• Sonuç bulunamadı

3. Bölüm: Bulgular

3.3. Araştırma Sorularının Çözümlenmesi

3.3.1. Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Riskli Cinsel Davranış

Katılımcıların cinsiyet rollerine göre dağılımı göz önüne alındığında önemli bir kısmının androjen cinsiyet rolünde (% 30.3; N=116) olduğu ve cinsiyet rolünün belirsiz (% 28; N=107) olduğu anlaşılmıştır. Kadınsı cinsiyet rolüne (% 21.2; N=81) ve erkeksi cinsiyet rolüne (% 20.4; N=78) sahip olanların oranı görece daha düşüktür. Her bir cinsiyet rolündeki katılımcıların ortalama riskli cinsel davranış açısından farklılaşıp farklılaşmadıklarına tek yönlü varyans analizi ile bakılmış, F (3, 378)=5.25, p<0.05 ve farklılaştıkları ortaya çıkmıştır. Farklılıkların hangi gruplar arasında oluştuğunu belirlemek amacıyla uygulanan Tukey analizi sonucunda, erkeksi cinsiyet rolündeki (X=4.71) katılımcıların belirsiz (X=3.63) ve kadınsı (X=3.38) cinsiyet rollerinde olanlardan (p<0.05) anlamlı olarak daha fazla cinsel risk aldıkları belirlenirken, erkeksilerle (X= 4.71) androjenler (X=3.91) arasında riskli cinsel davranış açısından anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmüştür (Grafik 3.2)

105

Grafik 3.2: Cinsel Risk Alma ile Cinsiyet Rolleri Arasındaki İlişkisi

Erkeksilik ve kadınsılık puanları ile Cinsel Risk Alma Ölçeği puanları arasındaki korelasyonlar, Pearson korelâsyon tekniği ile hesaplanmıştır (Çizelge 3.2). Erkeksilik ile cinsel risk alma arasında olumlu ancak düşük bir ilişki (r=0.18, p<0.01) bulunurken, kadınsılık cinsiyet rolü ile cinsel risk alma arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Diğer bir deyişle katılımcıların erkeksilik puanları arttıkça cinsel risk alma davranışları da artmaktadır. Belirtildiği gibi, kadınsılık cinsiyet rolünün cinsel riski artırıcı ya da azaltıcı bir etmen olmadığı ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan, kadınsılık ve erkeksilik cinsiyet rolleri ile çalışmanın diğer yordayıcı değişkenleri arasında anlamlı ilişkilerin olduğu belirlenmiştir. Örneğin dinsel tutum

Cinsiyet Rolü

Belirsiz Androjen

Erkeksi Kadınsı

Cinsel Risk Alma

4,5

4

3,5

106

ölçeği puanlarıyla kadınsılık (r=0.25, p<0.01) ve erkeksilik cinsiyet rolleri (r=0.29, p<0.01) arasında anlamlı ve olumlu orta düzeyde korelâsyonlar bulunmuştur.

Katılımcıların kadınsılık ve erkeksilik puanları arttıkça, dinsel tutum puanlarının da artma eğiliminde olduğu görülmüştür.

107

Çizelge 3.2. Yordayıcı Değişkenlerin Birbirleriyle ve Cinsel Risk Alma Ölçeği (CRAÖ) ile İlişkileri (Pearson Korelâsyonları)

