• Sonuç bulunamadı

EKONOMİK PERSPEKTİFTE GİRİŞİMCİLİKTE GÜNCEL KONULAR

6. Teknoparklar ve Girişimcilik

Ekonomilerin gelişmesiyle birlikte üretim sistemleri de bilgi ve teknolojik yönden gelişme göstermiştir. Üretim süreçleri içerisinde iş süreçlerinin gelişimi toplumsal faaliyetlerde sosyo-ekonomik yönden gelişimin önünü açmıştır. Inovasyon ve araştırma geliştirme çalışmalarındaki artış, verimlilik olarak üretimin artmasını sağlamış ve ekonomide rekabete daha fazla imkân sunmuştur. Bu sebeple teknolojiye uyum sağlayabilen ülkelerin işletmeleri rekabet bakımından avantajlı konuma gelmiştir. Gelişmekte olan ülkeler teknolojik üretim süreçlerini arttırarak, rekabet avantajı sağlamayı amaçlamışlardır.

Bunun için inovasyon ve araştırma geliştirme çalışmalarını arttırmışlar, böylelikle teknolojiyi üretim süreçlerinde kullanarak verimliliğin arttırılmasını hedeflemişlerdir (Demirli, 2014: 96). Bilim ve teknoloji alanında kendini sürekli geliştirmek ülkeler açısın zorunlu hale gelmiştir. Küreselleşme ve rekabet olgusunun artması insan ihtiyaçlarını hızlı değişimi ülkeleri inovasyon yapmaya itmektedir.

Inovasyon faaliyetlerinde teknoparklar büyük önem arz eden kuruluşlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmiş ülkelerde üniversiteyi üretime ve inovasyon sürecine dâhil etmede teknoparklar kullanmak önemlidir.

Rekabet üstünlüğü sağlamada ve katma değeri yüksek ürünler üretmek

amacı ile bu işbirliği son derece gereklidir. Teknoparklar ise bu işbirliğinde önemli bir birleştirme aracıdır (Gümüş vd., 2013: 24).

Teknoparklar kurulmasındaki en önemli amaçlar; sanayinin güçlendirilmesi, eğitim ile birlikte ekonomik verimliliğin arttırılması ve yabancı piyasalarla rekabet imkânının arttırılarak fırsat üstünlüğü sağlayabilme imkânlarının araştırılması olarak ifade edilebilir (Harmancı ve Önen, 1999: 2). Ülkemizde teknopark kurulması fikri 1986 yılında ortaya çıkmıştır. 1990 yılında ilk Teknopark merkezi İTÜ ile KOSGEB arasında imzalanan protokolün ardından İTÜ bünyesinde hizmete açılmıştır. İTÜ- KOSGEB Teknoloji Merkezi’nin temel görevi, yeni bir ürün veya ürün geliştirmeye yönelik fikirleri olan kişi ve kuruluşların, ürünlerini geliştirebilmeleri için ihtiyaç duyacakları her türlü, teknik yardım ve büro hizmetleri ile yönetim ve işletme becerisinin kazandırılması hususlarında yardımcı olmaktadır (Çetin, 1997: 211-212).

Teknik girişimcilik, teknolojiye bağlı olan yeni bilimsel gelişmeleri özellikle de bilişim alanındaki yenilikleri ve mühendislik bilimi gibi alanlarda daha fazla avantaj sağlamakla birlikte modern iş dünyasına yeni iş imkânları sunan bir öneme sahiptir. İşletmeler, teknolojiye dayalı girişimcileri yüksek büyüme potansiyeli için avantaj olarak görülmektedir. Teknik girişimcilik, işletmelerin Ar-Ge süreçlerini daha fazla gerçekleştirebildiği ülkelerde uygulama alanı bulmaktadır.

Özellikle ABD ve Japonya gibi Ar-Ge faaliyetleri ileri düzeyde olan işletmelerin çok olduğu ülkeler teknik girişimciliğe daha fazla imkan tanımaktadır (Apak vd., 2010: 62-63). Teknogirişimcilik, yeni pazarlar

