• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.6. Hicr Sûresi 9 Ayet Bağlamında Ateş ve Şimşek’e Göre Kur’an’ın

3.1.2. Mehmet Sait Şimşek’in Neshe Konu Âyetlere Yaklaşımları

3.1.2.8. Mu’minûn Sûresi’nde Neshe Konu Âyetler

Daha önce Tevbe sûresinde geçen “savaş âyeti” olarak bilinen âyetleri neshe konu olmaları yönünden incelerken bazı müfessirlerin sözünü ettiğimiz âyetle müşriklere karşı sulh ve yumuşaklıkla yaklaşmanın tavsiye edildiği âyetlerin nesh edildiğini iddia ettiklerini söylemiştik.

3.1.2.8.1. Mu’minûn 23/96

Yumuşak davranmayı emreden âyet dizilerinden biri de Mu’minûn sûresindeki “ َنوُف ِصَي اَمِب ُمَلْعَا ُنْحَن َِۜةَئِ يَّسلا ُنَسْحَا َيِه ي۪تَّلاِب ْعَفْدِا / Sen kötülüğü en güzel olan ile

398 Nahl 16/125.

399 Krş. İbn Atıyye, c. III, s. 432. 400 M. Sait Şimşek, a.g.e., c. 3, s. 192 401 Âli İmran 3/159.

124

sav. Biz onların nitelemelerini en iyi biliriz”402 âyetidir. Savaş izni verildikten sonra

aynı konuyu ihtiva eden diğer âyet dizileri gibi bu âyetin de nesh edildiğini bazı müfessirler iddia etmişlerdir. M. Sait Şimşek ise bu iddiayı kabul etmemektedir. Şimşek’e göre inananlar ile inkâr edenler arasındaki ilişki savaştan ibaret değildir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi saldırı yoksa İslâm’a göre saldırma da yoktur. Saldıran tarafın Müslümanlar olmaması esastır. Şimşek’e göre bu âyet Müslümanların takınması gereken tavrı tarif etmektedir. Bu tavır ise daha az tahribatın mümkün olduğu bir yol varken başka bir yolun aranmamasıdır. İslâm’da aslolan muhalifleri imha etmek değil İslâm’a davet etmektir. Dolayısıyla Şimşek’e göre affedici olmak ve yumuşak bir eda ile yaklaşmak inkâr edenleri İslâm’a daha çok yaklaştırır.403 Şimşek’in bu tespitlerinden anlıyoruz ki ona göre inkarcılara karşı

yumuşak davranmayı emreden âyetler dizisinin savaşı emreden âyetlerden sonra da hükmü geçerlidir. Nesh edilmemişlerdir.

Aynı âyetler hakkında Süleyman Ateş’in nesh bağlamında bir tespiti bulunmamaktadır. Daha önce bahsettiğimiz gibi Ateş, savaş âyetleri tarafından hoşgörü ve yumuşak davranma ve hikmeti emreden âyetlerin savaş âyetiyle neshini kabul etmemektedir.

3.1.2.9. Câsiye Sûresi’nde Neshe Konu Âyetler

Müşrikler İslâm’ın ilk yıllarında Müslümanlara zayıf olmaları sebebiyle hem sözlü hem de fiili olarak zulmetmişlerdir. Bu sebeple bu süreçte vahiyle müşriklere karşı affedici olma emredilmiş, müşriklerle karşı karşıya gelmekten olabildiğince sakındırılmışlardır. Şimşek sûrede 14. Ayeti nesh bağlamında ele almakla birlikte İslâm’ın temel prensibinin güzel söz, affetme olduğunu söylemektedir.