Değişkenler 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

1.Yaş 1.00

2.Gelir 0.14** 1.00

3.Hastalık -0.09 0.01 1.00

4.Kondom kullanma 0.11* 0.04 0.05 1.00

5.Planlı olma -0.03 0.08 0.07 0.21** 1.00

6.AIDS testi -0.17** 0.06 -0.01 -0.03 -0.06 1.00

7.AÖYÖ reddetme 0.02 0.05 0.08 0.03 0.05 0.01 1.00

8.AÖYÖ kondom -0.09 -0.04 0.04 0.38** -0.09 0.05 0.22** 1.00

9.AÖYÖ geçmiş 0.01 0.07 -0.05 -0.01 0.07 0.06 0.08 0.25** 1.00

10.ABÖ -0.03 0.08 0.01 -0.05 -0.01 -0.06 -0.05 0.10 0.11* 1.00

11.DTÖ 0.13* -0.03 -0.02 0.05 -0.06 0.06 0.22** 0.03 -0.02 -0.19** 1.00

12.CHAÖ -0.01 -0.04 -0.07 -0.09 -0.05 -0.08 -0.37** -0.18** -0.02 0.12* -0.05 1.00

13.BCRE erkeksilik 0.11* 0.03 -0.03 0.02 -0.08 -0.08 0.14** 0.09 0.09 -0.01 0.29** 0.12* 1.00

14.BCRE kadınsılık 0.12* -0.03 -0.06 0.02 -0.07 -0.03 0.16** 0.01 0.05 0.06 0.25** 0.07 0.29** 1.00

15.CRAÖ 0.11* -0.08 0.12* -0.26** -0.12* 0.21** -0.17** -0.27** 0.01 -0.03 0.01 0.31** 0.18** -0.09 1.00

*p<0.05;**p<0.01

108

3.3.2. AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik (AÖY) ve Riskli Cinsel Davranış Evlilik ve sadakat ile ilgili konuşabilme boyutunun uygulamadan çıkarılmasından sonra üç alt boyutu kalan AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeği’nin, partnerinin geçmiş cinsel yaşamını sorabilmede öz-yeterlik alt-bileşeninin cinsel risk alma davranışı ile herhangi bir ilişkisinin olmadığı anlaşılmıştır (Çizelge 3.2). Buna karşın, AÖYÖ cinsel ilişkiyi reddetmede öz-yeterlik (r= -0.17, p<0.01) ve AÖYÖ kondom kullanmada öz-yeterlik (r= -0.27, p<0.01) bileşenleri ile cinsel risk alma arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur.

AÖYÖ cinsel ilişkiyi reddetme öz-yeterliği ile cinsel risk alma arasındaki ilişki olumsuz ancak düşük düzeydedir. Diğer bir deyişle, katılımcıların cinsel ilişkiyi reddetmede öz-yeterlikleri arttıkça riskli cinsel davranışları azalmaktadır. Ya da, katılımcıların cinsel olarak risk davranışları arttıkça cinsel ilişkiyi reddetme yeterlikleri azalmaktadır. Diğer bir anlamlı bulgu ise AÖYÖ kondom kullanmada öz-yeterlik alt-bileşeni ile cinsel risk alma davranışı arasında belirlenmiştir. Bu iki değişken arasındaki ilişki olumuz ve orta düzeydedir. Katılımcıların kondom kullanma konusundaki öz-yeterlikleri arttıkça cinsel olarak riskli davranışları azalmaktadır. Ya da katılımcıların cinsel riskleri arttıkça kondom kullanma öz-yeterlikleri azalmaktadır.

Diğer taraftan, AIDS’ten korunmada öz-yeterlikle çalışmada kullanılan diğer yordayıcı değişkenler arasında anlamlı ilişkilerin olduğu belirlenmiştir. Örneğin cinsel ilişkiyi reddetmede öz-yeterlik alt-bileşeni ile cinsel heyecan arama arasındaki ilişkinin (r= -0.37, p<0.01) anlamlı ve olumsuz olduğu görülmüştür. Cinsel heyecan

109

arama düzeyi arttıkça cinsel ilişkiyi reddetmede öz-yeterlik azalmakta, ya da cinsel ilişkiyi reddetmede öz-yeterlik azaldıkça cinsel heyecan arama düzeyleri artmaktadır.

