• Sonuç bulunamadı

Turhan Selçuk ve Mizah Dünyası

ÜZERİNDEN OKUMAK Dr. Tahsin Emre FIRAT1

3. Turhan Selçuk ve Mizah Dünyası

1922 yılında Muğla’nın Milas kazasında dünyaya gelen Turhan Selçuk, babasının asker olması nedeniyle eğitim hayatını Anadolu’nun çeşitli kent ve kasabalarında sürdürmek zorunda kalmıştır. İlk karikatürünü 1941 yılında lise öğrencisi olduğu süreçte Adana’da yayımlanan Türk Sözü gazetesinde yayımlayan Turhan Selçuk’un o yıllar Kırmızı Beyaz ve Şut gibi spor dergilerinde de karikatürleri basım imkânı yakalamıştır. 1942 yılında yükseköğrenim için İstanbul’a gelen Turhan Selçuk 1943’da Akbaba dergisinin çizer kadrosuna katılmıştır. Daha sonraki yıllarda Tasvir gazetesi ve Aydede mizah dergilerinde de çalışan Selçuk, 1949 yılında Yeni İstanbul gazetesinde çalışmaya başlamıştır. Turhan Selçuk kardeşi gazeteci İlhan Selçuk’la birlikte 41 Buçuk ve Dolmuş gibi haftalık mizah dergileri de çıkarmıştır. Dönemin iktidarı Demokrat Parti’ye yaptığı sert eleştirilerden dolayı Turhan-İlhan Selçuk kardeşlerin çıkardığı Dolmuş birçok kez kapatılma cezasıyla karşı karşıya kalmıştır (Çeviker, 2010: 24). 1954’ten itibaren Milliyet gazetesinin çizer kadrosunda yer alan Selçuk, Abdulcambaz isimli çizgi roman serisiyle üne kavuşarak çizerliğini uzun yıllar devam ettirmiştir (Kabacalı, 1989: 10). Grafik mizahın, karikatür için en evrensel anlatımı dili olduğunu savunan Selçuk, 1960’da İtalyan mizah dergisi II Travaso’nun çizer kadrosu arasında yer almıştır. Selçuk, 1960 ve 1970 yılları arasında Yön, Akşam ve Yeni İstanbul gibi birçok yayın organında karikatüristlik yapmıştır. 1970 yılından sonra Cumhuriyet gazetesinde haftalık siyasi gündeme ilişkin panoramalar yayımlayan Selçuk, 1980’de tekrar Milliyet’e dönmüş ve 2001’den ölüm tarihi olan 2010’a kadar tekrar Cumhuriyet’te çizerlik görevini sürdürmüştür. Usta

85

çizer 88 yıllık yaşamına Turhan 62, Hiyeroglif, Hal ve Gidiş ve Son Çizginin gibi çalışmaları sığdırmayı başarmıştır. Birçok sinema filmi ve tiyatro eserine de uyarlanan Turhan Selçuk’un Abdulcambaz isimli çizgi roman serisi, 1991 yılında PTT’nin posta puluna da resmedilmiştir. 11 Mart 2010’daki ölümüne kadar birçok dergi ve gazetede çizerlik yapmış olan Selçuk, Türkiye’nin çok partili sisteme geçiş süreci, 1960 Darbesi, 1971 Muhtırası, 1970’li yılların sokak olayları, 1980 Darbesi, ANAP dönemi, 1990’ların koalisyonları, 28 Şubat müdahalesi, AKP’nin kuruluşu ve iktidarı gibi birçok siyasal ve toplumsal kırılma noktalarının tanığı olmuş ve çizgilerinde tüm bunları yansıtmaya çalışmıştır. Yaşamının son dönemlerinde Cumhuriyet gazetesinde çizen Selçuk’un grafik mizah anlayışıyla ortaya koyduğu karikatürleri biçem açısından sade ve renk kullanımı yönüyle oldukça basittir. Daha ziyade siyah-beyaz bir forma sahip Turhan Selçuk karikatürlerinde, yazı nerdeyse hiç kullanılmamaktadır. Selçuk’a (1998: 37) göre, bir desen çizerek altına fıkra yazan kişiyi karikatürist olarak nitelendirmek imkânsızdır. Bu noktadan hareketle sanatçı, mizahi fikrini çizgi ile anlatabildiği ölçüde karikatüristtir.

