• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3 CAM TAVAN (GLASS CEILING) SENDROMU VE SENDROMU

3.5. Toplumsal Faktörlerden Kaynaklanan Engeller

3.5.1. Mesleki Ayrım

Yapılan çalıĢmalar ve istatistik veriler, cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık konusunda çoğunlukla kadınların daha dezavantajlı durumda olduğunu göstermektedir. Bu durum, kadının iĢgücü piyasasındaki konumunu ve eğitim, gelir, sağlık gibi sosyal değiĢkenlerini de olumsuz olarak etkilemektedir. Ayrıca, bu olumsuz etkiler gelecek nesillere aktarılarak cinsiyet eĢitsizliğinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Parlaktuna, 2010: 1217-1230).

Neo-klasik-ayrımcılık teorisi, kadınların çoğu zaman sadece ev iĢi ve çocuk bakımıyla sorumlu olduğunu belirtir. Bu sorumluluklar çalıĢan birçok kadının ya geçici bir süre ya da erken veya tamamen iĢgücü piyasasından ayrılmasına sebep olmaktadır. Bu durum çalıĢan kadınların iĢgücü piyasasında kalma süresinin çalıĢan erkeklerin süresinden daha düĢük olmasına ve kadınların göreceli olarak daha az tecrübe sahibi ve toplam kazançlarının da daha az olmasına yol açmaktadır. Model, kadınların daha az tecrübe isteyen ve geçici olarak iĢten ayrılmayı daha az cezalandıran ve giriĢ çıkıĢları esnek olan meslekleri tercih ettiklerini savunur (Parlaktuna, 2010: 1217-1230).

Kadın ve erkekler aynı seviyede eğitim alsalar dahi yüksek eğitim gerektiren iĢler çoğunlukla erkeklere teklif edilmektedir. Tecrübe ve iĢte eğitim gerektiren iĢler için de aynı durum söz konusudur. Neo-klasik ayrımcılık teorisine göre, iĢverenler kadınlara yüklenilen sorumluluklardan dolayı kadınların iĢ hayatında geçirdikleri sürenin göreceli kısa olduğunu ve sıkça kesintiye uğradığını ve iĢ eğitimlerine katılmak istemediklerini varsayarlar ve bu nedenle kadınları verimliliği düĢük, maliyetleri yüksek iĢçiler olarak tanımlanmaktadır. Bu durum iĢverenin kadınlara teklif edeceği iĢlerin tiplerini etkilemektedir (Lordoğlu ve Özkaplan, 2007).

Ayrıca iĢte çalıĢan erkeklerde kadınlara karĢı ayrımcılık duygusuna sahip olabilirler. ĠĢveren mecburen ya kadın ya da erkek iĢçiler alarak kesin cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık yapmak zorunda kalabilir. Bunların yanı sıra bazı durumlarda müĢteriler de cinsiyet tercihinde bulunabilir. Kadınların eğitim düzeylerinin artmasına veya çalıĢan kadınların tecrübelerinin artmasına rağmen, halen cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık konusunun devam ediyor olması destekleyici teorilerin geliĢmesine izin vermiĢtir (Parlaktuna, 2010: 1217-1230).

Feminist iktisat teorisi, kadın iĢlerinin özellikleri ile kadınların kalıplaĢmıĢ özellikleri arasındaki yakın iliĢkiyi göstererek cinsiyete dayalı mesleki tabakalaĢmanın anlaĢılmasında önemli katkılar yapmıĢlardır (Lordoğlu ve Özkaplan, 2007). Teori, mesleki katmanlaĢmayı yatay ve dikey olarak iki boyutta ele almaktadır. Mesleklerin “kadın iĢleri” ve “erkek iĢleri” olarak ayrılması yatay tabakalaĢma, aynı meslekteki kadın ve erkeklerin farklı iĢ pozisyonlarında yer alması dikey katmanlaĢma olarak tanımlanmaktadır. Erkekler daha çok müdür, Ģef gibi üst kademelerde yer alırken kadınlar daha az para kazanılan, tekdüze mesleklerde (IĢığıçok, 2002), mavi yakalı iĢçiler olarak çalıĢmaktadırlar. Feminist iktisat teorisi dikey tabakalaĢmanın cam tavanlardan kaynaklandığını düĢünür. Görünmeyen bariyerler olarak da tanımlanan bu cam tavanlar, kadınların baĢarılarına bakmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen ve aynı zamanda aĢılamayan engeller olarak ifade edilmektedir (Parlaktuna, 2010: 1217-1230).

Pek çok toplumda meslekler yatay olarak katmanlaĢarak “kadın iĢi “ ve “erkek iĢi” olarak ikiye ayrılırlar. Genel olarak “kadın iĢi” düĢük statülü ve ücretli, geçici, güvencesiz olan niteliksiz iĢlerden, buna karĢı “erkek iĢi” yetki ve sorumluluk gerektiren, yüksek ücretli, sürekli, güvenceli olan nitelikli iĢlerden oluĢmaktadır (Parlaktuna, 2010: 1217-1230).

Aynı beĢeri sermaye donanımına sahip olan kadın ve erkeğin aynı meslekte farklı iĢ pozisyonlarında yer alması dikey katmanlaĢma olarak tanımlanmaktadır. Bugün kadınların sosyal ve ekonomik yaĢamda aldıkları roller artmıĢ olmasına rağmen, üst yönetim kademelerine erkekler kadar ulaĢamadıkları ve terfi ayrımcılığına maruz kaldıkları görülmektedir. Cinsiyete dayalı mesleki ayrımcılık konusu olan terfi ayrımcılığı cam tavan kavramı ile açıklanmaktadır (Parasız ve Bildirici, 2002).

