• Sonuç bulunamadı

C. Miks (Kombine) Tip FAİ

2.3.8. Tedavi Yaklaşımları

FAİ’li hastaların tedavisi konservatif ve cerrahi olmak üzere ikiye ayrılır:

Konservatif Tedavi

Cerrahi olmayan tedavi aktivite modifikasyonlarını (sportif aktivitelerin kısıtlanmasını da içeren) ve nonsteroid antiinflamatuar ilaç kullanımını içerir (5,10,89). Pasif EHA’nı artırmaya yönelik ya da germe egzersizlerini içeren fizik tedavi ve rehabilitasyon programının negatif etkili ve semptomları artırıcı yönde etkisi vardır. Cerrahi olmayan tedavi genel olarak genç yaşta ve yüksek aktivite düzeyine sahip hastalarda geçici olarak başarılı olabilir (5,10); fakat hastaların sportif hırsları yüzünden bu tedavi genellikle semptomların kontrolünde başarısız olur. İleriki dönemde FAİ, tahrip edici süreci nedeniyle labral ve kondral lezyonlarda artma ile sonuçlanır. Bu tip hastaların yakın takibi ve artrit oluşumuna izin vermeden erken cerrahi planlanması önemlidir (5).

Konservatif tedavide uygulanan egzersiz programında kalça eklemine aşırı yük bindiren, kalça çevresindeki yumuşak dokuları zorlayan ve eklemde sıkışmayı artıran agresif egzersizlerden kaçınılmalıdır. Aşırı germe veya kuvvetlendirme egzersizleri veya kalça ekleminin mekanik yüklenmesini artıracak egzersizler, ağrıya, kalça çevresi kaslarında zorlanmaya veya tendinite yol açar veya var olan bu semptomların artmasına neden olur. Ayrıca, gelen yükleri direkt olarak ekleme ileterek labrumdaki ve/veya kıkırdaktaki dejenerasyonu artırabilir ve erken osteoartrite yol açabilir. Bu nedenle konservatif tedavide kullanılacak egzersizlerin ve egzersiz programındaki progresyonun çok dikkatli olarak planması gerekmektedir (1,13,14,75,89)

Cerrahi Tedavi

FAİ cerrahisinde amaç, eklem yüzleri arasındaki aşırı teması azaltmak, kondral ve labral hasar oluşumunu engellemek için femur başı ile asetabulum arasındaki boşluğu artırmaktır (14,66,119).

FAİ’li hasta grubunun bazen yanlış egzersiz uygulamalarına, hatta uygun olmayan cerrahi işlemlere (laporoskopi, laporotomi, diz artroskopisi, lumbar spinal dekompresyon, inguinal herni tamiri gibi) maruz kaldığı yapılan klinik ve radyolojik incelemeler sonucunda görülebilir (5).

FAİ’nin cerrahi tedavisinde kullanılan cerrahi yöntemler şunlardır: - Açık cerrahi yöntem,

- Kombine yöntem, - Artroskopik yöntem.

Cerrahi tedavide kullanılan hem açık hem de artroskopik tekniklerin temel amacı, kalça ekleminin hareket açıklığını artırmaktır (53,55,66).

Açık Cerrahi Yöntem

Ganz ve arkadaşları semptomatik FAS hastalarında trokanterik osteotomi yaparak eklem dislokasyonu ile etkili ve güvenli cerrahinin öncülüğünü yapmışlardır (120). FAİ’de açık cerrahi yöntem, cerrahi dislokasyonu ve ardından yapılan osteoplastiyi içerir. FAİ cerrahisinde kullanılan en eski yöntemdir. Bu yöntem, femur başı ve asetabulumun cerrah tarafından açık ve engelsiz bir şekilde görülebilmesine olanak sağlar (14,53,88,119,121). CAM lezyonunda, femur başının cerrahi dislokasyonunun ardından femur başının sıkışmaya neden olan bölgesindeki kemik çıkıntılarının eksizyon osteoplastisi uygulanır. Semptomları hafifletmek amacıyla femur baş-boyun birleşim yerindeki anterolateral kısım, lezyonun büyüklüğüne göre değişen miktarlarda çıkarılır. Ancak, bu eksizyon veya traşlamanın kemik kitlesinin %30'undan fazla olmaması gerekir. Aksi takdirde femur başının aksiyal yüklenmesi sonucunda kırık riski ortaya çıkar.

