• Sonuç bulunamadı

SatıĢ sözleĢmesinde alıcının en önemli ve asli borcu bedeli ödeme borcudur. TBK'nın satıĢ bedelinin ödenmesi ve satılanın devralınması baĢlıklı 232'nci maddesinin birinci fıkrasında, alıcının, satıĢ sözleĢmesinde kararlaĢtırılmıĢ olduğu biçimde satıĢ bedelini ödemek ve kendisine sunulan satılanı devralmakla yükümlü olduğu düzenlenmiĢtir. Bedel (semen) bir miktar paradır.

Taraflar para borcu olan satıĢ bedelini, ülke parası olarak

kararlaĢtırabilecekleri gibi, yabancı bir para birimi cinsinden de

kararlaĢtırılmasına yasal bir engel olmadığı gibi, TBK'nın 99'uncu maddesi bu hususta özel düzenlemeler de içermektedir.

Bedeli ödeme borcu bir miktar paranın ödenmesinden ibaret olduğu için taraflar arasında aksine bir düzenleme yoksa, TBK'nın 89'uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci bendine göre, alacaklının ödeme zamanındaki yerleĢim yerinde ifa edilmesi gerekir. Kanun'un bu maddesinden açıkça anlaĢıldığı üzere, eğer taraflar arasında para borcunun baĢka bir yerde ödeneceği kararlaĢtırılmamıĢ ise, alıcı, satıĢ sözleĢmesinde karĢılık edimi olan para borcunu satıcının ödeme zamanındaki yerleĢim yerinde ifa etmelidir. Ancak, TBK'nın 89'uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre, alacaklının yerleĢim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleĢim yerini değiĢtirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleĢmiĢse borç, alacaklının önceki yerleĢim yerinde de ifa edilebilir. Eğer, bedel borcunun nerede ödeneceği taraflar arasında akdedilen satıĢ sözleĢmesinde kararlaĢtırılmıĢsa, alıcı artık para borcunu kararlaĢtırılan yerde ifa etmelidir. Para borcunun ifa edileceği yerin tespiti, para borcunun tahsili için yapılacak icra takibinde, yetkili icra dairesinin belirlenmesinde önem arzettiği gibi, açılacak itirazın iptali davasında yetkili mahkemenin belirlenmesi açısından

da önemlidir91. Her ne kadar bedel ödeme borcunun ifa edileceği yerin

belirlenmesi yetkili icra dairesinin ve yetkili mahkemenin tespitinde önemli ise de, yapılacak icra takibinde ve açılacak davada karĢı tarafın süresi içinde yetki itirazında bulunmaması halinde genel kurallara göre yetkisiz olan icra dairesinin ve mahkemenin yetkili hale gelebileceği de unutulmamalıdır.

TBK'nın 234'üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, taraflar arasında akdedilen sözleĢmede aksine bir düzenleme yoksa, satılan alıcının zilyetliğine girince satıĢ bedeli muaccel (istenebilir) hale gelir. Aksine bir düzenleme olmadıkça, satıcı satılanı teslim etmekle veya sözleĢmeye uygun surette teslime

91 YARGITAY 19. H.D., 20.03.2012 tarih, E. 2012/1157, K. 2012/4594 sayılı karar (T.C.

Yargıtay BaĢkanlığı Ġntranet Sistemi) “...Davalı cevap dilekçesinde açıkça akdi iliĢkiyi kabul etmiĢ olup, bu durumda BK 73. maddesi uyarınca davacı alacaklının ikametgahı mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili bulunduğu gözden kaçırılarak yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi yerinde görülmemiĢtir…”

arzetmekle para alacağı olan bedeli istemeye hak kazanır92. Bu konuda TBK'nın 234'üncü maddesinin birinci fıkrasında, aynı Kanun'un aynı anda ifa kuralını düzenleyen 207'nci maddesinin ikinci fıkrasına paralel bir düzenleme yapılmıĢtır. TBK'nın 207'nci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise, sözleĢme ile aksi kararlaĢtırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça, taraflar borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Ancak taraflar aralarında, para borcunun önce ödenip, daha sonra satılanın teslim edileceğini kararlaĢtırabilecekleri gibi, satılanın tesliminden sonra para borcunun daha sonraki bir dönemde ödenmesini de (veresiye satıĢı) kararlaĢtırabilirler.

Yine TBK'nın 97'nci maddesine göre, karĢılıklı borç yükleyen bir sözleĢmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleĢmenin koĢullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiĢ ya da ifasını önermiĢ olması gerekir. Bu açıklamalar ıĢığında, satıĢ bedelinin ne zaman muaccel (istenebilir) olacağı hususunu TBK'nın 97'nci, 207'nci maddesinin ikinci fıkrası ve 234'üncü maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemeler doğrultusunda incelemek ve tartıĢmak gerekir.