Romanyalı çizer Saul Steinberg’in öncülüğünü yaptığı modern karikatür akımı, onun İtalyan faşizminden kaçması sonucu dünyaya yayılma fırsatı yakalamıştır (Bair, 2012: 5). Steinberg’in 1945 yılında yayınladığı All in Line isimli çalışması modern karikatüre dair düşünce ve çalışmalarını yayımladığı bir eserdir. Böylece dünyaya yayılma fırsatı bulan modern karikatür sadelik ve özlülük arayan çizerler arasında kabul görmeye başlamıştır. Kendini modern karikatüristler arasında gören Turhan Selçuk (1998: 38), modern karikatür akımının

86 DİJİTAL ÇAĞDA DEĞİŞEN GAZETE VE GAZETECİLİK

Türkiye’de ilk çıktığı tarihten yaklaşık beş yıl sonra yani 1950’lerde yaygınlaşmaya başladığını ifade etmektedir. Cemal Nadir’in ölümünün ardından genç çizerlerin benimsediği modern karikatür üslubu ilerleyen süreçte daha da yaygınlaşmıştır (Alacı, 2011: 581). Çalışmalarının büyük bölümüne Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde yayınlayan Selçuk, oluşturduğu geometrik üslupla çizdiği karikatürler Türk çizgi mizah âleminde yeni bir akımın doğmasına öncülük etmiştir. Öte yandan içerik açısından büyük oranda kara mizah ile ilişkili karikatürleri Selçuk’un çalışmalarının temel söylemini ortaya koymaktadır. 28 Şubat süreci Turhan Selçuk karikatürleri açısından düşünüldüğünde, söz konusu dönemin adeta bir kara mizah panoraması olduğu dikkat çekecektir. Gerek siyasal, gerekse de toplumsal temalara sahip 28 Şubat karikatürleri dönemin ruhunu satirik unsurlarla eleştirmekte ve anlatmak istediğini minimum çizgi kullanarak sade bir üslupla ortaya koyma çabasındadır. 28 Şubat dönemi Turhan Selçuk karikatürlerinin göstergebilimsel açısından inceleneceği bu çalışmanın amacı, söz konusu karikatürleri kara mizah türü bağlamında yeniden okuyarak söz konusu döneme ilişkin yeni bir okuma yapmaktır.

4. Yöntem

Bu çalışma kapsamında Turhan Selçuk’un 28 Şubat’a dair karikatürleri dönemsel olarak analiz edilmiştir. Türkiye siyasal tarihi açısından kırılma niteliğindeki 28 Şubat sürecinin kara mizah perspektifi ile inceleneceği bu çalışma, karikatürist Turhan Selçuk’un kaleminden söz konusu döneme ayna tutmayı hedeflemektedir. Karikatürlerin göstergebilimsel çözümleme ile analiz edildiği bu çalışmada, söz

87

konusu sürece ilişkin karikatürler derinlemesine incelenerek kara mizah perspektifinden dönemin siyasal ardalanı ile birlikte altmetin okuması yapılmak amaçlanmaktadır.

Göstergebilimsel analiz yönteminin kullanıldığı bu çalışmada karikatürler nitel açıdan incelenmektedir. Göstergeleri inceleyen bilim dalı olan göstergebilim, çeşitli anlamlara gelen göstergelerin bilimsel açıdan incelenmesini ifade etmektedir (Rifat, 2009: 11). Daha da detaylandırıldığında göstergebilim; sözcükler, görüntüler, trafik işaretleri, sesler, çiçekler, müzik ve tıbbi semptomlar gibi pek çok şeyin incelenmesini içermektedir. Göstergebilim, göstergelerin iletişimde bulunma yolları ve onların kullanımlarına egemen olan kurallar üzerinde durmaktadır (Parsa ve Parsa, 2004: 1). Bu çerçevede göstergebilimin odaklandığı göstergeler, nesnesine herhangi bir gerçek ya da temele karşılık gelme olmaksızın uyum sağlayan bir temsil biçimidir (Peirce, 1982: 323). Gösterge ile onun gönderme yaptığı nesne ya da özne arasındaki ilişki göstergebilimin odak noktasını oluşturmaktadır.

Teorik anlamda Ferdinand de Saussure, Charles Morris ve Roland Barthes gibi araştırmacıların çalışmalarıyla şekillenen göstergebilim, genel anlamda anlam ve dil yapısına odaklanarak bir görsele ilişkin altmetin okuması yapmayı hedeflemektedir. Göstergebilimsel çözümlemede, göstergenin ortaya koyduğu anlamlandırmalar çerçevesinde onun gönderme yaptığı kültürel altyapının ortaya konması amaçlanmaktadır (Ünal, 2014: 2). Özetle göstergebilimsel

88 DİJİTAL ÇAĞDA DEĞİŞEN GAZETE VE GAZETECİLİK

çözümlemede önemli olan göstergenin altında yatan örtülü anlamı ortaya koyabilmektir.

Göstergebilim çerçevesinde incelenen bir görsel düz anlam, yan anlam ve alt metin gibi anlamsal katmanla ayrılmaktadır. Düz anlam görsele ilk bakıldığında oluşan izlenimi ifade ederken yan anlam ise bunun gönderme yaptığı nesneye ya da anlama odaklanmaktadır. Altmetin ise görselde doğrudan anlaşılamayan gösteren ve gösterilen ilişkisinin anlamsal ardalanını ifade etmektedir. Bu düzlemde göstergebilimin asıl odak noktasının görselin altmetni olduğu düşünülebilir.