Eğer problem asetabular tarafta ise (Pincer tip FAİ), asetabular kenardaki çıkıntı veya aşırı örtünmeye yol açan kısma rezeksiyon osteoplastisi uygulanır veya asetabulumun retroversiyonu periasetabular osteotomi ile düzeltilir.

Açık cerrahi yöntemde, cerrahi sonrası eklem sertliği, heterotrofik ossifikasyon ve siyatik sinir nöropraksisi gibi komplikasyonlara sıklıkla raslanır. Açık cerrahi işlem sonrasında hem rehabilitasyon hem de günlük yaşam aktiviteleri

sırasında hastanın kalça fleksiyonu 70:’de sınırlandırılmalıdır. Ayrıca 6-8 hafta süre ile ayak ucu yere değecek şekilde ekstremite üzerine ağırlık vermeden koltuk değnekleri ile ambule olmaları gerekmektedir. Kontrollü ambulasyon ve NEH egzersizlerini de içeren birkaç fazlı rehabilitasyon programı ile ameliyat sonrası 25. haftadan sonra spora dönüş programlarına ancak başlanabilmektedir. Açık cerrahi yöntem sonrası spora dönüş süresi, üst düzey sporcularda bile ancak 9. ay ve sonrasında mümkün olabilmektedir (14,119,121,122).

Artroskopik Yöntem

Kalça artroskopisi yeni bir teknik olmamakla birlikte, ilk tecrübeden sonra (Burman,1991) kısıtlı endikasyonları ve cerrahi işlemin teknik zorlukları nedeni ile diğer tekniklere göre daha az tercih edilmiştir. Günümüzde FAİ ile ilgili yeni tanımlanmalar ve bilimsel ve klinik olarak ortaya çıkan yeni gelişmeler, artroskopik yöntemi tercih edilir bir uygulama haline getirmiştir (8,15,123,124) (Tablo 2.3.). Diz ve omuzun artroskopik cerrahisinden farklı olarak kalça artroskopisi cerrahisi, geçtiğimiz on yılda pre-artritik kalça lezyonları için uygulanabilir bir girişim olarak çığır açmıştır (15).

İlk olarak 1931'de Dr. Michael Samuel Burman tarafından kadavra modelinde tanımlandığında, canlı model üzerinde görüntülemenin son derece sınırlı olacağına ve iatrojenik bir yaralanmaya neden olmadan güvenli bir şekilde femur başı ve asetabulum arasındaki eklem içerisine girmenin imkansız olacağına inanılmıştır (8,15,123). Günümüzde ortaya çıkan gelişmeler sonucu yıllar önce imkansız olarak düşünülen bu teknik klinik kullanımda yaygın hale gelmeye başlamıştır. Artroskopik yöntem ile cerrahi tekniğin gelişmesi, açık cerrahi yöntemi ile aynı miktarda femoral baş-boyun açısının ve asetabuler kenarın düzeltilmesine olanak sağlamıştır. Hatta son zamanlarda artroskopik yöntem ile komplikasyon oranlarının ve revizyon cerrahisi gereksiniminin, açık cerrahi yönteme göre eşit veya daha düşük olduğu gösterilmiştir (125-127).

Tablo 2.3. Kalça Artroskopisi Endikasyonları (128-130).