SatıĢ sözleĢmesi gibi her iki tarafa karĢılıklı borç yükleyen sözleĢmelerde taraflar için önceden ifa yükümlülüğü yoksa, genel kural, tarafların edimlerini

aynı anda ifa etmeleridir93. Ancak, öncelikle her ihtilafta satıĢ parasının ne zaman

ödeneceği konusunda taraflar arasında akdedilen satıĢ sözleĢmesinde bir düzenleme olup olmadığına veya bu hususta bir adet bulunup bulunmadığına bakmak gerekir. Eğer satıĢ sözleĢmesinin tarafları kendi aralarında para borcunun ne zaman ödeneceği konusunda bir kararlaĢtırma yapmıĢ iseler (satıĢ parasının ödenmesi bir vadeye bağlanmıĢ olabilir ya da satıĢ parasının satılanın tesliminden önce ödeneceği kararlaĢtırılmıĢ olabilir) sözleĢme serbestisi ilkesi gereği bu kararlaĢtırmaya sözleĢme taraflarının uyması gerekir. Bu halde para borcu taraflar arasında kararlaĢtırılmıĢ olan ödeme tarihinde muaccel hale gelir. Satıcı, satıĢ sözleĢmesinde kararlaĢtırılmıĢ olan bu tarihten sonra alacağını alıcıdan isteyebilir.

92 Tandoğan, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 210.

Alıcı ödemeyi rızaen yapmazsa, satıcı para alacağı için ilamsız icra takibi yapabileceği gibi, alacak davası da açabilir. Yine taraflar arasında akdedilen sözleĢmede satıĢ bedelinin ne zaman ödeneceği konusunda bir düzenleme yoksa, bu konuda uygulanagelen bir örf veya adetin olup olmadığına bakmak gerekir. Eğer bu konuda bir örf veya adet mevcut ise satıĢ parasının ne zaman ifa edileceği, diğer bir söyleyiĢle ifa sırası var olan bu örf ve adete göre belirlenir. Taraflar arasında para borcunun ne zaman ödeneceği konusunda bir kararlaĢtırma yapılmamıĢsa ya da bu konuda uygulanagelen bir örf ya da adet de bulunmuyorsa, satıcının para alacağının muaccel hale gelebilmesi için, satılanı alıcıya teslim etmiĢ veya teslime hazır hale getirmiĢ olması gerekir. Eğer, satıcı, satılan malı alıcıya teslim etmemiĢ veya teslim etmeye hazır hale getirmemiĢ ise, bu durumda

TBK'nın 97'nci maddesi uyarınca ödemezlik def'i94 ile karĢılaĢabilir. Yani alıcı,

satıĢ parasını isteyen satıcıdan öncelikle kendi edimini yerine getirmesini isteyebilir. Ancak her ne kadar, TBK'nın 207'nci maddesinin ikinci fıkrasında satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları düzenlenmiĢ ise de, yukarıda incelenen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, maddenin bu hükmünden, satılanı teslim almıĢ olan alıcının para borcunu ifa ettiği ya da para borcunu ifa eden alıcının malı teslim aldığı gibi bir sonuç çıkarmak her zaman mümkün değildir. Kural bu olmakla birlikte, Kanun maddesinin öngördüğü bu adi karine, bu adi karineye dayanan taraf lehine her zaman ispat külfetini değiĢtirmeyecektir. Örneğin satıĢ sözleĢmesine konu olan malların kargo ile gönderilmesi halinde, alıcı satıĢ bedelini satıcıya ödediğini ispat etmekle yükümlü

olup, aynı anda ifa kuralından kaynaklanan adi karineden yararlanamayacaktır95

.

Her somut olayın niteliğine göre ayrı bir değerlendirme yapmak gerekecektir96

.

94 "...Ödemezlik def'i taraflara, karĢı edim ifa edilinceye kadar hiç değilse ifası teklif edilinceye

kadar, kendi borcunu ifadan kaçınma imkanı sağlamaktadır. Ödemezlik def'ini kullanan kimse, akdi bağlılığın bozulmasını istemiĢ olmaz. Sadece karĢı edim ifa edilinceye kadar kendi borcunu ifa etmeyeceğini beyan etmiĢ olur. Böylece; bir yandan kendi ediminin karĢılıksız olarak elinden çıkmasına engel olmuĢ, diğer yandan karĢı tarafın borçlandığı karĢı edimi yerine getirmesi için ona baskı yapmıĢ olur..." (Oğuzman/Öz, Borçlar Hukuku, s. 269).

95 Saldırım, Türk Borçlar Kanunu, s. 622.

96 YARGITAY 19. H.D., 28.02.2012 tarih, E. 2011/9219, K. 2012/2996 sayılı kararı (T.C. Yargıtay

BaĢkanlığı Ġntranet Sitesi) “...Borçlar Kanunu‟nun 182/2. maddesi uyarınca hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise satıcı ve alıcı borçları aynı zamanda ifa etmekle mükellef

Ayrıca burada satıĢ bedeli ile ilgili olarak TBK‟nın 234‟üncü maddesinin ikinci fıkrası konusunda da açıklama yapılması yerinde olacaktır. Maddenin ikinci fıkrasına göre, faiz istenebileceği konusunda bir uygulama varsa veya alıcı satıĢ konusu maldan ürün ya da diğer verimler elde etme olanağına sahip ise ya da belirli günün geçmesi ile temerrüdün gerçekleĢmesi söz konusu ise, ayrıca bir ihtara gerek olmaksızın satıĢ bedeline faiz istenebilecektir. Ġkinci fıkrada, muaccel (istenebilir) hale gelmiĢ olan satıĢ bedeli için ihtara gerek olmaksızın faiz istenmesinin mümkün olduğu üç durum ayrıca düzenlenmiĢtir. Bunlar, satıĢ bedeline faiz istenebileceği konusunda yerleĢmiĢ bir uygulamanın olması, alıcının maldan ürün ya da diğer verimler bir diğer söyleyiĢle semere elde etmesi ve kesin

vade belirlenmiĢ olmasıdır97

.