• Sonuç bulunamadı

Kadın öğretim elemanlarının cam tavan sendromu üzerine bir araştırma: Ankara Üniversitesi örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kadın öğretim elemanlarının cam tavan sendromu üzerine bir araştırma: Ankara Üniversitesi örneği"

Copied!
113
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

BÜRO YÖNETĠMĠ EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

KADIN ÖĞRETĠM ELEMANLARININ CAM TAVAN SENDROMU

ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA: ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ ÖRNEĞĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Aslı ÖZTÜRK

DanıĢman: Prof. Dr. Dilaver TENGĠLĠMOĞLU

Ankara Mayıs, 2011

(2)

Aslı ÖZTÜRK‟ün “

KADIN ÖĞRETĠM ELEMANLARININ CAM TAVAN

SENDROMU ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA: ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ

ÖRNEĞĠ

” baĢlıklı tezi 15/06/2011 tarihinde, jürimiz tarafından Büro Yönetimi Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

Üye (Tez DanıĢmanı):………... ………..

Üye :………. ………..

(3)

i ÖNSÖZ

Günümüzde kadınlar çalıĢma yaĢamına büyük ölçüde katılmakta ancak üst düzey yönetim kadrolarında yeterince yer alamamaktadırlar. Kadınların üst düzey yönetim kadrolarında yeterince yer alamamalarının birçok nedeni bulunmaktadır. Yapılan araĢtırmalarda kadınların bir türlü aĢamadıkları “cam tavan” engellerinin var olduğu ortaya konulmuĢtur.

Cam tavan, kadınların iĢ hayatındaki baĢarı ve liyakatlerine bakılmaksınız ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen, aynı zamanda aĢılamayan engelleri kapsamaktadır.

Bu çalıĢmada cam tavana sebep olan bireysel, örgütsel ve toplumsal faktörlerden kaynaklanan engeller teorik bir çerçevede ele alınmıĢ, bu engellerle kadın öğretim elemanlarının yaĢları, medeni durumları, mesleki unvanları, mesleki deneyimleri, idari görevleri arasındaki iliĢki incelenmiĢtir.

AraĢtırmamın her aĢamasında yardımlarını esirgemeyen değerli tez danıĢmanım Prof. Dr. Dilaver TENGĠLĠMOĞLU‟na, eğitim yaĢamım boyunca bilgi birikimlerini ve deneyimlerini bizden esirgemeyen saygıdeğer hocalarıma, araĢtırma süresince her türlü desteği veren sevgili eĢime ve anneme, arkadaĢlarıma ve aileme teĢekkürlerimi sunarım.

(4)

ii ÖZET

KADIN ÖĞRETĠM ELEMANLARININ CAM TAVAN SENDROMU ÜZERĠNE BĠR ARAġTIRMA: ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ ÖRNEĞĠ

ÖZTÜRK, Aslı

Yüksek Lisans, Büro Yönetimi Eğitimi Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Dilaver TENGĠLĠMOĞLU

Mayıs, 2011, 103 Sayfa

Bu araĢtırmanın amacı, yükseköğretim kurumlarında görev yapan kadın öğretim elemanları açısından bir cam tavan sendromu olup olmadığını tespit etmek ve kadın öğretim elemanlarının cam tavan engelleri hakkındaki düĢüncelerini ortaya koymaktır.

AraĢtırmada yükseköğretim kurumlarından biri olan Ankara Üniversitesi‟nde görev yapan kadın öğretim elemanları evren olarak belirlenmiĢ, evrendeki tüm bireylere ulaĢma zorluğu sebebiyle Ankara Üniversitesi‟nde görev yapan kadın öğretim elemanlarından seçilmiĢtir. Örnekleme uygulanan anketler ile veriler toplanmıĢ, çeĢitli istatistiksel teknikler ile analizi yapılarak tablolar ile yorumlanmıĢtır.

AraĢtırma sonrasında elde edilen bulgulara göre, kadın öğretim elemanlarının cam tavan sendromu algılarında, medeni durumlarına, yaĢ gruplarına, idari görev alma durumlarına, unvanlarına, çocuk sahibi olma durumlarına, mesleki deneyimlerine ve görev türlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bazı farklılıkların olduğu görülmüĢtür.

Bu bulgular ıĢığında yükseköğretim kurumlarında kadın öğretim elemanlarının karĢılaĢtıkları cam tavan engellerine dair öneriler getirilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Cam Tavan, Kadın Öğretim Elemanı, Mesleki Ayrımcılık, Stereotip, Kariyer Engelleri

(5)

iii

ABSTRACT

A RESEARCH ON GLASS CEILING SYNDROME OF WOMEN ACADEMICIANS: ANKARA UNIVERSITY SAMPLE

ÖZTÜRK, Aslı

Master‟s Degree, Department of Office Management Education Supervisor: Prof. Dr. Dilaver TENGĠLĠMOĞLU

May, 2011, 103 Pages

The aim of this research is to determine whether women working in higher education institutions encounter glass ceiling syndrome or not, and to assert the opinions of women academicians on glass ceiling syndrome.

In the research, women working in Ankara University, one of the higher education institutions, were specified as the population and women academicians working in Ankara University were chosen as the sample because of the difficulty in reaching every individual in the population. The data were collected by means of carrying out sample surveys, analysed by using various statistical techniques, and interpreted by using tables.

The findings obtained from the research indicated that women's glass ceiling syndrome 'perceptions of teaching staff, marital status, age groups, making the administrative task status, titles, status of having a child, according to the type of professional work experience, and some differences were statistically significant.

According to the findings, some suggestions have been provided in this paper on the glass ceiling barriers encountered by women academicians in higher education institutions.

Key Words: Glass Ceiling, Women Academician, Professional Discrimination, Stereotype, Barriers to Career

(6)

iv ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ ... i ÖZET ... ii ABSTRACT ... iii TABLOLAR LĠSTESĠ ... iv

ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... viii

BÖLÜM 1GĠRĠġ ... 1 1.1. Problem ... 2 1.2. Amaç ... 2 1.3. Önem ... 3 1.4. Varsayımlar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 4 1.6. Tanımlar ... 5

BÖLÜM 2ÇALIġMA YAġAMINDA KADIN Ġġ GÜCÜ ... 6

2.1. Kadın ve ÇalıĢma Yasamı ... 6

2.1.1. Sanayi Devrimi Öncesi ... 6

2.1.2. Sanayi Devrimi Sonrası ... 7

2.2. Dünyada Kadın ĠĢgücü ... 8

2.2.1. Dünyada Kadının ĠĢgücüne Katılım Oranı ... 9

2.2.2. Dünyada Kadın Ġstihdamının Oranı ... 10

2.2.3. ĠĢsizlik Oranı ... 12

2.2.4. Korunmasız Ġstihdam ... 13

2.2.5. Ücret Dağılımındaki EĢitsizlik ... 14

2.3. Tarihsel Süreçten Günümüze Türk Toplumunda Kadın ĠĢgücü ... 14

2.4. Türkiye‟de Kadın ĠĢgücü ... 16

2.4.1. Türkiye‟nin Bölgesel ve Küresel Ölçekteki Durumu ... 18

2.4.2. Türkiye‟de Kadınların Ġstihdam Alanları ... 19

2.4.3. Türkiye‟de Kadınların Meslek Gruplarına Göre Ġstihdamı ... 19

2.4.4. Türkiye‟de Kadınların ĠĢ Yeri Durumu ... 20

2.5. Kadınların ÇalıĢma YaĢamında KarsılaĢtıkları Sorunlar ... 21

2.6. Kadın Ġstihdamını GeliĢtirmeye Yönelik Politikalar ... 23

2.7. Akademik Alanda Kadınlar ... 25

BÖLÜM 3CAM TAVAN (GLASS CEILING) SENDROMU VE SENDROMU KIRMAYA YÖNELĠK FAALĠYETLER ... 29

3.1. Cam Tavan (Cam Tavan Sendromu) Kavramı ... 29

3.2. Kadın Yöneticilerde Cam Tavan Engelleri ... 33

3.3. Bireysel Faktörlerden Kaynaklanan Engeller ... 36

3.3.1. Çoklu Rol Üstlenme ... 36

3.3.2. Kadınların KiĢisel Tercih ve Algıları ... 38

3.4. Örgütsel Faktörlerden Kaynaklanan Engeller ... 40

3.4.1. Örgüt Kültürü ... 40

3.4.2. Örgüt Politikaları ... 43

(7)

v

3.4.4. Resmi Olmayan ĠletiĢim Ağlarına Katılamama ... 45

3.5. Toplumsal Faktörlerden Kaynaklanan Engeller ... 47

3.5.1. Mesleki Ayrım ... 47

3.5.2. Stereotipler (Cinsiyetle BağdaĢtırılan KalıplaĢmıĢ Önyargılar) ... 49

3.6. Cam Tavanı Kırmaya Yönelik Kariyer Stratejileri ... 51

3.6.1. Yüksek Performans Gösterme Stratejisi ... 51

3.6.2. Üniversite Ve Mesleki Eğitim Edinme Stratejisi ... 52

3.6.3. Kariyer GeliĢtirme Programlarına Katılma Stratejisi ... 54

3.6.4. Mentordan Yardım Alma Stratejisi ... 54

3.6.5. Sosyal ĠliĢki GeliĢtirme Strateji ... 54

BÖLÜM 4_YÖNTEM ... 56 4.1. AraĢtırmanın Modeli ... 56 4.2. Evren ve Örneklem ... 56 4.3. Verilerin Toplanması ... 57 4.4. Verilerin Analizi ... 59 BÖLÜM 5_BULGULAR VE YORUM ... 60

5.1. YaĢa ĠliĢkin Bulgular ... 60

5.2. Medeni Duruma ĠliĢkin Bulgular ... 61

5.3. Çocuk Sayısına ĠliĢkin Bulgular ... 61

5.4. Mesleki Unvana ĠliĢkin Bulgular ... 62

5.5. Mesleki Deneyime ĠliĢkin Bulgular ... 62

5.6. Ġdari Göreve ĠliĢkin Bulgular ... 63

5.7. Görev Türüne ĠliĢkin Bulgular ... 63

5.8. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Unvan Dağılımlarına ĠliĢkin Bulgular ... 64

5.9. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Ġdari Görev Dağılımlarına ĠliĢkin Bulgular .. 64

5.10. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Ġdari Görev Türlerine ĠliĢkin Bulgular ... 65

