• Sonuç bulunamadı

1.6. Terimlerin ve Kısaltmaların Tanımlanması

2.3.4. Turizm Eğitiminin Turizm Sektörünün İhtiyaçlarını

gelişen bir sektördür. Hizmetin niteliği ise sadece hizmetin maddi unsurlarına (bina, donatım vb.) değil, daha çok beşeri unsuruna yani doğrudan hizmette bulunan çalışanların niteliğine bağlıdır. Hizmetin kalitesi, çalışanların niteliği ile ölçülmektedir. Bu bakımdan, turizmi geliştirmek için yapılacak yatırımlar açısından göz önünde bulundurulması gereken en önemli husus beşeri yatırımdır. Ekonominin hiçbir sektörü, turizm sektöründe olduğu gibi bireylerle doğrudan ilgili değildir. Bir taraftan turizm işletmecilerinin yönetici, orta ve alt düzey çalışanı, diğer yönden turizm olayının gerçekleştiği yöre halkı turizm arzının temel unsurlarını oluşturur. Bu nedenle insana yapılan yatırımlar en az fiziksel yatırımlar kadar önem taşır (Kılıç, 2000: 179-180).

Kısacası, turizm alanındaki altyapı yatırımları, nitelik ve nicelik açısından ne kadar yeterli olursa olsun sosyal üst yapı yatırımları içersinde en önemli unsuru oluşturan turizm eğitimi ile desteklenmedikçe yarar sağlamayacaktır (Tüylüoğlu, 2003: 10).

Turizm sektörü geleneksel sektörlerden büyük ölçüde işgücü transfer eder. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, vasıfsız veya az vasıflı işgücüne istihdam imkanı oluşturur (Ünlüönen ve diğerleri, 2009: 169). Turizmin temel alt sektörlerinde, özellikle uzmanlık gerektiren işlerde düşük düzeydeki bilgi ve becerilere sahip bir iş gücünün istihdam edilmesi önemli bir sorundur. Yapılan araştırmalara göre sektörü meydana getiren konaklama işletmeleri, restoran işletmeleri ve seyahat işletmelerinin mevcut işgücü profiline bakıldığında mesleki eğitim almamış çalışanlardan oluştuğu gözlenmektedir (Kılıç, 2000: 66).

Turizm sektöründe yoğun rekabet olan ülkelerde, sektör neredeyse %100 oranında mesleki eğitim almış eleman çalıştırmaktadır. Zira bu ülkelerde kişilerin eğitimini aldıkları işin dışında başka bir iş yapma şansı veya fırsatı genellikle verilmemektedir. Türkiye’de ise mezun edilenlerin bu meslek yerine başka bir mesleğe yönelme oranı %80 dir. (Ağaoğlu, 1992: 309). Kısaca bu mesleğin eğitimini almış olarak çalışanların oranı sadece %20’dir.

Turizm eğitimi veren kurumların sayısındaki artışın, mezunların sayısındaki artış yansımasına rağmen sektöre yansımaması diğer bir sorunu oluşturmaktadır. Çünkü turizmle bir meslekte çalışanlar, eğitilmiş iş görenler ve mezunlar herhangi bir yasal düzenlemeyle korunmamaktadır. Bu durumda mezunlar başka sektörlere yönelmektedir. Yapılan araştırmalardan turizm eğitimi veren okullardan mezun olan öğrencilerin zamanla sektörden ayrıldığı saptanmıştır (Ehtiyar ve Üngüren, 2008: 161). Nitekim 1997 yılı itibariyle yapılan bir araştırmada turizm eğitimi almış kişilerden sadece % 26, 7’si mesleğini icra etmekte geri kalanı ise meslekten kaçmakta, diğer sektörlere yönelmektedir (Kılıç, 2000:69).

Turizm sektörü, bu alanda çalışanlara yeterince güvence vermemesinden dolayı henüz yeterli düzeyde çekici bir meslek alanı değildir. Özellikle servis sektörüne özgür işyerlerinin itici özelikleri, mevsimlik, geçici, ve part-time işçi kullanımının turizm sektöründe yaygın olması bunun nedenleri arasındadır (Külahçı, 1992: 106). Turizm sektöründen kaynaklanan bu sorunlar turizm eğitimi almış kişilerin bu sektörde çalışmayı düşünmediklerini ortaya koymuştur. Zaten sayıları oldukça düşük olan turizmi eğitimi almış bu öğrencilerin başka sektörlere yönelmesi oldukça düşündürücüdür.