3.3.3.Dindarlık ve Riskli Cinsel Davranış

Çizelge 3.2’de görüldüğü gibi Dindarlık Ölçeği puanlarıyla Cinsel Risk Alma Ölçeği puanları arasında herhangi bir anlamlı ilişki yoktur. Diğer bir deyişle dindarlıkla riskli cinsel davranış birbirleriyle ilişkili değildir. Katılımcıların dindarlık düzeylerinin her riskli cinsel davranışla ilişkisinin hesaplanması gerektiğine karar verilmiştir. Katılımcıların ilişkiden önce alkol ve yasa dışı uyuşturucu madde kullanmaları ile dinsel tutumları arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Dindarlık düzeyi arttıkça ilişkiden önce alkol kullanma (r= -0.15, p<0.01) ve yasa dışı uyuşturucu madde kullanma (r= -0.21, p<0.01) düzeyi azalmaktadır. Buradan da dindarlık düzeyinin riskli cinsel davranışlardan yalnızca “ilişkiden önce alkol ve yasa dışı uyuşturucu madde kullanma” ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, dindarlıkla çalışmanın diğer yordayıcı değişkenleri arasında anlamlı ilişkilerin olduğu belirlenmiştir. Dindarlıkla AÖY cinsel ilişkiyi reddetme öz-yeterliği arasında olumlu (r=0.22, p<0.01), AIDS Bilgi Ölçeği puanları arasında ise olumsuz (r= -0.19, p<0.01) bir ilişki bulunmuştur. Diğer bir deyişle, dindarlık arttıkça katılımcıların riskli cinsel ilişkiyi reddetme öz-yeterlikleri de artmakta, AIDS bilgileri ise azalmaktadır. Ya da dindarlık azaldıkça katılımcıların riskli cinsel ilişkiyi reddetme öz-yeterlikleri de azalmakta, AIDS bilgileri ise artmaktadır.

110 3.3.4. AIDS Bilgisi ve Riskli Cinsel Davranış

Çizelge 3.2’de görüldüğü gibi AIDS’in bulaşma yolları hakkındaki bilgi düzeyi ile cinsel risk alma davranışı arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Buna karşın, katılımcıların AIDS bilgi düzeyleri ile ilişkili başka bulgular aşağıda özetlenmiştir.

Çözümlemeler sonucunda, katılımcıların cinsel risk altında olmalarına karşın, enfeksiyonun bulaşma yolları ile ilgili bilgilerinin eksik olduğu ortaya çıkmıştır.

Özellikle dikkat çeken bilgi eksiklikleri ise, “doğal deriden yapılan kondomlar (cilt kondomu) lateks kondomlara göre AIDS’e karşı daha koruyucudur” ifadesinin

“yanlış bir ifade” olduğunun katılımcıların yalnızca % 14 tarafından bilinmesidir.

Bilimsel çalışmalar lateks kondomların cinsel yolla enfeksiyon bulaşmasına karşı en etkili yöntem olduğunu göstermektedir. Bu durumun katılımcıların büyük bir kısmı (% 86) tarafından bilinmemesi bu konuda önemli bilgi eksikliğinin olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca “AIDS virüsü taşıyan tüm hamile kadınların çocukları AIDS’li doğacaktır” ifadesinin yanlış bir bilgi olmasına karşın, katılımcıların yalnızca % 32’si bunun yanlış bilgi olduğuna işaret etmiştir. Gebelik esnasında ilaç tedavisi uygulanarak bebeğe enfeksiyon bulaşmasının önüne geçmek bazen mümkün olabilmektedir. Ancak bunun yapılabilmesi için hastanın virüs taşıdığının belirlenmiş olması gerekmektedir. Burada ise AIDS testlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan “cinsel ilişkiden bir hafta sonra yapılan AIDS testi kişiye AIDS virüsü bulaşıp bulaşmadığını gösterecektir” ifadesinin yanlış bir ifade olduğunu katılımcıların yalnızca % 19’u bilmiştir. Riskli cinsel ilişkiden sonra kanda HIV’in tespit edilebilmesi için yaklaşık üç ay gibi bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir.

“Birden fazla kişi ile cinsel ilişkiye girmek AIDS virüsü bulaşma riskini artırır”

111

ifadesinin doğru bir ifade olduğu ise katılımcıların büyük bir kısmı (% 86) tarafından bilinmiştir.