5.11. Katılımcıların Çocuk Sayısı Ġle Ġdari Görevlerine ĠliĢkin Bulgular ... 65

5.12. Katılımcıların Çocuk Sayısı Ġle Görev Türlerine ĠliĢkin Bulgular ... 66

5.13. Ġdari Görev Alma Durumunun KiĢisel Özelliklere ĠliĢkin Bulguları ... 67

5.14. Cam Tavan Sendromu Ölçeğinin Frekans Dağılımı ve Betimsel Ġstatistikleri ... 68

5.15. Ġdari Göreve Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 76

5.16. Medeni Duruma Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 78

5.17. Mesleki Unvana Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 79

5.18. Katılımcıların YaĢ Gruplarına Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular 81 5.19. Katılımcıların Çocuk Sahibi Olma Durumlarına Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 83

5.20. Katılımcıların Mesleki Deneyimlerine Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 84

5.21. Katılımcıların Görev Türlerine Göre Cam Tavan Engellerini Açıklayan Bulgular ... 86

SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 89

KAYNAKÇA ... 93

EKLER ... 101

(8)

vi

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1. Dünya Ölçeğinde Kadının ĠĢ Gücüne Katılım Oranları ... 9

Tablo 2. Dünyada SeçilmiĢ Bölgeler Ġtibariyle 2006 Yılında Kadın Ġstihdamının Sektörel Dağılımı (%) ... 10

Tablo 3. Dünya Ölçeğinde Cinsiyete Göre Ġstihdam Oranları ... 11

Tablo 4. 2005 Yılı OECD Ülkelerine Göre ĠĢgücüne Katılım Oranı (%) ... 11

Tablo 5. Dünya Ölçeğinde Cinsiyete Göre ĠĢsizlik Oranı ... 13

Tablo 6. Dünya Ölçeğindeki Ġstihdam Ġçinde Korunmasız Ġstihdam Edilenlerin Oranı 13 Tablo 7. Kadının ÇalıĢmaması Hakkındaki DüĢünceler ... 18

Tablo 8. Kadınların Bölgesel ve Küresel Ölçekte ĠĢgücüne Katılım, Ġstihdam ve ĠĢsizlik Oranları ... 18

Tablo 9. Türkiye'de Kadınların Ġstihdam Alanları ... 19

Tablo 10. Türkiye'de Kadınların Meslek Gruplarına Göre Ġstihdamı (%) ... 20

Tablo 11. Türkiye'de Kamu ve Özel Sektörde Cinsiyete Göre Ġstihdam Durumu ... 20

Tablo 12. Lisansüstü Eğitimine Göre Yükseköğretimde Öğrenci Sayısı Ve Cinsiyet Oranı ... 25

Tablo 13. Akademik Unvanlarına Göre Yükseköğretimde Görevli Öğretim Üyeleri ve Cinsiyet Oranı ... 26

Tablo 14. Ankara Üniversitesi'nde Görev Yapan Akademisyenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı ... 27

Tablo 15. Kadınların Erkek-Egemen Ortamlardaki ÇeĢitli Konumlandırılmaları ... 41

Tablo 16. Anket Formunda Yer Alan Cam Tavan Sendromuna ĠliĢkin Ġfadeler ... 57

Tablo 17. AraĢtırmaya Katılanların YaĢa Göre Dağılımı ... 60

Tablo 18. AraĢtırmaya Katılanların Medeni Durumlarına Göre Dağılımı ... 61

Tablo 19. AraĢtırmaya Katılanların Çocuk Sayılarına Göre Dağılımı ... 61

Tablo 20. AraĢtırmaya Katılanların Mesleki Unvanlarına Göre Dağılımı ... 62

Tablo 21. AraĢtırmaya Katılanların Mesleki Deneyime Göre Dağılımı ... 62

Tablo 22. AraĢtırmaya Katılanların Ġdari Görevlerine Göre Dağılımı ... 63

(9)

vii

Tablo 24. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Unvan Dağılımları ... 64

Tablo 25. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Ġdari Görev Dağılımları ... 65

Tablo 26. Katılımcıların Medeni Durumları Ġle Ġdari Görev Türü Dağılımları ... 65

Tablo 27. Katılımcıların Çocuk Sayısı Ġle Ġdari Görev Dağılımları ... 66

Tablo 28. Katılımcıların Çocuk Sayısı Ġle Görev Türü Dağılımları ... 66

Tablo 29. Ġdari Görev Alma Durumu Ġle Demografik Bulguların T Testi Sonuçları ... 67

Tablo 30. Katılımcıların Cam Tavan Sendromu Algılarına ĠliĢkin Sayı ve Yüzde Dağılımı ... 68

Tablo 31. Ġdari Göreve Göre T Testi Sonuçları ... 76

Tablo 32. Medeni Duruma Göre T Testi Sonuçları ... 78

Tablo 33. Mesleki Unvana Göre Anova Testi Sonuçları ... 79

Tablo 34. YaĢ Gruplarına Göre Anova Testi Sonuçları ... 82

Tablo 35. Katılımcıların Çocuk Sahibi Olma Durumlarına Göre Anova Testi Sonuçları ... 83

Tablo 36. Katılımcıların Mesleki Deneyimlerine Göre Anova Testi Sonuçları ... 84

(10)

viii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil 1. Cam Tavanın Boyutları ... 32

ġekil 2. Üst Düzey Yönetim Kademelerine Geçerken Kadınların KarĢılaĢtığı Engeller 34 ġekil 3. Cam Tavan Engelleri ... 36

ġekil 4. Kadınların Çoklu Rol Üstlenmesi ... 37

ġekil 5. SeçilmiĢ Mesleklere Göre Cinsiyet Oranları ... 49

ġekil 6. Cam Tavanı Kırmaya Yönelik Kariyer Stratejileri ... 51

(11)

BÖLÜM 1 GĠRĠġ

Toplumsal hayatta kadın ve erkeğin eĢit haklara sahip olup olmadığı, ekonomik hayata ne oranda katılıp katılmadığı önemli bir sorun oluĢturmaktadır. Aslında birçok hukuksal düzenleme bu sorunların çözümünde etkili olmaktadır. Buna rağmen kadınların üst yönetim kademelerinde istenilen oranda olmayıĢının altında yatan önemli nedenler bulunmaktadır. Bu nedenlerin en önemlisi cinsiyet ayrımcılığıdır. Kadınların erkeklere oranla, yönetsel kademelerde daha az rol oynayıĢının nedeni, kadınlara yüklenen diğer sorumluluklardır. Literatüre “Cam Tavan” (Glass Ceiling) olarak giren bu kavram aslında, kadınların tepe yönetime gelmelerinde engel teĢkil eden fakat görülmeyen engeller olarak bilinmektedir.

“Cam Tavan” (Glass Ceiling) kavramı ilk olarak, 1986 yılında Hymovitz ve Schellhard tarafından Wall Street Journal‟da “ĠĢ YaĢamında Kadın” konulu bir haberde yer almıĢtır. Bu habere göre, devlet ve Ģirketlerde, eğitim kurumlarında veya kâr amacı gütmeyen kuruluĢlarda yüksek pozisyonlara gelmeyi isteyen ve bunun için çaba sarfeden kadınların karĢılaĢtıkları engeller; cam tavan kavramı olarak tanımlanmıĢtır (Lockwood:2004: 1-10).

Bu çalıĢma Ankara Üniversitesi‟nde görev yapan kadın öğretim elemanlarının cam tavan algılarını ölçmeye yönelik olarak yapılmıĢtır. AraĢtırma beĢ bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde araĢtırmanın problemine, amacına, önemine, varsayımlarına, sınırlılıklarına ve tanımlara, ikinci bölümde kadın iĢ gücünün çalıĢma yaĢamındaki yerine, üçüncü bölümde cam tavan sendromu ve sendromu kırmaya yönelik faaliyetlere, dördüncü bölümde araĢtırmanın yöntemine son bölümde ise sonuç ve önerilere yer verilmiĢtir.

(12)

1.1.Problem

Bu araĢtırmanın konusunu, kadın öğretim elemanlarının cam tavan algısının belirlenmesi oluĢturmaktadır. Buradan hareketle, araĢtırmada “Kadın öğretim elemanlarının yaĢadıkları cam tavan engelleri hakkındaki düĢünceleri nelerdir?” sorusu temel problem olarak ele alınmıĢtır.

1.2.Amaç

Dünyada ve Türkiye‟de yapılan araĢtırmalar incelendiğinde (Anafarta, 2008; Aycan, 2006; Aydın, 2007; Erçen, 2008; Ergeneli, 2004; Goodman, 2003; Kooskara, 2007; Miller, 2004), kadınların iĢ hayatında erkeklerle aynı oranda paya sahip olamadıklarından söz edilmekte ve birçok meslekte cinsiyet ayrımından kaynaklanarak, kadınların üst düzey yönetici pozisyonuna getirilmediği ortaya çıkarılmıĢtır. “Cam tavan” olarak nitelendirilen, kadınların tepe yönetim pozisyonlarına ulaĢmalarını engelleyen çok çeĢitli engeller bulunmaktadır. Bu engeller, kadınların kiĢisel tercihlerinden, örgütsel ve toplumsal faktörlerden, kadınların çoklu rol üstlenmeleri gibi birçok faktörden kaynaklanmaktadır.

Bu araĢtırmanın temel amacı, kadın öğretim elemanları açısından bir cam tavan sendromu olup olmadığını tespit etmek ve kadın öğretim elemanlarının cam tavan engelleri hakkındaki düĢüncelerini ortaya koymaktır. Ayrıca, bu hususlar ortaya konulduktan sonra araĢtırma sonuçlarına dayanılarak bu engelleri ortadan kaldırmak için neler yapılabileceğine dair öneriler getirmektir.

Genel amaca yönelik hipotezler aĢağıda yer almaktadır:

H1: Kadın öğretim elemanlarının idari görev alma durumuna göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

H2: Kadın öğretim elemanlarının medeni durumlarına göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

H3: Kadın öğretim elemanlarının unvanlarına göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

(13)

H4: Kadın öğretim elemanlarının yaĢlarına göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

H5: Kadın öğretim elemanlarının çocuk sahibi olma durumlarına göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

H6: Kadın öğretim elemanlarının mesleki deneyimlerine göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

H7: Kadın öğretim elemanlarının görev türlerine göre, cam tavan sendromu algıları arasında anlamlı bir fark vardır.