Genel olarak Türkiye’de turizm eğitimde yaşanılan sorunlar şunlardır (Ağaoğlu, 1992: 309):

• Turizm eğitiminde sorumlu kurumlar (MEB, YÖK, Kültür ve Turizm Bakanlığı) arasında bir koordinasyon bulunmamaktadır.

• Sektör sağlıklı ve fonksiyonel bir organizasyona kavuşturulamamıştır. • Eğitim kurumları ile sektör arasında işbirliği yapılmamaktadır,

• Turizm eğitimi kurumlarına öğrenci ve kursiyer alımında başvurulan seçim kriterleri doğru değildir.

• Eğitim kurumları altyapı, donanım, araç-gereç ve mesleki formasyona sahip eğitici yetersizliği içindedir.

• Öğrenci ve kursiyerlere sağlıklı bir beceri, eğitimi yaptırılamamaktadır. • İşletmelerde stajyer ve çırakların eğitimden sorumlu olan eğitici personel

• Meslek halen Türk Kamuoyunda sevilerek yapılan ve itibar edilen bir iş haline getirilememiştir.

Türkiye Turizm Stratejisi 2023 çalışmasında turizm eğitim stratejisi için amaçlanan hedefler şu şekilde özetlenebilir (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2007: 28);

• Turizm eğitimi, turizm kaynaklarının farkına varılmasını, korunmasını ve ülke ekonomisine turizmin katkısının en üst seviyeye çıkarılmasını amaçlayacaktır. Eğitim kapsamında öğrencilere her turiste eşit ve dürüst hizmet verme ahlakı, konukseverlik ve uzun vadeli kazançları dikkate alma temel olarak verilecektir.

• Mesleki turizm eğitimi niteliğinin ve eğitimi veren kurumların kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesi sağlanacaktır. Ülke turizminin itibarı ve karlılığı, eğitim kalitesinin sürekliliğine bağlıdır. Etkin bir eğitim yapılabilmesi için, eğitim ve öğretimdeki yenilikler sürekli bir şekilde takip edilerek, turizm sektöründeki bugünkü ve gelecekteki olası değişimler iyi analiz edilerek eğitim programlarının elde edilen bulgular doğrultusunda hazırlanması sağlanacaktır.

• Turizm eğitiminin meslek odaklı olması ve ölçülebilir sonuçlar içermesi sağlanacaktır. Turizm eğitimi veren kurumlarda ve toplumda “eğitimde kalite bilinci” oluşturulması gerekliliği ön plana çıkarılacaktır. Turizmde toplam kalite yönetimi uygulamalarında grup çalışmalarına önem verilecek, yeniliklere açık ve kendini geliştiren yetenekli öğrenciler teşvik edilecektir. Eğiticilerin başarı değerlendirmeleri performans ölçümünü esas alan bir modele dayanacaktır.

• Turizmin istediği nitelikte işgücünün yetiştirilmesinde özel sektörün katılımı ve desteği sağlanacaktır.

2.3.5. Turizm Eğitiminin İstihdama Etkisi

Turizm sektörünün gelişmesi ile istihdam politikası arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Özellikle sanayi sektöründe yeteri kadar istihdam imkanı sağlanamayan ve önemli miktarlarda işsizlik problemiyle karşı karşıya kalan azgelişmiş ya da gelişmekte ülke ekonomileri için turizm sektörü ciddi bir seçenek haline gelmiştir. Çünkü turizm sektörü, diğer sektörlere oranla daha emek yoğun bir sektördür. Turizm işletmeleri, mal veya hizmet üretiminde gerekse sunumunda geniş ölçüde insan gücünden yararlanırlar. Bu durum turizm işletmelerinde işgücünün önemini ortaya