geliştirme amacıyla yeni ürün, yeni öngörü ve yeni fikir ile teknolojiyi kullanarak geliştirilebilen girişimciliktir. Yeni ekonominin temel kaynağı teknoloji faktörüdür. Teknogirişimci, teknolojiyi etkin bir şekilde kullanır. Teknogirişimci, başarılı olabilmek için doğru ve gerçekçi öngörü sahibi olmalı, girişimcilik yaptığı alanda uzmanlaşmış ve kendini yetiştirmiş olmalıdır. Teknogirişimcilik, yüksek büyüme hızlarının düşük sermayelerle elde edilmesini sağlamaktadır. Özellikle ülkemiz gibi genç nüfuslu ülkeler teknolojiye yatırım yaparak genç girişimcilerin önünü açmalıdırlar. Bu amaçla girişimcilik faaliyetleri tüm dünyada ve ülkemizde desteklenmektedir. Bu destekler neticesinde girişimcilik faaliyetlerinin önem kazanmasıyla birlikte ülke ekonomilerinin de aynı oranda başarılı oldukları görülmektedir.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmesinin önünü açacak olan girişimcilik türü “teknogirişim”dir.

Çünkü bir girişimcinin düşük sermaye ile ticari potansiyeli yüksek bir iş fikri ortaya koyabilmesi ancak teknogirişimle mümkündür.

Teknogirişim, hızlı bir büyümenin sağlanabilmesi için bulunan ürün veya hizmetin pazarlardaki rakiplerine karşı üstünlük sağlayacak özellikte olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu üstünlük, mal ve hizmetlerin teknoloji kullanılarak yenilenmesi veya farklılaştırılması sayesinde mümkündür. Bu durum ancak teknogirişim sayesinde gerçekleşebilmektedir (Tekin, 2014: 419-420).

Diğer girişimcilik türlerine göre teknogirişimci faaliyette bulunduğu alanda tecrübe ve bilgiye daha fazla sahip olmalıdır. Ayrıca pazardaki eksikliği görerek yeni teknolojiler geliştirebilmeli ve rekabet üstünlüğü oluşturabilmelidir. Teknogirişimcilik, nitelikli nüfusun ülke içerisinde

kalması açısından da önemlidir. Yani bir ülkede beyin göçünün önüne geçilebilmesi için teknogirişimcilik fırsatlarının arttırılması gerekmektedir. Ülkeler teknogirişimciliği destekleyecek birçok yöntemden faydalanabilmektedir (Tekin, 2014: 420-421). Bu doğrultuda teknoparkların avantajları, dezavantajları ve öneriler aşağıdaki Tablo 2’de sunulmuştur (Yalçıntaş vd., 2005: 69).

Tablo 2. Teknoparkların Avantajları, Dezavantajları ve Öneriler

Avantajları Dezavantajları Öneriler

• Endüstri ile kolay

• Sadece mühendislik ve mühendislik bilimleri

Kaynak: Yalçıntaş vd., 2015: 69.

Teknoparklar girişimcilere kendileriyle benzer özelliklerde olan girişimcilerden farklı olarak iş kurma konusunda gerekli olan tecrübe, bilgi ve becerileri kazandırma konusunda destek sağlamaktadırlar (Harmancı ve Önen, 1999: 5). Teknoparklar kuruluşları açısından bulunduğu bölgenin ve kuruluş durumuna göre devlet desteğine ihtiyaç duymaktadırlar. Eğer teknoparklar sağlam zeminde kurulmuş ve kendini geliştirmişse kamu desteğine mümkün olmadıkça ihtiyaç duymazlar. Bu teknoparklar bulundukları çevreye ve içindeki işletmelere oldukça katkı sağlayan bir işleve sahiptirler. Ancak teknoparklar teknolojisi yeterli olmayan, altyapısı yetersiz bir bölgede kurulmuşsa genellikle kamu desteği olmadan döngülerini sağlayamazlar. Özellikle teknoloji üretebilme ve sağlam bir kurumsal zemin oluşturma süreci boyunca teknoparkların kamu desteği alması devamlılıkları açısından büyük önem taşımaktadır (Gümüş vd., 2013:

24). Teknoparklar içerisinde bulunan unsurlar ve çevresinde bulunan diğer unsurlar açısından oldukça bütünleştirici ve işbirliği sağlayan bir yapı oluşturabilirler. Sermaye sahipleri ve yeni fikir sahipleri gibi buluşmalar, akademik altyapısı olan kesimler ve Ar-Ge merkezleri bütünleşmeleri ve bunların birbirleriyle olan bağlantıları teknoparklar üzerinden gerçekleşebilmektedir (Cansız ve Özbaylanlı, 2017: 129). Bu bağlamda teknoparkların ülkelerin gelişmeleri ve kalkınmaları açısından önemi yadsınamaz bir gerçektir.