1.3.Önem

Bilgi çağının ortaya çıkardığı yeni mesleklerle birlikte, kadınların iĢ dünyasındaki ağırlığı giderek artmıĢtır. Buna rağmen, üst düzey yönetici ve lider pozisyonlarında kadınların sayısı halen istenilen düzeyde değildir. Bu durumun birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlardan biri de “cam tavan” adı verilen sendromdur. Cam tavan sendromu, kadınların üst düzey yönetici pozisyonuna geçmelerini engelleyen, açıkça görünmeyen, aynı zamanda da aĢılamayan engellerdir. Cam tavan sendromunda oluĢan engeller cinsiyet temellidir.

Üniversitelerde, yönetim kademesindeki faaliyetlerin sağlıklı bir Ģekilde yürütülebilmesi için, yöneticilerin eğitim, bilgi, beceri ve yeteneklerinden verimli Ģekilde fayda sağlanması gerekmektedir. Bilimin ıĢığında yönetilmesi beklenen üniversitelerde halen kadın yöneticilerin oranı, erkek yöneticilere oranla oldukça düĢüktür. Bunun sebebi, kadınların bilgi, beceri, eğitim ve yetenek yönünden erkeklerden daha zayıf durumda olmaları değil, tam tersine daha kuvvetli olsalar bile, cam tavandan kaynaklanan engellerdir.

Cam tavan, örgütsel önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerine engel olan, görünmez yapay engellerdir. Yani, cam tavanda karĢılaĢılan sorunlar belirsizdir.

(14)

Kadınların da yoğun olarak görev yaptığı üniversitelerde, kadın yöneticilerin az oluĢu, üniversitelerde bulunan kadın öğretim elemanları açısından bir cam tavanın var olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir.

Bu araĢtırma sonucunda elde edilecek istatistikî veriler ile kadın öğretim elemanlarında açısından bir cam tavanın var olup olmadığı tespit edilecek ve kadın öğretim elemanlarının cam tavan engelleri hakkındaki düĢünceleri ortaya konulacaktır. Kadın öğretim elemanları üzerinde cam tavanın varlığına iliĢkin daha önce yapılmıĢ bir çalıĢmaya rastlanmamıĢtır. Bu çalıĢma sonuçlarının, kadınlar, öğretim elemanları, sosyologlar ve konuya ilgi duyan herkes için önemli bir kaynak olacağı kanaatindeyiz.

1.4.Varsayımlar

Bu araĢtırmanın temelinde aĢağıdaki varsayımlar yer almaktadır:

1. Seçilen örneklem grubunun, araĢtırmaya veri sağlamada ve evreni temsil etmede yeterli olduğu varsayılmıĢtır.

2. Anket maddelerinin, yapılacak araĢtırma için geçerli ve güvenilir olduğu varsayılmıĢtır.

3. Veri kaynağı olarak kullanılan, anket formlarının doğru olarak cevaplandırılacağı varsayılmıĢtır.

4. AraĢtırmanın sonucuna ulaĢmada kullanılan istatistiksel analizlerin yeterli ve geçerli olduğu varsayılmıĢtır.

1.5.Sınırlılıklar

Bu araĢtırmanın temelinde aĢağıdaki sınırlılıklar yer almaktadır:

1. AraĢtırma kapsamı, maliyet ve zaman yetersizliği nedeniyle Ankara Üniversitesi‟nde öğretim elemanı olarak görev yapan kadınlarla sınırlı tutulmuĢtur.

(15)

2. Bu araĢtırma, Ankara Üniversitesinde görev yapan kadın öğretim elemanlarının görüĢleriyle sınırlıdır.

3. AraĢtırma bulguları, anketlerin geri dönüĢ oranı ve ankette yer alan soruların kalitesi ile sınırlıdır.

1.6.Tanımlar ve Kısaltmalar

Bu araĢtırmada geçen bazı kavramlar ve kısaltmalar aĢağıda tanımlanan anlamlarıyla kullanılacaktır.

Cam Tavan: Kadınların, baĢarılarına ve liyakatlerine bakılmaksızın ilerlemelerini engelleyen, açıkça görülmeyen, aynı zamanda aĢılamayan engeller olarak tanımlanmaktadır.

Öğretim Üyesi: Unvanı Profesör, Doçent veya Yardımcı Doçent olan öğretim elemanına denir.

Öğretim Görevlisi: Ders vermekle yükümlü öğretim elemanına denir. AraĢtırma Görevlisi: AraĢtırma yapmakla görevli öğretim elemanıdır.

Okutman: Özellikle Türk Dili, Yabancı Dil, Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi gibi dersleri vermekle görevli öğretim elemanıdır.

Uzman: Uzmanlık gerektiren belirli bir konuda görevlendirilmiĢ öğretim elemanıdır.

Öğretim Elemanı: Yukarıda belirtilen tüm kadrolara denir.

KSGM (KSSGM): Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü).

TĠSK: Türkiye ĠĢveren Sendikaları Konfederasyonu. YÖK: Yükseköğretim Kurulu BaĢkanlığı.

ÖSYM: Öğrenci Seçme Ve YerleĢtirme Merkezi. TÜĠK: Türkiye Ġstatistik Kurumu

(16)

BÖLÜM 2

ÇALIġMA YAġAMINDA KADIN Ġġ GÜCÜ

2.1. Kadın ve ÇalıĢma Yasamı

Toplumsal düzende kadın hep ikinci planda kalmıĢtır. Bu durumun sebebi ataerkil toplum yapısı olmuĢtur. Özellikle iĢgücü kullanımında dünyanın bütün ülkelerinde kadınların aleyhine bir dağılım olmuĢ, kadınlar hep „yedek/yardımcı iĢgücü‟ olarak görülmüĢtür. BaĢlangıçta kadınının iĢgücüne ücretli olarak katılım oranı çok az iken, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında erkek nüfusunun azalması ile birlikte iĢgücü gereksinimi artmıĢ ve kadın iĢgücünde artıĢ yaĢanmıĢtır.

Kadın her dönemde ve her koĢulda farklı Ģekillerde iĢ gücüne dâhil olmuĢtur. Kadının gerçek anlamda iĢgücüne dâhil olması ve ücretli olarak çalıĢtırılması „Sanayi Devrimi‟ ile gerçekleĢmiĢtir. Bu nedenle Sanayi devrimi kadının çalıĢma hayatındaki baĢlangıç noktası olarak ele alınabilir.

Kadının çalıĢma yaĢamını sanayi devrimi öncesi ve sanayi devrimi sonrası olarak ikiye ayırarak inceleyebiliriz.

2.1.1. Sanayi Devrimi Öncesi

Ġlkel toplumlarda kadının doğurganlık özelliği kutsal bir özellik olarak algılanmıĢ ve kadınlar tanrıça mertebesinde kabul edilmiĢtir. Bu nedenle, ilkel toplumlarda anaerkil toplum yapısı geçerli olmuĢ ve kadınlar toplumda büyük saygı görmüĢtür.

Avcılık ve toplayıcılık yaparak göçebe bir yaĢam süren ilkel toplumlarda erkekler çoğunlukla avcılıkla uğraĢırken; kadınlar toplayıcılık, çanak çömlek yapımı ve

(17)

çocuk bakımı ile uğraĢmıĢtır. Bu döneme iliĢkin bulgular, kadınların her bakımdan erkeklerden üstün bir statüye ve saygınlığa sahip olduğunu göstermektedir (Türkiye ĠĢveren Sendikaları Konfederasyonu [TĠSK], 2002).

Göçebe yaĢam tarzından yerleĢik düzene geçiĢ ile birlikte toplumların ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarında köklü değiĢiklikler meydana gelmiĢ; önceleri doğaya ve vahĢi hayvanlara karĢı verilen savaĢlar, insanların kendi cinslerine yönelmiĢ ve iktidar sahibi olma savaĢları baĢlamıĢtır (CoĢkun, 2003). Bu durum, kadın ve erkeğin toplumdaki rollerini etkilemiĢtir. Kadının önceki statüsü değiĢerek, kadın ikinci plana itilmiĢtir ve erkeğin toplumsal statüsü güçlenmiĢtir. Erkekler avcılık, madencilik, üretim araçlarının yapımı ve kullanımı, balıkçılık, çobanlık ve askerlik gibi fiziksel güç gerektiren iĢlerle uğraĢırken; kadınlar çocuk bakımı, dikiĢ-nakıĢ, temizlik, yemek gibi geleneksel ev iĢleri ile uğraĢmıĢtır. Bu durum da ataerkil aile düzenini ortaya çıkartmıĢtır (TĠSK, 2002).

2.1.2. Sanayi Devrimi Sonrası

Kadının gerçek anlamda ücret karĢılığında baĢkasına bağımlı olarak çalıĢması sanayi devrimi ile baĢlamıĢtır. Buharın üretim sürecinde kullanılmaya baĢlaması ile birlikte Ġngiltere‟ de dokuma sektöründe baĢlayan sanayi devrimi pek çok kadının çalıĢma hayatına katılmasına sebep olmuĢtur. Bu açıdan sanayi devriminin tarihsel bir önemi de vardır (Ertürk, 2008: 9).

Avrupa sanayinde baĢlayan kitle üretimi ile birlikte tarım sektöründe de „devrim‟ niteliğinde geliĢmeler yaĢanmıĢ ve bu geliĢmeler sonucunda tarımsal alanda boĢa çıkan kadın iĢgücü de kente göç ederek emek piyasalarına iĢgücü olarak katılmaya baĢlamıĢtır. SanayileĢmenin ilk döneminde kadınlar tekstil alanında düĢük ücret ile günde on iki saat çalıĢtırılmıĢtır. Bu dönemde Ġngiltere‟de imalat sanayinde çalıĢan kadınların oranı 1841‟de %35 iken, 1851‟de %45‟e yükselmiĢtir. Yine bu dönemde kadın iĢgücünün %40‟lara yakın bir kısmı hizmet sektöründe temizlikçi olarak çalıĢmıĢtır. Ġngiltere‟de baĢlayan sanayileĢme ve kadın istihdamındaki değiĢimler Fransa baĢta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de etkilemiĢtir (Özer ve Biçerli, 2004: 57).

(18)

Sanayi devriminin kadın istihdamı üzerindeki etkisi Amerika BirleĢik Devletleri‟nde de hissedilmiĢtir. Sanayi devrimi Amerika BirleĢik Devletleri‟nde sadece tarım sektöründe ücretsiz aile iĢçisi olarak istihdam imkanı bulabilen kadınların sanayi sektöründe çalıĢmalarına olanak sağlamıĢtır. 1820 yılında ülkenin kuzeydoğusunda sanayi sektöründe çalıĢan kadınların oranı %9 iken, 1932 yılında bu oran %33‟e yükselmiĢtir. Sanayinin geliĢmesi ile birlikte zaman içerisinde firma sayısı artmıĢ ve firmaların ölçekleri büyümüĢtür. Bu geliĢmeler sayesinde de kadınlar sadece imalat sanayi ile sınırlı kalmamıĢ, sekreterlik, muhasebecilik, tezgâhtarlık gibi hizmet iĢlerinde de çalıĢma imkânı elde etmiĢtir (Costa, 2000: 10-11).

