• Sonuç bulunamadı

3.2 Kierkegaard, İbrahim ve Trajik Kahramanın Psikolojik Yorumu

3.2.3 Trajik Kahramanın Psikolojik Yorumu

Etik varoluş küresinin içinde yer alan bu kahraman karakteri etik olan, uğruna kahramanvari bir şekilde kendini feda edebilir. Trajik Kahraman hem estetik küre içindeki bireyden hem de etik küre içindeki bireyden üstündür. Bu üstünlüğün sebebi, ahlak kurallarının koruyucusu olurken, ahlak kurallarının çiğnenmesi gereken durumlarda kendini feda etmesidir. Brutus, Jafta, Havmanden ve Agemmenon bunlara güzel bir örnektir. Bunların ortak özellikleri kendi çıkarlarına ters düşen bir durum olsa bile fedakarlık yaparak o eylemi gerçekleştirmeleridir. Brutus, Jafta ve Agemmenon'un amaçları olsa da, toplumun refahı için kendi evlatlarından vazgeçmişlerdir. Elbette evlatlarını kaybettikleri için çok üzülmüşlerdir fakat Trajik Kahraman gözünde toplumun refahı kendi üzüntülerinden daha önemlidir.

Trajik Kahraman eylemini gerçekleştirmeden ya da gerçekleştirirken sonuç olarak bir şeyleri kaybedeceğine emindir. İman Şövalyesi böyle düşünmez çünkü Tanrı'nın emrinin olduğunu ve kaybedeceği bir şey varsa bile Tanrı'nın öyle buyurması sebebiyle olduğunu bilir fakat Trajik Kahraman da bilinçli olarak, kaybetmek korkusunu yaşamayı göze alarak kahramanlığını gerçekleştirir. Etik kurallar içinde en üst seviye de olan Trajik Kahramanın bu kadar korkusuzca olmasının sebebi ya kaybedeceği şey kazanacağı şeyden daha azdır, ya da tam bir feda ediştir ve karşılığında evrensel olanın refahını istemiştir. İki durumda da büyük bir cesaret vardır. Agemmenon'u düşünürsek, kudretli, güçlü bir kral imajı olan bir lider, ordusunu kurtarmak ve kaybedilme ihtimali olan bir savaşın lehine dönmesi uğruna, kızını kurban etmek istemiştir. İbrahim örneğinden farklı olan bu durumda, İbrahim bunu Tanrı için yaparken, Agemmenon ülkesini kurtarmak adına Tanrıların söylemesi üzerine kurban etmek istemişlerdir. Agemmenon, evrensel olanı düşünmüş, ahlak kurallarına uymayan bir eylemi, toplum için gerçekleştirmiştir.

Agemmenon'un yükü, diğer bireylere göre daha ağırdır.

Kızını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan her baba, kızını kurtarmak için canını feda etmeyi göze alır. Agemmenon'da diğer babalardan farklı değildir. Normal şartlar altında kızını kurtarmak için elinden geleni yapacaktır. İbrahim'den farklı olan

diğer yanı ise toplum sahnesinde, yaptığı bu eylemin sonuçları toplum tarafından bir nebze de olsa anlaşılabilir. Bu anlaşılma ihtimali sayesinde Agemmemnon'un yapacağı eylemi, vicdani olarak daha rahat gerçekleştirmesini sağlamıştır. Bu sebeple gerçekleştirmesini sağlamıştır. Bu sebeple gerçekleşen eylem sonunda Agemmenon'un üzüntü olsa bile, evrensel için yaptığı fedakarlık sebebiyle bu acı hafifler.

Trajik Kahraman yaptığı fedakarlık sayesinde içsel huzurunu arttırır. Onun isteği, etik alan içinde ölümsüz bir kahraman olarak anılmasıdır. Bunun için fırsat beklemeyen Trajik Kahraman fedakarlık yapma imkanı oluştuğunda bunu iyi bir şekilde değerlendirir. Etik alanda yaşayan bu kahraman için önemli olan seçimdir.

