• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

3.2. Ateş ve Şimşek’in Nâsih-Mensûh İlişkisi Kurulan Âyetleri Yorumlama

3.2.5. Tedricilik Bağlamında Yorumlamaları

Bilindiği üzere İslâm Dînî Hz. Adem’den Hz. Peygamber’e kadar gelen peygamberlerin ve onların tahrif edilmemiş şeriatlarının genel adıdır. İslâm halkasının son peygamberi Hz. Muhammed (sas), ilahi vahyin son kitabı da ona vahyedilen Kur’an’dır. Kur’an-ı Kerim bir taraftan geçmiş şeriatların tahrif edilen kısımlarını tashih ederken, diğer taraftan toplumsal bir düzen inşa etmekte ve ideal bir toplum yapısını tedric (aşama aşama) metoduyla inşa etmekteydi. İnsanların geçmişten getirdikleri alışkanlıklarını bir çırpıda terk etmelerinin mümkün olmayışı, Allah’ın iradesiyle bunu gerçekleştirmesi durumunda ise insana verilen akıl, düşünce ve imtihanın bir hükmünün olmayacağı düşünüldüğünde bu alışkanlıklar belli aşamalar ve muttalilerine mühlet tanınarak terk etmelerinin önü açılmıştır. Konumuz nesh bağlamında tedric metodunu ele almak olduğundan daha fazla detaya girmeyecek bu kadar açıklama ile iktifa edeceğiz.

Yukarda tedric konusunu beyan ettikten sonra Süleyman Ateş’in içkiyi yasaklayan âyetlerin neshini kabul etmediğini daha önce sure bazında neshe konu âyetleri incelerken aktarmıştık. Ateş’e göre içkinin yasaklanma aşamasının ilk basamağını Mekke’de indirilen lakin henüz şarabın haram olmasına dair bir hüküm belirtmeyen “Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden içki ve güzel rızık

447 Süleyman Ateş, a.g.e., c. VIII, s. 443.

137

elde edersiniz” âyetidir. Âyette herhangi bir hüküm yok fakat bir hakikatin izharı söz

konusudur. Bunla birlikte âyet içkiyi güzel rızıktan ayrı zikretmekle iyi bir şey olmadığını işaret etmektedir.449 İkinci âyet ise içkiyi haram kılmaya götüren yolda

ikinci aşamayı oluşturan “Sana şaraptan soruyorlar. De ki; O ikisinde büyük günah

ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat günahları yararlarından çoktur”450 âyetidir.

Yalnız bu âyet de içkiyi kesin bir dille yasaklamamaktadır. Faydalarının yanında zararlarının çokluğundan bahsetmektedir. Ateş’in aktardığına göre sahabe âyetin kesin bir dille içkiyi haram kılmadığından olsa gerek âyeti te’vil etmiş ve sahabenin bazıları içkiye devam etmiştir451. İçkiyi haram kılmaya giden yolda üçüncü aşama

Abdurrahman b. Avf’ın (ö. 32/652) davetiyle bir araya gelen sahabenin sarhoşken namaz kılmaya kalkışmaları ve namaz kıldıranın “ ٍَۙنوُدُبْعَت اَم ُدُبْعَا الا/âyetini hatalı olarak “ َنوُدُبْعَت اَم ُدُبْعَا” şeklinde okuması üzerine “Sarhoşken namaza yaklaşmayın ki ne

dediğinizi bilesiniz452”âyeti indirildi. Bu âyetle birlikte sahabenin birçoğu içkiyi

terketti ancak içlerinden mübtela olan bazıları içmeye devam etti. İçkiyi haram kılan son aşamadaki âyetin sebebi yine bir ziyafette şiir dalaşına dönüşen övünme seansı esnasında Ensar’dan içkiyi fazla içen birinin Sa’d İbn Ebi Vakkas’ın (ö. 55/675) deve kemiğiyle kafasını yarması üzerine durum Hz. Peygamber’e iletilmiş ve Hz. Ömer’in sadra şifa bir âyet inmesi için dua etmesinin neticesinde içkiyi katî olarak haram kılan “Ey inananlar, şarap, kumar, dikili taşlar, ezlam şeytan işi birer pisliktir.

Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz453 âyeti inmiş ve bu âyetle sahabeden içki ve âyette sayılan fuhşiyattan vazgeçmeleri istenmiştir. Sonraki âyette gelen “vazgeçtiniz

değil mi454sorusuna karşılık Hz. Ömer vazgeçtik demiştir. Görüldüğü gibi toplumsal

bir problem olan şarabın tüketimi alışkanlıkların kolay değiştirilemeyeceği gerçeğini göz önünde bulundurarak uyarma, kötülüğünü gösterme, ibadetten menetme ve son olarak kendisini yasaklama şeklinde müptelalarına zaman tanıyan ve bu zaman için de de onları bu alışkanlıktan tiksindiren bir yolla tedrici(aşamalı) olarak yasaklanmıştır.455 Görüldüğü üzere Süleyman Ateş bu âyetler arasında bir

nasihmensûh ilişkisi kurmamaktadır. Aşama aşama toplumsal bir problemle baş etmenin metodu sahabeye öğretilmiştir. İlgili âyetlerin her biri kendi kapsamları

449 Süleyman Ateş, “Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri”, s. 121-122. 450 Bakara 2/219.

451 Süleyman Ateş, “Kur’an’da Nesh Meselesi”, s. 24. 452 Nisa 4/43.

453 Maide 5/90. 454 Maide 5/91.

138

çerçevesinde geçerliliği olup içkinin güzel bir rızık olmadığını, faydası olmakla birlikte zararının daha çok olduğu, içkiliyken huzura gelmemelerinin gerektiği ve son olarak şeytan işi bir pislik olduğunun ilanıyla tamamen men edilmesi yolu takip edilmiştir.