2.2. Dünyada Kadın ĠĢgücü

Tarihin her döneminde kadın iĢgücüne olan ihtiyaç önemini korumuĢ olmakla birlikte, günümüzün zorlu iĢ yaĢamında kadın iĢgücünün önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır. ĠletiĢim ve biliĢim alanlarında yaĢanan hızlı geliĢmeler ve küreselleĢme ile tüm dünyada kadın istihdam oranı artmıĢ, kadınlar çalıĢma hayatında daha fazla yer almaya baĢlamıĢtır. Tarım toplumundan bilgi toplumuna geçiĢ sürecinde tarlalarda ve fabrikalarda her zaman gereksinim duyulan kadın iĢgücü, bugün gelinen noktada, ülkelerin geliĢmiĢlik düzeylerine göre, bazen bilgi toplumlarının ihtiyaç duyduğu nitelikli iĢlerde faaliyet gösterirken bazen de halen tarım ve sanayi toplumlarının özelliklerini taĢıyan geliĢmemiĢ ya da az geliĢmiĢ ülkelerde tarımsal üretimde ve fabrikalarda niteliksiz iĢlerde faaliyet göstermektedir (Yılmaz ve Bozkurt, 2008: 91).

Ülkelerin geliĢmiĢlik düzeylerine ve sahip oldukları sosyal refah devleti modeline bağlı olarak kadınların üzerindeki bakım sorumluluğunun toplumsal olarak paylaĢılmasını sağlayan destek hizmetlerinin düzeyi farklılaĢmaktadır. Bu hizmetlerin yetersizliği ölçüsünde kadınlar ya evde kalıp, günlük ev iĢleri ve bakım iĢlerine vakit harcamakta ya da iĢ ve aile sorumluluklarını bağdaĢtırabilecekleri esnek çalıĢma biçimlerini seçmek zorunda kalmaktadırlar (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 1-2).

Toplum içerisinde öncelikle eĢ ya da anne olarak görülen kadınları çalıĢma yaĢamına iten neden ekonomik ve toplumsal etmenlerdir. Kadınlar geçmiĢte ailelerin

(19)

geçimini sağlamada tek gelir kaynağının yetersizliği nedeniyle aileye ek gelir sağlamak için çalıĢma yaĢamına girerken, son yıllarda ekonomik etmenlerin yanında, ekonomik özgürlüklerini elde etmek ve mesleki tatmin gibi amaçları da göz önünde bulundurmaktadırlar (Arat,1991: 11).

Dünyanın hemen her ülkesinde nüfusun önemli bir bölümünü oluĢturan kadınların emek piyasalarındaki varlıkları gerek geçmiĢte, gerekse günümüzde erkeklerin gerisinde “ikincil iĢgücü” statüsü ile sınırlı kalmıĢtır.

Bu noktada kadınların iĢ gücü piyasalarında yeterli oranda yer alabilmesi için Uluslararası ÇalıĢma Örgütü (ILO) toplantılar düzenlemekte ve bu amaçla gerekli çalıĢmaları yürütmektedir.

2.2.1. Dünyada Kadının ĠĢgücüne Katılım Oranı

Dünya genelinde iĢ gücüne katılım oranı 1999-2009 yılları arasında %0,8 oranında gerilemiĢtir. Aynı dönem itibari ile bu oran erkeklerde %1,5, kadınlarda ise %0,2 oranında gerilemiĢtir.

Tablo 1‟de de görüldüğü gibi 2009 yılı itibariyle erkeklerde iĢ gücüne katılım oranı %77,7 olarak belirlenirken, bu oran aynı yıl için kadınlarda %51,6 oranında kalmıĢtır. Erkekler ve kadınlar arasındaki iĢ gücüne katılım oranı arasındaki fark küçük değiĢimler göstermekle beraber devam etmiĢtir.

Tablo 1. Dünya Ölçeğinde Kadının ĠĢ Gücüne Katılım Oranları

Yıllar 1999 2002 2006 2007 2008 2009

Erkek (%) 79,2 78,6 78 77,8 77,7 77,7

Kadın (%) 51,8 51,6 51,6 51,6 51,7 51,6

Toplam (%) 65,5 65 64,8 64,7 64,7 64,7

(Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 1).

Kadın istihdamı sektörel temelde incelendiğinde karĢımıza iki önemli sektör olarak tarım ve hizmetler sektörü çıkmaktadır. Dünyada 2006 yılında, tarım

(20)

sektöründeki toplam istihdamın % 40,4‟ü, hizmetler sektöründeki toplam istihdamın % 42,4‟ü, sanayi sektöründeki toplam istihdamın % 17,2‟si kadınlardan oluĢmaktadır. Sosyo–ekonomik açıdan geliĢmiĢ bölgelerde kadınların istihdamının daha çok hizmetler sektöründe yoğunlaĢtığı dikkat çekerken, geliĢmekte olan bölgelerde ise kadınların ağırlıklı olarak tarım sektöründe çalıĢtıkları gözlemlenmektedir. Tablo 2‟den de anlaĢılacağı üzere, hizmetler sektöründe en yüksek kadın istihdam oranı geliĢmiĢ ekonomiler ve AB‟nde iken, hizmetler sektöründe en düĢük kadın istihdam oranı ise Güney Asya‟dadır (Sanal, 2008:5).

Tablo 2. Dünyada SeçilmiĢ Bölgeler Ġtibariyle 2006 Yılında Kadın Ġstihdamının Sektörel Dağılımı (%)

BÖLGE Tarım Sanayi Hizmetler

GeliĢmiĢ Ekonomiler ve A.B. 2,5 12,4 85,1

Batı Asya 52,1 24,7 23,3

Güneydoğu Asya ve Pasifik 47,2 15,4 37,3

Güney Asya 64,5 17,7 17,9

Latin Amerika ve Karayipler 9,9 14,3 75,8 Ortadoğu ve Kuzey Afrika 39,1 11,7 49,2

Sahra Altı Afrika 64,2 5,5 30,3

Dünya 40,4 17,2 42,4

(Sanal, 2008: 5).

2.2.2. Dünyada Kadın Ġstihdamının Oranı

Dünyada 1999-2009 yılları arasında istihdam oranı %0,9 oranında gerilemiĢtir. Kadın iĢ gücünün istihdama katılım oranı ise aynı dönemde %0,3 oranında gerilemiĢtir. Bu oran erkeklerin iĢ gücüne katılımında %1,6 oranında gerçekleĢmiĢtir. Kadın istihdam oranı 2008 yılında 2004 yılına göre %0,7 oranında artıĢ göstermiĢ lakin küresel krizin etkilerinin görüldüğü 2009 yılında bu oran tekrar düĢmüĢtür. 2009 yılında kadınların istihdam oranı % 48 olarak gerçekleĢmiĢtir.

(21)

Tablo 3‟ten de anlaĢılacağı gibi 2009 yılında dünya çapındaki çalıĢma yaĢında olan erkek nüfusun % 72,8‟i, çalıĢma yaĢında olan kadınların % 48‟i istihdam edilmiĢtir.

Tablo 3. Dünya Ölçeğinde Cinsiyete Göre Ġstihdam Oranları

Yıllar 1999 2004 2006 2007 2008 2009

Toplam (%) 61,3 60,6 60,9 61 60,9 60,4 Erkek (%) 74,4 73,4 73,5 73,6 73,3 72,8 Kadın (%) 48,3 47,9 48,3 48,5 48,6 48

(Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 2).

Türkiye Ġstatistik Kurumu verilerine göre 2005 yılı içinde OECD ülkelerinde kadın ve erkeklerin iĢgücüne katlım oranlar Tablo 4‟te verilmiĢtir. Verilere göre bu ülkeler arasında kadınların iĢgücüne katılım oranları açısından Norveç ilk sırada yer alırken Türkiye % 24,9‟luk oranla son sırada yer almaktadır.

Tablo 4. 2005 Yılı OECD Ülkelerine Göre ĠĢgücüne Katılım Oranı (%)

Ülkeler Toplam Erkek Kadın

Türkiye 48,0 71,5 24,9 Yunanistan 63,3 75,4 51,0 Ġtalya 63,3 75,8 50,7 Fransa 69,3 74,1 64,5 Ġspanya 70,0 81,3 58,4 Ġrlanda 71,5 82,0 60,9 Avusturya 72,3 78,9 65,7 Almanya 74,4 81,4 67,4 Ġngiltere 74,6 80,7 68,5 Hollanda 75,4 83,9 66,5 Finlandiya 75,5 77,7 73,3

(22)

Tablo 4. Devamı A.B.D. 75,8 81,7 69,9 Avustralya 77,3 85,0 69,6 Kanada 77,8 82,7 72,8 Portekiz 77,9 84,3 71,7 Ġsveç 78,4 80,7 76,0 Japonya 78,6 91,8 65,3 Norveç 79,1 82,6 75,4 Yeni Zelanda 79,4 86,8 72,3 Danimarka 80,3 84,4 76,2 Ġsviçre 86,8 95,7 77,8

(Türkiye Ġstatistik Kurumu [TÜĠK], 2007: 33).

2.2.3. ĠĢsizlik Oranı

Dünyada iĢsizlik oranı 1999 yılında % 6,4 iken, 2007 yılında bu oran % 5,7‟ ye gerilemiĢtir. Ancak süregelen yıllarda küresel krizin etkileri kendini hissettirmiĢ ve iĢsizlik oranları 2008 yılında % 5,8, 2009 yılında % 6,6 olarak gerçekleĢmiĢtir.

Erkeklerde iĢsizlik oranı 2004 yılında % 6,2 iken 2007 yılında % 5,5 olarak gerçekleĢmiĢtir. 2009 yılında iĢsizlik oranı erkekler için % 6,6 seviyesine yükselmiĢtir.

Kadınlarda iĢsizlik oranı 1999 yılı için % 6,8 iken, bu oran 2007 yılında % 6 seviyesine gerilemiĢtir. Ancak yine küresel krizin etkisi ile 2009 yılında kadınların iĢsizlik oranı % 7‟ye yükselmiĢtir.

Tablo 5‟te yer alan verilere göre, 1999-2009 yılları arasında kadınların iĢsizlik oranları erkeklerden daha yüksek seyretmiĢtir.

