• Sonuç bulunamadı

Devlet Terörü

Akbaş (2011: 1)’e göre uluslararası sistemin en önemli aktörlerinden biri devletlerdir. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile siyasal, sosyal, ekonomik olmak üzere birçok alanda değişim gerçekleşmiştir. Devletin bilgisi ile ya da kendi eliyle, mevcut olan siyasi rejimi korumak ya da devam ettirmek amacıyla, hukuk kuralları çerçevesinde olmayan, kendi vatandaşlarına karşı uygulanan, her türlü sindirme, korkutma, işkence, faili meçhul veya muhalifleri ortadan kaldırma gibi eylemler topluluğuna devlet terörü denmektedir (Salur, 2009: 101). Devlet destekli terörizm, özellikle soğuk savaş döneminde yaşanmıştır. Bu dönemde karşı bloğu zayıflatmak ya da parçalamak amacı ile devletler, kendine yakın gruplara destek vermiş, onları iktidara getirmeye çalışmış, hatta terör örgütlerini kullanmış ve bunlardan faydalanmışlardır. Örneğin, 1961’de Amerika, “Domuzlar Körfezi Fiyaskosu” olarak da adlandırılan bir olayda, Castro’yu iktidardan düşürmek amacı ile Kübalı gönüllü mültecilere destek vermiş; fakat bu plan başarılı olamamıştır (Arı, 2004: 552-553).

İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de, Çin’in Doğu Türkistan’da, Ermenistan’ın Karabağ’da yaptıklarını unutmamak gerekir. Ardından ABD’nin “okyanus ötesinden demokrasi taşıma bahanesiyle” gerçekleştirdiği terör eylemleri gelir. Myanmar’da Rohingyaların maruz kaldığı devlet terörü gibi farklı bir örnekte vardır. Yapılanların insanlığa karşı suç olduğu, korkutma, bastırma ve sindirme politikalarının teröre karşı savaş örtüsü altına gizlendiği, inkâr edildiği hatırlanmalı. ABD, silahlı insansız hava

araçlarıyla (SİHA), Afganistan ve Irak’ta birçok kez sivilleri öldürdü. Çoğu zaman ölenlerin terörist olduğu iddia edildi. Şubat 2017’de yayımlanan Uluslararası Af Örgütü’nün 2016 raporunda Türkiye’ye geniş bir yer ayırılmıştır. Raporda, Türkiye’deki hak ihlalleri ifade özgürlüğü, işkence ve diğer kötü muameleler, aşırı güç kullanımı, cezasızlık, silahlı gruplar tarafından gerçekleştirilen ihlaller, mülteciler ve sığınmacılar ile ülke içinde yerinden edilen kişiler başlıkları altında ele alınmıştır. Ayrıca dönemin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan, 2010’da Mavi Marmara gemisine yapılan İsrail saldırısını, “insanlık dışı devlet terörü” olarak nitelendirmişti. Suriye’de devlet terörü olduğunu defalarca tekrarladı (İnsel, 2017).

Etnik Terör

Etniklik, tarifi kolay yapılamayan fakat kültürel özellikler ile ilgili bir kavramdır. Başka bir deyişle kişinin doğumundan sonra elde edilenler ve kazanımlarını kapsadığından daha ziyade biyolojik kökeni dışında aranır. Bundan dolayı etnik kimlik ile kültürel kimlik birbirinden ayrılamaz ve biri diğerinin yerine, propaganda malzemesi olarak kullanılabilir. Etniklik kültür ve yaşama tarzı ile ilgili olduğundan, kültürün herhangi bir unsuruyla benzetilemez. Etniklik, bundan dolayı sadece dil, din, örf ve adetler bütününden ayrı değerlendirilemez (Erkal, 2000: 44).

Etnik tabana dayalı terör faaliyetleri özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, dünyada her geçen gün daha fazla adından söz ettiren bir terör çeşidi olduğu ve etnik terörün etkin olduğu ülkelerde diğer terör kalıpları ile karşılaştırıldığında, daha fazla şiddet içerdiği görülmüştür (Baharçiçek, 2000: 11-17).

