• Sonuç bulunamadı

İkinci Büyük Kongre

3.İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönemde Türk Siyasal Hayatı Karpat’a göre Türkiye’nin tek partili sistemden çok partili sisteme geçişini,

Madde 23. [ ] Memurların, her şeyden evvel, halka hizmet duygusu

3.2.4. İkinci Büyük Kongre

Demokrat Parti’nin İkinci Büyük Kongresi, 20 Haziran 1949 sabahı Ankara’da toplanmıştır. İlk kongreden beri parti büyük yol almış ve 12 Temmuz Beyannamesi’nden sonra temel güvenliğini de elde etmiştir. Ancak o arada büyük sarsıntılar geçirmiş, meclis grubunun yarısını kaybetmiş ve ilk kongrenin seçtiği Genel İdare Kurulunun (GİK), üçte birinden fazlasını ihraç etmek durumunda kalmıştır. Örgüt bu tutumu desteklemekle beraber, kongrenin ne tavır takınacağı kesin olarak bilinememiştir. Öte yandan, genel seçimler ufukta belirmiştir. Oysa iktidar, hala güvenceli bir seçim kanunu kabul etmemiştir. Geçen kongrenin eğiliminin aksine, GİK, Hürriyet Misakı’nı uygulayıp meclisten çekilmeye yanaşmamıştır. Yeni kongre bu tutumu nasıl karşılayacaktı? Bu soruların önemli bir kısmına kongre, daha ilk günden cevabını vermiştir.

Celal Bayar’a olağanüstü tezahürat yapılması parti içi muhalefetin hiçbir şansa sahip olmadığını göstermiştir. Böylece, yöneticilerin karşısında bulunan iki hasımdan, parti içi muhalefet ile iktidardan, birincisi ilk hamlede bertaraf edilmiştir. Bunun sonucu olarak da husumet bütünüyle iktidara yöneltilebilmiştir. Yine de, kongrede yöneticilere bazı eleştiriler yapılmıştır. Bunlar, özellikle 12 Temmuz Beyannamesi ve iktidarla ilişkilerle ilgili eleştiriler olmuşlardır. Bayar verdiği cevapta 12 Temmuz Beyannamesi ilan edildiği sırada, iki yoldan birini tercih etmek 97Birand, vd., 2007: 39.

durumunda olduklarını belirtmiştir. Bunlardan biri isyan ve ihtilal, ikincisi ise sabır ve istikrardır. Demokratlar ikinci yolu tutmayı memleket için daha yararlı görmüşlerdir. Bayar konuşmasında, ayrıca, din hürriyeti ve komünizm tehlikesi üzerinde durmuştur. Din hürriyeti esas olmakla beraber gericilik yolunda sömürülmesine imkân verilmeyecekti. Komünizm tehlikesi de önlenecekti, ancak bunun bir baskı vesilesi olmamasına dikkat edilecekti. Kongre, tüzüğü bazı noktalarda değiştirmiştir. En önemlisi, geçen defa olduğu gibi, milletvekili adaylarının saptanması meselesi olmuştur. Varılan karara göre adayların yüzde sekseni örgütçe, yüzde yirmisi ise GİK tarafından gösterilecekti. Fakat kongrenin üzerinde en fazla durduğu mesele yine seçim güvencesi olmuştur. Konuşmacılar ısrarla yargı denetiminin zorunluluğu üzerinde durmuşlardır. İzmirli bir delege, “Reylere tecavüz edenlere ırz ve namusumuza tecavüz edenlere yapılan aynı muamele yapılacaktır” diyerek Demokratlara göre oy meselesinin namus meselesi olduğunu öne sürmüştür.

Sonradan Milli Husumet Andı adıyla tanınan ana davalar komisyonu raporu işte bu hava içinde ve oybirliğiyle kabul edilmiştir. Hürriyet Misakı örneğine uygun hareket eden İkinci Büyük Kongre, bir ana davalar komisyonu kurmuş ve ona yöneticilerin şu sorusunu inceletmiştir:

“Antidemokratik kanunlar değiştirilmez, seçim kanunu emniyet verecek ve adli teminatı içerecek bir şekle konmaz; nihayet az veya çok farklarla önümüzdeki umumi seçimlerde de 21 Temmuz metotlarının tatbikine kalkışılacak olursa vaziyet ne olacaktır?”