çıkarmaktadır (Ünlüönen ve diğerleri, 2009: 165). Gelişmekte olan ülkelerde turizmin istihdam yaratıcı etkisi konusunda çok fazla veri bulunmamaktadır. Söz konusu ilişkilerin araştırılabilmesi için turizm sektörünün doğrudan yarattığı istihdam hacminin dolaylı olarak yarattığı işgücü olanağının bilinmesi gerekmektedir. Turizm sektörü sayesinde sağlanan istihdam üç şekilde ortaya çıkmaktadır (Ünlüönen ve diğerleri, 2009: 165; Külahçı, 1992: 106; İçöz ve Kozak, 2002: 229; Tunç ve Saç, 1998: 92):

a. Doğrudan İstihdam: Bu işgücü, otelcilik, restorasyon, ulaştırma, turizm organizasyonu ve turizm eğitimi konularında sektör tarafından yaratılan işgücüdür. Uluslararası kabullere göre, turizm sektöründe çalışanların yaklaşık %75’i doğrudan istihdam kapsamındadır. Otel, motel, pansiyon, restoran, ulaştırma gibi işletmelerde sağlanan istihdam bu kategoride ele alınmaktadır.

b. Dolaylı İstihdam: Turizm işletmelerine, ihtiyaç duyduğu girdileri sağlayan sektörlerde ve turizm işletmelerinin yapmış oldukları harcamalar sayesinde bir takım gelirler elde eden diğer bazı sektörlerde oluşan istihdamı kapsamaktadır. Örneğin bir konaklama işletmesinin satışa sunduğu hediyelik eşyaları üreten imalat sanayi işletmesinde çalışanlar dolaylı istihdamı oluştururlar.

c. Uyarılmış İstihdam: Turizm sektörü sayesinde iş olanakları genişleyen diğer alanlardaki istihdam demektir. Uyarılmış istihdamın ortaya çıkmasında turizmin çarpan etkisi önemli rol oynamaktadır. Uyarılmış istihdama turistik tüketim harcamalarının ilk aşamasında elde edilen gelirlerin tekrar harcanması ile ortaya çıkan ikinci derecede istihdam etkisi demek de mümkündür.

Sektörün çok yönlü olma özelliği dikkate alındığında turizmde istihdam edilmesi gereken işgünün gerçek sayısını ve alt dallar itibariyle dağılımını bulmak oldukça zordur. Teorik olarak turizm sektöründe doğrudan istihdam edilmesi gereken personel sayısı yaklaşık olarak belgeli yatak sayısının yarısına eşittir. Buna göre sektörde olması gereken işgücü sayısı (Külahçı, 1992: 106);

(1) Üst düzey yönetici = n/2 x 0.10 (2) Orta kademe yönetici = n/2 x 0.30 (3) Nitelikli personel = n/2 x 0.60 olmalıdır

n = belgeli yatak sayısı

Şüphesiz konaklama tesislerinin biçimi, sınıfı, işletme şekli ve imkânı, yatak birimi başına istihdam edilen personel sayısı işgücü katsayısını ayrı ayrı etkilemektedir.

Turizm, yeni gelişmeye başladığı az gelişmiş ülkelerde önemli bir işgücü potansiyelidir. Buna bağlı olarak ücretler oldukça düşüktür. Bu durum turizmde kaliteli personel istihdam etme konusunda endişe vermektedir. Gelişmiş ülkelerde ise, turizm işletmelerinin, işsizlik oranının düşük ve nitelikli personel sayısının yüksek olması nedeniyle yüksek ücretle personel istihdam etmesi söz konusu olmaktadır (İçöz ve Kozak, 2002: 236).

Özellikle gençlerin istihdam edilmesinde önemli rolü olan turizm sektörünün, Türkiye’nin de genç bir nüfusa sahip gerçeği göz önüne alınacak olursa, işsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik mücadeleye büyük katkı sağladığı açıktır.

Turizm istihdamı içerisinde yer alan kadın çalışanların oranı genel istihdam durumuna bakıldığında, eğitim ile paralel olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bakımından farklılık göstermektedir. Kadınların işgücüne katılma oranları gelişmiş ülkelerde eğitim seviyesi, toplumun sosyal ve kültürel gelişmişliği, uzmanlaşma vb. nedenlerle yüksek iken, yine aynı faktörlerin bulunmayışı yüzünden gelişmekte olan ülkelerde düşüktür (Kılıç, 2000: 61).

Turizmin hizmet sektörü olması nedeniyle, hizmetin yüz yüze ilişkiler ile sunulması kaçınılmazdır. Emek-yoğun özelliği olan bu sektörde istihdam önemli bir unsur oluşturmaktadır. Bu nedenle bu sektör nitelikli işgücüne gereksinim duyulmaktadır (Tunç ve Saç, 1998: 92).

Benzer Belgeler