3.3.5. Cinsel Heyecan Arama ve Riskli Cinsel Davranış

Çizelge 3.2’de görüldüğü gibi Cinsel Risk Alma Ölçeği ile Cinsel Heyecan Arama Ölçeğinden alınan puanlar arasında orta düzeyde, olumlu ve anlamlı (r=0.31, p<0.01) bir ilişki bulunmuştur. Katılımcıların cinsel heyecan arama düzeyleriyle her bir risk maddesi arasındaki ilişkiye bakıldığında ise ortaya ilginç sonuçlar çıkmıştır.

“Anal ilişki” ile cinsel heyecan arama düzeyi arasında orta düzeyde ve anlamlı (r=0.29, p<0.01), “birden fazla kişi ile aynı dönemde cinsel ilişkiye girme” ile düşük düzeyde ve anlamlı (r=0.20, p<0.01), “ilk cinsel ilişkiye girme yaşı” ile arasında ise düşük düzeyde ve anlamlı (r=0.19, p<0.01) korelasyonlar bulunmuştur.

Katılımcıların kondom kullanma sıklığını yoklayan “son cinsel ilişkide kondom kullanma” risk maddesi ile cinsel heyecan arama düzeyi arasında ise herhangi bir anlamlı ilişki yok iken, “son 12 ay içerisinde girilen cinsel ilişkilerde düzenli olarak kondom kullanma” risk maddesi ile arasında oldukça düşük bir ilişki (r= 0.10, p<0.01) bulunmuştur.

Diğer taraftan, cinsel heyecan arama düzeyi ile çalışmada kullanılan diğer yordayıcı değişkenler arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Örneğin cinsel heyecan arama düzeyi ile AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeği bileşenlerinden ilişkiyi reddetmede öz-yeterlik arasında olumsuz ve orta düzeyde (r= -0.37, p<0.01), kondom kullanmada özyeterlik bileşeni arasında ise olumsuz ve düşük düzeyde (r= -0.18, p<0.01) ilişki bulunmuştur.

112

3.3.6. Riskli Cinsel Davranış Puanlarının Çoklu Regresyon Çözümlemesi

Riskli cinsel davranışı cinsiyet rolü, AIDS’ten korunmada öz-yeterlik, AIDS bilgisi, dindarlık, cinsel heyecan arama ve sosyo-demografik değişkenlerin ne ölçüde yordadığını ortaya çıkarmak için çoklu regresyon çözümlemesi uygulanmıştır.

Regresyon modeli olarak zorla ekleme (enter) yöntemi seçilerek katılımcıların özelliklerinin, çalışmada kullanılan sosyo-demografik değişkenlerin ve temel değişkenlerin cinsel risk almayı yordama gücüne bakılmıştır. İlk olarak regresyona katılımcıların özelliklerinden yaş ve gelir düzeyi alınmıştır. R²= 0.02 bulunduğundan, model cinsel risk almadaki değişimin % 2’sini açıklamıştır,

R²= 0.02; F (2, 379)= 4.317, p<0.05 (Çizelge 3.3).

İkinci adımda ise regresyona sosyo-demografik değişkenler arasında sorulmuş olan maddeler eklenmiştir. Bunlar; cinsel yolla bulaşan AIDS dışındaki başka bir hastalığa maruz kalma, ilk ilişkide kondom kullanma durumu, ilk ilişkinin planlı gerçekleşmesi durumu ve AIDS testi yaptırma durumlarından oluşmuştur.

İkinci adımda R²= 0.12 bulunduğundan, model cinsel risk almanın % 12’sini açıklamıştır, R²= 0.12; F (4, 375)= 13.227, p<0.001 (Çizelge 3.3).

Üçüncü adımda ise regresyona çalışmanın temel değişkenleri eklenmiştir.