Eklem İçi Eklem Dışı

FAİ (CAM ve pincer) Ağrılı trokanter majör sendromu

Labral patolojiler Kalçada atlama sendromu (Snapping hip)

Kıkırdak lezyonları Proksimal hamstring yaralanmaları

Ligamentum teres yaralanmaları Siyatik sinir sıkışması

Serbest cisim / Sinoviyal kondromatozis FAİ (iskiyofemoral veya subspine tip)

Septik artrit Gluteus medius yaralanması

Sinovyal hastalıklar

Eklem kapsülünde sertleşme Kapsüler laksite ve instabilite

Açık cerrahi yönteme yardımcı olarak Total kalça protezi cerrahisi sonrası kapsüler gevşetme veya ekleme yapılacak diğer işlemler için

Artroskopik yöntemler, açık yönteme göre periartiküler yumuşak dokuda olan travmayı azaltmaktadır. Böylece hastaların günlük yaşam aktivitelerine dönüşü hızlanmakta ve abdüktör disfonksiyona bağlı topallama azalmaktadır. Posterosüperiyor CAM, posteriyor-posteroinferiyor asetabular deformitelere artroskopik yöntemlerle müdahale edilebilmektedir. Global asetabular deformiteler (protrüzyo asetabuli, asetabular retroversiyon) ve femoral osteotomi gerektiren sorunlarda ise açık yöntemlerle daha iyi sonuç alınmaktadır. Bu nedenle, açık cerrahi yöntem, ağrıya sebep olabilecek bu patolojileri daha iyi düzeltme olanağı sağlamaktadır (17,128,131,132).

Kalça artroskopisinin yıllar içerisindeki gelişimi ile FAİ ve labral patolojiler, artık daha az komplikasyon ve daha hızlı bir rehabilitasyon ile daha iyi tedavi edilebilir hale gelmiştir. Semptomlarda ve eklem hareket açıklığındaki hızlı iyileşme spora veya aktivitelere dönüş oranını ve hızını artırmaktadır. Ayrıca bu tedavi, eklemdeki dejeneratif sürecin ilerlemesini geciktirir veya engeller. Bu nedenle erken tanı önemlidir; ancak kalça eklemi patolojilerinin doğru tanısının konulabilmesi için geçen süre genellikle 2 yıldan fazladır. Hastalar kesin tanı konulmadan önce çoğu kez farklı uzmanlar tarafından görülür ve hatta bazen gereksiz tedaviler veya ameliyatlar geçirir (56,133,134).

Kısacası, kalça artroskopisi minimal invaziv bir yaklaşım olması nedeniyle, açık cerrahi yöntemlere göre daha az morbiditeye sahiptir ve daha hızlı iyileşme sağlar (1,127,128).

Cerrahi Öncesi Rehabilitasyon

Cerrahi öncesi hastanın fizyoterapist tarafından görülmesi, hastanın iyileşme süreci ile birlikte, beklentileri ve aktivite düzeyine göre fizyoterapi programının yönlendirilmesine yardımcı olur (21,135).

Cerrahi öncesi rehabilitasyon, ağrının azaltılması, postüral bozuklukların ve kompanzatuar mekanizmaların önlenmesi, ağrısız EHA’nın artırılması, genel kas kuvvetinin korunması ve kardiovasküler enduransın artırılmasını içerir (1,13,136).