(23)

Tablo 5. Dünya Ölçeğinde Cinsiyete Göre ĠĢsizlik Oranı Yıllar 1999 2004 2006 2007 2008 2009 Toplam (%) 6,4 6,4 6 5,7 5,8 6,6 Erkek (%) 6,2 6,2 5,8 5,5 5,6 6,3 Kadın (%) 6,8 6,8 6,4 6 6,1 7 (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 2). 2.2.4. Korunmasız Ġstihdam

Her birey için istihdam edilebilmek kadar, istihdamın hangi koĢullarda sağlanacağı da önemlidir. “Korumasız Ġstihdam” kavramı, kendi hesabına çalıĢan ve ücretsiz aile iĢçileri gibi genellikle resmi iĢ düzenlemelerinden ve dolayısıyla sosyal güvenlik ve etkin sosyal diyalog mekanizmalarından yoksun bir biçimde çalıĢan, yetersiz gelir elde eden, temel iĢçi haklarından yoksun olan istihdam kesitini ifade etmektedir (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 7).

Tablo 6‟da yer alan verilere göre korumasız istihdam oranı 1998 yılında dünyada toplamda % 53,4 olarak gerçekleĢmiĢ ve 2008 yılında bu oran % 49,5 olmuĢtur.

2007 yılında korumasız istihdam edilen kadınların oranı % 48,3 iken bu oran erkeklerde aynı yıl için % 49,3‟tür. 1998-2009 dönemi içinde sadece 2007 yılında kadınların korumasız istihdam edilme oranı erkeklerden düĢük gerçekleĢmiĢtir.

Tablo 6. Dünya Ölçeğindeki Ġstihdam Ġçinde Korunmasız Ġstihdam Edilenlerin Oranı

Yıllar 1998 2000 2005 2006 2007 2008 2009

Toplam (%) 53,4 52,8 51,3 50,8 50,6 49,5 50,6 Erkek (%) 51,7 51,3 50 49,6 49,3 48,3 49,4 Kadın (%) 56,1 55,1 53,2 52,7 48,3 51,3 52,3 (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 2).

(24)

2.2.5. Ücret Dağılımındaki EĢitsizlik

Dünya ölçeğinde kadınlar ve erkekler arasında ücret dağılımındaki eĢitsizliği net olarak ortaya koyan istatistiki veriler olmamakla birlikte çeĢitli ülke ve bölgelerden toplanan veriler kadınlar ve erkekler arasında ücret dağılımındaki eĢitsizliğin devam ettiğini göstermektedir. Örneğin Avrupa Komisyonu kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkının süreklilik arzettiğini, çalıĢılan her bir saat için, kadınların erkeklerden % 15 oranında daha az ücret aldığını belirtmiĢtir. Küresel ölçekte toplumsal cinsiyet temelli ücret eĢitsizliği azalma göstermektedir. Ancak hala, ülkelerin çoğunluğunda kadınların ücretleri, erkeklerin ücretlerinin % 70‟i ile % 90‟ı arasında değiĢmektedir; bu oran bazı Asya ve Latin Amerika ülkelerinde daha da düĢüktür (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 8).

2.3. Tarihsel Süreçten Günümüze Türk Toplumunda Kadın ĠĢgücü

Ġslamiyet‟in kabulünden önceki dönemde Türk toplumunda kadın önemli bir role sahiptir. Bu dönemde kadın, ticaretle uğraĢır, hakanın eĢi olarak devlet iĢleriyle de ilgilenirdi. Ġslamiyet‟ten önce devleti Han ve Hatun birlikte temsil etmiĢtir. Hatunun imzası bulunmayan fermanlar geçersiz kabul edilmiĢtir. Bu dönemdeki önemli kadınlara örnek olarak, Kutluk Türk Devleti‟ndeki Türkan Hatun‟u gösterebiliriz (Odyakmaz, 2000: 52).

Ġslamiyet‟in kabulünden sonra da kadın toplumun en önemli unsuru olarak kabul edilmiĢtir. Kadın, ailenin ve devletin temel unsuru olmuĢtur. Ancak daha sonraları Orta Asya ve Ön Asya‟daki Türk-Müslüman devletlerinde kadının Ġslamiyet‟ten önceki haklarının kısıtlandığı görülmektedir (Odyakmaz, 2000:4).

Osmanlı Devletinin kuruluĢundan XVI. yüzyıla kadar Türk kadını toplumda oldukça hürdür. XVI. yüzyıldan Tanzimat‟a kadar olan dönemde ise bütün düzenlemeler, kadının kapanması ve sosyal hayattan soyutlanması yönünde düzenlenmiĢtir. Osmanlı hukukunda kadına tam bir mülkiyet hakkı verilmiĢ, hukuksal kiĢilik ve ehliyetinin olduğu benimsenmiĢtir. Kadın her türlü sözleĢmeyi yapmıĢ, mülk sahibi olmuĢ, dilediği gibi tasarrufta bulunmuĢtur. Fakat uygulamada, dine dayalı devlet olan Osmanlı‟da kadının fiili durumunun, hukuki durumunun çok gerisinde kaldığı

(25)

söylenebilir. Osmanlı Devletinde kadınların herhangi bir iĢte çalıĢması yasaklanmıĢtır. Ancak yine de hasta cariyelere bakan ve tedavi eden kadın hemĢireler ve doğum yaptıran ebe kadınlar vardır (Ertürk, 2008: 12).

Osmanlı toplumunda kent kadınları ile kırsal kesimde yaĢayan kadını birbirinden ayırmak gerekir. Çünkü kent kadını tümüyle eve kapanmıĢ bir durumda iken, kırsal kesimdeki kadının üretime aktif bir Ģekilde katıldığı bilinmektedir. Ayrıca bu dönemde bazı kadınların çalıĢma yaĢamına katıldıkları padiĢah fermanlarından da anlaĢılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman ve Üçüncü Selim dönemlerinde halk sınıfından bazı kadınların çalıĢma yaĢamına katıldıklarına dair belgeler bulunmuĢtur. Bu belgelerde kadınların pratik hekimlik yaptıkları ortaya çıkmıĢtır. Kanuni döneminde de evden eve dolaĢan bohçacı kadınlar var olmuĢtur (Çiftçi, 1982: 81).

Tanzimat döneminde kadının eğitimine önem verildiğini, kıyafet ve sokağa çıkması ile ilgili düzenlemelerde daha hoĢgörülü davranıldığını görmekteyiz. 1858 yılında kızlar için ilkokul ve ortaokul eğitimine baĢlanmıĢtır. 1842 yılında meslek okulu olarak Askeri Tıbbiye‟ye bağlı ilk Ebe Okulu açılmıĢtır. 1869 yılında Ġnan Sanayi Mektebi ( Kız Meslek Lisesi), 1879 yılında da Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) açılmıĢtır. Tanzimat döneminde yaĢanan önemli bir geliĢme de 1869 yılında ilan edilen Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile yedi on bir yaĢları arasındaki kız çocukları için ilköğrenimin zorunlu hale getirilmesidir (Ertürk, 2008: 13).

1876 Anayasası‟nda da, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile kabul edilmiĢ olan ilköğretim zorunluluğu, anayasal bir zorunluluk haline getirilmiĢtir.

1916 yılında “Kadınları ÇalıĢtırmacı Cemiyeti Ġslamiyesi” adını taĢıyan bir dernek kurulmuĢtur. Bu derneğin amacı, kadınlara iĢ bulmak suretiyle onların geçimlerini sağlamalarına yardımcı olarak namuslarını korumaktır (Ertürk, 2008: 13-14).

Birinci Dünya SavaĢı ve Osmanlıların yenilmesinin ardından baĢlayan KurtuluĢ SavaĢı sırasında pek çok kadın cepheye gitmek zorunda kalmıĢtır. Aynı dönemde erkeklerin yerine kadınlar, iĢçi ve memur olarak çalıĢma hayatına girmiĢ ve böylelikle ilk iĢçi hakları kadın iĢçilerle ilgili olarak tanınmıĢtır (Ertürk, 2008: 14).

(26)

Cumhuriyet döneminde Atatürk devrimleri ile kadınların toplumsal durumları önemli bir değiĢim ve geliĢim içerisinde olmuĢtur. Yasalarda kadın-erkek eĢitliği büyük oranda sağlanmıĢtır. Kadınlar, boĢanma, seçme-seçilme, meslek seçimi, kamu görevleri yapma haklarına kavuĢmuĢtur. Modern bir toplum olma yolunda en ciddi adımlar bu dönemde atılmıĢtır (Ertürk, 2008: 14).

Türkiye‟de kadın hakları ile ilgili en önemli geliĢmeler Cumhuriyet ile birlikte ortaya çıkmıĢtır. 29 Ekim 1923‟te Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türkiye yeni devrim ve reformlara sahne olmuĢtur. Kadın hak ve statüleri konusunda en önemli geliĢme 17 ġubat 1926 günü kabul edilen Türk Medeni Kanunu‟dur. Bu geliĢmenin ardından, kadınların ekonomik hayattan sonra eğitim ve siyaset alanında da gerekli yerlerini almaları için çalıĢmalar devam ettirilmiĢtir. 1924 yılında kabul edilen Tevhidi Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Kanunu) ile kadın ve erkeklerin eĢit öğretim olanaklarından yararlanması sağlanmıĢtır (Ertürk, 2008: 15).

Atatürk kadınlar konusunda çok hassas davranmıĢtır. Kadınların eğitimine ve eĢitliğine özellikle dikkat etmiĢtir. Türk kadını çok kısa zamanda, çalıĢma alanlarının her dalında baĢarı ile görev yapabilme durumuna gelmiĢ ve pek çok Avrupa ülkesinde uygulanan ücret farklılıklarından uzak Ģekilde emeğinin karĢılığını erkek ile eĢit olarak alabilmiĢtir (Doğramacı, 1989: 136).

Kadının toplumsal konumunun değiĢmesinde en önemli haklardan biri de 3 Nisan 1930 yılında tanınan Belediye Meclislerine seçme ve seçilme hakkıdır (Arat, 1986: 127). 5 Aralık 1934 yılında milletvekili seçme ve seçilme haklarıyla birlikte Türk kadınına erkek ile eĢit vatandaĢlık hakkı tanınmıĢtır.