Kişisel ve özgür bir seçimle, birey isterse umutsuzluğu bile seçer. Etik küre içinde yaşayan Trajik Kahraman da buna dayanarak seçimini gerçekleştirir.

olmamıştır. Hiç bir sistemi benimsememesi, felsefe alanındaki çalışmalarında göz ardı edilmesine neden olsa da, Birinci Dünya Savaşından sonra bireyin önemi artmış ve felsefi alanda bireycilik fikri önemli bir yere ulaşmıştır. Bu dönemden sonra felsefesi hakkında çalışmalar yapılmış ve değeri yıllar sonra anlaşılan biri olmuştur.

Felsefenin, bireyi sistematik bir şekilde açıklama ihtiyacı son bulduğu zaman, Kierkegaard'ın bireyci düşünceleri de önem kazanmıştır.

Yaşadığı dönemde korku, kaygı, umutsuzluk gibi iç karartıcı örnekler üzerinden fikirlerini açıklaması sebebiyle birçok kişiyle anlaşamasa bile, onun amacı, bu karamsar örnekler üzerinden bireye, kurtuluşun kaynağı olan imanı göstermeye çalışmak olmuştur. Sistematik düşüncenin her zaman karşısında olan Kierkegaard, bireyin kurtuluşunun, mutlak Tanrı'ya ulaşmasıyla gerçekleşeceğini söylemiştir.

Bireylerin teker teker ele alınması gereken ve herkes için genel bir sistemin yanlış olduğunu düşünen Kierkegaard, Hegel gibi sistem filozoflarını karşısına alarak, bireyci anlayışı sonuna kadar savunmuştur.

Kierkegaard için bireyin kurtuluşu, Tanrı'ya teslimiyetle mümkündür. Birey, toplumsal kurallara uyarak yaşamını sürdürse bile eğer bir kural Tanrı'nın emrettiğiyle çelişiyorsa, sırf ahlak kurallarına uyuyor diye onu yapmayı sürdürmesi gerekmez. Kierkegaard için birey, ahlaka uygun davranmalı fakat din ile karşı karşıya geldiğinde, dinin emrettiklerini yerine getirmelidir. Kierkegaard bu görüşünü daha da ileri götürerek, sistematik felsefenin kaynağı olan aklın bile göz ardı edilmesi gerektiğini söyler. Çünkü akıl, bireyi dünyevi sınırlar içinde düşünmeye sevk eder ve Tanrı'yı anlama noktasına hiç bir zaman gelemez. Sürekli değişen akli çıkarımlar bireyi imana ulaştırmaz. Kierkegaard bu konuda, dini çıkarımlar söz konusu olduğunda rasyonel bilginin, sosyal aklın veya spekülatif doktrinlerin tutarsız ve yetersiz çıkarımlarda bulunacağına işaret eder.

Kierkegaard'ı Korku ve Titreme'yi yazmaya iten etken ise toplumun imanı yanlış şekilde yaşamasının yanında Tanrı adına dini çıkarımda bulunan Kilisenin de

rasyonel açıklamalı sistematik iman anlayışını eleştirerek, imanın paradoksallığını göstermeye çalışmıştır. Kierkegaard'a göre Tanrı'yı akıl ile anlayamayız, O'nu anlamak için inanmak gerekmektedir. İbrahim'in hikayesini anlatırken, imanın paradoksal yapısına vurgu yapan Kierkegaard, aynı zamanda iman konusunu, hem etik bakış açısıyla hem de dini bakış açısıyla ele alır. Kierkegaard, bu bakış açılarından sonra karşısına "absürd" ve "saçma" gibi iki kavram çıkar. Aynı konu üzerinden iki bakış açısıyla bakıldığında iki farklı kavrama ulaşan Kierkegaard'a göre iman, etik bakış açısına göre "saçma", dini bakış açısına göre "absürd"dür. İman eden için ulaşılan kavram ister absürd, ister saçma olsun değişen bir şey olmayacak, iman etmeye devam edecektir.

Kierkegaard için iman kavramı kadar ahlak kavramı da çok önemlidir.