Komisyonun yazdığı karışık ifadeli rapordan şöyle bir cevap çıkmıştır: Seçimler, millet iradesinin serbestçe tecellisini sağlamak zorundadırlar; dolayısıyla reylere tecavüz halinde, vatandaşlar meşru müdafaa durumunda kalacaklardır; ancak bu müdafaa kanuni yollarla yerine getirilmelidir; ne var ki, vatandaşlarını bu durumda bırakan idareler, milletin husumetiyle karşılaşacaklardır. Kongre iktidara bu sert uyarısını yaptıktan sonra seçimleri yenilemiş ve dağılmıştır. Celal Bayar, yine parti başkanlığına getirilmiştir. Yeni seçilen GİK’te yine kurucular ve taraftarları egemen hale gelmişlerdir.

4.1950 Seçimleri

16 Şubat 1950’de, TBMM 5545 sayılı bir seçim yasasını 10 ret oyuna karşılık 341 kabul oyuyla geçirmiştir. Seçim kanunu Ortaylı’ya göre

“Türk demokrasi tarihinde bir devrim sayılmalıydı; ikinci seçmenlik usulü kaldırılıyor, vatandaşların her birinin doğrudan reyiyle milletvekilleri seçiliyor ve buna bağlı olarak gizli oy-açık tasnif sistemi getiriliyordu”.98

Çoğunluğu alanın o seçim bölgesindeki tüm milletvekillerini çıkaracağı ve CHP’nin tasarımı olan bu seçim sistemi değişikliği, CHP’nin beklentilerinin tersine aslında on sene boyunca DP’nin avantajına olmuştur. 1950 seçimlerinde partilerin kampanyaları, 1946 seçimlerinden de hareketli geçmiştir.

Siyasal parti temsilcileri, kahve toplantıları ve açık hava mitingleriyle ülkenin dört bir yanını gezmişlerdir. Yücel’e göre Hükümet, 1946 seçimlerinde muhalefeti radyonun yanına bile yaklaştırmazken, bu sefer gerek DP gerekse MP, radyodan CHP kadar yararlanmışlardır.99

CHP, seçim kampanyasını İsmet İnönü’nün kişiliği üzerine inşa etmiştir. CHP’nin seçimleri kaybetmesi durumunda devletin sıkıntıya düşeceği teması işlenmiştir. İnönü, “seçim zamanlarında diyar diyar dolaşarak, vatandaşa kendini beğendirmeye çalışan diktatör işitilmiş midir?” gibi yaptığı konuşmalarla Türkiye’ye demokrasiyi kendisinin getirdiğini, CHP’nin seçimleri kaybetmesi durumunda Cumhurbaşkanlığından çekileceğini ifade etmiştir. Ayrıca İnönü, ülkeyi İkinci Dünya Savaşı gibi büyük bir badireden kendisinin çıkardığını anlatmıştır.100

Demokrat Partililer ise Yücel’e göre kampanyalarını kişi üzerine değil, millet üzerine kurmuşlardır. Partinin önderleri ile milletvekili adayları ülkeyi baştanbaşa

98İlber Ortaylı, (2010): Türkiye’nin Yakın Tarihi, Timaş Yayınları, İstanbul, Altıncı Baskı: s.93. 99Yücel, 2001: 77.

gezerek, yaptıkları demokrasi ve hürriyet mücadelesini anlatmışlar ve vatandaşa yaklaşmayı prensip edinmişlerdir.101

Resim IV: DP Seçim Afişi

Kaynak: www.dyp.org.tr

Seçimler 14 Mayıs 1950 günü gerçekleştirilmiştir. DP, yeni seçim sistemine göre102 meclise 416 milletvekili göndererek hükümeti kurmaya hak kazanmıştır

(Tablo II).