2.4. Türkiye’de Kadın ĠĢgücü

Türkiye‟de kadınların çalıĢma hayatına girmeleri ve önemli roller üstlenmeye baĢlamaları dünyadaki geliĢmelere paralellik göstermiĢtir. Türkiye‟de kadının ücretsiz aile iĢçiliğinden çıkarak ekonomik anlamda iĢgücüne katılmasını sağlayan en önemli geliĢme, Cumhuriyettir. Cumhuriyet ile birlikte Türk kadını sadece siyasi olarak değil, ekonomik olarak da özgürleĢmiĢtir; kadının tarım ve el zanaatları dıĢındaki çalıĢma hayatında yerini alması Cumhuriyet sonrası mümkün olmuĢtur. (Çolak, 2003).

(27)

Cumhuriyet sonrası hızlanan sanayileĢme, sanayileĢmenin getirdiği kentleĢme ve göç olayları, cumhuriyetin getirmiĢ olduğu hukuk sistemi kadın-erkek eĢitliği, kadının istediği alanda öğrenim görmesini, meslek edinmesini sağlamıĢtır.

Türkiye‟de kadınların iĢgücüne katılım oranları 1950‟li yılların ortalarından beri gerilemektedir. Bu oran 1950‟lerin ikinci yarısında %70‟lerdeyken, 2000‟li yıllarda %20‟lere gerilemiĢtir (Ecevit, 2008: 115).

Türkiye‟de kadınların iĢ gücüne katılım oranı 1989 yılında %36,2 olarak gerçekleĢirken bu oran 1999 yılında %30, 2009 yılında ise %26 olmuĢtur. Aynı dönemlerde erkeklerin iĢgücüne katılım oranlarında da bir gerileme olmuĢtur ama bu oran kadınlarda daha yüksektir.

Türkiye Ġstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde iĢgücüne katılımın düĢük olmasının iki temel nedeni vardır. Birincisi; genel olarak nüfusun eğitim düzeyinin düĢük olmasıdır. Eğitim düzeyi arttıkça iĢgücüne katılım oranı da artmaktadır. Özellikte tarım dıĢı sektörler açısından eğitim daha büyük önem taĢımaktadır. Bütün ekonomilerde yapısal denetimle birlikte eğitimin, istihdam ve iĢgücüne katılımındaki rolü artmaktadır. Nitekim ülkemizde eğitim düzeyi yükseldikçe iĢgücüne katılım oranları artmaktadır. 2006 yılı verilerine göre iĢgücüne katılım oranı, okuryazar olmayanlarda %20,3, lise altı eğitimlilerde %46,9, lise ve dengi okul mezunlarında %57, yüksekokul ve fakülte mezunlarında ise %78,5‟tir (TÜĠK, 2007: 32).

Türkiye‟de kadınların iĢgücüne katılım oranlarının düĢük olması önemli bir sorundur. TÜĠK‟in 2006 yılı Aile Yapısı AraĢtırmasına göre erkeklerin %23‟ü, kadınların ise %10‟u “kadınlar çalıĢmamalıdır” görüĢündedir. Kadınlar çalıĢmamalıdır görüĢünü savunanların gerekçeleri Tablo 7‟de verilmiĢtir.

Tablo 7‟de görüldüğü gibi, kadınların çalıĢmaması gerektiğini düĢünenlerin büyük çoğunluğunun “Kadının asli görevi çocuk bakımı ve ev iĢleridir” cevabını vermeleri, toplumumuzda kadının rolünün çocuk bakıcılığı ve ev hanımlığı Ģeklinde yorumlandığının göstergesi olarak kabul edilebilir.

(28)

Tablo 7. Kadının ÇalıĢmaması Hakkındaki DüĢünceler

Kadının ÇalıĢmaması Hakkındaki DüĢünceler Kadın Erkek Kadının asli görevi çocuk bakımı ve ev iĢleridir 64,7 60,7

Gelenek göreneklerimize aykırı 14,1 12

ÇalıĢma ortamları kadınlar için güvenli değildir 9,5 16,5

ÇalıĢan kadının çocukları mağdur olur 7,8 7

Ücretli bir iĢte çalıĢmak kadını yorar 2,5 2

Diğer 1,4 1,8

(Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 19).

2.4.1. Türkiye’nin Bölgesel ve Küresel Ölçekteki Durumu

Kadın iĢgörenlerin istihdamı açısından Türkiye‟nin, dünya geneli ve çeĢitli bölgelerle kıyaslandığında, Tablo 8‟de görüldüğü gibi kadın istihdamı konusunda oldukça kötü durumda olduğu ortaya çıkmaktadır.

Tablo 8. Kadınların Bölgesel ve Küresel Ölçekte ĠĢgücüne Katılım, Ġstihdam ve ĠĢsizlik Oranları

Bölgeler

ĠĢgücüne Katılım Oranı

Ġstihdam Oranı ĠĢsizlik Oranı

2008 2009 2008 2009 2008 2009

Türkiye 24,5 26 21,6 22,3 11,6 14,3

Dünya 51,7 51,6 48,6 48 6,1 7

GeliĢmiĢ Ekonomiler ve AB. 53,2 52,9 49,9 48,3 6,1 8,6

Merkez ve Güneydoğu Avrupa 50,7 50,6 46,6 45,6 8,1 9,8

Doğu Asya 66,6 66,5 64,2 64 3,6 3,7

Güneydoğu Asya ve Pasifik 57,4 57,2 54,2 54 5,5 5,9

Güney Asya 35,1 34,9 33,1 32,8 5,6 5,9

Latin Amerika ve Karayipler 51,6 51,7 47 46,5 8,8 10,1

Orta Asya 24,9 25,4 21,3 21,6 14,7 15

Kuzey Afrika 27,5 27,4 23,4 23,1 14,8 15,6

Sahra Altı Afrika 62,1 62,6 56,8 57,1 8,5 8,8

(29)

Dünyada kadın iĢgörenlerin iĢsizlik oranı 2009 yılı için %7 iken bu oran Türkiye‟de %14,3‟tür. Tablo 8‟den de anlaĢılacağı gibi Türkiye‟de kadınların iĢgücüne katılım oranı 2009 yılında dünya ortalamasının yaklaĢık yarısı kadardır.

2.4.2. Türkiye’de Kadınların Ġstihdam Alanları

Türkiye‟de 1989-2009 yılları arasında istihdam edilen iĢgücüne bakıldığında tarım sektöründe hem erkekler, hem kadınlar açısından azalma gözlenirken, sanayi ve hizmetler sektörlerinde ise artıĢ gözlenmiĢtir. 2009 yılında kadın istihdamı konusunda hizmetler sektörü ilk defa tarım sektörünü geçmiĢtir. Tablo 9‟da da görüldüğü gibi 2009 yılında hizmetler alanında istihdam edilen kadın iĢgücü oranı %43 olarak belirlenmiĢtir.

Tablo 9. Türkiye'de Kadınların Ġstihdam Alanları

Yıl Tarım Sanayi ĠnĢaat Hizmetler

Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek Kadın Erkek

1989 76,6 34,2 8,8 18,7 0,2 7,4 14,4 39,7

1999 66,4 29,6 11,4 19,5 0,4 8,5 21,8 43,4

2008 42,1 17,1 15 23,1 0,8 7,7 42,1 52,1

2009 41,7 18,2 14,7 21,2 0,7 7,9 43 52,7

(Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 19).

2.4.3. Türkiye’de Kadınların Meslek Gruplarına Göre Ġstihdamı

Meslek gruplarına göre istihdam oranları incelendiğinde Türkiye‟de cinsiyete dayalı istihdam olgusunun devam ettiği görülmektedir. Genel olarak herhangi bir nitelik ve mesleki vasıf gerektirmeyen iĢ alanlarında kadın iĢgörenlerin oranı erkeklerden daha yüksektir.

2009 yılında kadınların %49,9‟u nitelikli tarım, hayvancılık ve nitelik gerektirmeyen iĢlerde çalıĢmaktayken bu oran erkeklerde %27,6‟da kalmaktadır.

(30)

Üst düzey yöneticiler ve müdürler grubunda kadınların payı 2009 yılında %3,2 iken bu oran aynı yıl erkekler içi %10,8‟dir. Tablo 10‟da kadınların meslek gruplarına göre istihdamları verilmiĢtir.

Tablo 10. Türkiye'de Kadınların Meslek Gruplarına Göre Ġstihdamı (%)

Meslek Grupları KADIN (%) ERKEK (%)

2001 2007 2009 2001 2007 2009 Kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler 8 2,9 3,2 10,2 10,9 10,8

Profesyonel meslek grupları 5,7 11,1 11 5,3 5,3 5,7

Yardımcı profesyonel meslek grupları 4,9 8,2 7,4 4,7 6,4 6 Büro ve müĢteri hizmetlerinde çalıĢan elemanlar 4,4 10,2 10,2 4 5 5,2

Hizmet ve satıĢ elemanları 9 10,1 10,1 10,7 13,3 13,3

Nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık 36,1 31,6 31,5 26,4 14,8 16 Sanatkârlar ve ilgili iĢlerde çalıĢanlar 15,3 6 5,7 18,7 17,9 16,6 Tesis ve makine operatörleri, montajcılar 8 5 3,1 10,3 13,6 12,1 Nitelik gerektirmeyen iĢlerde çalıĢanlar 8,5 15 18,4 9,6 12,8 14,3 (Sosyal-ĠĢ Sendikası, 2010: 23).

2.4.4. Türkiye’de Kadınların ĠĢ Yeri Durumu

Türkiye‟de çalıĢma yerine bakıldığında kadın ve erkekler için özel sektörde istihdam edilme oranı Tablo 11‟de görüldüğü gibi kamuya göre daha yüksektir. 2001-2006 döneminde erkeklerin kamuda istihdam oranı düĢerken bu oran kadınlarda ise yükselmiĢtir.

Tablo 11. Türkiye'de Kamu ve Özel Sektörde Cinsiyete Göre Ġstihdam Durumu

YIL KADIN ERKEK

Kamu Özel Kamu Özel

1996 10 90 15,7 84,3

2001 11,2 88,8 16 84

2006 12,2 87,8 14 86

(31)

2.5. Kadınların ÇalıĢma YaĢamında KarsılaĢtıkları Sorunlar

BaĢbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü‟nün 2010 yılı Aralık ayında yayınladığı „Türkiye‟de Kadının Durumu‟ isimli çalıĢmada kadınların istihdam alanındaki sorunları aĢağıdaki Ģekilde özetlenmiĢtir (Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü [KSGM], 2010: 23).

Kadınların eğitim düzeyi arttıkça, iĢgücüne katılım olanakları artmaktadır. Ancak, halen eğitimin her kademesinde kadınlar için bir eĢitsizlik söz konusudur. Bu eĢitsizliğin gelecekte giderilmesi ümit edilse bile, kadın emeğine vasıf kazandırabilmek için örgün eğitim yanında bilgi ve beceri geliĢtirmeye yönelik yaygın eğitime ihtiyaç vardır.

