• Sonuç bulunamadı

Tek Parti’ye Muhalefet: Dörtlü Takrir (Proposal of the Four)

3.İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönemde Türk Siyasal Hayatı Karpat’a göre Türkiye’nin tek partili sistemden çok partili sisteme geçişini,

3.1. Tek Parti’ye Muhalefet: Dörtlü Takrir (Proposal of the Four)

Meclis’teki muhalefet zamanla daha hissedilir olmuştur. 1945’te Ticaret Bakanlığı bütçesinin görüşülmesi sırasında yöneltilen şiddetli eleştiriler ve aleyhte verilen yedi oy hükümete karşı gittikçe büyüyen örgütlü muhalefetin başlangıç noktasını oluşturmuştur.71

14 Mayıs 1945’te Çiftçiyi Topraklandırma Yasası görüşülürken, dönemin CHP Milletvekili Adnan Menderes ile dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu bir hayli sert şekilde tartışmışlar, Emin Sazak ve Refik Koraltan da bu yasayı şiddetle eleştirmişlerdir. Yasanın kabul edilmesi sırasında da, bütçeye olumsuz oy veren yedi milletvekili oy kullanmayarak, tepkilerini göstermişler, ancak bu yedi kişiden Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan bu yasanın onaylanmasından önce parti grubuna “Dörtlü Takrir” olarak bilinen belgeyi vererek, muhalefetlerinin yalnız bütçeye ya da Toprak Yasasına olmadığını göstermek istemişlerdir.72

7 Haziran 1945 günü Halk Partisi Meclis Grubu’na “dörtlü” önergenin verilmesiyle muhalefet daha belirli bir şekil almaya başlamıştır. Bu önergeyi

69 Mehmet Ali Birand, Can Dündar, Bülent Çaplı, (2007): Demirkırat, İstanbul, Doğan Kitap,

Ondördüncü Baskı: s.22.

70 Ayşegül Komsuoğlu, (2002): “Demokrat Parti ve Vatan Cephesi”, Maltepe Üniversitesi İİBF Dergisi, İstanbul, Sayı:2, s.44.

71Bu oyların dördünü sonradan Demokrat Parti’yi kurmuş olan Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik

Koraltan ve Fuat Köprülü vermişlerdir. Geri kalan üç oyu kullananlar ise, hükümeti eskiden beri eleştiren Hikmet Bayur, iktisadi politikayı beğenmeyen Recep Peker ve zengin toprak ağası olan Emin Sazak’tır. Karpat, 2008: 249.

imzalayanlar; eski Başbakan Celal Bayar73 ile Adnan Menderes74, Fuat Köprülü ve

Refik Koraltan idi.75 Albayrak’a göre Dörtlü Takrir, CHP içinde ıslahat yapılmasını

isteyen bir çeşit siyasi ültimatom niteliğinde olmuştur.76

Dörtlü Takrir incelendiği zaman, özellikle şu önemli noktalar üzerinde durulduğu dikkati çekmektedir:

Türkiye Cumhuriyeti’nin daha ilk kuruluş yıllarında itibaren demokrasi esaslarına inandığı ve bunu demokratik bir Anayasa yaparak kanıtladığı,

Bu Anayasa’nın tanıdığı haklardan yararlanılarak hükümeti denetlemek amacı ile iki defa çok partili sisteme geçmek için deneme yapıldığı, ancak bu denemelerin başarısız olması nedeniyle, istenen amaca ulaşılamadığı,

İkinci Dünya Savaşı’nın olumsuz şartları nedeniyle, memleketimizde siyasi hak ve hürriyetlerin kısıtlandığı, ancak bu olağanüstü şartların bugün ortadan kalktığı ve “memleketimizde de Cumhurbaşkanlarından en küçüğüne kadar bütün milletin aynı demokratik ülküleri taşıdığı…” kısacası, ulusun demokratik bir siyasal rejim arzusu vurgulanarak;

73Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar, 1907’den itibaren Jön Türklerin

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde siyasi faaliyetlerde bulunmuştur, Kurtuluş Savaşı sırasında ulusalcı harekete katılmıştır. Mustafa Kemal’in direktifi üzerine Türkiye Komünist Fırkası’nın kurucuları arasında yer almıştır. 1923’te İzmir’den milletvekili seçilen Bayar, 1924’te İş Bankası’nın kuruluşuyla görevlendirilmiştir. 1932’de İktisat Bakanlığına getirilmiş, 1937’de Mustafa Kemal tarafından İsmet İnönü’nün yerine başbakan olarak atanmıştır. Cumhuriyet yıllarında ekonomide liberal politikaların sözcüsü olarak bilinen Bayar, İnönü’nün Cumhurbaşkanı olmasından sonra başbakanlıktan ayrılmıştır. 1945’teki Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na muhalefet edenlerin yanında yer almıştır. Aynı yıl, CHP’den ayrılmış ve 1946’da kurulan DP’nin başkanlığına getirilmiştir. 1950 seçimiyle birlikte Cumhurbaşkanı seçilen Bayar, Türkiye’nin ilk sivil cumhurbaşkanı olmuştur. 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle tutuklanıp, idama mahkûm edilmiştir. Daha sonra cezası hafifletilmiş ve serbest bırakılmıştır. Cumhuriyet Senatosu’nda doğal üye olarak yer almıştır.