Bireyin imana ulaşma yolculuğunun, yaşam boyunca devam eden ve ulaşılması gereken bir hedef olduğunu düşünen Kierkegaard'a göre her birey, ne kadar istese de, bu amaca ulaşamayabilir. Bu sebeple toplum içindeki kurallara uymak ve düzgün bir şekilde yaşamaya çabalamak önemlidir. Estetik bakış açısına göre etik yaşam daha üst bir seviye olduğu için birey, dini yaşama ulaşamasa bile, estetik yaşamı benimsemek yerine etik olanı tercih etmesi gerekmektedir. Kierkegaard'a göre etik anlayış içinde olmak, bireyi yaşadığı dünyada belli kurallara bağlı, iyi bir toplum üyesi olmasını sağlamaktadır. Bireyin aklını kullanarak estetik küreden etik küreye geçişi ve etik küre içinde Trajik Kahraman mertebesine ulaşması, akıl ile ulaşabileceği son noktayı göstermektedir. Aklın gücüyle varoluş küreleri arasındaki bu sıçramalar sebebiyle ve etik kürenin akılla yapılan bu sıçramalar arasında dini küreye yani imana ulaşma yolunda geçilmesi gereken ara bir durak olması nedeniyle ahlak kurallarına uymak ya da ahlaklı yaşamak Kierkegaard için son derece önemli olmuştur.

Akılla ulaşılan bu son noktaya gelindiğindeyse bireyin karşısına "absürd" ya da "saçma" kavramları çıkmaktadır. Aklın sınırlarını aşıp imana ulaşmaya çalışan birey için Tanrı'nın onu sınaması "absürd" gelecektir. Akıl ve bilgiyle gelinen bu noktada bu sıçramayı gerçekleştiremeyip etik alanda kalan birey için, Tanrı'nın sınaması "saçma" gelecektir. Çünkü Tanrı'nın sınaması, Hz. İbrahim'in oğlunu kurban etmeye götürmesi gibi bir baba için çok zor olan bu görevin anlaşılması ve

gerçekleştirilmesi çok güç olabilir. Etik alan içinde toplum kurallarına göre bakan bir birey için de bu sınama "saçma" olarak değerlendirilecektir. Aynı sınama dini alan içinde bulunan iman sahibi birey içinse, akılla bu sınamayı anlamlandıramasa bile onu "saçma" olarak değil, "absürd" olarak düşünmektedir. "Absürd" olan sınanma ne kadar zorlayıcı, hatta ve hatta Hz. İbrahim'in sınanması gibi toplumun dinamiğine ve ahlak kurallarına ters düşen bir durum olsa bile iman eden için bu test, gerekli olan bir şeydir.

Kierkegaard'ın kitabında Hz. İbrahim'i seçmesinin nedeni ise; hem iman konusunda ondan daha inançlı birisi olabileceğine ihtimal vermemesi, hem de İbrahim'in yaşamında başından geçen ıstırap dolu şeylerde kendi yaşamını özdeşleştirmedir. Küçük bir çocukken duyduğu bu hikaye, dini yönden günahkarlık duygusu içinde olan bir baba tarafından büyütülmüş olmanın etkisiyle, zihninde imana uyan tek kişi olmuş ve hayatını bu "imanın babası" sayılan yüce kişiliğin izinden giderek geçirmeye karar vermiştir. Kierkegaard'ın varoluş küreleri olarak açıkladığı estetik, etik ve dini küreler, aslında hayatının bir nevi özeti gibidir.

Sonunda İbrahim gibi imana ulaşma çabasıyla başladığı bu yolda, estetik, etik ve en son da dini küreyi tecrübe etmiştir. Felsefesi ve hayatı bu kadar iç içe geçmiş olan bir filozofa rastlamak bir hayli güç olacaktır. Hayatını değiştiren babası ya da nişanlısı Regine gibi etkenler, onun hem ruh halinde hem de felsefesinde değişikliğe sebep olmuştur. Aynı şekilde de felsefi düşüncesinin etkisiyle, iman ve ahlakı açıklama arayışında ulaştığı sonuç, çocukluğunun İman Şövalyesi İbrahim olmuştur.