Kadınların çalıĢma yaĢamına girmesi veya girdikten sonra iĢte devamları konusunda yasalarda cinsiyete dayalı ayrımcılık söz konusu değildir. 2003 yılında yürürlüğe giren ĠĢ Kanunu‟nda aynı veya eĢit değerde bir iĢ için cinsiyet nedeniyle daha düĢük ücret kararlaĢtırılamayacağı hükmedilmektedir. Ancak belli iĢ ve mesleklerin kadınlara uygun iĢler olarak toplumsal kabul görmemesi, görev dağılımında adil davranılmaması, ekonomik kriz dönemlerinde önce kadınların iĢten çıkarılması, özellikle kayıt dıĢı sektörde ücretlerin düĢük tutulması gibi bazı ayrımcılık örnekleriyle karĢılaĢılmaktadır.

ĠĢ piyasasında iĢ ve mesleklerin "kadın iĢleri" ve "erkek iĢleri" olarak ayrıĢıp toplumsal kabul görmesinden dolayı, kadınlar ancak geleneksel kadın mesleklerinde yoğunlaĢmakta, daha düĢük statülü ve ücretli iĢlerde çalıĢmaya razı olmaktadırlar. Bu iĢler süreli ve geçici çalıĢmayı, sosyal güvencesizliği beraberinde getirmektedir.

Kadın iĢgücü ucuz emek olarak emek-yoğun iĢ kolları olan tekstil, gıda, hazır giyim, tütün gibi sanayi dallarında yoğunlaĢmıĢtır. Ancak, tarım sektörü ile karĢılaĢtırıldığında bu sektörlerdeki kadın iĢgücü oranı düĢüktür.

Tarım sektöründeki kadınların, çoğunlukla ücretsiz aile iĢçisi konumunda olmaları nedeniyle gelir elde etmemeleri, gelir azlığı nedenleriyle, yasal bir engel olmamasına rağmen sosyal güvenlik kapsamına büyük ölçüde girememektedirler.

(32)

Türkiye‟de iĢçi statüsünde çalıĢanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK), memur statüsünde çalıĢanlar Emekli Sandığına, bağımsız çalıĢanlar ise Bağ-Kur kapsamında yer alabilmekte iken, 20.5.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile üç farklı sosyal güvenlik kuruluĢu tek çatı altında birleĢtirilmiĢtir. Ülkemizde bir iĢyerinde çalıĢmasına rağmen sigortalı olmayan çok sayıda kadın vardır. Ev kadınlarına isteğe bağlı sigortalılık olanağı sağlayan uygulama ise primlerin yüksekliği, prim ödemede eĢe bağımlı olma ve yeterli bilgi sahibi olmama gibi nedenlerle sınırlı kalmaktadır.

ÇalıĢma yaĢamına girebilen kadınların çalıĢma yaĢamlarını kısa bir dönemde bitirmesi ve/veya kariyerde yükselme doğrultusunda tüm potansiyelini ortaya koyamamasının temel nedeni, ev ve iĢ yaĢamını uzlaĢtırma konusunda yaĢadıkları sorunlardır. Kadın aile yaĢamında çocuk bakımı yaĢlı ve hasta bakımı gibi yükümlülükleri kocası ile ve/veya devletle paylaĢmak durumundadır. Ancak ülkemizde kreĢ gündüz bakımevi gibi sosyal destek kurumları tüm çabalara karĢın yeterli sayıya ulaĢamamıĢtır.

Kadınların çalıĢma yaĢamında karĢılaĢtığı sorunlar arasında aile yaĢamının ve çocukların kadına yüklediği sorumluluk ve kadınların ev iĢlerinde erkeklerden daha fazla sorumluluk üstlenmesi de yer almaktadır. Ayrıca kadınlar ve erkekler arasında eğitim, mesleki eğitim, ücret dağılımı, sosyal haklardan yararlanma, mesleki yükselme gibi konularda da eĢitsizlik yaĢanmaktadır. Kadınların iĢ yaĢamında karĢılaĢtığı sorunlar aĢağıda maddeler halinde yer almaktadır.

Eğitim ve mesleki eğitimde yaĢanan eĢitsizlikler,

ÇalıĢma yaĢamında ücret dağılımı sürecindeki eĢitsizlik, Kadınların sosyal haklardan yararlanma sürecindeki eĢitsizlik,

Kadınların iĢ bulma ve meslekte yükselme konularında yaĢadıkları eĢitsizlik, Ücretlendirme konusunda yaĢanan dengesizlik,

Kadınların ev iĢlerinde erkeklerden fazla sorumluluk üstlenmesi, Aile yaĢamının ve çocukların kadına yüklediği sorumluluklar, Cinsiyete göre belirlenmiĢ iĢler,

Cam tavan kavramı, Basma-kalıp yargılar,

(33)

Kadınlara önyargılı yaklaĢan bir örgüt kültürü kadınların karĢılaĢtığı sorunlar arasında yer almaktadır.

2.6. Kadın Ġstihdamını GeliĢtirmeye Yönelik Politikalar

Türkiye‟nin AB istihdam stratejisine dâhil olma çabaları, kadın istihdamının da artırılmasında itici bir role sahiptir. Bilindiği üzere Avrupa Ġstihdam Stratejisinin 4 boyutundan birisini kadın erkek eĢitliği oluĢturmaktadır. ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AB Ġstihdam Stratejisine dâhil olmak üzere çalıĢmalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede, „Ġstihdam Durum Raporu‟ hazırlanmıĢ ve kadınların iĢ piyasasındaki konumları bu raporda incelenmiĢtir. Ortak Değerlendirme Belgesi hazırlanmıĢ olup, Komisyona sunulmuĢtur. Sürecin devamında bir Ulusal Eylem Planı hazırlanacak ve bu planda kadınların istihdam piyasasındaki pozisyonlarının iyileĢtirilmesi için gereken önlemlere yer verilecektir (KSGM, 2010: 24).

Türkiye, Avrupa Birliğinin Cinsiyet EĢitliği Topluluk Programına 2003-2006 dönemi itibariyle katılım sağlamakta ve bu çerçevede duyarlık artırıcı seminerler desteklenmektedir. Türkiye‟de kadın istihdamının geliĢtirilmesine yönelik olarak Türkiye ĠĢ Kurumu Genel Müdürlüğü ve AB Komisyonu iĢbirliği ile yürütülen „Aktif ĠĢgücü Programları Projesi I (2003-2006)‟ tamamlanmıĢ olup, „Aktif ĠĢgücü Programları Projesi II (2008-2010)‟ yürütülmektedir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü‟nün de Yürütme Komitesinde yer aldığı Proje‟nin hedef gruplarından birisi de kadınlardır (KSGM, 2010: 24).

Türkiye‟de düĢük düzeyde olan kadınların iĢgücüne katılımını artırmak amacıyla; Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK), Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi GeliĢtirme Ġdaresi BaĢkanlığı (KOSGEB) ve kadın sivil toplum kuruluĢları tarafından da çeĢitli çalıĢmalar ve projeler yürütülmektedir. Bu çerçevede, KOSGEB tarafından esnaf ve sanatkâr tüm KOBĠ‟lere yönelik „Yeni Kredi Destek Paketi‟ kapsamında ilk üç ay ödemesiz iĢletme baĢına üst limiti 25 bin TL tutarında, Ģahıs iĢletmelerinde iĢletme sahibinin kadın giriĢimci olması halinde ise iĢletme baĢına üst limiti 30 bin TL tutarında kredi sağlanacaktır. Kredi faizinin %75‟i KOSGEB, %25‟i krediyi kullanan tarafından ödenecektir. 100 bin iĢletmeye sağlanacak 2.5 milyar tutarındaki krediye iliĢkin baĢvurular 04.11.2009 tarihinde baĢlamıĢtır. Bunun yanında Türkiye‟de kadın giriĢimci potansiyelini nicelik ve nitelik bakımından geliĢtirmek için

(34)

politikalar belirlemek amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Kadın GiriĢimciler Kurulu kurulmuĢtur. 73 ilde örgütlenen kurul, kadın giriĢimci potansiyelinin nicelik ve nitelik bakımından geliĢtirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi amacıyla politika belirlemek ve giriĢimcilik kültürünün kadınlar arasında geliĢmesine öncülük etmek üzere çalıĢmalar yürütmektedir (KSGM, 2010: 24).

2007 yılında Gelir Vergisi Kanunu‟nda yapılan değiĢiklikle hane içinde kadınlar tarafından üretilen ürünlerin düzenlenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluĢlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması sonucu kadınların elde ettikleri gelirler vergiden muaf tutulmuĢtur. Kadınların ve gençlerin istihdamını artırmak amacıyla hazırlanan Ġstihdam Paketi‟nde, mevcut istihdama ilave olarak iĢe alınan kadınlar ile 18–29 yaĢ arası gençlere ait SSK iĢveren priminin 5 yıl boyunca kademeli olarak ĠĢsizlik Sigortası Fonu‟ndan karĢılanacağı, kreĢ ve emzirme odası açma yükümlülüğünün iĢverenler tarafından hizmet alımı ile yerine getirilebileceği hususlarına yer verilmiĢtir. Ekonomik güçlenmenin en önemli koĢulu olan iĢgücüne katılımda kadınların karĢılaĢtığı engeller ve ekonomik güç paylaĢımında yaĢanan toplumsal cinsiyet eĢitsizliği nedeniyle kadınlar yoksullaĢmakta ve özellikle kadın baĢlı ailelerde kadınların yükleri daha da ağırlaĢmakta olduğundan, kadın yoksulluğunun önlenmesi için dünyada ve Türkiye‟de örnekleri olan kredi uygulamalarının yaygınlaĢtırılması ve kadın giriĢimcilerin ihtiyaç duydukları eğitim, danıĢma, rehberlik, fon-finansman sağlama konularını içeren çalıĢmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede yoksulluğu önleme amaçlı olarak Türkiye‟de mikrokredi uygulamaları yürütülmektedir. Ġl Özel Ġdaresi Kanununun 6'ncı maddesinin (a) bendinde Ġl Özel Ġdaresinin görev ve yetkileri arasında yoksullara mikrokredi verilmesinin de yer alması nedeniyle, bu kanunun söz konusu maddesinin özellikle pozitif ayrımcılık içerecek Ģekilde kadın yoksulluğunu azaltmaya yönelik olarak 81 Ġl Valiliği tarafından uygulanmasının kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi, yoksulluğun ortadan kaldırılması, kadınların kendilerine olan özgüven ve saygılarının artması ve kadına yönelik Ģiddetin önlenmesi bakımından büyük önem taĢıdığı hususunu içeren yazı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce ĠçiĢleri Bakanlığı‟na gönderilmiĢtir. ĠçiĢleri Bakanlığı‟nın bu konuda valiliklere gönderdiği talimat doğrultusunda bazı illerde mikro kredi uygulaması baĢlatılmıĢtır ve sürdürülmektedir (KSGM, 2010: 25).