3.1.2.9.1. Câsiye 45/14

Bu surede bulunan “ اوُناَك اَمِب اًم ْوَق َي ِزْجَيِل ِ هاللّٰ َماَّيَا َنوُج ْرَي َلا َني ۪ذَّﻠِل او ُرِفْغَي اوُنَمٰا َني ۪ذَّﻠِل ْلُق َنوُبِسْكَي/ İman edenlere de ki: Allah’ın cezalandırma günleriyle karşılaşacaklarını

ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her topluluğa yaptıklarının karşılığını verecektir”404mealindeki âyet bu sakındırma ve bağışlayıcı olmayı emreden bir

âyettir. Daha önce inkâr edenlere karşı yumuşak olmayı emreden âyetlerin neshin

402 Mu’minûn 23/96.

403 M. Sait Şimşek, a.g.e., c. 3, s. 461. 404 Câsiye 45/14.

125

varlığını savunan müfessirler tarafından savaşı emreden âyetlerle nesh edildiğini iddia ettiklerini söylemiştik. Bu âyetler dizisinden biri olan açıklamaya çalıştığımız âyet için de müfessirlerin çoğu405mensûh derken, M. Sait Şimşek ise Bakara sûresi

2/106. âyet bağlamında görüşlerini naklettiğimiz şekilde Kur’an’da mensûh bir âyetin bulunmadığını dolayısıyla bu âyetin de nesh edilmediğini söylemektedir. Şimşek’e göre Kur’an-ı Kerim’de yazılı olan her bir âyet kendi şartları içinde geçerliliğini korumaktadır. Bu âyetin mensuh olmadığını söylerken Şimşek, Razi’nin görüşünü referans almakta ve âyetin eziyet veren söz ve davranışlar gibi basit şeylerle ilgili olduğunu dolayısıyla iman edenlerden bu davranışları gösterenlere karşı bağışlayıcı olmalarının talep edildiğini ifade etmektedir.406

Süleyman Ateş daha önce de zikrettiğimiz gibi kıtal âyetleri ile müşriklere karşı sabır ve metaneti emreden âyetlerin neshini kabul etmemektedir. Ateş’e her şeyin zamanı olmakla birlikte en etkili metot güzel ve hikmetli sözle davettir. Güzel sözün, sabrın ve metanetin fayda vermediği yerde diğer şartlara müracaat edilir. Şiddete karşı şiddetin fayda vermeyeceği hatta durumu daha kötü yapacağı yerde sabır en güzel olandır. Ateş’e göre bu âyetlerde nesh söz konusu değildir.407

3.1.2.10. Mücadele Sûresi’nde Neshe Konu Âyetler

Hz. Peygamber sadece tebliğ görevi bulunan bir peygamber değildi. Peygamberliğin yanında devlet başkanlığı ve devleti yönetmenin dışında diğer mesuliyetleri de bulunuyordu. Tebliğ görevinin yanında kendisine gelen müşkillerin halli ve soruları cevaplaması da gerekiyordu. Bu sebeple yoğun bir temposu vardı. Böyle bir ortamda Hz. Peygamberle daha fazla zaman geçirmek isteyen bu sebeple de sohbeti uzatan sohbetin uzamasından kaynaklı olarak Hz. Peygamberle konuşma ihtiyacı olan kişilerin sorunlarının çözülmesini sekteye uğratanlar da söz konusuydu. Hz. Peygamber de uzayıp giden ve içinde gereksiz konuşmaları da barındıran sohbetlerden haliyle sıkılıyordu. Şimşek bu konuyu esas alan 12 ve 13. âyetleri nesh bağlamında incelemektedir.

3.1.2.10.1. Mücadele 58/12

Yukarda beyan ettiğimiz gerekçeler sebebiyle Hz. Peygamber’in içinde bulunduğu durumun hafiflemesi ve herkesin adil bir şekilde onunla görüşebilmesi

405 Bu ayetin mensuh olduğunu söyleyen müfessirlerin başlıcaları; Taberi, İbn-i Atiyye, Suyuti’dir. 406 M. Sait Şimşek, a.g.e., c. 4, s. 506.