Sonuç olarak Kierkegaard, imana ulaşırken geçirdiği evreler onu felsefe tarihinde önemli bir yere taşımıştır. Sistematik düşünce çağında, her şeyin ötesinde düşünüp, akıl dışı olanın yani saçma olanın peşinden gitmiş, akli düşünce sistemini de aşarak mutlak Tanrı'ya ulaşmıştır. Kierkegaard'ın imana ulaşma yolunu formüle edersek; bireyin, sadece toplum için ahlaklı olmaması, mutlak Tanrı'nın kudretine erişebilmek için Kierkegaard'ın da değindiği gibi "absürd" olana inanması ve Tanrı söz konusu olduğunda akli sistemlerin ötesinde düşünmesi gerekmektedir.

Alpyağıl, Recep, (2013). Wittgenstein ve Kierkegaard'tan Hareketle Din Felsefesi Yapmak, Anka Yayınları, İstanbul.

Anderson, Susan Leigh, (2014). Kierkegaard Üzerine, çev. Gökhan Gürdal, Sentez Yayınları, Ankara.

Arat, Necla, (1987). Etik ve Estetik Değerler, Say Yayınları, İstanbul.

Ayasbeyoğlu, Nevzat, (1955). İbn Rüşd'ün Felsefesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara.

Aydın, Mehmet S., (1981). Kant'ta ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tanrı-Ahlak İlişkisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara.

Ayer, Alfred Jules, (1986). The Central Questions of Philosophy, Penguin Books, London.

Billington, Ray, (2011). Felsefeyi Anlamak, çev. Abdullah Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Blanshard, Brand, (1969). "Kierkegaard on Faith" Essays on Kierkegaard, ed. Jerry H. Gill, Burgess Publishing, Oxford.

Bochenski, Josef M., (1997). Çağdaş Avrupa Felsefesi, çev. Serdar R. Kırkoğlu, Kabalcı Yayınevi, İstanbul.

Boutroux, Emile, (2003). Çağdaş Felsefe, Bilim ve Din, çev. Sinan Altıparmak, Yeryüzü Yayınevi, Ankara.

Bozkurt, Nejat, (2011). Hegel, Say Yayınları, İstanbul.

Bretall, Robert, (1973). A Kierkegaard Anthology, N.J., Princeton University Press, Princeton.

Cauly, Olivier, (2006). Kierkegaard, çev. Işık Ergüden, Dost Yayınları, Ankara.

Cevizci, Ahmet, (2012). Felsefe Tarihi, Say Yayınları, İstanbul.

Cevizci, Ahmet, (2014). Etik Ahlak Felsefesi, Say Yayınları, İstanbul.

Ceylan, Yasin, (1998). Din ve Ahlak, Doğu Batı Düşünce Dergisi S: 4, Felsefe Sanat ve Kültür Derneği Yayınları, Ankara.

Demirhan, Ed. Ahmet, (2003). Kierkegaard ve Din, Gelenek Yayınları, İstanbul.

Elmalı, Osman, (2005). Bertrand Russell'da Ahlak Felsefesi, Ataç Yayınları, İstanbul.

Filiz, Şahin, (2014). Ahlakın Akli ve İnsani Temeli, Say Yayınları, İstanbul.

Fordham, Frieda, (2011). Jung Psikolojisinin Ana Hatları, çev. Aslan Yalçıner, Say Yayınları. İstanbul.

Fromm, Erich, (2012). Psikanaliz ve Din, çev. Elif Erten, Say Yayınları, İstanbul.

Gazzâlî, (1962). El-İktisad fi'l-İtikad, çev. İbrahim Agah Çubukçu ve Hüseyin Atay, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara.

Gödelek, Kamuran, (1999), Kierkegaard "Yaşamı, Yapıtları ve Felsefesi", Say Yayınları, İstanbul.

