• Sonuç bulunamadı

Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşlerinin Ertelenmesi Ve Yasaklanması

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, bir fikir ya da görüşün toplu olarak açıklanmasını ifade eden bir hürriyet çeşididir143. “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü

(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur. Özel hayatın gizliliğini ihlâl

MADDE 134. - (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

Kişisel verilerin kaydedilmesi

MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır. Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Düzenleme Hakkı” başlığını taşıyan Anayasanın 34. maddesinde, bu hak şu şekilde düzenlenmiştir: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir”. Bu konuda Türk Hukukunda, Anayasadan sonra başvurulacak ilk kaynak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunudur. Bu Kanunla, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller ile gerçek ve tüzel kişilerin düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerini, zamanını, usul ve şartlarını, düzenleme kurulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin yasaklama ve erteleme hallerini, güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hükümlerini düzenlenmiştir.

AİHS’nin 11. maddesinde ise, sadece “toplantı” terimi kullanılmıştır. "Toplantı", Sözleşmede tanımlanmamıştır. Ulusal hukukta olduğu gibi Sözleşme bakımından da toplantı denildiğinde, bundan anlaşılması gereken, düşünceyi açıklama veya başkalarına ulaştırma ortak amacı için birden fazla kişinin bir araya gelmesidir. Birden fazla kişinin tesadüfen bir araya gelmesi, AİHS’nin 11. maddesi anlamında toplantı olarak nitelendirilemez. Toplantı özgürlüğü, gerek özel konutlarda ve gerekse halka açık yerlerde bir araya gelmeyi içerir ve bu anlamda gösteri yürüyüşü yapma hakkını da içerir144. AİHK içtihatlarına göre toplanmaların, önceden izin esasına bağlanmış olması, AİHS hükümlerine aykırılık teşkil etmez. Komisyon Rassemblement Jurassian ve d’Unite Jrassienne başvurusunda şöyle demiştir: Toplanmaların önceden izin prosedürüne tabi kılınması olgusu kural olarak bu hakkın özüne dokunmaz. Böyle bir yöntem, Sözleşmenin 11. maddesinin 1. fıkrasındaki hükme uygundur. Çünkü yetkili makamların, toplanmanın barışçı niteliğini sağlamaları amacıyla gerekli tedbirleri

almaları gerekir. Şu halde bu tedbirler bağlamında sözü edilen hakkın kullanılmasının ihlali sonucunu doğurmaz145.

Türk Hukukunda toplantılar için önceden bildirim yöntemi benimsenmiştir. 2911 sayılı Kanun’un 10. maddesinde açıkça ifade edilmiş ve esasları ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. Ancak uygulamada bildirim izin şeklinde algılanmakta hata izinli toplantı izinsiz toplantı deyimi adeta dilimize yerleşmiş bulunmaktadır146.

Bir yerde değişik nedenlerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar ister teşkilatsız, düzensiz, tesadüfi nitelikte olsunlar isterse düzenli, önceden tasarımlı, organize nitelik taşımış olsunlar, bizatihi topluluk olmaları nedeniyle kamu düzeni açısından az ya da çok, ama belirgin biçimde tehlike ve tehdit oluştururlar. Kısaca her toplantı, özünde kamu düzeni bakımından potansiyel bir tehdit taşır. Bir toplanma ve gösteri yürüyüşündeki topluluk içerisinde kışkırtıcılar, psikopatlar, isimlerini duyurmak arzusunda olanlar, sabotajcılar gibi pek çok türde şahısların bulunması muhtemeldir. Bu kişilerin topluluktaki diğer fertler üzerinde etki yapabilmeleri, toplantı ve gösteri yürüyüşünü konu ve amacının dışına çıkarıp saptırabilmeleri mümkündür147. Bu sebeplerle toplanma hürriyetinin bazı açılardan durdurulması veya ertelenmesi kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi açısından gerekli olabilir.

