• Sonuç bulunamadı

Alt Komisyon (9 Kişi) Ya da raportörler

5) Toplantı ve karar yetersayıları

İspanya Anayasası toplantı ve karar yetersayılarını düzenlemiş ve İçtüzük de buna uygun kurallar koymuştur. İlk bakışta Kongrenin hem toplantı için hem de karar almak için belli bir çoğunluk arandığı izlenimi doğmaktadır. Ancak hükümler dikkatli incelendiğinde hem toplantı yetersayısının ve hem de karar yetersayısının sadece kararların alınması sırasında, yani oylamalar sırasında arandığı görülmektedir. Anayasaya göre kararların alınabilmesi için kanatların her birinin üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanması ve Anayasa, İçtüzük ya da Organik Kanunda aksi belirtilmediği taktirde, toplantıya katılanların çoğunluğunun oyunu alması gerekir (AY. m. 79, İÇT. m. 78, 79 ). Başka bir anlatımla toplantı yetersayısı üye tamsayısının salt çoğunluğu ve karar yetersayısı toplantıya katılanların salt çoğunluğudur. Ancak toplantı ve karar yetersayılarının her ikisi de karar alınmadan önce aranır. Bir oylama yapılmayacaksa, bu yetersayıların aranması mümkün değildir. Dolayısıyla bir görüşmenin başında yoklama yapılması ya da görüşmelerin ortasında yetersayı aranması gibi bir durum sözkonusu değildir. Bu düzenlemeler sistemin bir başka rasyonel yöndür. Kimi parlamentolarda, örneğin TBMM’de toplantıya başlamak için belli bir yetersayı aranmakta ve toplantıların devamı için toplantının devamı boyunca bu yetersayının sürdürülmesi beklenmektedir. Bu yetersayılara ulaşamayınca ise toplantı sona erdirilmektedir. Oysa bugün parlamentolarda görüşülen konuların önemli bir kısmı teknik bilgi gerektiren konulardır ve üyelerin toplantıda bulunmalarının herhangi bir gereği de yararı da yoktur. Öte yandan konu böyle olmasa ve üyenin bir katkı sunması beklenebilecek bir

63

konu olsa bile, üyenin yapmak zorunda olduğu ya da kendisini öyle hissettiği başka işler olabilmektedir. Bu gerçekleri görmezden gelerek üyelerin her an toplantıda hazır bulunmalarını beklemek ya üyelerin zaman kaybına yol açmakta ya da toplantılarını toplantı yetersayısının bulunamaması nedeniyle sürdüremeyen kurulların zaman kaybına uğramalarına; işlerin birikmesine neden olmaktadır. Rasyonelleştirme tekniklerinin uygulandığı ülkelerde bu durum dikkate alınarak ara bir çözüm bulunmuştur: Toplantının başında ya da aralarında toplantı yetersayısı arayarak toplantıyı kesintiye uğratmak yerine, bu yetersayının sadece karar almadan önce aranması yoluna gidilmektedir. Böylece karar alınması anında açıklanabilecek irade sayısının belli bir sınırın altında olmaması güvence altına alınmış olmaktadır. Oylama yapılacağı anda belli sayıda üyenin hazır bulunmasını ve hazır bulunan üyelerin belli bir sayısının da lehte ya da aleyhte oy kullanmasını şart koşmak, kabul edilecek düzenlemenin ardında belli sayıda desteğin bulunmasını güvence altına alır ki önemli olan da budur. Yoksa çok sayıda üyenin görüşmelerin başından sonuna kadar toplantıda hazır bulunması anlamlı değildir. Üyeler toplantının başından sonuna kadar toplantıyı izlemelerine rağmen görüşülen konu hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayabilirler. Bunun yerine karar alınmadan önce toplantıda bulunmalarını şart koşmak, üyeleri neye oy verdiklerini öğrenmeye ve iradelerini açıklamadan önce bir muhakeme yapmaya zorlayacaktır. İşte rasyonelleştirilmiş sistemlerde toplantının başında ve aralarında toplantı ve karar yetersayısı aramak yerine karar alınmadan önce hem toplantı yetersayısının hem de karar yetersayısının bulunması şart koşulmuştur. İspanya İçtüzüğü bu çerçeveye uygun düzenlemeler yapmıştır. Buna göre kararların geçebilmesi için Meclis ve organlarının üye tamsayısının çoğunluğunun katılımıyla toplanması gerekir. Oylama esnasında veya oylama bittikten sonra, belirtilen toplantı yeter sayısının olmadığı anlaşılırsa, oylama en geç iki saat sonrasına ertelenebilir. Bu süre geçtikten sonra da oylama için gerekli toplantı yeter sayısının olmadığı görülürse, oylama ertelenir ve karar ilgili organın bir sonraki oturumuna bırakılır. Ancak toplantı yetersayısının varlığı yeterli değildir. Kararların alınabilmesi için, Anayasada, Organik Yasalarda ve bu İçtüzükte öngörülmüş özel çoğunluklar saklı kalmak kaydıyla, önerilerin oylamaya katılan üyelerin basit çoğunluğu ile kabul edilmiş olması zorunludur. Oylamaya hiçbir nedenle ara verilemez. Oylama sırasında Başkan kimseye söz vermez ve hiçbir Üye Genel Kurula giremez ya da çıkamaz. Her üyenin oyu şahsidir ve vekâletle temsil edilemez. Ayrıca hiçbir üye de kendi statüsünü etkileyecek kararlarda oylamaya katılamaz (m. 78, 79, 80). İçtüzük sürekli olarak toplantı ve karar yetersayısını engelleyerek ve yetersayıları aramayı karar alımının öncesine

erteleyerek işleyişi bir hayli kolaylaştırmıştır. Ancak İçtüzük bununla da yetinmeyerek başka önlemler de almıştır. Oylama zamanı görüşmelerin uzamasına ya da kısalmasına göre değişebileceğinden, görüşmelerde değil oylamada hazır bulunmayı düşünen üyeler, oylama anında toplantıda bulunamayabilirler. İçtüzük bu durumu gözeterek Başkana oylama zamanlarının önceden kararlaştırılabilmesi yetkisi vermiştir. Başkanın kararlaştırdığı oylama zamanında görüşme sonuçlanmamışsa Başkan yeni bir oylama zamanı belirleyebilmektedir (m. 81). Böylece görüşme ile oylamalar birbirinden ayrılmış; görüşmelere katılma ihtiyari oylamaya katılma zorunlu hale getirilmiş ve oylamaya katılmanın güvenceye alınması amacıyla oylama zamanının önceden belirlenmesine olanak tanınmıştır.

Toplantı ve karar yetersayıları ile ilgili düzenlemelerin bir başka ilginç yönü, bu düzenlemelerin sadece Genel Kurula yönelik olmaması, komisyonlar dahil bütün kurullar için geçerli olmasıdır. Daha önce de açıklandığı gibi bu sistemde Kongre Genel Kurulu Parlamentonun, yasama yetkisinin kullanıldığı organlarından sadece birisidir. Dolayısıyla aynı yetkiyi değişik biçimlerde kullanan diğer kurularda aynı toplantı ve karar yetersayısının aranması, sistemin bütünüyle tutarlıdır.