Cerrahi öncesi rehabilitasyonun hedefi, diğer bir çok ortopedik problemde olduğu gibi hastanın semptomlarını artırmadan, EHA, kuvvet ve enduransı artırmaktır; çünkü, cerrahi sonrası iyileşme, cerrahi öncesi eğitim ve rehabilitasyon dönemi ile başlamış olur. Cerrahi öncesi ağrı ve inflamasyonu artırmadan, var olan eklem hareket sınırında yapılacak egzersizler ile, cerrahi sonrası uygulanacak rehabilitasyon kolaylaşır ve iyileşme süreci hızlanır. Bu dönemde uygulanacak rehabilitasyon programı ile, cerrahi sonrası erken dönemde başlanacak egzersizlerin içeriği, uygulama frekansı ve süresi hastaya öğretilir. Kalça izometrik kontraksiyonları ile aktif ayak bileği plantar ve dorsi fleksiyon egzersizlerine başlanabilir. Ayrıca yara bakımı ve dikkat edilmesi gereken hareket kısıtlamaları da öğretilir. Bu dönem, cerrahi sonrası kullanılması planlanan ekipmanın tanıtımı için de uygun bir dönemdir (1,13,29,136). Cerrahi sonrası kullanılacak koltuk değneği ile hedeflenen ağırlık verme miktarına göre yürüme eğitimi verilir (1,13,16,29,136). Cerrahi öncesi görüşme, hastanın endişelerini azaltır; rehabilitasyona daha etkili bir şekilde katılımını sağlar. Genellikle bir seanslık eğitim programı yeterli olur (13,129,136).

Cerrahi Sonrası Fizyoterapi Uygulamaları

Artroskopik cerrahi sonrası standart bir rehabilitasyonu programı yoktur ve literatürde verilen hiçbir program tam olarak bir hastanın rehabilitasyon

gereksinimine cevap verememektedir (1,13,40,135). Çünkü, artroskopik cerrahi sonrası rehabilitasyon programı, var olan patolojiye, yapılan cerrahi işleme, etkilenen dokulara ve hastanın aktivite seviyesine bağlı olarak değişiklik gösterir. Bununla beraber, rehabilitasyonun en büyük belirleyicilerden birisi de bireysel özelliklerdir. Vücut tipi, postür, kas kuvveti gibi bilinen bireysel özellikler dışında, dejenerasyon sürecinde dokuların, statik ve dinamik şartlara olan adaptasyonu ve bunlara karşı geliştirilen kompanzasyon mekanizmaları da FAİ’nin gelişiminde ve cerrahi sonrası rehabilitasyonda dikkate alınması gereken en önemli komponentlerdir ve bireysel özellik taşır. Bu nedenle cerrahi sonrası rehabilitasyonda FAİ gelişimine yol açan etken faktörlerin ve biomekanik yetersizliklerin veya bozuklukların giderilmesi de en önemli hedeflerden biri olmalıdır. Aksi takdirde kalça koruyucu cerrahinin etkinliği olmaz ve aynı dejeneratif süreç yeniden ortaya çıkar (1,13,21,22).

Bu bakış açısıyla, kalça artroskopisi sonrası rehabilitasyon, çok faktörlü, çok denklemli ve sebebe yönelik komponentler içeren bireysel bir program olmalıdır. Ayrıca rehabilitasyonun fazlarını ve veya günlerini birebir olarak takip etmek yerine, hastanın tedaviye verdiği fizyolojik cevaplara göre şekillendirilmelidir. Bu nedenle bireysel ve dinamik bir program olmalıdır. Ağrıya yol açan ve semptomları artıran uygulamalardan kaçınmalıdır (13).

Ayrıca, cerrahi yöntemler geliştikçe, hasta sayısı ve çeşitliliği arttıkça, cerrahi sonrası rehabilitasyonda kullanılan tedavi protokolleri de bu gelişime uyum sağlamalıdır. Rehabilitasyon protokolleri, yaralanan dokunun iyileşme özellikleri, hastanın karakteristik özellikleri ve hedeflenen aktivitelerin fiziksel gerekliliklerine bağlı olarak hazırlanmalıdır. Can ve İkiz’in hazırladıkları orjinal protokolde olduğu gibi literatürde var olan çok az sayıdaki protokol, prensip olarak temel tıp bilgilerine ve klinik tecrübelere dayanılarak oluşturulmuştur (1,13).