74 Aydın’ın büyük toprak sahiplerinden Adnan Menderes, İzmir’in işgaliyle birlikte ulusal harekete

destek vermiştir. 1930'da, Aydın’da çiftçilik yaparken, Serbest Cumhuriyet Fırkası’na katılmıştır. Bu partinin kapatılması üzerine, Aydın milletvekili olarak CHP’ye girmiştir. 1945 yılında çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’na muhalefet ederek CHP’den ayrılmıştır. Bunun üzerine DP’nin kuruluşuna öncülük etmiştir. 1950 seçimlerinden sonra DP Genel Başkanı Celal Bayar’ın

Cumhurbaşkanı olması üzerine, DP Genel Başkanı ve Başbakan olmuştur. 27 Mayıs 1960’daki askeri darbe sonucu iktidardan indirilmiş, yargılanmış ve 1961’de idam edilmiştir. Adnan Menderes, Türkiye’de, ilk kez demokratik bir seçimle iktidara gelen ve ilk kez bir askeri darbe sonucu devrilen hükümet başkanıdır.

75Karpat, 2008: 249. 76Albayrak, 2004: 44.

“1-Milli hâkimiyetin en tabii neticesi ve aynı zamanda dayanağı olan Meclis murakabesinin Anayasamızın yalnız şekline değil, ruhuna da tamamıyla uygun olarak tecellisini sağlayacak tedbirlerin aranması.

2-Yurttaşların siyasî hak ve hürriyetlerini daha ilk Teşkilât-ı Esasiye Kanunumuzun gerektirdiği genişlikte kullanabilmeleri imkânlarının sağlanması.

3-Bütün Parti çalışmalarının yukarıdaki esaslara tamamıyla uygun bir şekilde yeni baştan tanzimi…” istenmekte ve Cumhurbaşkanı İnönü’nün, 19 Mayıs 1945 tarihindeki söylevinde siyasi hayatımızın daha demokratik bir hal alacağı yolundaki sözleri hatırlatılmakta idi.

Dörtlü Takririn verilmesinden bir gün önce İstanbul’un zengin sanayicilerinden Nuri Demirağ, 6 Haziran 1945’de yeni bir siyasi parti kurmak için başvurmuş, 22 Eylül 1945’te de resmi iznini alarak savaştan sonra Türkiye’de ilk muhalefet partisini kurmuştur. Karpat’a göre Milli Kalkınma Partisi (National Resurgence Party)77 adındaki bu partinin somut sorunlar üzerinde ayrıntılı bir programı yoktu ve faaliyetleri kurucusunun kişisel düşüncelerinin dışına çıkmıyordu. Ama Karpat’a göre hükümet, bu partinin kurulmasına izin vermekle muhalefet partilerini kabul ettiğini fiilen ispat etmiş olmuştur.78

Türkiye’nin Çok Partili sisteme geçmesi ile birlikte, 1945-1950 tarihleri arasında toplam 24 parti kurulmuştur. Bu partilerin bir kısmı düşünce hürriyetleri üzerinde devam eden kısıtlamaları ihlal ettikleri iddiasıyla, devlet tarafından 77Milli Kalkınma Partisi, kurulmadan önce de, kurulduktan sonra da daima bir espri konusu olarak

kalmıştır. Demirağ’ın Üsküdar sırtlarında bir korusu ve onun ortasında sarı boyalı bir köşkü vardı. Adını “Kanarya Köşk” koymuştu. Onu Washington’daki Beyaz Ev ile kıyaslamış ve gazetecilere koruda sık sık kuzu ziyafetleri çekmiştir. Onun için partisi, gerçek adından fazla “Kuzu Partisi” namı altında meşhur olmuştur. Buna rağmen, teşebbüsün o günler yarattığı ilgi görmezlikten gelinmemelidir. London Times olaya sütunlarında yer vermiştir. Merak edilen husus müracaatın hükümetçe nasıl karşılanacağı olmuştur. İstek önce, bir formalite noksanı dolayısıyla reddedilmiştir. Cemiyetler Kanunu’nun 4. maddesine göre cemiyet teşkili için verilecek dilekçelere ana nizamnamelerin iki nüshasının bağlanması mecburiyeti getirilmiştir. Demirağ bunu yapmamıştır. Dilekçesi kendisine iade edilmiştir. O da noksanı tamamlamış, müracaatını tekrarlamıştır. Hükümet Eylül ayının 22’sinde Millî Kalkınma Partisi’nin kurulmasına resmen müsaade etmiştir. Demirağ ve arkadaşları, tabii hazırlıksızdılar. Bundan dolayı partilerinin açılış törenini ancak 27 Ekim’de yapabilmişlerdir. Törende dönemin İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kırdar da yer almış ve İstiklal Marşı’nı Şehir Bandosu çalmıştır. Ama Toker’e göre Milli Kalkınma Partisi’nin ifade ettiği manayı, daha ziyade “manasızlığı” şuradan anlamak gerekir ki, Cumhurbaşkanı İnönü 1 Kasım 1945 nutkunda hala “Bizim tek eksiğimiz hükümet partisinin karşısında bir parti bulunmamasıdır” demiştir. Ayrıntılı bilgi için bk. Metin Toker, (1990): Demokrasimizin İsmet Paşa’lı Yılları, Cilt I, İkinci Baskı, Ankara.

kapatılmış, bir kısmı ise, önemli bir halk desteği elde edemediklerinden kendi kendilerine kapanmıştır.79