Gerek Anayasa, gerek AİHS, toplantı ve gösteri özgürlüğünün suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla sınırlandırılabileceğini öngörmüştür. Bizim mevzuatımızda bu konuda sınırlamayı içeren kanun maddesi Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. maddesidir. Bu maddeye göre; Bölge valisi, vali veya kaymakam, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması

145 ANAYURT, Ömer, Toplanma Hürriyeti Kavramı ve Türk Anayasa Hukukunda

Toplanma Hürriyeti, Kazancı Yayınları, İstanbul 1998, s.117.

146 ANAYURT, s.118. 147 ANAYURT, s.134, 135.

amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.

Gösterilere uygulanan genel bir yasaklama, ancak bu gösterilerin daha az sıkı tedbirlerle engellenemeyecek türden asayişsizliğe yol açması konusunda gerçek bir tehlike mevcutsa haklı görülebilir. Bu bağlamda yetkili merciler, yasağın kendi başlarına kamu düzeni açışından bir tehlike oluşturmayan gösteri yürüyüşleri üzerindeki etkilerini de hesaba katmalıdır. Ancak yasağın konusunu oluşturan güvenlik konusu ile ilgili endişeler bu tür yürüyüşlerin yasaklanmasından doğacak sakıncalardan daha büyük ağırlık taşıyorsa ve yasağın sakıncalı yan etkilerinden kaçınmak amacıyla kapsamının bölgesel uygulama ile ve süre bakımından sınırlanması olanaklı değilse, yasak gerekli olarak görülebilir.

Bu maddenin uygulamasında dikkat edilmesi gereken husus, tedbirin ölçülü uygulanmasıdır. Ertelemede süresinin tedbirden beklenen amacı gerçekleştirmeye yetecek kadar olması durumunda ve erteleme ile suç işlenmesinin önüne geçilebilecekse toplantı veya gösterinin yasaklanması yoluna gidilmemesi gerekmektedir. Bu konu da Danıştay’ın şu kararı, olması gerekeni en iyi şekilde

açıklamaktadır: Uyuşmazlığa konu olayda; her ne kadar, “1. Marmaris

Demokrasi ve Kültür Şenliği-Netekim Festival” adlı etkinlikle ilgili olarak bir takım siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin karşıt görüşlerinin basın-yayın organlarında yer alması nedeniyle söz konusu etkinliğin gerçekleşmesi halinde iki karşıt grubun karşılaşmasına sebebiyet vereceği gerekçesiyle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de; söz konusu etkinliğin düzenlenmesi halinde suç işleneceğine dair açık, somut ve yakın tehlike bulunduğu ortaya konulamamıştır. Kaldı ki, gerek 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun, gerekse 2911 sayılı Yasanın kaymakamlara verdiği yetki çerçevesinde, ilçe sınırları dahilinde gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasının ve ihtiyaç duyulduğunda toplantının dağıtılmasının idarenin görev ve yetkisi içinde olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Dolayısıyla, açık, somut ve yakın tehlikeden bahsedilemeyen dava konusu olaydaki durum, ancak bir erteleme sebebi teşkil edebileceğinden; ayrıca erteleme müessesesinin işletilmesi halinde toplantı düzenleme hak ve özgürlüğünün özüne

dokunulmaksızın yasal amaca ulaşılabileceğinden, etkinliğin yasaklanması yoluna başvurulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu durumda, İdare Mahkemesince; Anayasa ile güvence altına alınan temel hak niteliğindeki toplantı düzenleme hakkının kullanım olanağının tamamen ortadan kaldırılması sonucunu doğurarak hakkın özüne dokunan ve somut olaydaki amaç ile araç arasındaki ölçülülüğü gözetmeyen dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmesi gerekirken; 2911 sayılı Yasanın 17. maddesine uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır148.

H. İnternet Ortamında İşlenen Suçların Önlenmesi İçin Alınan

Benzer Belgeler