Bunlar; AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeğinin alt-bileşenleri olan geçmişi sorma, kondom kullanma ve ilişkiyi reddetme alt-bileşenlerine ek olarak, Cinsel Heyecan Arama Ölçeği, AIDS Bilgi Ölçeği, Dinsel Tutum Ölçeği ve Bem Cinsiyet Rolü Envanterinin kadınsılık ve erkeksilik alt-bileşenleridir. Üçüncü adımda R²=

0.14 olarak bulunduğundan, yukarıda belirtilen değişkenler cinsel risk almanın % 14’ünü açıklamıştır, R²= 0.14; F (8, 367)= 9.019, p<0.001 (Çizelge 3.3).

113

Çizelge 3.3. Yordayıcı Değişkenlerin Cinsel Risk Alma Ölçeği Üzerindeki Çoklu Regresyonu (N=382)

Yordayıcı Değişkenler B Beta t p

1.Adım

Yaş 0.16 0.13 2.45 0.015

Gelir -0.37 -0.10 -1.95 0.052

2.Adım

Hastalık13 1.63 0.13 2.67 0.008

Kondom kullanma14 -1.16 -0.24 -4.96 0.000 Planlı olma15 -0.35 -0.08 -1.53 -0.127 AIDS testi16 1.57 0.19 3.88 0.000 3.Adım

AÖYÖ reddetme17 -0.02 -0.08 -1.47 0.141

AÖYÖ kondom kullanma18 -0.06 -0.17 -3.29 0.001

AÖYÖ geçmiş19 0.03 0.05 1.16 0.248

ABÖ20 -0.03 -0.04 -0.89 0.376

DTÖ21 -0.01 -0.02 -0.38 0.713

CHAÖ22 0.09 0.20 4.14 0.000

BCRE erkeksilik23 0.03 0.20 4.18 0.000 BCRE kadınsılık24 -0.02 -0.19 -2.89 0.004

13 Cinsel yolla bulaşan AIDS dışındaki başka bir hastalığa (frengi, hepatit vb.) maruz kalma

14 İlk ilişkide kondom kullanma durumu

15 İlk ilişkinin planlayarak gerçekleşmesi durumu

16 AIDS testi yaptırma durumu

17 AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeği ilişkiyi reddetme

18 AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeği kondom kullanma

19 AIDS’ten Korunmada Öz-Yeterlik Ölçeği geçmişi sorabilme

20 AIDS Bilgi Ölçeği

21 Dinsel Tutum Ölçeği

22 Cinsel Heyecan Arama Ölçeği

23 Bem Cinsiyet Rolü Envanteri erkeksilik bileşeni

24 Bem Cinsiyet Rolü Envanteri kadınsılık bileşeni

114

Toplam olarak model cinsel risk alma davranışındaki varyansın % 28’ini açıklamıştır, ∆R²= 0.28’dir. Açıklanan varyans orta büyüklükte bir değerdir. Diğer bir deyişle riskli cinsel davranış araştırmaları sonucunda elde edilen bulgularda da benzer varyans değerlerine ulaşılmaktadır.

Görüldüğü gibi, katılımcıların özelliklerinden yaş, demografik değişkenlerden cinsel yolla AIDS dışında başka bir hastalığa maruz kalma ve AIDS testi olma değişkenleri cinsel risk alma davranışını olumlu yönde ve anlamlı olarak yordamıştır.

Çalışmada kullanılan temel ölçeklerden cinsel heyecan arama ve erkeksilik, cinsel riski olumlu ve anlamlı olarak yordayan diğer değişkenlerdir. Diğer bir deyişle, belirtilen değişkenler cinsel risk alma davranışını artırıcı etkiye sahiptirler.

Bununla birlikte, demografik değişkenler arasındaki ilk ilişkide kondom kullanma durumu, temel değişkenler arasındaki AIDS’ten korunmada kondom kullanma öz-yeterliği ve kadınsılığın cinsel risk alma davranışını olumsuz yönde ve anlamlı olarak yordadığı belirlenmiştir. Diğer bir deyişle, belirtilen değişkenlerin cinsel risk alma davranışını azaltıcı etkileri vardır. AIDS bilgi düzeyi, dinsel tutum, ilk ilişkiye planlı girme ve gelir düzeyinin model üzerinde herhangi bir yordayıcı etkisi bulunmamıştır.

Benzer Belgeler