Tablo II: 1950 Genel Seçimleri Sonuçları

Parti Aldığı Oy Sayısı Aldığı Oy Oranı Milletvekili Sayısı

Demokrat Parti 4.391.694 55,2 416 Cumhuriyet Halk Partisi 3.148.626 39,6 69 Millet Partisi 368.537 4,6 1 Bağımsızlar 44.537 0,6 1 Kaynak: www.tuik.gov.tr 101Yücel, 2001: 77.

102 Türkiye’de çok partili döneme üçüncü kez geçildiğinde Liste Usulü Çoğunluk Sistemi kabul

edilmiş, bu sistemin yürürlükte olduğu dönemde, iki seçim kanunu çıkarılmıştır. Bunlar 5 Haziran 1946 tarih ve 4918 sayılı Mebus Seçimi Kanunu ile 16 Şubat 1950 tarih ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu’dur. 1946-1960 yılları arasında yürürlükte olan sistemin özüne yönelik değişiklikler yapılmamış, ancak uygulamaya dönük bazı düzenlemeler yapılmıştır. Listeli çoğunluk sistemi, “artık ve eksik” temsil meydana getirerek temsilde eşitlik sağlayamamaktadır. Hatta bu sistemde, tek isimli çoğunluk sistemine göre, temsilde adaletsizlik daha da belirgindir. Öyle ki, liste yönteminde, bir seçim çevresinde, çok az farkla da olsa çoğunluğu elde eden parti oradaki bütün sandalyeleri kazanmış olur. Erol Tuncer, (2003): Osmanlı’dan Günümüze Seçimler (1877-2002), TESAV Yayınları, Ankara: ss.115-116.

14 Mayıs 1959 akşamı CHP’nin seçimlerde geride kaldığı ve kaybedeceği anlaşılınca bazı komutanlar İnönü’yü ziyaret etmişler ve dilerse Meclisi dağıtacaklarını, kendisinin emrinde olduklarını açıklamışlardır.

1950 şartlarında CHP’nin iktidarda kalmasının artık mümkün olmayacağını anlayan İnönü ise bu teklifi reddederek 16 Mayıs 1950 günü bir bildiri yayınlamıştır. İsmet İnönü’nün iktidarı devretmekteki aceleciliği bu bildiride açıkça görülmüştür:

“…umumi seçimlerin neticeleri 15 Mayıs Pazartesi akşama doğru çokluğun Demokrat Parti’ye geçtiğini göstermeye başlayınca hükümet çekilmek ve ekseriyet partisi üyelerinden mürekkep bir bakanlar kuruluna terk etmek arzusunu izhar etmiştir. Bunu müteakip Cumhurbaşkanı, Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar’ı davet ederek durumu kendisine bildirmiştir. Bugün saat 11.00’de cevap getiren Demokrat Parti Başkanı, Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasından önce hükümet kurmak için vaktin dar olduğunu söyleyerek itiraz etmiş ve hükümetin, Meclisin toplanmasına kadar işbaşında kalması temennisinde bulunmuştur. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı, hükümetin çekilme arzusunu kabul etmeyerek yeni meclisin toplanma gününe kadar vazife başında bulunmasını istemiştir. Memleketin her tarafında iftihar edilecek bir emniyet ve asayiş hüküm sürmektedir”.

Demokrat Parti Meclis Grubu, ilk toplantısını 20 Mayıs 1950 günü yapmıştır. Toplantıda Cumhurbaşkanlığına Celal Bayar’ın, Meclis Başkanlığına da Refik Koraltan’ın aday gösterilmesi kararlaştırılmıştır.

Resim V: 1950 Seçimi öncesi Basından Resim VI: 1950 Seçimi sonrası Basından

Görüntüler… Görüntüler…

-Sen kalk da biraz da yanındaki otursun.. Bayrak Yarışı

-Peki, ben nereye oturacağım? (Turhan Selçuk, Yeni İstanbul, 18.5.1950

-Şapa! s.1).

(Celal Bayar ile Başbakan Şemsettin Kaynak: Çeviker, 2010, Cilt I: 218.

Günaltay) (Ramiz Gökçe, Mizah, 9.12.1949, Sayı:179, s.1417).

İKİNCİ BÖLÜM