M. Sait Şimşek, içki âyetleriyle alakalı müfessirlerin nesh iddialarını kabul etmemektedir. Şimşek neshi savunan müfessirlerin ilk âyette456 içkinin helal kılındığı

vehmetmeleri sebebiyle bu ve bundan sonraki iki âyetin457 içki, kumar, dikili taşlar, şans okları şeytan işi bir pislik olarak tanımlayan âyetle458 nesh edildiğini

söylemelerine sebep olmuştur. Şimşek’e göre Nahl sûresi 67. âyet haram kılmanın ilk aşamasını teşkil etmekte olup Maide sûresi 90-91. âyetler şüpheleri ortadan kaldıran son aşamadır. Şimşek’e göre âyetlerde içkiyi içmeyenlere veya içenlere şimdilik içebilirsiniz gibi bir yönlendirme değil aksine hem içen hem de içmeyenlere zararlarından bahsetmek suretiyle bir illetten nasıl kurtulunması gerektiğinin yolu öğretilmektedir. Aynı şekilde Şimşek’e göre bu âyetler emir ve yasakların topluma anlatılırken en sağlıklı metodun aynı şartlar söz konusu olduğunda takip edilmesi gereken tedric metodu olduğunu öğrettiğini söylemektedir. Şimşek’e göre tedricilik metodu ile terk ettirilen içki ve kötü alışkanlıklarla ilgili âyetler aynı şartlar söz konusu olduğunda tekrar devreye girer. Buradan da anlaşılacağı üzere Şimşek kısmi zamanlı bir neshten söz etmektedir459.

3.2.6. Tahsîs Bağlamında Yorumlamaları

Tahsis; genel olanı müstakil ve kendisine yakın veya bitişik olan bir delil ile kendisinden bir kısma kasr etmektir.460 Diğer bir ifadeyle hükmü genel olan bir

nassın daha sonraki bir âyet veya icma ile bu nassın hükmünün lafızda geçen bütün fertlere değil de belirli fertlere has olduğunun belirtilmesidir. Bu kapsam, umum ifade eden bir lafzın özel bir lafız ile açıklanması yoluyla tespit edilir.

Fuhşa varan kişilere uygulanması gereken hükmü düzenleyen “Kadınlarınızdan fahişeye varanlara aranızdan dört şahit getirin…461” âyetinde

geçen “fahişe” kelimesinin Süleyman Ateş kötülüğü gâyet açık olan davranış, aşırı

456 Nahl 16/67.

457 Bakara 219.; Nisa 43. 458 Maide 5/90-91.

459 M. Sait Şimşek, “Kur’an’ın Anlaşılmasında İki Mesele” s. 108.

460 eş-Şerif Cürcani, “Tarifat”, “Terc. Arif Erkan”, Bahar Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1997, s.57. 461 Nisa 4/15.

139

derecede edepsizlik genel olarak cinsel ilişkiler özel olarak da zina için kullanıldığını söyler. Dolayısıyla bu âyetin nâsihi olduğu söylenen “Zina eden kadın ve zina eden

erkeğin her birine yüz sopa vurunuz…462âyetiyle ilk âyette geçen ve Ateş’in verdiği

anlama göre umum ifade eden “fuhşiyyat”, “zina” ile tahsis edilmiştir. Süleyman Ateş her ne kadar tahsisi kabul etmese de Kur’an’da nesh, tahsis, tebdil gibi bir durumun bulunmadığını açıktan ifade etmiş bunların geleneğin Kur’an’a egemen kılınmasından başka bir şey olmadığını söylemiş olsa da âyetlere getirdiği açıklamalar ve tanımlamalar kavramsal çerçevenin içine dahil olmaktan başka bir sonucu getirmemektedir.463

M. Sait Şimşek “Kadınlarınızdan fahişeye varanlar…” âyetinde geçen “fahişe yapan kadınlar” kısmında geçen “fuhuş” kelimesinin kapsamının zinadan daha geniş olduğunuifade etmektedir. Şimşek’e göre itidal sınırı aşırı derecede aşan her türlü kötülüğe “fahişe” denir. Görüldüğü üzere “fahişe” kelimesinin kapsamı

“zina” kelimesinden dahakapsamlıdır. Dolayısıyla zina suçunun cezasını tespit ve

bahsi geçen âyetin nâsihi olarak zikredilen “Zina eden kadın ve zina eden erkeğin

her birine yüz değnek vurun…” âyeti “zina eden kadın ve zina eden erkek” kısmıyla

mensûh olduğu zikredilen ve umum ifade eden âyetteki “fuhuş” tahsis edilmiştir. 464