126

için görüşme öncesi mü’minlere hitaben “ ْيَدَي َنْيَب اوُمِ دَقَف َلوُس َّرلا ُمُتْيَجاَن اَذِا اوَُٓنَمٰا َني ۪ذَّلا اَهُّيَا آََي ًۜةَقَدَص ْمُكي ٰوْجَن

مي ۪ح َر روُفَغ َ هاللّٰ َّنِاَف اوُد ِجَت ْمَل ْنِاَف ُۜرَهْطَا َو ْمُكـَل رْيَخ َكِلٰذ /Ey iman edenler! Peygamberle

özel görüşme yapmak istediğinizde, görüşme öncesi bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet bir şey bulamazsanız şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir408 âyeti indirilmiş ve bu görüşmelerin önüne bir

engel konulmuştur. Bu emir Müslümanların zenginleri için cimrilik etmeleri, fakirleri için ise verecek bir şeylerinin olmaması sebebiyle problem olmuş ve bunun üzerine “ َةو ٰك َّزلا اوُتٰا َو َةوٰﻠَّصلا اوُمي۪قَاَف ْمُكْيَﻠَع ُ هاللّٰ َباَت َو اوُﻠَعْفَت ْمَل ْذِاَف ٍۜتاَقَدَص ْمُكي ٰوْجَن ْيَدَي َنْيَب اوُمِ دَقُت ْنَا ْمُتْقَفْشَاَء َنوُﻠَمْعَت اَمِب ري۪بَخ ُ هاللّٰ َو ُۜﻪَلوُس َر َو َ هاللّٰ اوُعي ۪طَا َو / Özel görüşmelerinizden önce sadaka vermenizden

korktunuz mu? Siz bunu yapmadıysanız ki Allah sizi affetmiştir, o halde namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah ve Resulüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır409 âyetiyle sadaka vermeden Hz. Peygamberle görüşmelerinin önü

açılmıştır. M. Sait Şimşek’e göre bu sayede Hz. Peygamber’in iş yoğunluğu azalmış ve sadaka veremediklerinden dolayı gerçekten ihtiyacı olduğu halde peygamberle görüşmekten uzak kalanlara da bir yol açılmıştır. Müfessirler ilk âyetin sonraki âyetle nesh edildiğini söylemektedirler. Daha önce Süleyman Ateş’in âyet hakkındaki görüşlerini aktarırken rivâyetlere de yer vermiştik. Şimşek bu rivâyetleri tutarlı bulmamaktadır. Dolayısıyla bu âyetler arasında bir nesh ilişkisini kabul etmemektedir. Şimşek’e göre bu âyetler halen hükmünü muhafaza etmektedir. Yoğun çalışma ortamında işine mâni olacak gereksiz meşguliyete sebep olan durumların önüne bir engel konulabileceğine ve bu gereksiz durumlar ortadan kalkıp muhataplar eğitildiğinde söz konusu engelinde kaldırılabileceğine âyette işaret edildiğini söylemektedir. Dolayısıyla bu da Şimşek’in muvakketen neshin mümkün olduğunu düşündüğünü ortaya koymaktadır.410

Süleyman Ateş bu iki âyet arasında doğrudan bir nesh ilişkisinden bahsetmez. İlk âyette Hz. Peygamberi gereğinden fazla meşgul eden konuşma ve gerekli gereksiz sorular karşısında ona bir alan açmak için bir engel konmuştur. İkinci âyette ise getirilmiş olan bu engelin Müslümanlara zor gelmesi sebebiyle tahfife gidilmiştir. Ateş’e göre Allah imkânı olana sadakayı emretmiş, ikinci âyette ise imkânı olandan da sadaka kaldırılmıştır. 411

408 Mücadele 58/12. 409 Mücadele 58/13.

410 M. Sait Şimşek, a.g.e., c. 5, s. 191.; M. Sait Şimşek, “Kur’an’ın Anlaşılmasında İki Mesele”, s.

113-116.

