece, ahlaki değerlere dayanan bir değer sistemi yerine, paraya dayanan bir değer sistemi egemen olmaktadır" (Doğan, 2004: 149).

"Sosyal taşıma kapasitesi ile ilgili yaşanabilecek olumsuzluklar; kalabalıklardan meydana gelen yığılmalar, yerel yönetimlerin yerel halktan ziyade turistleri gözetmesi, çekim yerindeki arsa ve arazilerin değerinin artmasıyla oluşan pahalılık, çevrenin kirletilmesi ve kaba davranışların artması olarak sayılabilmektedir" (Rızaoğlu ve Tanrısevdi, 1997: 55).

Turizm araştırmacıları tarafından turizmin sosyal etkilerinden söz ederken, turizmin olumsuz ve yerel kültürleri bozucu etkilerinin öne çıkarılmış olduğu ve bu bakış açısında güvenlikçi ve korumacı bir anlayışın baskın olduğu görülmektedir. Bu bakış açısı önemli olsa da, turizmin sosyal etkilerinin farklı bakış açıları ile yeniden değerlendirilmeye de ihtiyacı olabilmektedir. Sosyal ve psikolojik taşıma kapasitesini ele alan çalışmalar ile turizmin sosyal etkilerinin turizm araştırmacıları tarafından farklı boyutlarıyla ortaya konulması sağlanabilir.

Benzer Belgeler