Kalça artroskopisi sonrası rehabilitasyon, cerrahinin klinik sonuçları açısından önemli bir komponenttir. Artroskopik tekniklerin yaygınlaşması ile kalça yaralanmalarının tanı ve tedavi seçeneklerinde de gelişmeler olmuştur. Uygulanan cerrahi tekniklerin sayısı, zorluğu ve çeşitliliği arttıkça, kalça artroskopisi sonrası

rehabilitasyonun rolü artmakta ve içeriği ile ilgili farklı görüşler ortaya çıkmaktadır. Kalça artroskopisi sonrası fizyoterapi ve rehabilitasyonun gerekliliği tartışmasızdır ve cerrahi öncesi konservatif tedavinin aksine, çok daha büyük bir öneme sahiptir (1,136).

Kalça artroskopisi sonrası uygulanacak rehabilitasyondan önce, uygulanmış olan cerrahinin ayrıntılarının ve hastaya ait klinik bulguların bilinmesi, hastaların cerrahi öncesi ve cerrahi sonrası rehabilitasyon programının planlanması açısından çok önemlidir. Kemik ve yumuşak dokuya yönelik olarak uygulanan farklı cerrahi işlemler, kalça artroskopisi için cerrahi sonrası standart bir rehabilitasyon programı oluşturulmasını engeller (1,13,19).

Yeni cerrahi ilerlemelere göre geliştirilen rehabilitasyon protokolleri bazı temel prensipleri içermelidir. Bu prensipler:

1. Yumuşak dokunun iyileşmesi için gereken kısıtlamaları dikkate alma,

2. Kas inhibisyonu ve atrofiyi önlemek için ağrı ve şişliğin kontrolü,

3. Erken eklem hareketinin sağlanması,

4. Yük verme ile ilgili kısıtlamalar,

5. Erken kas aktivitesi ve nöromusküler kontrolün kazanılması,

6. İlerleyici alt ekstremite kuvvetlendirme programı ve proprioseptif eğitim,

7. Kardiovasküler eğitim,

8. Spora özel eğitim (1,13,135,136).

Kalça artroskopisi sonrası rehabilitasyon ile ilgili rehberlerde temel hedef, hastayı ağrısız, yaralanma öncesi aktivite düzeyine getirebilmektir. Bu da, eklem hareket açıklığının (EHA) sağlanması ve normal yürüme paterninin ve fonksiyonel aktivite düzeyine geri dönüşü sağlayacak kas kuvvetinin kazanılması ile mümkündür. Sporcuların rehabilitasyon programında, güç, hız ve spora en iyi şekilde geri dönüş becerisini kazanma üzerine yoğunlaşılmalıdır (1,135-137).

Artroskopik cerrahi sonrası fizyoterapi ve rehabilitasyonun hedefleri:

 Oluşabilecek cerrahi sonrası komplikasyonların ( tendinit, bursit, skar doku gelişimi, hareket kaybı, anormal yürüyüş paterni) önlenmesi,

 İyileşmekte olan yapıların bütünlüğünün korunması,

 Ağrı ve inflamasyonun kontrol edilmesi,

 Erken eklem hareketine izin verilmesi,

 Kas inhibisyonunu önlenmesi veya azaltması,

 Nöromusküler kontrol ve propriosepsiyonun artırılması,

 Normal yürüme paternine geri dönüşün sağlanması,

 Kas kuvvetinin artırılması,

 Aktivitelere ve spora geri dönüşün sağlanması (1,13).

Kalça artroskopisi sonrası uygulanacak fizyoterapi ve rehabilitasyon programındaki temel prensipler:

 Zamana göre değil, değerlendirmeye göre planlanan dinamik bir program olmalıdır.

 Yapılan cerrahi işlem ve hastanın özellikleri dikkate alınarak planlanmalıdır.

 Doku iyileşmesini takip etmelidir.

 Emniyetli, anlaşılması kolay ve yoğun bir program olmalıdır.

 Ağırlık taşıma ve NEH kısıtlamalarına göre zamanlanan bireysel bir program olmalıdır.

 Aktivitelere ve spora özel fonksiyonel rehabilitasyon programları içermelidir.