Dinsel, Radikal ve Siber Terör

Dinlerin özünde, teröre destek vermek gibi bir amacın olmadığını vurgulamakta fayda vardır. Ancak günlük ve akademik dilde ve medyada dinsel terörizm, çok sık kullanılan bir ifade halini almıştır. Bu ifadeden çıkarılması gereken sonuç, inanç unsurunun politik, ideolojik ya da diğer çıkarlar için sömürülmesidir. İnsanların çıkarlarına hizmet ettiği sürece din unsuru, herkesin sömürüsüne açıktır (Güngörmüş, 2005: 113-118).

Teknolojinin gelişmesi ile beraber, devletlerin zaman ve kaynak açısından tasarruf etmek hedefi ile tüm işlemlerini sanal ortamda gerçekleştirmesi ile yeni ve farklı bir terör çeşidi olan siber terör (cyber terror) ortaya çıkmıştır. Siber terörizm kavramı 1990’lı

yılların başında teknoloji ve bilgisayar ağlarına fazlaca bağımlı olan ABD’nin karşılaşabileceği risklerin incelendiği dönemde başlamıştır. ABD Ulusal Bilim Akademisi’nin 1990’lı yılların başında yayınladığı rapor bilgisayar güvenliği üzerine şu yorumu yapmaktadır: “Risk altındayız. ABD’nin bilgisayarlara bağımlılığı giderek artmakta, yarının teröristi bir klavye ile bir bombanın yaratacağı zarardan daha fazlasını yaratabilir” (TASAM, 2004).

Deniz Haydutluğu ve Korsanlık

Denizlerde yapılan terör eylemlerinin başlıca sebepleri arasında, saldırı yapılan devleti iktisadi ve ekonomik olarak zor duruma düşürmek vardır. Günümüzde, ekonomik çıkarları olan ülkelerin dış politikalarında önemli bir yeri olduğu ve dış politikanın daha çok ekonomik çıkarlar düşünülerek hazırlandığı görülmektedir. Küresel dünyada taşımacılığın büyük bir bölümünün deniz yoluyla yapılması sebebiyle, deniz ya da okyanusta gerçekleşen terör eylemleri, başta saldırı yapılan devleti etkilerken, dünya ekonomisini de büyük oranda zarara uğratmaktadır (Caşın, 2008: 646).

Deniz haydutluğu, deniz ticaretinin yoğun olduğu ancak denetimin yeteri kadar yapılmadığı denizlerde sıklıkla yaşanan, kişilerin, devletten bağımsız olarak, kendi çıkarları doğrultusunda, genellikle çalıntı deniz araçlarıyla başka deniz araçlarına, bu deniz araçlarındaki şahıslara saldırmaları ya da deniz araçlarında bulunan yüke zarar vermeleri sonucu ortaya çıkan eylemlerdir. Korsanlık, devlet destekli bir faaliyet olup hukuki bir bağa dayandırılırken, deniz haydutluğu hukuki bir bağa dayandırılmamaktadır (Soybaş, 2014: 11). Deniz haydutluğu, uluslararası denizcilik sektörü düşünüldüğünde, büyük bir tehdittir, deniz haydutluğunu belirli ya da sınırlı bir olay olarak değerlendirmek, deniz haydutluğunun geçici bir durum olduğu yargısına varmak doğru bir davranış değildir. Uluslararası Deniz Ticaret Odası (ICC) tarafından 1992 yılında, Kuala Lumpur’da kurulan, Deniz Haydutluğu Raporlama Merkezi (PRC) verilerinden hareketle konuyu örneklendirmek gerekirse 1986 yılından itibaren belirgin bir artış gözlemlenen deniz haydutluğu özellikle iki binli yıllarda zirve noktasına ulaşmıştır (Maritime ve Armed, 2008: 2).

Benzer Belgeler