127

3.1.2.11. A’lâ Sûresi’nde Neshe Konu Âyetler 3.1.2.11.1. A’lâ 87/6-7

Hz. Peygamber kendisine indirilen vahiyleri unutmamak ve aklında tutmak için hızlı hızlı okuması ve ezberlemek için aceleci davranması üzerine “ ٍۙﻰ ٰسْنَت َلََف َكُئ ِرْقُنَس ﻰ ٰفْخَي اَم َو َرْهَجْلا ُمَﻠْعَي ُﻪَّنِا ُۜهاللّٰ َءآََش اَم َّلاِا/Biz sana okutacağız, böylece sen de unutmayacaksın.

Allah dilemediği müddetçe…412âyetleri indirilmiş ve Hz. Peygamber’in rahatlaması,

okumak, ezberlemek ve zihninde tutmak için acele etmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Âyetten anlaşılacağı üzere Hz. Peygamber’e içinde olduğu gergin durumdan çıkması için bir güvence de verilmiş olmaktadır ki bu güvence de okuduklarının Allah’ın diledikleri hariç kendisine unutturulmayacağıdır. Âyette getirilen istisna edatından Hz. Peygamber’e Allah’ın dilediğinin hafızasında kalıcı olacağı ve bu güvencenin yanında ne kadar acele etse de Allah’ın dilediğini unutturmasına mâni olamayacağı anlamını da taşımaktadır. Süleyman Ateş gibi bazı müfessirler bu unutturmanın fiilen olduğunu Bakara sûresi 106. âyetle ilişki kurarak iddia etmektedirler. Ateş’i neshi kabul edenlerden ayıran nokta, neshin varlığını kabul edenler âyetlerin metni mensûh hükmü baki kategorisinde değerlendirerek bu iddialarını temellendirmektedirler. Ateş ise böyle bir nesh çeşidînî kabul etmediğinden dolayı Hz. Peygamber’e unutturulan adap ve gelenekle ilgili olup eser nitelikte Kur’an’a kasıt olmaksızın yazılmayan âyetler olduğunu iddia etmektedir.

Bazı müfessirler413Hz. Peygamber’in beşer olması münasebetiyle vahiy dışı

geçici unutmalarının dışında vahyin korunmuşluğuna halel getirecek bir unutmasının mümkün olmayacağını, Allah’ın böyle bir şeyi dilemediğini söylemişlerdir. Âyetten anlaşılan vahyi indiren de okutan da ezberleten de Allah’tır. Bütün bunlara kudreti yeten Allah’ın unutturmaya da kadir olduğunun bilincinde olması Hz. Peygamber’den istenmektedir. M. Sait Şimşek metni unutturulmak suretiyle mensûh addedilen bir nesh anlayışını sorunlu bulmaktadır. Allah’ın unutturmasına rağmen “şu süre şu kadardı unutturuldu fakat şöyle deniyordu” gibi veya “ondan şunu

hatırlıyorum…” gibi ifadeler Şimşek’e göre sorunludur. Bu söylemlerin Allah’ın

kudretine karşı gelme niteliği taşımaktadır. Netice olarak bu âyetler arasında bir nesh yoktur. Zira buradaki istisna ile Allah’ın kudreti Hz. Peygamber’e gösterilmekte ve

412 A’la 87/6-7.

413 Ferra, Mekki, Zemahşeri, Ebu Hayyan gibi müfessirler. Detaylı bilgi için bkz.; İbnü’l Cevzi, c. VI,

128

güvence verilmek suretiyle rahatlaması, müsterih olması sağlanmaktadır414.

Süleyman Ateş Hz. Peygamber’in insan olması sebebiyle bazı unutma eylemlerinde bulunmasının mümkün olduğunu savunûr. Burada da geçen Allah’ın unutturmasının Bakara sûresinde geçen unutturma ile aynı kapsamda olduğunu savunan Ateş, Allah peygamberine bir vahyi unutturmak istediğinde onu okumamasını emreder ve peygamber de okumaya okumaya vahyi unutur. Bu âyet Ateş’e göre mushafta yazılı olan âyetler arasında bir neshe delil olamaz.

3.2. Ateş ve Şimşek’in Nâsih-Mensûh İlişkisi Kurulan Âyetleri