(35)

2.7. Akademik Alanda Kadınlar

Son yıllarda gerçekleĢtirilen çalıĢmalar ile Türkiye‟de üniversiteler bütün illere yaygınlaĢtırılmıĢ olup 94‟ü devlet, 45‟i vakıf olmak üzere toplam üniversite sayısı 2010 yılı itibariye 139‟a ulaĢmıĢtır. Bu geliĢmelere paralel olarak yükseköğretim okullaĢma oranlarında da son yıllarda önemli artıĢ gerçekleĢmiĢtir. Yükseköğretimde net okullaĢma oranına bakıldığında, 1997 yılında %10,3 olan toplam oranın 2008-2009 öğretim yılında %27,69‟a yükseldiği görülmektedir. Kadınlar açısından bu oran 1997 yılında %9,2 iken 2008-2009 öğretim yılında %25,92‟ye yükselmiĢtir. 2009-2010 yılı itibariyle üniversitede eğitimini sürdüren 3.529.334 öğrencinin (1.566.701) %44‟ünü kız öğrenciler oluĢturmaktadır. Lisansüstü düzeyde yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrencilerin ise %46,8‟ini kadınlar oluĢturmaktadır (KSGM, 2010: 11).

Tablo 12. Lisansüstü Eğitimine Göre Yükseköğretimde Öğrenci Sayısı Ve Cinsiyet Oranı

Yıl Yüksek lisans Doktora

Kadın Erkek Kadın Erkek

1990-1991 9 158 15 859 4 158 7 590 1991-1992 11 273 19 342 4 578 8 280 1992-1993 12 705 20 758 4 996 8 991 1993-1994 13 663 22 157 5 293 9 498 1994-1995 15 004 26 040 5 707 10 359 1995-1996 17 591 32 296 7 914 11 804 1996-1997 17 836 33 505 6 845 12 628 1997-1998 17 012 32 125 6 996 13 042 1998-1999 17 661 33 325 7 136 13 276 1999-2000 18 440 35 113 6 916 12 671 2000-2001 22 270 42 806 7 763 14 026 2001-2002 26 386 47 147 8 134 14 431 2002-2003 32 585 49 899 8 688 14 540 2003-2004 37 671 52 662 9 663 15 228 2004-2005 39 711 53 151 10 951 16 442 2005-2006 46 870 62 219 12 823 19 752 2006-2007 46 359 62 639 13 857 19 977 2007-2008 47 095 57 378 15 031 20 039 2008-2009 52 038 57 807 16 004 19 942

(Yükseköğretim Ġstatistikleri, ÖSYM, 2010).

(36)

Tablo 12‟den de anlaĢılacağı gibi 1990-1991 yıllarında yüksek lisans ve doktora yapan erkek öğrencilerin sayısı kadın öğrencilerin sayısının neredeyse iki katına yakındır. Ancak 2008-2009 yıllarında lisansüstü eğitim alan kadın ve erkek öğrencilerin sayılarına bakıldığında, aralarındaki farkın oldukça azaldığı görülmektedir.

DiĢ hekimliği, eczacılık, edebiyat, dil, tarih ve coğrafya, fen, eğitim, güzel sanatlar, ilahiyat ve mimarlık fakültelerinde kadın oranı erkeklerden fazla iken, tıp, mühendislik, ziraat, veterinerlik, iktisadi ve idari bilimler fakültelerinde erkek öğrencilerin çoğunlukta olduğu kaydedilmektedir (KSGM, 2010).

Akademik personelde ise kadının durumuna bakıldığında profesör, doçent, yardımcı doçent, öğretim görevlisi, araĢtırma görevlisi ve okutman kadroları içinde kadın oranının birçok ülkeden daha yüksek olduğu (yaklaĢık %38,7) görülmektedir. Bu, çok önemli bir oran olmakla birlikte rektör (%5,2) ve dekanlık (%15,3) gibi üst pozisyonlarda erkek egemenliği devam etmektedir (KSGM, 2010). Bu oran, Türkiye‟de kadın akademisyenlerin, üst düzey yönetici pozisyonuna ulaĢmalarında bazı engellerle karĢı karĢıya kaldıklarını göstermektedir.

Tablo 13. Akademik Unvanlarına Göre Yükseköğretimde Görevli Öğretim Üyeleri ve Cinsiyet Oranı

(37)

Tablo 13‟de yer alan verilere göre, 1990 yılında kadın profesörlerin erkek profesörlere oranı %20 iken, 2009 yılında bu oran %27‟ye; kadın doçentlerin oranı %23‟ten, %31‟e; yardımcı doçentlerin oranı %26‟dan, %34‟e; öğretim görevlilerinin oranı %29‟dan, %38‟e; okutmanların oranı %54‟ten, %60‟a; uzmanların oranı %41‟den, %44‟e; araĢtırma görevlilerinin oranı ise %34‟ten, %47‟ye yükselmiĢtir. 1990 yılından 2009 yılına kadar kadın akademisyenlerin unvanlarına göre artıĢ hızlarına bakacak olursak, en fazla artıĢ %13 ile araĢtırma görevlilerine aittir. Unvanların cinsiyete göre dağılımına bakıldığında ise, kadın okutman sayısı 1990 yılında %54, 2009 yılında %60 oranla erkek okutman sayısından daha fazladır. Profesör sayılarına baktığımızda da, 2009 yılı itibari ile ülkemizdeki profesörlerin %73‟ünün erkeklerden oluĢtuğunu görmekteyiz. Bu oranlar bize gösteriyor ki, akademik unvan yükseldikçe, o unvanda yer alan kadın sayısı azalmaktadır.

Tüm bunlara rağmen Türkiye‟de kadın akademisyen sayısı Avrupa‟nın pek çok ülkesinden ve Amerika‟dan yüksektir. Örneğin; Türkiye‟de kadın mühendis akademisyen oranı %28 iken, bu oran, Norveç hariç hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde %10‟un altındadır. Amerika‟da ise kadın mühendis akademisyen oranı %9,6‟dır.

Ankara Üniversitesi‟ndeki akademisyenlerin cinsiyete göre dağılımları ise Tablo 14‟te yer almaktadır. Ankara Üniversitesi‟nde görev yapan profesörlerin %38‟i, doçentlerin %49‟u, yardımcı doçentlerin %48‟i, öğretim görevlilerinin %53‟ü, okutmanların % 65‟i, araĢtırma görevlilerinin %57‟si, uzmanların ise %60‟ı kadınlardan oluĢmaktadır.

Tablo 14. Ankara Üniversitesi'nde Görev Yapan Akademisyenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı

Unvanlar Kadın Erkek

Profesör 425 705 Doçent 159 166 Yardımcı Doçent 145 157 Öğretim Görevlisi 64 57 Okutman 184 98 AraĢtırma Görevlisi 600 459 Uzman 105 71 TOPLAM 1682 1713

(38)

Ankara Üniversitesi‟nde görev yapan kadın öğretim elemanlarının oranlarına bakıldığında, en yüksek kadın oranının %65 ile okutmanlarda olduğu görülmektedir. Türkiye‟deki tüm akademisyenler içinde de en yüksek oran %60 olarak okutmanlara aittir.

Türkiye‟deki 154 üniversitenin 8‟inde kadın rektör görev yapmaktadır. Ankara Üniversitesi‟nde 2011 yılı itibariyle, iki rektör yardımcısı, iki dekan, altı dekan yardımcısı, dokuz müdür ve on bir müdür yardımcısı kadın görev yapmaktadır.

Şekil

Tablo 2. Dünyada SeçilmiĢ Bölgeler Ġtibariyle 2006 Yılında Kadın Ġstihdamının  Sektörel Dağılımı (%)
Tablo  3‟ten  de  anlaĢılacağı  gibi  2009  yılında  dünya  çapındaki  çalıĢma  yaĢında  olan  erkek  nüfusun  %  72,8‟i,  çalıĢma  yaĢında  olan  kadınların  %  48‟i  istihdam  edilmiĢtir
Tablo 4. Devamı  A.B.D.  75,8  81,7  69,9  Avustralya  77,3  85,0  69,6  Kanada  77,8  82,7  72,8  Portekiz  77,9  84,3  71,7  Ġsveç  78,4  80,7  76,0  Japonya  78,6  91,8  65,3  Norveç  79,1  82,6  75,4  Yeni Zelanda  79,4  86,8  72,3  Danimarka  80,3  84
Tablo 6. Dünya Ölçeğindeki Ġstihdam Ġçinde Korunmasız Ġstihdam Edilenlerin Oranı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

ÇalıĢma grubuna katılan hastaların RSI (Sesin Günlük Hayatlarındaki Etkisi) ses terapisi sonrasında farka ait bulgular ilk ölçüme göre %58,44 değiĢmiĢ olup, bu değiĢim

Bildiride, patolojik kanser tanısında sık kullanılan Floresan In Situ Hibridizasyon (FISH) tekniği ile hazırlanmış görüntüler üzerinde aranan kromozom

In  some  peer  microteaching  studies  in  the  literature,  before  the  first  practice,  prospective  teachers  watched  some  sample  videos  or  they 

Bu derlemede Ters Kök Kanal Metodu, Doğru Kanal metodu, Kemik Tozu Hazırlama Metodu’nun ve bazı diğer me- totların avantaj ve dezavantajları açıklanmaya çalışılmış,

The results of observers were evaluated as follows: a) if an ima- ge from the B list present in the A list couldn’t be selected, it was defined as “false negative result”; b) if

Finally, most of the students in this study scored high in the social development goal; therefore it was not possible to study the relationship of the reasons underlying the

Verileri toplamak için kişisel bilgi formu ve başarı testi kullanılmış olup yapılan çalışma sonucunda ise bilgisayar destekli öğretimin geleneksel yönteme nazaran

Buna göre çalışma alanındaki galen ve barit örneklerinin, diğer çalışmalara göre daha düşük değerlerde olduğu görülmektedir.. Gazipaşa (Antalya), Koru