ġekil 4‟te görüldüğü gibi Türkiye‟de seçilmiĢ mesleklere göre istihdamın cinsiyet oranının, üst yönetim kademelerinde oldukça düĢük olması bir cam tavan problemin olduğunu göstermektedir.

ġekil 5. SeçilmiĢ Mesleklere Göre Cinsiyet Oranları (TÜĠK, 2008).

3.5.2. Stereotipler (Cinsiyetle BağdaĢtırılan KalıplaĢmıĢ Önyargılar)

Stereotip belirli bir grubun üyelerine iliĢkin varsayımsal inançlar, eylemler, özellikler setidir ve grubun üyelerini tanımlamak için kullanılır. Stereotipler toplumların kültürlerinde mevcutturlar ve iletiĢim araçlarıyla ve hikayelerle nesillere aktarılmaktadırlar (Arbak vd., 1994).

1960‟lı yıllardan bu yana yapılan pek çok araĢtırma stereotiplerin hemen hemen her kültürde temel olarak aynı kaldığını ve fazla bir değiĢim yaĢamadığını ortaya koymaktadır (Bayrak ve Yücel, 2000: 140).

Stereotipleme ise, geçmiĢ deneyimlere ya da kültürel normlara dayanarak bir insana ait olan özellikleri o insanın bulunduğu kategorideki tüm insanlar için geçerli saymak olarak açıklanmaktadır. Stereotipleme cinsiyet grupları içinde yapılmaktadır (Barutçugil, 2006: 26). Buna göre kadın ve erkeklere atfedilen stereotipler birbirinden farklılaĢmaktadır. Örneğin, erkeklerin yarıĢmacı, rasyonel, objektif, kabiliyetli, iddialı, aktif, bağımsız ve duygularını kontrol altına tutmaya yetenekli oldukları düĢünülmektedir. Kadınlar ise bağımlı, zarif, sıcak ve duygusal olarak görülmektedir. Esasında stereotiplerin geliĢtirilmesi ve kullanılması normaldir. Ancak, bireyin yargılanmasına ya da önyargı oluĢturmaya temel teĢkil ettiğinde tehlikeli olmaktadır (Arbak vd., 1994).

Kadınların yönetici konumuna gelmelerini engelleyen bazı kalıplaĢmıĢ önyargıları Ġzraeli ve arkadaĢları da üç grupta toplamıĢlardır (KSSGM, 2000: 18).

Erkek ve kadın arasında kiĢilik farklılıkları olduğu inancından kaynaklanan, cinsiyet özellikleri ile ilgili kalıplaĢmıĢ önyargılar: Örneğin, kadınların daha

duygusal, bağımlı ve pasif; erkeklerin ise daha rasyonel ve daha hırslı olarak düĢünülmesi.

Erkek ve kadın arasında toplumsal rol farklılıkları olduğu inancından kaynaklanan, cinsiyet rolleri ile ilgili kalıplaĢmıĢ önyargılar: Örneğin, kadının saldırgan olmaması, erkeklere emir vermemesi, erkeğin de kadından emir almaması gerektiği Ģeklindeki inançlar.

Meslekleri cinsiyetlere göre etiketleme eğilimi: Örneğin, yöneticiler erkektir, sekreterler kadındır gibi.

Stereotipler cam tavan engellerinin var olmasının bir baĢka sebebi olarak da incelenmektedir. Nitekim erkekler kadınları ilerleme fırsatlarına birer tehdit olarak görmekte ve rekabet üstünlüklerini kaybetmekten korkmaktadırlar. Bu sebeple de kadınlara karĢı önyargılı davranmaktadırlar. Erkek yöneticilerin kadınlar hakkındaki önyargılarından bazıları Ģunlardır (Ataay, 1998: 245):

Kadınlar;

• ÇalıĢmak istemezler,

• Kariyerlerine erkekler kadar bağlı olmazlar, • Yeteri kadar sert ve dayanıklı değillerdir,

• Uzun veya mesai saatleri dıĢında çalıĢamazlar veya çalıĢmak istemezler, • ÇalıĢtıkları Ģehri veya ülkeyi değiĢtiremezler veya değiĢtirmek istemezler, • Karar veremezler veya karar verme kapasiteleri yoktur,

• Çok duygusaldırlar.

Erkek yöneticilerin kadınlar hakkındaki görüĢlerinin yanında kadınlar da hemcinslerine karĢı bazı önyargılara sahiptirler. Türkiye‟de yapılan “ĠĢ‟te Kadın Olmak” anketinde kadınların %46‟sı hemcinslerini yönetici olarak görmek istemediklerini belirtmiĢlerdir. Bu durum genellikle “kraliçe arı sendromu” ile açıklanmaktadır. Buna göre kadın yöneticiler yükseldikleri noktada tek olmak amacıyla diğer kadınların yükselmelerini çok fazla desteklememektedirler (Ergeneli ve Akçamete, 2004: 90).

Sonuç olarak hem erkeklerin hem de kadınların, kadınlara iliĢkin önyargıları, kadınların örgüt içinde üst düzey yönetici pozisyonuna gelmeleri önünde bir cam tavan engeli oluĢturmaktadır.

Benzer Belgeler