Güler, İlhami, (2014). İman Ahlak İlişkisi, Ankara Okulu Yayınları, Ankara.

Hannay, Alastair, (2013). Kierkegaard, çev. Nur Nirven, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Hegel, G. W. Friedrich, (2003). Tarihte Akıl, çev. Önay Sözer, Kabalcı Yayınevi, İstanbul.

Herbert, Robert, (1989). Two Of Kierkegaard Uses Of Paradox, Duke University Press, North Carolina.

Hökelekli, Prof. Dr. Hayati, (2013). Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Ankara.

Jorgensen, C, (1960). Soren Kierkegaard, En Biografimed saerligt Henblik pa hans personlig Etik, Arnold Buck, Kopenhag.

Jung, Carl Gustav, (1995). Psikoloji ve Din, çev. Ender Gürol, Oluş Yayınları, İstanbul.

Karacoşkun, Ed. Mustafa Doğan, (2013). Din Psikolojisi, Grafiker Yayınları, Ankara.

Kılıç, Recep, (2012). Ahlakın Dini Temeli, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2002), Korku ve Titreme, çev. İbrahim Kapaklıkaya, Anka Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2009). Günlüklerden ve Makalelerden Seçmeler, çev. İbrahim Kapaklıkaya, Anka Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2012), Kaygı Kavramı, çev. Türker Armaner, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2013a), Kişiliğin Gelişiminde Etik Estetik Dengesi, çev.

İbrahim Kapaklıkaya, Araf Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2013b). Korku ve Titreme, çev. Ebru Çalışkan, Mitra Yayınları, İstanbul.

Kierkegaard, Soren, (2013c). Ölümcül Hastalık ve Umutsuzluk, çev. M. Mukadder Yakupoğlu, Doğu Batı yayınları, Ankara.

Kierkegaard, Soren, (2014). Korku ve Titreme, çev. Nur Beier, Pinhan Yayıncılık, İstanbul.

Kuçuradi, İonna, (2006). Etik, Türkiye Felsefe Kurumu, İstanbul.

Manav, Faruk ve Gürdal,Gökhan, (2013), Kierkegaard Birey ve Varoluş Üzerine, Sentez Yayınları, Ankara.

Manzur, İbn, Lisanü'l Arab, çev. Mütercim Asım Efendi.

Midgley, Mary, (1993), " The Origin of Ethics", A Companion to Ethics, ed. P.

Singer, Basic Blackwell, Cambridge.

Öner, Prof. Dr. Necati, (1969), Mantığın Ana İlkeleri ve Bu İlkelerin Varlıkla İlişkisi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi S: 1 Cilt: 17, Ankara.

Peker, Hüseyin, (2014), Din Psikolojisi, Çamlıca Yayınları, İstanbul.

Pieper, Annemarie, (2012). Etiğe Giriş, çev. Veysel Ataman ve Gönül Sezer, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

Politis, Helen, (2012). Kierkegaard Sözlüğü, çev. İbrahim E. Polat, Say Yayınları, İstanbul.

Rudd, Antony, (1997). Kierkegaard and The Limits of The Ethical, Oxford University Press, Oxford.

Russell, Bertrand, (2013). Sorgulayan Denemeler, çev. Nermin Arık, Say Yayınları, İstanbul.

Russell, Bertrand, (2014). Etik,Toplum, Siyaset, çev. Funda Sezer, Say Yayınları, İstanbul.

Soykan, Ömer Naci, (1999). Varoluş Yolunun Ana Kavşağında Korku ve Kaygı;

Kierkegaard Ve Heidegger'de Bir Araştırma, Doğu Batı Düşünce Dergisi S: 6, Ankara.

Taşdelen, Vefa, (2000). Kierkegaard'ta Benlik ve Varoluş, Hece Yayınları, İstanbul.

Westphal, Merold, (1995). "Kierkegaard", A Companion To Philosophy, çev. S.

Critchley ve W. R. Schroeder, Oxford University, Oxford.

Wildeband, Wilhelm, (1958). A History Of Philosophy, Harper And Brother Publishers, Oxford.