 Sporcular için hazırlanacak programda, güç, hız ve çeviklik egzersizlerine önem verilmelidir.

 Rehabilitasyon programı, eski fonksiyonlara veya spora ne kadar hızlı dönüldüğüne değil, rehabilitasyonun uzun ömürlülüğüne ve hastanın tatminine dayalı bir program olmalıdır.

Rehabilitasyonun Fazları

Artroskopik cerrahi sonrası rehabilitasyonla ilgili olarak yapılan çalışmalarda, kalça artroskopisi sonrası rehabilitasyon dönemi için 4 veya 5 fazlı rehabilitasyon programları tanımlanmıştır (18,19,21,136-138). Rehabilitasyon fazlarında ilerleme, her faz için belirlenen zaman aralığına göre veya sağlanan kriterlere göre belirlenir. Fazlar için verilen zaman dilimleri, kesin değildir; sadece yol gösterici niteliktedir (16,17,19,21,137).

FAZ I: Erken Koruma Dönemi (0-4 veya 0-6 hafta)

Bu dönemde ağrının kontrolü, cerrahi sonrası inflamasyonun önlenmesi ve eklem için en uygun iyileşme ortamını sağlamaktır. Ağrının azaltılması amacıyla nonsteroid anti-inflamatuvar ilaçların yanı sıra, soğuk uygulama, kompresyon, klasik masaj ve TENS (Transkutanöz Elektriksel Sinir Stimülasyonu) gibi ağrı kesici elektroterapi modalitelerinden yararlanılabilir (1,10,16,137). Bu dönemde uygulanan aktiviteler, inflamasyon sürecini uzatmadan, NEH’in sağlanması, dolaşımın düzenlenmesi ve kas kuvvetinin korunmasını amaçlar (16,19,136).

Cerrahi sonrası ilk 2 haftada NEH egzersizlerinde kalçanın 90: üzeri fleksiyonu ile aşırı iç ve dış rotasyon ve abdüksiyonundan kaçınılmalıdır (1,16,40). Kalça ekleminin hareket açıklığının korunması için bazı yazarlar tarafından bu dönemde 2-3 haftalık CPM kullanımı önerilmiştir (19,22,137).

Rehabilitasyonun erken koruma döneminin süresi, yapılan cerrahiye göre değişir. Eğer cerrahide kemiğe veya kıkırdağa ait bir işlem (mikrokırık, labral tamir veya osteoplasti) yapılmadıysa ve eklem uzun süreli bir korumayı gerektirmiyorsa, rehabilitasyonun erken dönemi 0-4 hafta olur. Buna karşılık eklemin uzun süreli korumasını gerektiren durumlarda (mikrokırık, labral tamir veya osteoplasti yapıldıysa), bu süre 0-6 haftaya kadar uzatılır (1,13).

Bu dönemin sonunda hastanın koltuk değneği kullanmadan normal yürüyüş paternini kazanmış olması, ağrısının minimal seviyede olması, GYA’daki temel aktiviteleri yapabiliyor olması, kalçanın NEH’nin sağlam tarafla karşılaştırıldığında en

az %75-80 oranında kazanılmış olması ve hastanın düz bacak kaldırabilecek kas kuvvetinin olması gerekmektedir (10,18,19,22,136,137) .

FAZ II: Ara Dönem (4-8 veya 6-12 hafta)

Bu dönem, ağrısız hareketlere ve normal ağırlık vererek yürümeye geçiş dönemidir. Stabilizasyon için gövde ve kalça kaslarına yönelik kuvvetlendirme egzersizlerine bu dönemde de devam edilir. Ancak bu dönemde kalça fleksör tendiniti riski hala devam etmektedir. Bu nedenle bu dönemde de kalça fleksörlerine aşırı yük bindiren egzersizlerden kaçınılmalıdır.

Bu fazın sonunda hastalar, GYA’da ağrısız olabilmeli, tam kalça EHA’sı kazanabilmiş olmalı, uzun mesafeleri yürüyebiliyor olmalı, iyi bir pelvis ve kalça kontrolü ile normal paternde merdiven inip çıkabilmeli (kalça düşmeden ya da gövdeyi eğerek kompanze etmeksizin), ağrısız olarak çömelebilmeli ve zorlanmadan orta derecede ağırlık (okul-iş çantası, alışveriş poşeti gibi) taşıyabilmelidir (1,13,18,19,22,136).

FAZ III: İleri Egzersiz ve Nöromusküler Kontrol Dönemi (8-12 hafta veya 12-20 hafta)

Faz III ün ana hedefi, tüm aktivitelerde ve rekreasyonel hareketlerde asemptomatik olmaktır. Programın bu fazında, kuvvet ve enduransı yeniden kazanmak ve vücut ağırlığını fonksiyonel olarak kontrol edebilmek üzerine yoğunlaşılmalıdır. Hasta, tüm aktiviteler sırasında gövde ve pelvis (Core stabilite) kontrolünü sağlayabiliyor olmalıdır. Bu kontrol, özellikle hastanın yorgun ve dalgın olduğu zamanlarda daha önemli olur. Kontrol sırasında, hasta hem gövde stabilizasyonun, hem de vücut pozisyonunun taktil ve sözlü olarak farkında olmalıdır (1,18,22,136).

Bu dönemde kuvvetlendirmeye ek olarak endurans üzerine de yoğunlaşılır ve spora yönelik eğitime geçilir. Fonksiyonel egzersizler sırasında, yorgunlukla ortaya çıkan kompanzatuar hareketler belirlenmelidir. Doğru bir şekilde yapılamıyorsa, egzersize son verilmelidir. Egzersizin kalitesi, şiddetinden ve miktarından daha

önemlidir (1,13).

FAZ IV: Aktivitelere Dönüş Dönemi ( 16. veya 20. haftalardan sonra)

Bu dönem, ağrı, sertlik veya zayıflık olmadan normal fonksiyonlara ve sportif aktivitelere kısıtlamasız olarak geri dönüş dönemidir (1,13,19). Bu fazın ilk hedefi, hastanın önceki aktivite seviyesine ya da spora güvenli ve etkili bir şekilde geri dönüşünün sağlanmasıdır (1,18). Fonksiyonlara veya spora dönüş zamanı, mevcut kalça patolojisine ve katılınan aktivitelerin özel gereksinimlerine bağlı olarak değişir. Fiziksel ve sportif aktivitelerle oluşan kompresif güçler, kalça patolojisinin büyüklüğüne ve cerrahi işleme bağlı olarak iyileşme döneminde kısıtlanmalı veya modifiye edilmelidir (1,13,136).

Aktivitelere dönüş:

Aktivitelere dönüşte birçok faktör rol oynamaktadır. Kişinin fiziksel özellikleri, aktivite seviyesi ve aktivitenin özelliği, uygulanan cerrahi işlem, cerrahi yapılan dokular, hastanın rehabilitasyonun evreleri sırasında gösterdiği performans, cerrahi öncesi aktivitelere dönmeye izin vermede önemli rol oynar. Hastaların normal yaşamlarına ve iş hayatlarına dönebilmeleri için 12-24 haftalık bir süre uygundur. Sporcular, müsabaka sporlarına 12-32 hafta içerisinde dönebilirler. Spora dönüş, cerrahide zarar gören dokuların iyileşme sürecinden erken olmamalıdır. Hastalar, fiziksel aktivitelerine veya spora dönmeden önce, yeterli EHA, fleksibilite, kuvvet ve enduransı sağlamış olmalıdır. Sonuçta hastalar spora dönmeden önce de fonksiyonel testlerde ve spora yönelik özel değerlendirmelerde kabul edilebilecek ölçüde performans gösterebilmelidir (1,13,19,139).